MEME KANSERİNDE ERKEN TANI HAYAT KURTARIYOR
Kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alan meme kanseri için düzenli olarak muayenelerin yapılması gerekiyor. Kadınların düzenli olarak kendi kendilerine yapacakları muayene de erken tanı için büyük önem taşıyor.
Meme kanseri nedir ?
Meme kanseri kadın sağlığını tehdit eden en önemli sorunlardan biri olmakla birlikte erkeklerde de nadiren görülebilmektedir. Kansere bağlı ölüm nedenleri arasında, akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alır. ABD’de her 8 kadından, Batı Avrupa ülkelerinde her 10 kadından biri; meme kanserine yakalanmaktadır. Ülkemizde ise her yıl 30 bine yakın kadına meme kanseri tanısı konulmaktadır. Günümüzde erken tanı olanaklarının artması ve bu konuda yapılan birçok araştırma ve çalışma meme kanserine bağlı ölümlerin oranını azaltmaktadır.
Meme kanserinin şikayete neden olmadan erken evrede tanınması, hastalığın tamamen tedavi edilmesi olasılığını artırmaktadır. Meme kanserine karşı ilk önemli adım, kadınların bu hastalık konusunda bilgi sahibi olmaları ve meme sağlıklarını nasıl koruyabilecekleri konusunda bilinçlenmeleridir.
Meme çocukluk, yetişkinlik ve menopoz dönemlerinde yapısal ve işlevsel birçok değişiklik gösteren önemli bir organdır. Her kadın memenin işlevi ve sağlığı ile ilgili periyodik kontroller yaptırmalı, belirli aralıklarla kendi kendilerini muayene etmeli ve bu konuda duyarlı olmalıdır.
Meme kanserinin ortaya çıkış nedenleri bilinmemektedir. Ancak meme kanserinde risk faktörlerinin ve koruyucu faktörlerin biliniyor olması, bu kanser türünde uyarıcı nitelikte bir yarar sağlamaktadır. Bununla birlikte erken tanı sayesinde meme kanserinin yol açabileceği sorunların büyük bir bölümü çözümlenmekte ve tedavi sonrası yaşam süresi ve kalitesinde önemli ölçüde artışlar sağlanabilmektedir.
Meme kanserinde erken tanı
Erken tanı, ölüm riskini azaltmaktadır.
Erken tanıda kendi kendini muayene yönteminin önemi vardır.
Erken tanıda tarama programları büyük rol oynamaktadır.
Meme kanserinin en sık görüldüğü yaş dönemlerinde, belirli aralıklarla mutlaka hekim kontrolleri ve görüntüleme tekniklerinden faydalanılmalıdır.
Bu hastalığın genç kadınlarda da görülebileceği bilinmelidir.
Meme kanserinin erken tanısı hastanın bu konudaki duyarlılığına ve hekim-hasta iletişiminin sürekliliğine bağlı olarak kolaylaşmaktadır. Genellikle meme kanserinin ilk belirtisi memede veya koltuk altında ele gelen bir kitledir. Bu tür kitlelerin hasta tarafından saptanabilmesi kadınların periyodik olarak kendilerini muayene etme alışkanlığına bağlıdır. Ancak ne yazık ki hastaların bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamaları sebebi ile kadınlar kendi kendini muayene etmemekte ya da muayeneden korkmaktadır. Bu sorunu aşmanın en kolay yöntemi kadınlara yaşamları boyunca kendilerine bazı soruları sorabilme alışkanlıklarının kazandırılmasıdır.
Meme kanseri oluşumu ve tipleri nelerdir?
Meme kanseri, memedeki süt bezleri ve süt kanallarında oluşan hücrelerin kontrol dışı çoğalması ve vücudun başka bölümlerine de yayılarak çoğalmayı sürdürmesidir. Meme kanserinin birkaç çeşidi vardır. En sık görülenlerinden biri süt kanallarından kaynaklanan “duktal kanser” dir. Süt üreten keseciklerde oluşan kanserlere “lobüler kanser” adı verilmektedir. Lobüler kanserler duktal kanserlere göre daha nadir olarak görülür ve iki memede birden veya aynı memede birkaç odakta birden ortaya çıkma riskleri yüksektir. Kanser hücreleri, meme dokusu dışına çıktıklarında genellikle ilk önce koltuk altı lenf bezlerine giderler.
