Genel SağlıkHABERLER

ANEMİLİ ÇOCUK SAYISI DÜŞÜRÜLEBİLİR

Kalıtsal bir kan hastalığı olan Akdeniz anemisinin önlenmesi için evlilik öncesi tarama testi ile doğum öncesi tanı uygulamaları çok önemli…

İtalya, Fransa, Yunanistan gibi ülkelerde doğum öncesi tanının çok ciddi uygulanmasıyla artık yeni doğan hasta bebek sayısının hemen hemen sıfıra indirildiğine işaret edildi. Evlilik öncesi tarama testleri ile doğum öncesi tanı uygulamaların mutlaka ücretsiz olması gerektiği, hastalıkla mücadele için bunun şart olduğu vurgulandı.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akif Yeşilipek, bir kongreye katılmak üzere geldiği Bursa’da, literatürde “Talesemi Major” olarak bilinen Akdeniz anemisinin, dünya genelinde özellikle Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde görülen en yaygın kan hastalığı olduğunu söyledi.

TAŞIYICI ORANI AKDENİZ’DE YÜKSEK

Türkiye’de de Akdeniz bölgesinde yüksek oranda taşıyıcının bulunduğunu ifade eden Yeşilipek, Türkiye genelinde yüzde 2.3 olan taşıyıcılık oranının Antalya’da yüzde 10’un üzerinde olduğunu belirtti. Yeşilipek, iki taşıyıcının evlenmesi halinde bebeklerinin Akdeniz anemisi olma ihtimalinin yüzde 25 olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Biz, bu taşıyıcıları evlenmeden önce belirlemek istiyoruz. Evlilik öncesi tarama testleriyle bu kolaylıkla tespit edilebiliyor. Bu testlerin yapılması konusunda şu an için yasal bir zorunluluk yok, ancak birçok ilde belediyeler bu konuda çok hassas davranıyor. Çiftlerden evlilik öncesi raporlarını alırken, mutlaka talesemi taşıyıcılık testinin de yapılmasını istiyor. Bu gerçekten çok önemli. Ancak buna rağmen, çok başarılı olduğumuz söylenemez. Türkiye’de maalesef hala yeni talesemili bebekler doğuyor.”

DOĞUM ÖNCESİ TANI ÖNEMLİ

Taşıyıcı çiftlere “Evlenmeyin” demediklerini, ancak bu kişilerden hamileliklerinin ilk haftalarında kendilerine başvurarak doğum öncesi tanı uygulaması yaptırmalarını istediklerini anlatan Yeşilipek, “Bu tanıyla, hamileliğin ilk aşamalarında bebeğin hasta mı, taşıyıcı mı yoksa sağlam mı olduğunu belirleyebiliyoruz. Bebek eğer hastaysa çok erken dönemde gebeliği sonlandırıyoruz. Bu şekilde yeni hastaların doğması engelleniyor” dedi.

Yeşilipek, İtalya, Fransa, Yunanistan gibi ülkelerde doğum öncesi tanının çok ciddi uygulanmasıyla artık yeni doğan hasta bebek sayısının hemen hemen sıfıra indirildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“Oradaki hastalara baktığımızda, küçük bebek görmüyoruz. Bizim Türkiye olarak kaybımız, yeni doğan talesemili hastalar olması. Yaklaşık 4 yıl içinde 140 hamileye doğum öncesi tanı uyguladık. Bunlardan 36 tanesinde bebek hastaydı ve bunların doğumunu önledik. Eğer biz bu uygulamaları yaygınlaştırabilir, hastalıklı olarak doğan bebek sayısını sıfıra indirebilirsek, bu problemi büyük ölçüde çözmüş olacağız.”

Evlilik öncesi tarama testleri ile doğum öncesi tanı uygulamaların mutlaka ücretsiz olması gerektiğini anlatan Yeşilipek, hastalıkla mücadele için bunun şart olduğunu vurguladı.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Yeşilipek, hastalığın tedavisinde düzenli kan takviyesi ve demir atıcı tedavinin klasik tedaviler olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Bu hastalar ayda bir kez yeni kan almak zorundalar. Her kan verilmesiyle birlikte vücuda dışarıdan demir yükleniyor. Demir vücuttan yeterince atılmadığı için kalp, karaciğer gibi yaşamsal organlarda çökmelere neden oluyor. Bu da organlarda fonksiyon bozukluklarına neden oluyor ve hastalar çoğunlukla kalp yetmezliğindenkaybediliyor. Eskiden bu hastalar 20 yaşlarına kadar bile yaşatılamıyordu. Ama demir atıcı tedavinin düzenli uygulanmasıyla birlikte hastalar artık daha ileri yaşlara kadar yaşıyor. Yenilik olarak, demir atıcı tedavi eskiden sadece cilt altına ve damardan uygulanabiliyordu. Ancak son bir yıldır bunun ağızdan kullanılan formuçıktı. Tabi bu, hastaların bu yöntemi kullanabilmelerini kolaylaştırdı. Bu çok önemli bir gelişme. Bunun dışında ileri tedavi yöntemi olarak hastalığın tek kesin tedavi şekli kemik iliği nakli, yani kök hücre naklidir. Biz, Akdeniz Üniversitesi’nde 1998 yılından beri kemik iliği nakli yapıyoruz. Şu ana kadar 41 talesemili hastaya kemik iliği nakli yaptık ve yüzde 85 oranında başarı sağladık.”