Genel SağlıkHABERLER

ALZHEİMER ÖZEL BAKIM İSTER

“21 Eylül Dünya Alzheimer Günü”. Yaşlılıkta ortaya çıkan Alzheimer hastalığı, 65 yaşın üzerindeki her 10 kişiden birinde, 85 yaşın üzerinde ise her iki ile üç kişiden birinde görülüyor.

Hasta yakınları da eğitilmeli

Alzheimer hastalığı, Türkiye’de yaşlı nüfusun giderek artmasıyla yakın gelecekte önemli bir sorun olarak ortaya çıkacak. Alzheimer hastalığının belirtileri, tanısı ve tedavisi ile ilgili bilgiler…

Beyin hücrelerinin yıpranmasıyla ortaya çıkan Alzheimer hastalığı unutkanlık, yön bulamama, konuşurken kelime bulamama gibi sorunlar yaratan demansa (bunama) yol açıyor.

Beyin hücrelerinin harabiyetine ve kaybına yol açan bir hastalığın sık rastlanan belirtilerini tanımlayan demans kişinin hafıza, dikkat, konsantrasyon, konuşma, düşünme gibi zihinsel fonksiyonlarını etkiliyor ve doğal olarak davranışlarına yansıyor. Alzheimer hastalığı tüm demans vakalarının yarısından fazlasını oluşturuyor.

ALZHEİMER NEDİR?

Beyin hücrelerinin zamanla harap olmasına neden olan Alzheimer hastalığının belirtileri ve beyindeki nöropatolojik özellikleri ilk olarak Alman nörolog Alois Alzhiemer tarafından belirlendi.

Hafızayı ve düşünme, konuşma gibi zihinsel işlevleri etkileyen Alzheimer hastalığı dalgınlık, huy değişiklikleri, zaman ve mekan algılanmasında bozukluklar gibi başka sorunlara da neden olabiliyor. Böylece yaşam kalitesi önemli ölçüde düşen ve günlük yaşam işlevlerini tek başına yapamayan hastalara özel bakım ve ilgi gerekiyor.

En sık görülen demans (bunama) nedeni olan Alzheimer hastalığında, hatırlama güçlüğü ve entellektüel yeteneklerin kaybı gibi belirtiler başlangıçta çok hafif olabilir. Bu nedenle gerek hasta tarafından gerekse ailesi ve arkadaşları tarafından fark edilmeyebilir. Ancak hastalık ilerledikçe, belirtiler daha da belirginleşir, olağan iş hayatını ve sosyal aktivitelerini etkilemeye başlar. Giyinip soyunma, yıkanma, tuvalete gitme gibi gündelik işlerin uygulanması giderek zorlaşır ve hasta zaman içinde tamamen başkalarına bağımlı hale gelir.

KİŞİLİK VE DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ

Alzheimer hastalarının yakınları sık sık, hastalığın ileri evrelerinde, tanıdıkları ve sevdikleri insanın gidip, yerine tamamen başka bir insanın geldiğinden söz ederler. Bu durum, hastanın artık tanınmaz biri olmasından kaynaklanır.

Kişilik, hastalığın erken dönemlerinde değişmemiştir ama uzun süredir mevcut olan normal dışı davranışların şiddetlendiği, yeni davranış özelliklerinin veya ani davranış değişikliklerinin ortaya çıktığı görülebilir. Davranış değişikliği, hastanın bakımını üstlenen kişilerin başa çıkmakta belki de en çok zorlandıkları durumdur.

Anormal davranışlar geçici olabilir ve hastalığın şiddet derecesine bağlı değildir. Çok erken dönemlerde, hastaların ilgi alanları azalır ve pasifize olmaya başlarlar. Ancak hastanın bakımını asıl zorlaştıran, aktif davranış değişiklikleridir. Hastaların yüzde 70’e varan bir bölümü amaçsızca dolaşıp dururlar ve sürekli gergindirler. Hastanın bakımını üstlenenlerin daha çok korktukları davranış değişiklikleri olan öfke ve şiddet ise, 20 kişiden daha azında görülür.