Çünkü memedeki lenf damarları meme dokusundan gelen lenf sıvısını koltuk altı bezine taşır. Kanser hücrelerinin lenf bezlerine ulaşması, hastalığın oradan vücudun diğer bölgelerine yayılabileceğinin bir göstergesi olabilir. Bu nedenle hastalığın tedavisinde ve takibinde lenf bezlerinde tutulum olması belirleyici bir rol oynamaktadır. Meme kanserinin meme ve lenf bezleri dışında başka bir organa yayılım göstermesi durumuna “metastatik meme kanseri” adı verilir. Meme kanseri en sık olarak akciğer, karaciğer, kemik gibi organlara yayılmaktadır. Bu durumda meme kanserden temizlense bile diğer organlara yayılmış olan kanser hücreleri tekrar çoğalarak metastaz oluşturabilir.
Risk faktörleri nelerdir?
Meme kanseri için en önemli risk kadın olmaktır.
Erken yaşta adet görmek ve genç yaşta menopoza girmek meme kanseri riskini artırmaktadır.
Hiç doğum yapmamış veya ilk doğumunu 35 yaşının üzerinde yapmış olan kadınlarda daha sık olarak rastlanmaktadır.
Ailesinde birinci derecede ve özellikle genç yaşlarda meme kanseri görülenlerde risk artmaktadır.
Menopoz sonrası kilo artışı, sürekli alkol tüketimi, iri ve yoğun memelere sahip olmak risk faktörleri arasında kabul edilebilmektedir.
Kendi kendine meme muayenesi
Bu muayenede aranacak ve dikkat edilecek en önemli noktalar:
Ele gelen kitle olup olmadığı,
Meme derisi üzerinde ve meme başında çekinti olup olmadığı,
Meme derisi üzerinde renk değişikliği olup olmadığı,
Meme başından kendiliğinden bir akıntı gelip gelmediği,
Koltuk altında kitle olup olmadığıdır.
Meme muayenesinin yapılabileceği en iyi zaman nedir?
Meme muayenesinin yapılabileceği en iyi dönem; adet bitiminin hemen ilk günleridir. Bu dönemde memeler ödemini ve gerginliğini kaybettiği için en rahat muayene dönemi olmaktadır. Eğer kadın menopozda ise ya da rahim ameliyatı geçirmiş ise kolay hatırlanması açısından her ayın ilk haftası muayene tarihi olarak seçilmelidir.
Kendi kendime meme muayenesi nasıl yapabilirim?
Bu muayene kadınlar tarafından beş şekilde yapılabilir.
En kolay yöntem; banyoda vücudunuz sabunlu iken ellerinizin rahatça kayacağı şekilde muayeneyi yapmaktır. Parmaklarınızın arasında memede kitle olup olmadığı ya da meme derisinde bir sertleşme olup olmadığını farkedebilirsiniz.
Üst bedeniniz çıplak iken ayna karşısına geçerek her iki kolunuzu yukarı kaldırarak meme üzerinde çekinti, kabarıklık, şekil bozukluğu veya kızarıklık olup olmadığını inceleyebilirsiniz.
Oturarak veya ayakta hangi memenizi muayene edecekseniz, karşı taraftaki eliniz ile yukarıdan aşağı veya istem dışı veya çembersel olarak parmaklarınızı meme üzerinde gezdirerek muayene yapabilirsiniz. Bu muayene için işaret, orta ve yüzük parmaklarının iç yüzü kullanılmalıdır. Bu muayene sırasında koltuk altı da karşı taraftaki el kullanılarak kontrol edilmelidir.
Bir önceki aşamada yaptığınız muayeneyi yatarak ve sırtınızın altına küçük bir yastık koymak şartı ile yapabilirsiniz. Bu muayene sırasında parmaklarınıza serpeceğiniz az miktardaki talk pudrası
parmaklarınızın meme derisi üzerinde kaymasını kolaylaştıracağı gibi meme içinde bir kitle varsa farkedilmesini kolaylaştıracaktır.
Bu aşamada meme dikkatle gözlenmeli ve üzerinde kızarıklık, yara olup olmadığı, meme başında çekinti olup olmadığı ve meme başından akıntı gelip gelmediğine dikkat edilmelidir. Meme başında akıntı varsa kanlı olup olmadığına bakılmalıdır.
