KÖRLÜGÜN NEDENLERİ VE KORUNMA YOLLARİ
KÖRLÜK ÖNLENEBILIR MI?
Insanlarda göre duyusunu kaybetme korkusu yasam ile esdegerdedir. Bu derece önemli bir duyu organi olan gözlerimizin sagligi, çesitli sebeplere bagli olarak bozulabilir.
Günümüzde tedavi imkani bulamadigimiz veya sinirli olarak yardim edebilecegimiz körlük nedenleri mevcuttur. Buna karsilik, önceden çaresiz modern alet ve yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.
Bu konuda en önemli noktalardan birisi, birçok göz hastaliginin zamaninda teshis ve tedavi edilmesi ile körlügün önlenebilecegi gerçegidir. Hastalarin bu konuda duyarli olmasi, en küçük bir sikayeti dikkate almasi, en kiymetli organlarimizdan biri olan gözlerimiz için çok önemlidir. Özellikle periyodik göz kontrollerinin yapilmasi, birçok göz hastaligini henüz belirtileri baslamadan önlenmesini ve gerekli tedbirlerin alinmasini saglayacaktir.
KÖRLÜGÜN SEBEBLERI
DOGUSTAN VEYA ÇOCUKLUK ÇAGI KÖRLÜKLERI
Dogustan körlüklerin en önemli sebeplerinden birisi temel göz dokularinin olusmamasi veya eksik olusudur. Bunun yani sira görme sinirinin veya retina adini verdigimiz görme tabakasinin gelisme bozukluklar ve hastaliklari söz konusu olabilir. Bu gibi bozukluklar az görme veya his görmemeye neden olabilirler. Bu tip körlüklerin bir çocugun tedavisi mümkün degildir.
Bu gibi bozukluklara yol açan nedenler, kalitim, akraba evlilikleri, annenin hamileliginde geçirmis oldugu bir takim hastaliklar olabilir. Bazi bilinmeyen nedenlerden olusmus olabilirler.
Çocuklugun erken dönemindeki görme kayiplarinin bir nedeni de göz tansiyonu yani karasudur. Bu rahatsizlik gene öncelikle akraba evliligi olan kisilerin çocuklarinda görülür. Baslangiçta basit sulanma sikayeti ve isiktan rahatsizlik duyma ile baslayan hastalikta daha sonra göz büyümesi meydana gelir. Görme tabakalarinda su birikmesi nedeni ile göz buzlu cam görüntüsünü alir. Ilaçla tedavisi sinirli olan bu hastaliga cerrahi müdahale gereklidir. Aksi takdirde görme sinirinin ölmesi ve ileride gözün delinmesi söz konusu olacaktir. Cerrahi tedavi ise umut vericidir.
Kalitsal görme azligina neden olan hastaliklardan bir baskasi ise tavuk karasi adi ile bilinen retinitis pigmentosadir. Tedavisi olmayan bu hastalikta akraba evlilikleri rol oynar. Görme tabakasinin yavas yavas harap olmasi ile seyreder. Los isikta ve karanlikta az görme sikayeti ile baslar görme alaninin giderek daralmasina yol açar. Bu hastaligin dereceleri ve çesitli tanimlari mevcuttur. Bazilari erken görme kaybina neden olurken bazilari ise yetiskin yaslarda hafif görme kaybina neden olabilir.
Her yasi ilgilendiren göz kazalari, hafif görme bozuklugundan gözün tüm kaybina kadar yol açabilmektedir. Bu durumlarda acil müdahale, gözün tamiri, iltihabi olaylarin önlenmesi ve kalici zararlarin olusmasini engellemek açisindan son derece önemlidir. Bu gibi kazalarin göze biraktigi sekellerin birçogu günümüzde kornea nakli ve diger modern cerrahi yöntemleri ile tedavi edilebilmektedir.
Çocukluk çaginda görme kaybina yol açan hatta hayati önemi olan bir hastalikta göz içi tümörüdür. Bu hastalikta da kalitim faktörü önemlidir. Gözbebeginde gri bir parlaklik ile fark edilir. Tümörün ilerlemesi gözün kaybina neden olabilecegi gibi yanilma riski de mevcuttur. Erken teshis hayati öneme sahiptir.
YETISKINDE KÖRLÜGE YOL AÇAN SEBEPLER
DIABET
Seker hastaligi, gözde çesitli bozukluklara yol açabilir. Göz enfeksiyonlarinin sikligi, göz adale felçleri, katarak gelismesi diabete bagli göz komplikasyonlari arasinda sayilabilir. En önemli komplikasyon ise, diabet sürecinin uzamasi ve düzensiz kan sekeri seviyeleri ile orantili olarak göz dibinde retina adini verdigimiz görme tabakasinda kanamalar ödem ve yeni damarlanmalar ile seyreden diabet retionopatisidir. Bu hastalikta görme merkezinin kanama ve ödem ile etkilenmesi ile hastanin görmesi giderek azalir. Yeni damarlarin çatlamasi ise büyük göz içi kanamalarina ve gözün kaybina sebep olabilir.