Hastalık ilerledikçe bellek, konuşma ve hesap yapma gibi zeka yetenekleri bozulur. Kötüleşme çoğu zaman yavaş ve değişmez olur. Hasta yakınları ve bakımından sorumlu kişiler bunu aylık veya 6 aylık aralıklarla gözlemlemelidir.

Ruhsal durum değişiklikleri veya davranış bozuklukları gibi zihinsel olmayan bulguların ortaya çıkması, zihinsel bozuklukla doğrudan bağlantılı değildir. Bazı hastalarda hastalığın başlangıcında kısa süren bir depresyon, bazılarında ise ruhsal durum değişiklikleri görülebilir

ALZHEİMER’A BENZER BULGULAR OLABİLİR

Depresyon, beslenme bozuklukları, bazı ilaçların etkileri ve tiroid bozuklukları Alzheimer hastalığına benzer bulgulara yol açabilir. Ayrıca inme, Hungtington hastalığı Parkinson hastalığı, Pick hastalığı ve AIDS’de de aynı belirtiler görülebilir. Bu belirtilerin hangi hastalığın habercisi olduğunu anlamak ve tedaviye başlamak için mutlaka bir doktora gidilmelidir.

ALZHEİMER HASTALIĞI KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Irk, meslek, coğrafi ve sosyoekonomik durumlardan hiç biri Alzheimer hastalığı için belirleyici değildir. Yapılan araştırmalarla bu hastalığa yakalanma riskini artırdığı belirlenen bazı faktörler vardır ama bunlardan biri ya da birkaçının bulunması o kişide mutlaka Alzheimer hastalığı gelişeceği anlamına da gelmez. Ancak bu faktörlerin bir araya gelmesinin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadığı da bir gerçek…

Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artıran faktörlerin en önemlisi yaştır. 65 yaşın üzerindeki her on kişiden birinde, 85 yaşın üzerindekilerin hemen hemen yarısında Alzheimer hastalığı görülür. Alzheimer hastalığına yakalanma oranı yaşla birlikte artar ama yine de tek başına ilerlemiş yaş hastalığa neden olmaz.

Bazı çalışmalarda Alzheimer hastalığının kadınlarda erkeklere oranla biraz daha sık görüldüğü belirtiliyor ama bu da henüz kanıtlanmış bir sonuç değil.

Ailede Alzheimer hastalığı olan birinci dereceden bir akrabanın varlığı ise riski dört kat daha artırır.

Bir kafa travması ya da boksörlerde olduğu gibi sık sık travmaya maruz kalmak Alzheimer hastalığı riskinin en azından iki kat artmasına neden olur.

Alzheimer hastalığı riski eğitim seviyesi düşük olanlarda daha fazladır.

Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir.

ALZHEİMER HASTALIĞININ TANISI NASIL KONUR?

Kesin tanısı ancak otopside mümkün olan Alzheimer hastalığı için son yıllarda geliştirilen testlerle yüzde 80-90 doğrulukla klinik tanısı da konulabiliyor. Öncelikle hasta ve yakınlarından detaylı olarak tıbbi öykü alınır. Hastanın soyunup giyinirken, yıkanırken, parasını kullanırken, tek başına seyahat ederken, çalışırken ve ev aletlerini kullanırken ne kadar zorlandığı belirlenir. Daha sonra “Mini Mental Durum Muayenesi” olarak adlandırılan basit bir test uygulanır. Bu testte hastadan, “Bugünün tarihi nedir? Hangi şehirdeyiz? Bu nedir?” gibi basit soruları yanıtlaması istenir:

Demans sendromu yapabilecek ya da Alzheimer hastalığını şiddetlendirebilecek diğer olasılıkları ortadan kaldırmak için kan ve idrar tetkikleri gibi çok sayıda test ve nörolojik incelemeler de yapılmalıdır.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Beyin yapılarının son derece ayrıntılı bir şekilde görüntülenmemesine olanak sağlar. Birkaç ay aralıklara alınan bir görüntü diğerinin üzerine yerleştirildiğinde, beynin bir bölgesindeki erken dönem değişikliklerini görmek mümkündür.

