Genel SağlıkHABERLER

SAĞLIKÇILARDAN ‘TAM GÜN’ PROTESTOSU

Meslek odası üyeleri ve hekimleri, “Köleliğe hayır, hekimliğe evet” dedi…

Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu üyeleri, ”Tam Gün Kanunu”nun hekimlerin kabul edebileceği bir yasa olmadığı gerekçesiyle, protesto eylemi yaptı.

Sağlık Bakanlığı önünde bir araya gelen meslek odası üyeleri ve hekimler, ”Tam gün değil, 7 gün 24 saat”, ”Tam gün kölelik düzenine hayır, hekimliğe evet”, ”Taleplerimiz haklı, gücümüz üretimde saklı” yazılı dövizler taşıdı ve ”Sağlık hakkı satılamaz” ve ”Hastaneler halkındır, satılamaz” şeklinde slogan attı.

Ankara Tabip odası Başkanı Beyazıt İlhan, Tam Gün Kanunu’nun hekimler için kesinlikle kabul edilemez olduğunu, söz konusu kanun ile hekimlerin güvencesiz çalışma koşullarında çalışmak zorunda kalacaklarını, ne kadar çok hasta bakarlarsa o kadar ücret artışı olacağını, bunun hekimlikle örtüşmediğini belirterek, sağlıkta doğru ve kaliteli hizmet anlayışının esas alınması gerektiğini söyledi.

ATO Genel Sekreteri Selçuk Atalay da Anayasa Mahkemesi’nde ”5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un kimi maddelerinin iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına” yönelik davanın sürdüğünü anımsatarak, Türk Tabipleri Birliği’nin yarın Anayasa Mahkemesi’ne giderek görüş bildireceğini belirtti.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Özden Şener de meslek odası adına yapılan basın açıklamasında, 30 Temmuz’da Tam Gün Yasası’nın büyük bölümünün yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, ”Yasa ile hekimlerin serbest çalışabilmeleri engellenmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) özel sağlık kuruluşları ile anlaşma yapabilecek, ancak serbest çalışan hekimlerle anlaşma yapmayacaktır. Serbest çalışan hekim, SGK ile anlaşmalı özel merkezlerde hasta göremeyecektir. Bunun sonucu olarak yasa, serbest çalışan hekimleri, özel merkezlerde işverenin takdir edeceği bir ücretle çalışmaya zorlamaktadır. Yani hekim hasta bakacak, özel sağlık kuruluşu sahipleri kazanacaktır” diye konuştu.

Yasa ile ister kamuda olsun, ister özelde olsun tüm hekimlerden, ”iyi değil çok hasta bakmalarının” beklendiğini öne süren Şener, ”Devlet, hekimine ‘baktığı hasta sayısı veya yaptığı ameliyat kadar’ ücret ödeyecektir. Bu yasaya göre, kamuda çalışan hekimlerin mesai dışında çalışmasında sakınca yoktur, hatta günde 24 saat, haftada 7 gün çalışma dahi mümkündür” dedi.

Şener, açıklamada şunları kaydetti:

”9 Mayıs’ta yapılan Ankara Tabip Odası seçimlerine katılarak oy kullanan 5 bin 600 hekim verdikleri oylarla Sağlık Bakanlığı’na ve iktidara, Tam Gün Yasası’na, Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı’na, Aile Hekimliği’ne, SUT’a, BUT’a, kadrolaşmaya, özelde çalışan meslektaşlarımızın içine düşürüldüğü çalışma koşullarına ‘hayır’, ‘dur’ demiştir. Bu sadece Ankaralı hekimlerin değil, Türkiye’deki tüm hekimlerin sesidir.

Bu yasa ile hekimler, ‘tam gün, tek bir iş yerinde günde 8 saat’ değil ’12, 16, 18, 20 saat çalışsın’ deniyor.

‘8 saat çalışıp belirli bir maaş’ değil, ‘az bir maaş ama 8 saatten fazla çalışma için ek ücret’ deniyor. ‘Sağlık hizmetinde nitelik’ değil ‘bakılan hasta sayısı’ önemlidir, ‘kaç hasta bakarsan o kadar para alırsın’ deniyor. ‘Alınan ücretlerin yarısından azı emekliliğe yansıyacak, maaştan her ay fazla kesinti ile emekli maaşı 25 yıl sonunda 2500 TL olsun’ deniyor. ‘Hastaya yeterince zaman ayırıp nitelikli hizmet sunulsun, hatalar olmasın’ değil, ‘Zaman önemli değil, ne kadar çok hasta bakarsan o kadar çok para alırsın. Hatalar için de meslek sigortası yapılır’ deniyor. ‘Ücretlerin yarısı devletten yarısı da döner sermayeden verilsin, döner sermayeye paranın birazı devletten birazı da hastaların ödediği farklardan gelsin’ deniyor. Nöbet ücretleri, ‘İş kanununda belirtildiği gibi normalinden yüzde 50 zamlı’ değil, ‘normalin çeyreği kadar’ olsun deniyor. Öğretim üyelerine öğrenci eğitimi, asistan eğitimi, araştırma yapmak gibi temel görevleri için uygun ortam ve ücret’ değil, ‘baktığı hasta sayısı, yaptığı ameli

yat sayısı kadar para, yetmiyorsa ikinci bir devlet hastanesinde ek iş’ deniyor. ‘Kurum hekimlerinin ücretlerinde iyileştirme’ değil, ‘Geçinebilmek için ikinci işte çalışsın’ deniyor.

Bizler bir kez daha iş ve gelecek güvencemiz adına, sağlık hakkı adına, bu yasaya karşı olduğumuzu yineliyoruz.”

MARDİN’DE DE PROTESTO

Mardin Tabip Odası, Devlet Hastanesi önünde yaptığı basın açıklamasında hükümetin tam gün mesai uygulamasını protesto etti.