Seker hastaliginin iyi kontrol edilmesi, birlikte olabilen yüksek kol tansiyonunun ve böbrek bozuklugunun tedavisi, bu komplikasyonunun olusmasi veya ilerlemesi üzerinde etkilidir.
Hastalik olusmussa en önemli tedavi yöntemi; göz anjiografisi adi verilen göz dibi damarlarinin özel fotograflarini aldiktan sonra uygulanan lazer tedavisidir. Lazer fotokoagülasyon adini verdigimiz bu yöntem özellikle çok ilerlememis durumlarda görmenin korunmasini %70-80 oraninda saglamaktadir. Ancak çok ilerlemis durumlarda vitrektomi adi verilen özel aletlerle yapilan ameliyat, birçok göz için kurtarici olmaktadir. Bir diabet hastasinin 3-6 aylik aralarla muntazam bir sekilde göz kontrolü yaptirmasi, bu komplikasyonun henüz baslangiç durumlarda teshisini saglamakta tedavide basari sansida o derece yüksek olmaktadir.
YÜKSEK KOL TANSIYONU DAMAR SERTLIGI
Yüksek kol tansiyonu ve siklikla birlikte mevcut olan damar sertligi bütün vücut damarlarini bu arada göz damarlarini da etkilemektedir. Yüksek kol tansiyonuna bagli göz dibi kanamalari, damar tikanmalari, görme kaybi ile sonuçlanabilir. Yine bu hastalarda görme sinirini besleyen damarlarin tikanmasi da bir körlük nedenidir.
Bu hastalarin kol tansiyonlarini düzenli takip etmeleri, rutin kan muayenelerini düzenli yaptirmalari, diyet ve spora önem vermeleri iç hastaliklari uzmaninin kontrolünde olmalari bu gibi komplikasyonlarin olusmasini önleyecektir.
Bu gibi hastalarin periyodik göz kontrollerini yaptirmalari gereklidir. Göz hekimi, göz damarlarinin durumu hakkinda bilgi verecegi gibi herhangi bir komplikasyon olustugunda gerekli tedbirlerin alinmasini saglayacaktir.
GÖRME TABAKASI VE SINIRINI ETKILEYEN DEJENARATIF-ILTIHABI HASTALIKLAR
Bu grup hastalikta bilinen veya bilinmeyen bir sebeple, görme tabakasi, görme merkezi veya siniri bozulabilmekte ve körlüge neden olabilmektedir. Bu gibi bozukluklarda sebebe veya hastaligin durumuna göre ilaç veya lazer tedavileri ile görmenin kazanilmasina veya korunmasina yardimci olmaktadir.
GÖZ TANSIYONU (GLOKOM)
Glokomun en yaygin sekli olan açik-açili glokom sinsi baslayan ve yavas gelisen bir hastaliktir.
Glokomun bu tipi kolaylikla kontrol altinda tutulabildigi halde, genellikle, tamiri mümkün olmayan görüs kaybi olusturduktan sonra, teshis edilir.
Açik açili glokom, gözün içinde mevcut olan sivinin artisina bagli basincin, optik siniri olusturan hassas lifleri harap etmesine baglanir. Genellikle belirli semptomlari olmadigi ve asamali olarak gelisip, görüsü kademeli olarak etkilendiginden glokom çabuk teshis edilemez. Tedavi uygulanmadigi durumlarda, optik sinir bozulmaya ve sonuç olarak görüs alani daralmaya baslar. Maalesef bir çok insan, görüs alani daralincaya kadar, görüsmelerdeki kademeli kaybi fark etmez, optik sinir harabiyeti durdurulmadigi takdirde, glokom tünel görüse neden olur ve sonuç körlüge varir. Glokomdan dogan körlük tedavi edilemez.
Kirk yasi askin her kisi açik-açili glokom süphesi ile karsi karsiyadir. Özellikle ailesinde Glokom hikayesi olan kisiler bu hastaliga adaydir.
Glokomun diger çesitleri açik-açili glokom kadar sik görülmez. Açi kapanmasi glokomu ciddi agri, bulanti, göz kizarmasi ve bulanikliga neden olur. Tibbi müdahalenin gecikmesi halinde bir iki gün içerisinde körlüge sebep olabilir.
Ikinci dereceden glokomlari; geçirilmis ameliyat sonrasi ilerlemis katarak, yara tümör veya göz iltihaplari gibi diger etkenlerden olusabilir.