Bilgisayarlı Tomografi (BT): Alzheimer hastalığı olanlarda hızlı bir şekilde incelen beyin kabuğu kalınlığını ölçer.

PET (Pozitron Emisyon Tomografisi): Beyindeki kan akımını ölçmek için kullanılabilir. Alzheimer hastalığı olanlarda kan akımı azalmıştır.

SPECT (Tek Foton Emisyon Bilgisayarlı Tomografi) Tarama: Bu tarama yönteminin kullanımı genellikle araştırmalarla sınırlıdır. Alzheimer hastalığı olan birinin beyninden yola çıkarak değişiklikleri (örneğin, beyindeki anormal glikoz kullanımını) saptayabilir.

TEHLİKEYİ HABER VEREN “10 BELİRTİ”YE DİKKAT

Günlük yaşam işlevlerini etkileyen bellek kaybı

Günlük yaşam işlevlerini yapmada güçlük

Kelime bulmada güçlük

Zaman ve mekan karmaşası

Yargı ve karar vermede güçlük

Pratik düşünme becerisinde güçlük

Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma

Ruh hali ya da davranışlarda değişim

Kişilik değişimleri

Sorumluluktan kaçınma

HAFIZA KAYBI

Hafıza kaybı, Alzheimer bulguları arasında en erken görüleni ve en belirgin olanıdır. Hafıza kaybı genellikle son olaylarla ilgilidir ve mevcut hafıza kayıtları genellikle eskiye dayanır. Neden eski anıların korunduğunu tam olarak belirleyemeyen uzmanlar, bu durumu eski anıların belleğin bozulmasına karşı nispeten dirençli olmasına ya da yakın zamandaki anıların depolama hasarı nedeniyle saklanamamasına bağlıyorlar. Hasta çoğu zaman, çocukluk ve erken erişkinlik dönemlerini en ince ayrıntılarına kadar hatırlar ama önceki günün olaylarını anımsayamaz.

Hafıza kaybı, çoğu zaman bir miktar kavrama kaybıyla da birlikte görülür. Bu durum, hafıza testi yaparken hastaya, kendi durumu hakkında ne düşündüğü sorularak değerlendirilebilir: Testi yapan kişi mevcut unutkanlığın derecesi karşısında endişe duyarken hasta, ‘unutkanlığına’ nispeten aldırmaz görünür. Tek başına unutkanlık, hastanın yakınlarını çok fazla rahatsız eden ya da hastanın bir bakımevine yatırılmasını ve uzun süreli tedavi uygulanmasını gerektiren bir durum değildir, ancak bunun istisnaları da sık görülür. Hastanın, yakınlarını biraz önce aradığını unutarak tekrar tekrar telefonla araması, bu bakımdan en sık karşılaşılan sorunlardan biridir.

Hafıza bozukluğunun erken belirtileri, “normal” olarak değerlendirilebilir ve çoğu zaman ancak geriye bakıldığında farkedilir. Yeni tanıştırılmış olan insanların adlarının unutulması ve eşyaların yanlış yere konması, normal insanlarda da çok sık görülebilmektedir. Ancak gelişmekte olan Alzheimer hastalığında bu unutkanlıklar ve davranışlar daha geniş kapsamlı ve daha ciddidir.

