SAĞLIK EĞİTİMİSağlık Enformasyon Sistemleri

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE İLETİŞİM İÇİN ORTAK DİL KAVRAMI

İletişim günümüzün ve çağımızın belki de en güncel konularından biri. Hatta iletişim olmadan kurumsal ve sektörel başarıya ulaşmanın olanaksız olduğu da kabul edilmekte. Ancak önemli bir nokta ise, iletişimin nasıl ve hangi ölçütlere göre kurulacağı.

Türkiye sağlık kurum ve kuruluşlarının birbirleriyle iletişim kurduklarını söylemek kolay değil. Daha doğrusu mutlaka bir iletişim var, ancak bu istenen düzeyde ve nitelikte mi işte burada sorun var gibi.

İletişim günümüzün ve çağımızın belki de en güncel konularından biri. Hatta iletişim olmadan kurumsal ve sektörel başarıya ulaşmanın olanaksız olduğu da kabul edilmekte. Ancak önemli bir nokta ise, iletişimin nasıl ve hangi ölçütlere göre kurulacağı.

Bunun yolu da ortak veya paylaşılan bir zeminde kurulacak olan iletişim ve işbirliği.

Günümüzde hiçbir iş kolunda kurum ve kuruluşların bağımsız, diğerlerinden soyutlanmış biçimde varlıklarını sürdürmeleri olanaklı değildir. Bu durum hem çok pahalıya mal olur ki, bu durumda ayakta kalınması olanaksızdır, ya da çağı yakalamak, gelişme ve değişimleri izlemek mümkün olmayacaktır.

Her durumda da iletişim kurulması ve bu iletişimin ortak bir zeminde yapılması zorunlu görünmektedir. Sağlık sektörü gibi doğrudan insan yaşamını ilgilendiren bir sektörde ise iletişim kurulması ve bilgiyi paylaşmak; gelişme ve başarı için adeta anahtar kavramdır.

İletişimde geriyiz

Sağlık Sektörünün günümüzdeki yapısına kısaca baktığımızda Türkiye’nin iletişim alanında gelişmiş olduğu kabul edilen ülkelerden geride olduğu görülmektedir. Buna karşın, batı ölçütlerinde birçok bireysel başarı öykümüz var. İş kurumsallığa ve sürekliliğe geldiğinde aynı çizgiyi tutturamıyoruz.

Sağlık Sektöründe her bakımdan yeni bir yapılanmanın zorunlu olduğu hemen herkes tarafından kabul edilmekte. Hatta iş o boyutlara ulaşmış ki, sonuçta hem hizmet verenlerin hem de hizmet alanların memnun olmadıkları bir yapı meydana getirilmiş durumda.

Mevcut sistemde öncelikle ele alınması gerekli konu olarak sektörün tüm kurum ve kuruluşları ile bireylerini kapsayan bir iletişim sisteminin oluşturulması gündeme gelmekte. Bu sistem veya oluşumun Ortak Dil olarak adlandırılmasının uygun olduğu inancındayız.

Ortak Dil kavramını üç ana bölüm altında incelemek yerinde görünmekte. Bu ana gruplar Veri, Yönetim ve Kalite olarak tanımlanabilir. Tıpkı bireylerin kendi aralarında kullandığı dil veya lisan kavramı gibi, aynı sektörde hizmet sunan veya alan birey ve kurumların da kendi aralarında benzer temel yapısal özellikleri taşıyan bir iletişim zemini oluşturmaları zorunlu

Ortak Dil oluşturulması, sağlık sektörü gibi matrix yapıda ve farklı özellikleri olan bir yerde, hele Türkiye gibi genel olarak kayıt tutmayı sevmeyen, yazılı prosedürlerin uygulanmasına geçilememiş, yönetim yapılarının büyük farklılıklar gösterdiği bir ülkede son derece büyük zorlukların aşılmasını sağlayacak. Daha doğrusu başka seçenek bulunmamakta, bu iş ya olacak ya da olacak. Sağlık Sektörü olarak hizmet alan, hizmet veren ve ödemeleri yapan gruplar olarak her üç boyutun da memnun olmadığı böyle bir yapıyı daha fazla sürdürebilmek olası değil. Sistemin özüne yönelik değişimleri yapabilmenin yolu da Ortak İletişim zemininden yani Ortak Dil kavramının benimsenmesinden geçmekte.