Ciddi önem tasiyan neovascular glokom diabete ve diger göz dibi damar hastaliklarina bagli olarak çikabilir.
Glokom hastaliginda göz tansiyonunun düsürücü ilaçlar, lazer, ameliyat gibi tedavi yöntemleri mevcuttur. Amaç, göz tansiyonunu düsürerek görme sinirinin ve görme alaninin bozulmasina engel olmaktadir.
KATARAKT
Görme azligina neden olabilecek bir baska hastalik ise katarakt veya beyaz su delinen göz merceginin kesiflesmesidir. Kataraktlar dogustan olabilirler veya ileri yaslarda ortaya çikabilirler. Bazen de göze bir darbe neticesinde çok kisa sürede gelisebilirler. Gözde geçirilmis hastaliklarin sonucunda veya diabet gibi sistemik bir hastaliga bagli olarak gelisebilirler. Ilaçla herhangi bir tedavisi olmayan bu hastaligin çözümü cerrahi yöntemle olur. Günümüzde katarakt cerrahisi en yüksek basariya sahip olan ameliyattir. Hasta ameliyet sonrasinda gözlük veya kontakt lens takar, ancak modern cerrahi yöntemlerde gözün içine perde alindiktan sonra yeni yapay bir lens yerlestirilir. Sonuçlar yüz güldürücüdür.
Gene ameliyat ile tedavisi gerçeklestirilmesi gereken bir hastalik retina dekolmani adi verilen görme tabakalarinin yirtilarak birbirinden ayrilmasidir. Bu hastalikta kisi görme alaninin bir mölümünün karanlik bir duvar ile kapli oldugunu görür. Bu durumda kisi hemen bir göz hekimine basvurmalidir ve birkaç gün içinde ameliyat edilmelidir. Çok uzun bir vakit kaybi ameliyatinda basarisini düsürecektir.
Ülkemizde körlügün önemli nedenlerinden bir tanesi Behçet Hastaligidir. Bu hastalik gözde nüksler ile seyreden iltihaplar yapmaktadir. Tecrübeli bir merkezin takibi altinda tedavi edilen hastalarda görme bozuklugu en alt seviyelerde tutulabilir. Gözün haricinde agizda aftlar ve cinsel bölgede yaralar ile kendini gösteren bu hastalik tedavi ile tümüyle ortadan kalkmaz ve kisiye, tipki seker hastaligi gibi ömür boyu arkadaslik eder. Ancak ilaçlar ile kontrol altinda tutulabilir. Behçet disi göz iltihaplari da ayni sekilde uzun seyirlidir ve siki takip ile ilaç tedavisi gereklidir.
GÖZ TÜMÖRLERI
Nadirde olsa gözün kapaklar gibi dis kisimlarinda veya göz içinde gelisebilen tümörler, giderek gözün harap olmasina ve körlüge yol açarlar.
Bu Gibi Tümörlerin Tedavisinde Cerrahi Yöntemler Radyoterapi, Krioterapi (Dondurma yolu ile) Fotokoagülasyon gibi çesitli tedavi yollari kullanilmakta ve gözün kazanilmasina çalisilmaktadir.
GÖZ SAGLIGI AÇISINDAN NELERE DIKKAT ETMELIDIR?
Gözlerimizin sagligi açisindan basta gelen konu düzenli ve vitamin yönünden zengin beslenme, düzenli uyku ve saglik sartlarina dikkat edilmesidir. Isik sartlari da önemlidir. Özellikle okuma, TV seyretme gibi gözün sürekli ve dikkatli kullanilmasi durumlarinda ne kamasma yapacak kadar parlak isik ne de görmeyi güçlestirecek kadar az isik olmalidir. Isik kaynagi, yazarken sag elini kullanan kisinin sol omuzu ve basi üstünden gelmelidir. Parlak günes isiginin ültraviyole etkisinden korunmak için günes gözlükleri gerekli oldugu gibi degisik isik kaynaklarina meslek veya diger amaçlarla maruz kalabilecek kisilerin koruyucu gözlük kullanmalari sarttir.
Ayrica okuma mesafesi (30-40 cm), TV seyretme uzakligi 3-4 mt’den az olmamalidir.
Gözlerin periyodik kontrolleri yapilmali görme ve gözün saglikli oldugu bilinmelidir. Özellikle seker hastaligi gibi gözü direkt etkileyen sistemik bir hastaliga sahip kisiler bu kontrollerini 6 ayda bir mutlaka yaptirmalidirlar.
Bu sekilde: bu önemli organimizi koruyabilir veya herhangi bir tehlike karsisinda gereken tedbiri alabiliriz.