HAFIZA KAYBI BELİRTİLERİ

Erken dönem

İsimleri unutmak

Hatırlamak için liste yapmak

Akrabalarını telefonla tekrar tekrar aramak

Randevularına gitmemek

Hastalık yerleştikten sonra

Yüzleri unutmak

Listeleri kullanamamak

Son olayları unutmak

Hiçbir randevuyu akılda tutmamak

İlerlemiş dönem

Geçmişte yaşamak

Aile bireylerini birbiriyle karıştırmak

KONUŞMA BOZUKLUKLARI

Alzheimer hastalığında hasta daha çok kelime bulmakta zorlanır. Bu özellik basit cisimlerin adları hastaya sorularak değerlendirilebilir. Kelime bulma yeteneğini ayrıntılı bir şekilde test etmek için hastaya giysilerinin sonra da giysinin yaka, kol, etek/paça gibi bölümlerinin adlarını söylemesi istenir. Demansta konuşma biçimi de bozulmuştur ve tekrarlanmalara, düzensiz konuşmalara sık rastlanır. Hastanın kendini ifade konusunda karşılaştığı bu zorluklara ek olarak algılama zorluğu da ortaya çıkar. Yani hasta yalnızca konuşmakta değil anlamakta da zorlanabilir.

KONUŞMA BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ

Erken dönem

Kelime bulmakta zaman zaman zorlanma

Daha az konuşma

Konuşmadaki akıcılığın azalması

Hastalık yerleştikten sonra

Sıradan konuşmalar sırasında kelime bulmakta zorlanma

Tekrarların artması

Kompleks konuşmaları izlerken zorlanma

Yanlış anlamaların daha fazla olması

İlerlemiş dönem

Düzensiz konuşma, birbirinin devamı olmayan sözler

Ahenkli konuşmanın tam olarak kaybı

KARMAŞIK İŞLERİN YAPILMASINDA ZORLUK ÇEKME

Karmaşık işlerin yapılmasında zorluk çekme, Alzheimer hastalığında uzun süreli bakım gerektiren özelliklerden biridir. Yemek hazırlanması, giyinme ve günlük yaşamın diğer aktiviteleri hem doğrudan gözlemlenerek hem de tanıklardan bilgi alınarak değerlendirilir. Giyinme konusundaki değişiklikler bu bozukluğun en erken belirtilerinden biridir, normalde temiz giyimli olan birisi dağınık bir görünüme bürünür. Hastalık ilerledikçe, giyinmesi veya giysilerini değiştirmesi için kendisine uyarıda bulunulması ve daha sonra da giyinme soyunma sırasında yardım edilmesi gerekir. Örneğin ileri yaştaki bir erkeğin basit bir yemeği pişirememesi, fonksiyonel bozulmayı gösteren güvenilir bir değişiklik değildir. Oysa bu hastanın her zaman yaptığı evdeki veya bahçedeki işleri yapmakta zorlanması, dispraksi olarak yorumlanabilir.

KARMAŞIK İŞLERİN YAPILMASINDA ZORLANMAYA BAĞLI BELİRTİLER

Erken dönem

Giysilerine daha az dikkat etme

Evdeki karmaşık işleri yapmakta zorlanma

Evdeki temizlik/bahçe bakımı gibi işlerdeki performansın düşmesi

Komleks parasal konularda (yatırım yapmak gibi) zorlanmak

Araç kullanmakta zorlanmak

Hastalık yerleştikten sonra

Giysilerin hatalı bir sıra izlenerek giyilmesi

Banyo yapma veya giyinme konusunda uyarı ya da yardım gereksinimi

Evdeki işleri yapmada belirgin beceriksizlik

Bütün parasal konularda zorluk çekme (örn. Alışveriş sonunda kasaya ödeme yapamamak)

Araç kullanmanın olanaksızlaşması

İlerlemiş dönem

Banyo yapma, giyinme/soyunma için yardıma ihtiyaç duyulması

Bıçak ve çatalın kullanılamaması, yemeğin ancak kaşıkla yenebilmesi

DİĞER KARMAŞIK ZİHİNSEL FONKSİYONLAR

Alzheimer hastalarında cisimleri ve yüzleri tanıma yeteneği çoğu zaman kaybolur, ancak hastanın bakımını üstlenen kişi tarafından bunun farkedilmesi zordur.