Ortak Dil ile Sağlık Kurumlarında sağlanması beklenen Yapısal ve Örgütsel yararlar ile Sağlık Hizmetlerinde rol alan Hekim, Hasta, Sigorta Kurumu, Tedarikçi, Kurum Çalışanları veya diğer bir deyişle Sağlık Sistemi içindeki tüm birey ve kuruluşların sağlayacakları yararlar aşağıdaki ana başlıklar ile sunulmaya çalışıldı.

Sağlık kuruluşlarında yapısal bütünlük sağlanması

Hizmet vermekte olan kurumlarınşu an için fiziksel ve yapısal bütünlüğünden söz etmek güç. Diğer bir deyişle çok basit ve genel anlamdaki bazı koşul ve özellikleri tanımlayan belgeler ile bu bütünlüğün sağlanması olanaksız. Öncelikle Sağlık Kurumlarının yapısal özellikleri çağdaş düzeylere uygun biçimde tanımlanmalı ve bu niteliklerin ayrıntılı olarak yerine getirilmeleri sağlanmalı. Aksi taktirde çok daha büyük yatırım ve donatı maliyeti olan kuruluşlar ile, bu maliyetleri minimum denebilecek bedeller ile çözmüş olanlar aynı kulvarda yarışma ve hizmet verme durumunda olacak. Maalesef bu gün, içinde bulunduğumuz durum ise buna uymaktadır.

Dolayısı ile belki de ilk yapılacak olan, sağlık kuruluşları arasındaki yapısal birlikteliği sağlamak amacıyla çalışmalar yapmak. Bu alanda da Ortak Dil oluşturulması ile daha sonraki etaplara ilerleyebilmek olanaklı olacak. Bunun için, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sivil Toplum Örgütleri, ve ilgili diğer birey ve kurumların işbirliği zorunlu.

Sağlık kuruluşlarında ve hizmetlerde süreç ve sonuçların değerlendirilebilmesi (Ortak dil-Kalite)

Mevcut koşullarda kurumların kendi içlerinde değerlendirme ve geliştirme çalışmaları yapmaları doğal olarak mümkündür. Ancak bu tür performans izleme ve geliştirme çalışmalarının daha geniş çaplı bir değer taşımaları ise ancak benzer işlevleri olan kuruluşların birarada değerelendirilebilmeleri ile olasıdır. Aksi taktirde, her kuruluş kendi iç yapısında oluşturacağı özel çalışma yöntemleri ve değerlendirme ölçütleri ile kendi durumunu geliştirme çalışması yapacaktır. Gelinebilecek en iyimser nokta ise kuruluşların belli düzeylerdeki başarılarının, ancak kendi çalışmalarına yansıtılması ve bu alanlarda iyileştirmeler yapılması olabilecektir.

Buna karşın benzer nitelikteki sağlık kuruluşlarının performans düzeylerinin ölçülmelerinin sağlayacağı yararlar kurumsal,bireysel ve sektörel bağlamda neredeyse sayılamayacak kadar çoktur. Kurumların birlikte değerlendirilebilmeleri ise Ortak Ölçütler kullanmaları ile olasıdır. Burada da Ortak Dil olarak adlandırdığımız sürecin ve oluşumun ne denli gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Ortak Dil ile ulaşılabilecek bir diğer nokta ise, kurumsal kıyaslama ve değerlendirmenin yanısıra, Benchmarking yapılabilme olanağıdır. Böylece sağlık kuruluşları paylaşacakları bilgileri, gerçekleşmiş en iyi performans düzeylerini ve bu işlemlerin nasıl gerçekleştiğini paylaşmak,öğrenmek ve uygulamak olanağı bulacaklardır.

