‘TÜRKİYE’DE SIĞINAK DEĞİL KORUNAK VAR’
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tutuş, “Radyasyon, hücrenin kimyasını bozarak öldürmekte, kromozomlara etki ederek de kanser oluşturmaktadır” dedi.
Dünyadaki radyasyonun yüzde 80’ini doğal kaynaklar oluşturduğu, bunların, kozmik ışınlar, fosil yakıtlar, insan vücudunda bulunan potasyum-40 gibi elementler ve radon gazı olduğu, radon gazının da doğada bulunan radyasyonun yüzde 50’sini oluşturduğu belirtildi.
Yapay radyasyon kaynaklarının ise tıbbi ve endüstriyel amaçla kullanılan araçlar olduğunu ifade eden Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tutuş, radyasyonun hücredeki su molekülleri üzerinde etkili olduğunu belirtti. Tutuş, şöyle devam etti: “Hücrenin büyük bir bölümü su moleküllerince yapılır. Radyasyon hücrenin kimyasını bozarak öldürmekte, kromozomlara etki ederek de kanser oluşturmaktadır. Bir sonraki nesle geçen kromozomları etkilediğinde ise bu genetik bozukluk çocuklarımıza taşınmaktadır. Radyasyonun etkileri, kişiden kişiye ve kişinin o gün içinde bulunduğu duruma göre de değişmektedir. Hücrenin bölünme hızı ne kadar yavaşsa, radyasyonun etkisi de o kadar geç görülür. Örneğin, beyin hücreleri yavaş bölündüğü için radyasyonun bunlar üzerindeki etkisi daha yavaştır, hızlı bölünen bağırsak hücreleri ise daha çabuk kaybedilebilir.”
Tutuş, toprağın önemli bir koruyucu olduğunu belirterek, dağlardaki mağaraların nükleer saldırılara ve radyasyonun etkilerine karşı sığınak olarak kullanılabileceğini kaydetti.
KİMYASAL VE BİYOLOJİK SİLAHLAR
Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Uzman Dr. Çağlar Özdemir de, kimyasal silahların sinir gazları, yakıcı gazlar, akciğeri boğucu gazlar, gaz zehirleri ve kapasite düşürücü gazlar olarak sınıflandırıldıklarını anlattı.
Kimyasal gazların etkilerinin ortama göre farklılık gösterdiğini ifade eden Özdemir, hardal gazının eksi 15 derecede 2-4 saat arasında havada asılı kalmasına rağmen 10 derece sıcaklıkta sadece 30 dakika etkili olabildiğini kaydetti.
Şarbonun hayvanlardan bulaşan bir mikrop olduğu belirten Özdemir, bu mikroptan aşılamayla korunulabildiğini, ancak 1 kişiye yapılacak 4 dozluk aşılamanın 160 dolara mal olduğunu bildirdi.
Biyolojik silah olarak kullanılan çiçek hastalığının da 1970’den beri görülmediğine işaret eden Özdemir, “Çiçek mikrobu ve aşısı ABD’deki biri askeri 2 laboratuvarda saklanıyor ve son günlerde bu konuda yoğun bir çalışma içinde oldukları biliniyor” dedi.
Özdemir, kimyasal ve biyolojik saldırılardan korunmak için sığınakların, yerin 30 ile 60 metre derinine yapılması gerektiğine işaret ederek, “Sığınakların havalandırmalarında bacalarında kimyasal gazları sızdırmayacak aktif karbon yer alan filtreler bulunmalıdır. Türkiye’de maalesef bu tür özellikte sığınak yok. Ülkemizde sığınak olarak adlandırılan yerler korunaktır. Bu tür saldırılarda hedef olan askeri personelin korunması ise sivil halka göre çok daha zordur” diye konuştu.