Hastanın bulunduğu yeri tanıyamaması ve şaşırması, sık görülen ve hastanın bakımını üstlenmiş kişiye zor anlar yaşatan bir özelliktir. Başlangıçta bu durum, yabancı bir çevrede uyum zorluğu olarak ortaya çıkar. Bu evrede hasta evinde normal olarak davranır ama tatildeyken ya da bir akrabasının yanında kalırken kaybolur. Orta evre, yani hastanın bildik çevrelerde kaybolması, akrabalar için önemli bir endişe kaynağıdır ve sıkıntılarının artmasına neden olur. Evinde normal olarak yaşayan ve evdekilerin desteğiyle günlük fonksiyonlarını yerine getirebilen hasta, evin dışına çıktığında kaybolur ve polis ya da komşular tarafından bulunarak eve getirilir. En son evrede hastanın kendi evinde bile odasının, tuvaletin veya mutfağın yerini bulamaması nedeniyle, bir an önce bakımevine nakledilmesi gerekebilir.

DEPRESYON

Demanslı hastalarda depresyon bulguları çok görülür ve muhtemelen erken dönemlerde sıktır, hastalığın ileri dönemlerinde fark edilmesi daha zordur. Depresyonun teşhisi kolay değildir ama Alzheimer hastalarındaki depresyon, tedaviye iyi cevap verir.

GERÇEKLE İLGİSİ OLMAYAN İNANIŞLAR

Alzheimer hastalığı vakalarında yanlış inanışlar yaygındır ve bunların çoğu zaman şiddetli gerçek dışı hayaller, inanışlar (delüzyonlar) derecesine ulaşır. Bu bulgular hastaların yüzde 10-30’unda görülür. En sık rastlanan gerçek dışı hayallerden birisi de hırsızlıktır. Hasta bir şeyin çalınmış olduğuna inanır ve belirli insanları suçlar. Eğer suçlanan kişi hastanın akrabası ya da bakımından sorumlu kişiyse, kaliteli bir bakımın gerçekleşmesi zorlaşır. Ancak hırsızlık düşüncesinin çoğu zaman gerçek bir temele dayanabileceği de unutulmamalıdır. İleri yaştaki demans vakaları, sömürülmeye son derecede elverişlidir, bu hastaların bildirdiği hırsızlık veya kötü niyetli kullanım olaylarını dinlemek ve ciddiyetini araştırmak gerekir.

ALZHEİMER HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Alzheimer hastalığını kesin tedavi edici bir yöntem henüz bulunmadı. Enken ve orta dereceli Alzheimer hastalığının ilerlemesini durdurmak ve ortaya çıkan bunama durumunu geriye döndürmek amacıyla tüm dünyada bir çok bilimsel çalışma yürütülüyor. Ayrıca hastalığa eşlik eden ve hastanın hem yaşamını hem de bakımı üstlenenlerin işlerini güçleştiren gerginlik, endişe, depresyon, halüsinasyonlar dalgınlık ve uykusuzluk gibi bazı belirtilerin tedavisini sağlayan bir çok ilaç bulunuyor.

Alzheimer hastalarında, hafızayla ilgili fonksiyonlarda önemli görevi olan asetilkolin düzeylerinin düşük olduğu saptanmıştır. Asetilkolin, bir hücreden bir başkasına mesaj aktarımından sorumlu bir kimyasal maddedir. Asetilkolini parçalayan enzimi bloke ederek beyinde asetilkolin miktarını artıran ilaçlar en umut verici olanlardır. Bu ilaçlar hastalarda hafıza ve konsantrasyonu iyileştirmekte, belirtilerin ilerlemesini yavaşlatmaktadır.

1999 yılında Alzheimer Derneği ile işbirliği yaparak, şu ana kadar Türkiye’de Alzheimer konusunda yapılan en önemli bilimsel çalışmayı başlatan Novartis, Alzheimer hastalarının yaşam kalitesini artırmak amacıyla geliştirdiği Exelon isimli ilacı ile de güvenli ve hızlı bir demans tedavisi sağlıyor.