Sağlık Kurumlarında temel amaç, daha iyi hizmeti, en verimli biçimde ve eşdeğer yarışma koşullarında sağlamak olması gerektiğine göre Ortak Dil bazında yapılacak bir paylaşım zorunlu görünmektedir. Anlaşıldığı gibi, Ortak Dil süreci ve uygulanma zorunluluğu bu alanda da gereklidir.

Sağlık Kuruluşlarının Ortak Dil yolu ile birlikte değerlendirilebilme olanakları, belki de en başta hizmet alan bireyler ve ödemeleri yapan sigorta kurumları tarafından büyük ilgi ile karşılanacaktır. Halen son derece öznel ölçütlerle hatta ölçüt dahi denemeyecek özellikler ile kıyaslanan veya tercih nedeni olan kuruluşlar, bundan böyle çok farklı bir platformda izlenip, değerlendirileceklerdir. Kurumların yanısıra, sağlık hizmetini en kritik noktada sağlayan hekimlere de Ortak Dil aracılığı ile sağlanacak nesnel değerlendirilmenin getireceği olumlu ve yapıcı sonuçlar doğrudan yansıyacaktır.

Süreç ve Sonuçların Ortak Dil ile izlenme ve değerlendirilmesi ile günümüzde sağlık sektörünün her kademesi için kullanılmakta olan Niteleme Sıfatlarının da artık çok özenle ve bir temele dayalı olarak kullanılma zorunluluğu doğacaktır. Bir diğer deyişle, Başarılı veya Başarısız Hekim, İyi veya Kötü Hastane, Yeterli veya Yetersiz olma ve benzeri nitelemeler kullanılırken günümüzdeki ile uzak yakın ilgisi olmayan ve doğru değerlendirmeler yapılabilecektir. Çok kuvvetle inanmaktayız ki, varılacak nokta birçoğumuz için çokşaşırtıcı olacaktır. O güne kadar hep gündemde kalan ancak bunun için tıbbi, idari veya mali başarıları yerine ilgisiz nedenleri kullanan kişi ve kurumlar yerine, sessiz sedasız işlerini gerçekten çok daha iyi yapmakta olanlar birden ön plana çıkabileceklerdir. İşte, Ortak Dil’i benimsemenin belki de en önemli sonuçlarından birisi de bu olacaktır

Bir adım daha gidildiğinde, Toplam Kalite Yönetimi çalışmalarının da ancak Ortak Dil zemininde başarısından söz etmek olası görünmektedir.

Sağlık kuruluşlarında yönetim alanında bütünlük sağlanması (Ortak Dil – Yönetim)

Hastane ve Sağlık Kuruluşları ülkemizde tekdüze bir yönetim planı ile yönetilmemekte, yönetim biçimleri aynı zamanda Kamu ve Özel Sektör kurumları arasında da çok ciddi farklılıklar göstermektedir. Yönetim denildiği zaman doğaldır ki sağlık kuruluşunun sadece tepe yönetimi değil aynı zamanda bu kurum içindeki çeşitli düzeylerdeki yönetim ilişkileri anlaşılacaktır. Sağlık Kuruluşlarında görev yapanların öncelikle görev tanımlarının açık ve anlaşılır olarak belirlendiğini söylemek güçtür. Hatta bireylerin bulundukları görevler ve taşıdıkları ünvanlar kurumdan kuruma çok önemli oranda farklılık göstermektedir. Bugün bir devlet hastanesinin başhekimi ile bir üniversite hastanesinin başhekimi arasında yetki ve sorumluluk düzeyinde ciddi farklılık olduğu gibi, özel sektör hastanelerinde de aynı tanımın karşılığı olarak hastanenin mülkiyet yapısı veya başka özellikleri nedeniyle çok önemli farklılıklar mevcuttur. Başhekim örneği belki de en sıradan örneklerden birisidir ve bunun yanında bir hastanenin mali işlerinden sorumlu kişi ile başka bir hastane veya sağlık kuruluşunun finans müdürü aynı işi mi yapmaktadırlar, yoksa sadece ünvan farklılıkları mı vardır?. Hatta Hastane Müdürü dediğimiz zaman özel sektördeki bazı hastanelerde tam yetkili bir kişiyi, bazılarında hastane sahibine karşı sorumlu olan daha kısıtlı ama idari konularda oldukça yetkili, buna karşın bir kamu hastanesinde ise doğrudan başhekime bağlı ve yetkileri özel sektördeki benzer ünvan taşıyanlara kıyasla oldukça kısıtlı bir görev tanımını anlamaktayız.