Muayenede hiçbir şey farketmediğim halde kitle elime gelmeden meme kanseri riski taşıyabilir miyim?
Kitle ele gelmeden meme kanseri olma riski her zaman vardır. Erken dönemdeki meme kanseri kitle oluşmadan ancak görüntüleme yöntemlerinin yardımı ile ortaya koyulmaktadır. Bütün amaç, meme kanserini bu dönemde tanıyabilmek ve gerekli tedavileri uygulayarak bu hastalığın tamamen tedavi edilebilmesine olanak sağlamaktır. Meme kanserinin tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri hastanın yaşı ve kliniği göz önünde tutularak seçilir. En sık kullanılan yöntemler mamografi ve ultrasonografidir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ise seçilmiş hastalarda tanıya destek amaçlı kullanılmaktadır.
Meme ultrasonografisi
Ultrasonografi ses dalgalarıyla bilgi sağlayan, zararsız ve kolay uygulanabilen bir yöntemdir. Meme dokusu içinde yer alan içi sıvıyla dolu yapılar (kist) veya kitleler (solid lezyon) hakkında bilgi edinmemizi sağlar. Özellikle mamografi duyarlılığının düşük olduğu genç hastalardaki kitlelerin değerlendirilmesi ve tanısında son derece önemlidir. Mamografi duyarlılığının düşük olduğu yoğun memeli hastalarda mamografinin yanında mutlaka başvurduğumuz bir görüntüleme yöntemidir.
Mamografi
Mamografi memenin yapısının X ışınları yardımı ile görüntülenmesi esasına dayanır. Meme kanserinde hem tanı hem tarama amaçlı kullanılmaktadır. Tarama amaçlı mamografilerin meme kanserinde erken tanı oranını artırarak bu hastalıktan ölüm riskini yüzde 25-30 oranında azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Meme kanseri tanısında diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında altın standart olarak önerilen görüntüleme yöntemidir. Son yıllarda kullanıma giren ve hastanemizde de kullanılan FFDM (Full Field Digital Mamografi) kontrast çözünürlüğünün yüksek ve görüntü netliğinin çok fazla olması sayesinde erken dönem meme kanseri bulgularından olan kalsifikasyon odaklarının ve de küçük nodüllerin daha kolay görüntülenmesini sağlar.
Meme kanserinde takip ve tedavi seçenekleri nelerdir?
Meme kanserinin tedavisinde en önemli ve belirleyici etken bu hastalığın erken teşhisidir. Yıllar önce uygulanan büyük ve geniş ameliyat yöntemleri günümüzde yerini daha az hasar veren tekniklere bırakmıştır. Günümüzde daha çok memenin korunduğu cerrahiler yani tümörün bulunduğu bölgenin ve tümörün çıkartılması yöntemleri tercih edilmektedir. Erken tanı, bu hastalıkta kadınların en büyük kabusu haline gelen memenin tamamen alınmasını (mastektomi) en düşük düzeye indirmektedir. Bu nedenle amaç hastalığın tanısının mümkün olabildiğince erken dönemde konmasıdır.
Meme kanserinin tedavisinde tek bir tedavi yöntemi değil birkaç yöntem birlikte kullanılmaktadır. Cerrahi tedavi dışında ışın tedavisi (radyoterapi), hormonoterapi ve kemoterapi hastalığın evresine, hastanın yaşına, tümörün özelliklerine göre birlikte multidisipliner bir şekilde uygulanmaktadır.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir.
Erken tanı konduğunda meme kanserinde tamamen tedavi edilebilme şansı çok yüksektir.
Erken tanı sayesinde çok büyük olasılıkla memenin alınmasına gerek kalmamaktadır.
20-25 yaş arası her kadın her ay kendi kendini muayene etmelidir.
30-35 yaş arası her kadın herhangi bir yakınması olmasa da meme muayenesi olmalıdır. Ultrasonografi ve mamografi çektirmelidir.
40 yaş ve üzerindeki her kadın yıllık doktor muayenesi ve mamografi yaptırmalıdır.
Amerikan Hastanesi
Prof. Dr. Mehmet Şükrü Aktan