HASTAYA ALZHEİMER HASTASI OLDUĞU SÖYLENMELİ Mİ?

Alzheimer hastası olanlar genellikle bu durumdan habersizdir yada bir sorunu olduğunu kabul etmezler ama hastaların durumlarından haberdar olmalarının çok önemli avantajları vardır. Eğer bir kişi demansı oluğunu ve bunun ne anlama geldiğini biliyorsa, zihinsel fonksiyonlarının nispeten yeterli olduğu dönemde ne yapacağını planlayabilir. Bakımının planlanmasında, bakımı ile ilgilenecek kişinin belirlenmesinde rol alabilir, önemli ekonomik kararlarını o dönemde verebilir.

ALZHEİMER HASTASININ YAKINLARI DUYGULARIYLA BAŞA ÇIKMAYI ÖĞRENMELİ

Alzheimer olan hastaya bakım ve yardım sağlayacak yakınları ilk olarak kendi duygularıyla başa çıkmayı öğrenmelidir. Tanıyı öğrendiği anda, hissettiği ilk şoktan sonra farklı duygular yaşayabilir. Kendi duygularını göz ardı ederek, tüm dikkatini hasta üzerinde odaklamak ve onun için yaşamı kolaylaştırmak amacıyla her şeyi yapmak eğiliminde olabilir. Öte yandan davranışları nedeniyle uzun süredir üzüldüğü ve hatta belki de delirdiğinden korktuğu için hastalığını öğrenince rahatlayabilir. Tanıyı öğrenip hastalık hakkında da bilgi sahibi olduktan sonra, her şeye biraz daha duygusal açıdan bakabilir. Bazı insanlar hissettiklerinden dolayı kendilerini suçlayabilirler ve bunu kabullenmekte zorlanırlar. Bu durumda, suçluluk duygularını bakım işine taşımaları riski vardır ve nedenini bilmeden kendilerini kötü hissederler. Bir başka reaksiyon hastalığa karşı öfkeli olmaktadır. Öfke duygusu ortaya çıkarılmazsa başkalarına yönlendirilme riski vardır. Pek çok kişi, hastalığın bazı evrelerinde hastanın bakımını sağlayıp sağlayamayacağından korkar ve kendi geleceği hakkında kaygı duyabilir. Yaşadığı duyguların tamamen doğal ve insani olduğunu hatırlatmak önemlidir. Bunlar için üzülmemeli, kabullenmeli ve sadece geçmesini beklemelidir.

ALZHEİMER HASTALARI BAĞIMSIZ YAŞAM YETENEĞİNİ KAYBEDER

Alzheimer hastalığının yarattığı etkiler hastanın araba kullanmak, tek başına dışarıya çıkmak, alkol yada sigara içmek gibi aktivitelerini gerçekleştirmesini engellediği gibi bunları birinin yardımı olmadan yapılması da çok ciddi tehlikelere yol açabilir.

Bu duruma bağlı olarak ortaya çıkabilecek sorunların nasıl çözüleceğine erken dönemde, hastanın karar verme yetenekleri yerindeyken karar vermek gerekir. Hastanın çek yazıp yazamayacakları, ekonomik kararlar verip veremeyecekleri gibi mali sorunlar da mutlaka dikkate alınmalıdır. Geç dönemde mali sorunlarla ilgilenmek, hasta adına kararlar vermek, hastanın menfaatlerini korumak ve nerede yaşayacağı, sağlık sorunları ile ne şekilde ilgilenebileceği gibi konularda karar vermek amacıyla bir vasi belirlenebilir. Bu, hastanın karar vermesinin zor olduğu erken bir dönemde bile yardımcı olabilir.