Görev tanımlarındaki farklılıkların yanısıra, yönetim kademelerinde görev yapmakta olanlar eğitim düzeyleri ve nitelikleri bakımından da çok önemli farklılık göstermektedirler.

Sağlık Sektörünün organizasyon ve hizmet bakımından gelişmiş olduğu kabul edilen ülkelerde iş ve görev tanımları çok daha homojendir. Buralarda bir dergi veya gazetede yer alan eleman arama ilanında neredeyse sadece aranan görevin adı belirtilmektedir. Örneğin, Finans Müdürü, veya Başhemşire, veya Radyoloji Bölümü Yöneticisi deniyor ise bu işin niteliği, görev sınırları, yetki dağılımı kurumdan kuruma son derece küçük değişim gösterir, yani hem arayan hem de aranan ortak bir tanımlamada önceden anlaşmaktadırlar.

Organizasyon yapıları veşemaları da Ortak Dil kavramının oluşturulması ile benzer nitelikler ve paydalar taşıyacaklardır.

Ülkemizde birçok sağlık kuruluşunun Organizasyon Şemaları güncel kavramlar ve ilişkilerden uzakta, adeta zorlama bağlantılarla, anlaşılması güç ve karmaşık birer görünüm vermektedirler. Çünkü, kurumlardaki iş tanımları, yetki düzeyleri ve raporlama ilişkileri açık olmadığı gibi, bazen olması istenen ile mevcut yapı birlikte değerlendiğinde de karmaşa oluşmaktadır.

Sağlık Kurumlarında görev yapan kişiler sağlıkla doğrudan ilgili konularda görev yapmakta iseler bu alanlarda tanımlanmış ve belli özellikleri taşıyan bir eğitim almak zorundadırlar. Örneğin, Hekim tıp fakültesi mezunu, Hemşire hemşirelik okulu mezunu ve benzerleri gibi. Buna karşın özellikle yönetim kademelerinde herhangi bir biçimde ve özellikle özel sektör sağlık kuruluşları için geçerli olmak üzere tanımlanmış bir eğitim alma koşulu ve niteliği arandığı söylenemez. Çeşitli yönetim kademelerinde görev yapmakta olan kişiler çok değişik bir yelpazeye yayılmış farklı tür eğitim almışlardır. Kamu Sağlık kurumlarında her ne kadar Hastane Müdürü düzeyinde görev yapanlar belli ortak eğitim almışlar ise de, bu kurumların da yönetim yapılarının özelliği gereği ortak eğitsel niteliklerin kurum bütünlüğüne yansıdığını söylemek güçtür. Kamu Hastaneleri ve Sağlık kuruluşlarının herhangi bir tanımlanmış yönetim eğitimi almamış, ancak tam ve mutlak denebilecek düzeyde yetkili Başhekimler tarafından yönetiliyor olması ne eniyle, bu kurumların daha alt düzeylerinde görev yapmakta olan eğitimli kişilerin de yeterli verimde çalışabildiklerini söylemek güç olacaktır.

