SAĞLIKTA KALİTENİN FORMÜLÜ: PERFORMANS ÖLÇÜMÜ
Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği’nin (SKİD) 28-30 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da düzenlediği Sağlıkta Kalite Haftası 2010 etkinliklerinde bu yıl “Sağlıkta performans ölçümü” tüm yönleriyle ele alındı. Kalite Haftası çerçevesinde, Anadolu Sağlık Merkezi Efes Konferans salonunda gerçekleştirilen ESQH (European Society for Quality in Healthcare) Bahar Çalıştayı büyük ilgi gördü.
SKİD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Kuş: “Türkiye, AB tarafından desteklenen ve kalp krizi, inme, kalça kırığı ve doğum için verilen hizmetin ölçümlenmesine yönelik projenin uygulanacağı 8 ülkeden biri olacak”dedi
Türkiye’de sağlık hizmetleri niteliğinin öngörülen uluslararası standartlar düzeyine ulaşmasını sağlama ve bu konuda öncü, yol gösterici, referans bir kuruluş olma vizyonuyla kurulan Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği’nin (SKİD) düzenlediği Sağlıkta Kalite Haftası 2010 etkinlikleri, 28-30 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.
SKİD, ana teması “Sağlıkta performans ölçümü” olan Kalite Haftası 2010 kapsamında; Sağlıkta Yalın 6 Sigma Konferansı, ESQH Bahar Çalıştayı ve “Sağlıkta Performans Ölçümü Sempozyumu”na ev sahipliği yaptı..
Sağlıkta Performans Ölçümü Sempozyumu’nda bir konuşma yapan SKİD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Kuş; SKİD’in kurulduğu yıldan bu yana Türkiye’de sağlıkta kalitenin iyileştirmesine yönelik çalışmalar yürüttüğünü ve böyle bir organizasyonun Türkiye’de gerçekleştirilmesinin önemine dikkat çekti: “AB fonlarından desteklenen ‘Deepening Our Understanding of Quality Improvement in Europe’ (DUQuE) Projesi kapsamında sağlıkta dört klinik alanda performans ölçümü değerlendirilecek. Kalp krizi, inme, kalça kırığı ve doğum için verilen hizmetin ölçümlendiği bir proje… Türkiye bu projenin hayata geçeceği 8 ülkeden biri olacak. Diğer ülkeler Almanya, Fransa, Polonya, İspanya, Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve İngiltere. Avrupa Birliği dışından seçilen tek ülkenin Türkiye olması SKİD’in ESQH üyesi olması ile yakından ilişkili.”
Kalite çalışmalarında temel amacın hastalara katkı sağlamak olması gerektiğinin altını çizen Dr. Kuş şöyle devam etti: “Ancak hastane sınıflandırılması ile gündeme gelen kalite değerlendirilmesi için çözümün Ulusal Sağlık Akreditasyon Sistemi olduğuna inanıyoruz. Bizim önerimiz bunu Sağlık Bakanlığının bir dairesi olarak değil, Sağlık Bakanlığı’ndan bağımsız ve yöneticilerin kamu tarafından atandığı bir yapının organize edilerek gerçekleştirilmesidir. Ve bu tarafa doğru yönlenebilir diye düşünüyorum.”
Avrupa Birliği içinde de önemli ağırlığı olan ve sağlıkta kalite iyileştirmesi üzerinde çalışan ulusal bazlı dernekleri tek bir çatı altında toplayan ESQH (Avrupa Kalite İyileştirme Derneği)Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Charles Shaw ise yaptığı konuşmada ülkeler arasında sağlık sistemleri arasında çok büyük farklılık görülmediğini, farklılığın ekonomik ya da kültürel değişkenliğe bağlı olarak vurgulanan unsurlar olduğunu söyledi: “Sağlık hizmetlerinde kalite standartlarına ulaşmak için en önemli noktalardan biri güvenilir verilere sahip olmaktır. Performans göstergelerinde bu tür sayısal veriler son derece önemlidir. İnsanların kendi sağlıklarıyla daha yakından ilgilenmesi yaşlanan kişilerin sağlık sistemine olan yükünü hafifletecektir. Bu nedenle kaynakların tümünün sağlık sistemi ve hekim odaklı olmaktan ziyade hastaların kendisi üzerinde de kullanılması gerekir.”
AB içindeki üye ülkelerde faal olarak kullanılan akreditasyon sistemlerini incelediğini söyleyen Dr. Shaw, şöyle devam etti: “Burada önemli bir başarı faktörü özerk akreditasyon kurumları ile devletin yasa ve yönetmelikleri arasındaki ilişkiye bağlı. Devlet bazı tanımları getirdiği zaman minimum standartları koyuyor. Öte yandan özel akreditasyon kurumları daha yüksek başarıyı hedefliyor ve mükemmellik düzeyine yönelik çalışmaları teşvik ediyor. Bu sistemin özelliği dinamik olması. Bir başka dikkat çeken nokta çoğu devlet bir ruhsatlandırma sistemini özel sektöre yönelik olarak tutuyor ve kamu sağlık kurumları biraz denetimsiz kalıyor. Önemli olan yapının özerk olmasıdır. Kamu sektörü de bu işin dışında tutulmamalı. Türkiye, ulusal akreditasyon sistemi olmayan en büyük ülkelerden biri Türkiye…”
Çalıştay’da yaptığı konuşmada, hekimlerin performansa dayalı olarak ücret alınmasının sistemin doğru şekilde oluşturduğu takdirde hasta güvenliği ve sağlık hizmeti kalitesi açısından olumsuz bir durum yaratmayacağını söyleyen ESQH yeni dönem başkanı Paul Bartels: “Bütün Avrupa olmasa bile Danimarka örneği üzerinden gidebilirim. Devlet hastanesinde çalışanlar için sabit bir ödeme yapılırken özel hastanelerde görev yapan cerrahlar ameliyat başına ücret alıyor. Ancak, bazı cerrahi uygulamalardaki zorunlu raporlama sistemi üzerinden yapılan karşılaştırmaya göre, her iki hastanede sunulan hizmette kalite farklılığı görülmüyor.” dedi.
ESQH Başkanı Basia Kutryba ise Avrupa ülkelerinde toplumun sağlık hizmetlerinden beklentileri ve bunu ifade etmeye başladıklarını belirterek, artık doktor hasta ilişkilerinin daha medeni bir hal aldığını söyledi. AB içinde sağlık hizmetlerini etkileyecek çalışmaların devam ettiğini söyleyen Kutryba, AB üyesi ülkeler arasında hasta güvenliği konusunda bir ağ oluşturmak için 27 ülkenin katıldığı bir proje yürüttüklerini belirtti.