ARAÇ KULLANAMAZ, TEK BAŞINA DIŞARI ÇIKAMAZLAR

Alzheimer hastalığı tanısı almış olanların bazıları erken dönemlerde güvenli bir şekilde araç kullanabilir ancak hastalığın ilerlemesiyle birlikte araç kullanma yeteneği de bozulur. Hasta, bildiği yerleri bulamaz, yol işaretlerini izleyemez ve seyir kurallarına uymakta zorlanır. Çok yavaş yada çok hızlı kullanmaya, yavaş reaksiyon vermeye, kafası bulanıklaşmaya, araç kullanırken gergin olmaya ve öfkelenmeye başlar.

Demansı olan kişi hastalığının erken dönemlerinde toplu taşıma araçlarından yararlanabilir. Ancak hastalık ilerledikçe nereye gittiğini hatırlama, ücret ödeme, doğru otobüse ya da trene binme, doğru yerde inme vb. konularda güçlüklerle karşılaşmaya başlar. Bu olaylar ortaya çıktığında hasta nereye gittiğini ya da nerede yaşadığını hatırlayamıyorsa utanç duyar ve korkar. Bu nedenle, geç dönemlerde hastanın ulaşımı için başka çareler bulunmalıdır.

Trafik, kaybolma ya da soyulma gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak Alzheimer hastalarının tek başına dışarı çıkması tehlikelidir. Ancak hastalar özel hayatlarına karışıldığı gerekçesi ile her yerde kendilerine eşlik edilmesine karşı çıkabilirler. Bu durumda, hastayı gözaltında tutma konusunda son derece akılcı ve dikkatli davranmak gerekir.

SİGARA VE ALKOL KULLANIMINA DİKKAT EDİLMELİ

Yangın riski nedeniyle, demansı olan hastanın tek başına iken sigara içmesi sakıncalıdır. Ayrıca bazı hastalar sigara içtiklerini unutarak parmaklarının yanmasına neden olabilirler. Hasta sigarayı azaltması ve hatta tamamen bırakması konusunda ikna edilmelidir. Genellikle hastalar daha önce uzun yıllar sigara içtiklerini unuturlar ve bir kez bıraktıktan sonra da sigarayı aramazlar.

Alkollü içkiler demansı olan hastanın dalgınlık derecesini artırabilir. Hastanın alkollü içki alıp alamayacağı doktoruna sorulmalıdır. Özellikle ilaç tedavisi alan hastalar için önemlidir. Doktor hastanın çeşitli sosyal ortamlarda alkol almasına izin verse bile, miktarın aşılmaması konusunda son derece dikkatli olunmalıdır.

PARA KULLANIMI

Alzheimer hastaları, hastalığın erken dönemlerinde bile, paralarını idare etme konusunda çeşitli güçlükler yaşayabilirler. Herhangi bir şey için değerinden çok fazla para ödeyebilirler, hiç ödemeyebilirler, parayı ilgisiz birilerine verebilirler ya da kaybedebilirler.

HATALARI GEREKSİZ YERE BELİRTMEKTEN KAÇININ

Yaşadığı zorluklarla ortaya çıkan hataları özellikle belirtmek hastanın kendisini huzursuz, mahcup ya da sıkıntılı hissetmesine neden olur. Özellikle hastalığın erken dönemlerinde, demansı olan hastaya ne yapması gerektiğini, neler olup bittiğini ve oradaki insanların kimler olduğunu çeşitli vesilelerle hatırlatmak yararlı olabilir. Ayrıca, günlük not alma tahtası, kapılar üzerine konan işaretler, buzdolabının üzerine yapıştırılan notlar, günlerin belirtildiği takvimler, kolay anlaşılır saatler, altlarında kime ait olduğu yazılı fotoğraflar ya da bir ziyaretçi defteri kullanmak da yararlı olabilir. Hastalar hafıza kaybının doğal bir sonucu olarak öğrenme yeteneklerini yitirdiklerinden, değişen alışkanlıklarına nasıl adapte olacaklarını öğretmekten ziyade, durumu ya da çevreyi onların gereksinimlerine göre yeniden düzenlemek en iyisidir.