Görüldüğü gibi, böylesine farklı yönetici nitelikleri ve organizasyon yapıları ile, kurumlar içi ve dolayısıyla kurumlar arası tanım ve terminoloji birliğine dahi ulaşılması olanaklı değildir, ve doğaldır ki performans değerlendirme, kalite geliştirme, verimlilik ölçümü, maliyet analizleri ve benzeri daha üst düzey konular bu durumda hiç gündeme gelemeyecektir. Anlaşılıyor ki, bu koşulda da her düzey yönetim kademelerinde görev yapanların bir Ortak Dil etrafında birleşmeleri,anlaşmaları gerektiği ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bir yönetici “motivasyon” dediğinde, öncelikle karşı taraf veya kurum içindeki ast veya üstü onu anlamalı, aynışekilde “maliyet analizi veya kalite göstergeleri” denildiğinde de, iletişim ve anlam bütünlüğü sağlanmalıdır. Kurum içi dil birliğinin sağlanması ile birlikte temel amaç olması gereken sağlık kuruluşları arasındaki Ortak Dil sağlanması konusunda ana ölçüt yerine getirilmiş olacaktır. Temel veya bazal konular çözümlenmeden, ileriye doğru aksiyon almak olası değildir, ve çözüm gene bir Ortak Dil oluşumundan geçmektedir.

Veri alanında ortak dil gerekliliği

Veri Alanında Ortak Dil sağlanmadan diğer iki ana grup olan Yönetim ve Kalite alanlarında başarı olanaklı görünmemekte. Bir diğer anlatımla, Veri tüm Ortak Dil çalışmalarının temeli, veya ana yapı taşıdır. Diğer Ortak Dil ana bölümlerinde olduğu gibi, Veri alanında da özellikle gelişmiş ülkelerdeki mevcut durum ile, ülkemiz sağlık sektörü kıyaslandığında önemli derecede olumsuz farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bilgi Çağı günümüzün ve çağımızın simgesi olarak telaffuz edilmekte. Sağlık Sektörü bu alanda belki diğer iş kollarından daha da önemli çünkü veri veya işlenmiş hali ile bilgi, hem medikal hem de diğer alanlarda hayati önemde.

Veri konusu Tıbbi, İdari, ve Mali olarak üç ana bölümde ele alınabilir. Her üç konuda da Veri toplanması, işlenmesi ve paylaşılması ayrı ayrı ele alınması gereken alt başlıklar olarak sıralanabilir.

Veri’nin Bilgiye dönüştürülmesi günümüz teknolojik ve yönetsel ortamının önemli bir konusu.

Veri’nin kullanılabilir yani işe yarayabilir olması ise Bilgi’ye dönüştürülmesi ile olası.

Veri bütünlüğü ile sağlanabilecek yararlar kurum içinde, kurumlar arasında, hizmet alanlar ile hizmet sunanlar arasında, tedarikçiler ile satın alanlar arasında, hasta ve hasta yakınlarının bilgi gereksinimlerinde, tıbbi araştırmalarda, performans değerlendirilmesinde ve akla gelebilecek daha birçok önemli alanda gerekli.

Ülkemiz sağlık kuruluşlarında Veri ile ilgili çalışmalar hemen hiç bir boyutta yeterli düzeyde değil. Kurumların öncelikle kendi içlerindeki Veri toplama ve işlenmesi özellikle kamuda henüz çok başlangıç aşamasında. Elektronik ortamın da özellikle kamu hastane ve diğer sağlık kuruluşlarında çağdaş yapıda olduğu söylenemez. Birinci Basamak sağlık kuruluşlarında ise bu yapı yok denecek düzeyde.