Tabip Odası adına açıklama yapan Oda Genel Sekreteri Hamit Kasap, “Anayasa Mahkemesi’nin özellikle bu hafta vereceği kararın bizden yana olacağını umuyoruz. Bu nedenle Türk Tabipler Birliği, Tabip Odaları, biz hekimler neye itiraz ediyoruz? Bir kez daha siz insanlarımıza açıklamak istiyoruz” dedi.

Kasap konuşmasının devamında, “Yasa tasarı halindeyken uyarmıştık ve yine uyarıyoruz. ‘Tam Gün’ adıyla bilinen yasa halen TBMM gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı ile birlikte değerlendirildiğinde Bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastaneleriyle tıp fakülteleri başta olmak üzere telafisi olmayan sakıncalar doğacaktır. Hastane gelirinin artırılması temel hedef olurken, nitelikli hasta bakımı, eğitim ve araştırma bugünkünden daha da geri plana itilecektir. Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının iyi ve nitelikli hizmet üretecekleri, işsizlik kaygısı duymayacakları ve emekliliklerinde geçinebilecekleri düzenlemelerin acilen yapılmasını bir kez daha talep ediyoruz. Bugüne dek uyarılarımıza kulak verilmemiştir. Bu yasa basit bir ‘çalışma alanı’ düzenlenmesi değildir. Bu yasa sağlık alanında hekim iş gücü piyasası düzenlemesidir” görüşünü dile getirdi.

Kasap, yasayla hem kendilerinin hem gelecek nesillerin sağlık hakkının gasp edildiğini iddia ederek Anayasa Mahkemesi’nden bu yasayla ilgili yürürlüğü durdurma ve iptal kararı vermelerini talep ettiklerini sözlerine ekledi.

“HEKİMLER GERÇEĞİ BİLİYOR”

Hakkari Tabip Odası, Anayasa Mahkemesi’nin bu hafta içinde sağlık çalışanları hakkında çok önemli kararlar vereceği Tam Gün Yasası ile ilgili itirazları gündeme getirdiği bir açıklama yaptı.

Oda Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Kırımi tarafından yapılan açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın yasayla ilgili kamuoyuna söylediklerinin doğru olmadığı, gerçeği yansıtmadığı iddia edildi. Kamuoyuna sürekli olarak yanıltıcı beyanlarla hekim ücretlerine yönelik açıklamalar yapıldığını, hekimlerin hedef tahtası haline getirildiği belirtilen açıklamada “Biliyoruz ki global bütçeye geçildiği, Kamu Hastane Birlikleri kurularak maaşların da döner sermayeden ödeneceği koşullarda şu andaki ücretleri almak bile hayal olacaktır. Çünkü Kamu Hastane Birliği İşletmesi kurulduğunda devletin maaş ödemesi kalkacak elde edilen gelir ölçüsünde para ödenecektir. Ayrıca hekimlerce yine çok iyi bilinmektedir ki Sağlık Bakanı ve Başbakan’ın kamuoyuna duyurduğu ücretler kağıt üzerinde olup tavan rakamları yansıtmaktadır. Halen mevcut döner sermaye ödemeleri bile tavandan yapılmamakta, tasarıda belirtilen mesai dışı çalışma ile elde edilecek kazanca ulaşabilmek ise günde en az 13-14 saat çalışmayı gerektirmektedir. Bu gerçeği de bütün

hekimler bilmektedir” denildi.

“AMERİKA’NIN İFLAS ETMİŞ MODELİNİ TÜRKİYE’DE YAŞATMAK HEDEFLENMEKTEDİR”

Açıklamada, emekli hekimlere bin 250 TL civarında ödeme yapılmakta olduğunu, yasanın mevcut emeklilere hiçbir iyileştirme sunmamasının yanı sıra yasa çıktıktan bir yıl sonra emekli olan hekimin maaşında ise 19-44 TL arasında iyileştirme yapılacağı belirtildi. Bugün çalışmakta olan hekimler için bir tür zorunlu bireysel emeklilik sigortası getirilerek 30 yıl sonra emekli olacakların maaşının 2 bin küsur TL’yi ancak geçeceğini vaat edildiği, oysa ki bugün emekli bir hakimin maaşının 3 bin TL’nin üzerinde

olduğunun bilinmekte olduğu belirtilen açıklamada “Yasa araştırma ve sağlık hizmeti açısından da eğiticilere, öğretim üyelerine daha iyi bir ortam sağlamamaktadır. Hekimleri güvencesiz bir ortamda çalışmaya iten bu anlayış, hekimlerin gelirini performans sistemiyle hastaların cebinden alınacak paraya, daha fazla ve niteliksiz hasta bakmaya endekslemiştir. Son 5 yılın performans uygulamasının sonucu budur. Sağlık hizmetlerinin katkı-katılım payı, fark ücreti getirilerek giderek daha fazla paralı hale dönüştürülmesi gidilen yolu göstermektedir. Yasa radyoloji çalışanlarının sağlığını riske etmektedir. Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası ise sağlık hizmet sunumunda zarar gören vatandaşı mahkemelerde süründürüp -eğer parası varsa- sigorta avukatlarıyla boğuşmaya ve yıllar sonra zararını tazmin etmeye yöneltirken hekimlerden de içine ittiği uzun ve olumsuz çalışma koşullarında daha fazla yapacağı hatalar için prim kesmektedir. Amerika’nın iflas etmiş modelini Türkiye’de yaşatma hedeflemektedir. Sürekli suçlu ilan

ettiği hekimleri şiddete maruz bırakmaktadır. İşin özü ise kesilen paralarla sigorta şirketlerini zengin etmeye, kaynak aktarmaya dayanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.