Ortak Dil oluşumundan olumsuz yönde etkileneceği varsayılan kurum ve bireylerin olması beklenen bir sonuç olarak görünmekte. Bu kurum ve kişiler kimler olacak sorusu ise aşağıdaki gibi yanıt bulabilir:

a) Verimsiz çalışmanın ortaya çıkacağı kurumlar

b)Yetersiz Teşhis ve Tedavinin anlaşılacağı Hekimler ve Sağlık Kuruluşları

c) Mali Kaynakları ve Tabloları açıklığa izin vermeyen kuruluşlar

d) Yapısal özellikleri çağdaş

nitelikler taşımayanlar

e) Teknolojik açıdan geri ve yetersiz olan kuruluşlar

Ortak Dil oluşumu için yapılması gerekenlerşöylece sıralanabilir:

1- Herşeyden önce bu konunun ulusal bir gereksinim olduğu hakkında kamu ve özel sektör kurumlarının görüş ve güç birliğine varmaları ön koşul

2- Kısa süreli sonuçlar ve çözümler beklenmemeli,

3- Ülke olarak avantajımız gelişmiş ülkelerdeki birçok etabın tekrar edilmek zorunda olmayışı, diğer deyişle birçok konuyu yeniden keşfetmek gerekmiyor

4- Batıda Kalite ve Performans gibi konular ele alınmadan önce Veri ve Yönetim alanlarında Ortak Dil oluşturulmuş durumda.

5- Bizde ise her üç kavram da birlikte ele alınmak zorunluluğunda

6- Ülke düzeyinde güçler ve birikimler birleştirilmeli, yani pek de alışık olunmayan biçimde takım çalışması başarı için zorunlu görünmekte

7- Güç ve birikim birleşmesinde Sağlık Kuruluşlarının büyük ölçüde yönetim ve denetimini üstlenmiş olan bakanlıklar ile kamu sigorta kurumlarına, özel sigorta kuruluşlarına, tıbbi sektörde faaliyet gösteren her düzeydeki kuruluşlara büyük sorumluluk ve görev düşmekte. Başarı tüm sayılanların katılımı ile olası.

Yukarıda saydığımız ve Ortak Dil amacıyla yapılması gerekenler doğrultusunda, Sağlık Yöneticileri Derneği tarafından Haziran 2000 tarihli toplantı ile başlatılmış olan ve o tarihteki tanımı ile “yolculuk” devam etmekte. Bu amaçla oluşturulan çalışma grupları yaz dönemindeki bir aradan sonra yeni bir yapılanma ile tekrar çalışmalara başlıyorlar. Yönetim, Kalite ve Veri alanında üç ana çalışma grubu düzenli toplantılar ile birikimleri paylaşma ve Ortak Dil amacında ilerleme çabasındalar.

Çalışmalar sektördeki sivil toplum kuruluşlarının katkılarına ve birlikteliklerine tamamen açık. Sağlık Yöneticileri Derneği olarak aynı zamanda birikimlerini paylaşmak isteyen tüm grup, kuruluş ve bireylere da buradan bir çağrı daha yapmaktayız. Varılacak sonuçlar ve yolculuğun nihayetindeki ilk Ortak Dil dökümanları tamamiyle çalışma gruplarının eserleri olacaktır. Ortak Dil kavramını ilk telaffuz ettiğimizde yolculuğun sonunda erişilecek yeri anlatan bir rüyamız olduğunu söylemiştik.

Gerçek başarının konuşulduğu, bireylerin ve kurumların aldıkları hizmeti doğru ölçütlerle seçebildikleri, kıyaslamaların açık ve nesnel yapılabildiği, hizmet sunan, hizmet alan ve ödemeleri yapanların her bakımdan memnun oldukları bir sistemin kurulacağı bir rüya veya bir hedef idi anlatılan.

Bu nedenle Ortak Dil’i Ortak Çabalar ile oluşturma çağrılarımızı buradan bir kez daha yinelemek istiyoruz. Ortak Dil hedeflerinde başarıya ulaşıldığını kısa sürede görmek dileğiyle.

Dr. Süheyl POZANTI (M.D., Ph.D.)
Sağlık Yöneticileri Derneği Başkanı