SAĞLIK EĞİTİMİTıp Etiği

HASTALARIN BİLGİLENDİRİLMESİ VE BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM

İnsan hakları evrensel bildirgesine göre, insanın “İnsan olarak doğmaktan gelen, vazgeçilemez ve devredilemez haklarının en başında geleni “Yaşama hakkı” dır. 1. Kuşak insan haklarındandır . “Sağlık hakkı “ bireylerin devletle ilişkilerinden doğan 2. Kuşak insan haklarındandır. Hasta hakları ise toplumsal haklar olarak tanımlanabilecek dayanışma hakları da denilen 3. Kuşak insan haklarındandır. Hasta hakları, insan haklarının sağlık hizmetlerine uygulanmasını ifade etmektedir. Burada öngörülen “otonomi ve kendi yaşamını belirleme “ hakkıdır.

1970‘li yıllara kadar, iki insan arasındaki ilişki olarak yaşanan ve dayanağını “ güven ” kavramının oluşturduğu Hasta –Hekim ilişkisinin sınırları tıbbi etikle belirlenmiştir. Ancak herhangi bir hukuksal yaptırımı yoktur . Yani hak ve özgürlükleri koruyucu gücü yoktur. 1970‘li yıllardan sonra, gelişen tıp teknolojisi, karmaşıklaşan sağlık sistemi, denetimsiz özel sağlık kuruluşlarının sayısının çığ gibi artması, nüfusla orantılı olarak kamu sağlık kuruluşlarının arttırılmaması gibi nedenler sonucu hasta hakları telaffuz edilmeye başlandı. Buradan hareketle, insan onurunun ve bütünlüğünün korunması, hastaya kişi olarak gösterilen saygının arttırılması için başlatılan çalışmaları takiben 1981 yılında Dünya Hekimler Birliğinin “ Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi “ yayınlandı. İlk olması açısından önemli fakat sadece hekim – hasta ilişkisinin düzenlenmesine yönelik olup diğer sağlık personeli ve kurumlarla olan ilişkilere yer vermemesi nedeniyle yetersizdir. Dünya Hekimler Birliği bu eksikliği , 1995 yılında 6 maddeden oluşan Lizbon Bildirgesini detaylandırıp güncelleştirerek, 1 ana başlıktan oluşan “Bali bildirgesi“ni yayınlayarak gidermiştir .1994 yılında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bürosu ’ nca “ Avrupa hasta haklarının geliştirilmesi bildirgesi “yayınlandı Bu üç bildirgenin de ana maddelerinden ve can alıcı maddelerinden birisi Bilgilendirme ve Bilgilendirilmiş Onamdır. Tıp Etiğinin temel ilkelerinden birisi “ Özerkliğe saygı ” dır. Hem hekimin hem hastanın özerkliği söz konusudur.Özerklik , bir insanın kendisiyle ilgili konularda , kendi değerlerine dayanarak kararlar vermesine ve bu kararlar doğrultusunda uygulamalarda bulunmasına denir. Hastanın kendi yaşamını kendisinin belirlemesinin yanında, klinik ve etik olarak uygun tutum sergileyen hekimi de içerir Diğer yandan ; Tıbbın temel amaçlarından biri , özerkliği sınırlayıcı etkenlerin başında gelen hastalık olgusunu engellemek, olanakları ölçüsünde iyileştirmek ve ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle tıpta hastanın özerkliğine saygı ayrıca önem taşır ( Oğuz,1997,27-34 ).

Özerkliğe saygı ilkesinin en önemli koşullarından ilki “ Bilgilendirme” dir. Bir kişinin özerk kararlar alıp , uygulamalar yapabilmesi için, içinde bulunduğu durumla ilgili bilgiye sahip olması gerekir. Bilgilendirme basit bir bilgi verme olarak anlaşılmamalıdır. Bu nedenle bilgilendirme yerine “Aydınlatma” terimi kullanılmaktadır . Aydınlatma , aktarılan bilgilerin anlaşılır olmasını ve hastanın hastalığı ile ilgili seçeneklere katılımını kapsamaktadır. Hastayı bilgilendirmek iğer deyişle aydınlatmak hekimin ve sağlık ekibinin görevidir. (Hatun,1999,24-26) .

Özerkliğe saygı ilkesinin ikinci önemli elemanı Onam = Rıza dır. Bu bilgilendirme yapıldıktan sonra alınan onamdır. Yani bilgilendirilmiş onamdır.

Hastane yöneticisinin yetki ve sorumluluklarının sürekli değişerek karmaşıklaşması sürecinde merkeze alınması gereken hasta haklarıdır.Çünkü hastane yönetimi sağlık çalışanı–hasta ilişkisine yönelik düzenlemelerin uygulanmasından sorumludur .Hasta hakları yönetmeliği Madde 7- Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangişartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar. Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı birinci fıkra uyarınca bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personeli daimi olarak istihdam etmek ve hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere, kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela, broşür ve
işaretler bulundurmak gibi tedbirleri almak zorundadırlar. Madde 48- “Sağlık kurum ve kuruluşlarının yetkilileri; bu Yönetmelik’te ve diğer mevzuatta belirtilen hasta haklarının lafzına ve ruhuna uygun olarak kullanılabilmesine yardımcı olmak amacı ile bu Yönetmelik’te gösterilen “hasta hakları”nı bir liste, tabela veya broşür haline getirerek, bunları sağlık kurum ve kuruluşunun, hastalar, personel ve ziyaretçiler tarafından kolayca ulaşılıp okunabilecek uygun yerlerinde bulundurmak da dahil olmak üzere, gereken bütün tedbirleri almakla mükellef ve yetkilidir “demektedir (Güler,1999) . Hastane yöneticiliğinin amacı,hastaların sağlık düzeylerini olabildiğince iyileştirerek topluma kazandırmaktır. Bu bağlamda yöneticinin başarısının göstergesi, hastanın memnuniyet düzeyinin yükselmesidir. Bunun içinde hastane yöneticiliğinde, sağlık hizmeti verenlerin ve alanların memnun olduğu , verimli hizmet sunumunun hedeflendiği yönetim biçimi benimsenmektedir. Hastane yönetimlerinin etik davranışı,hastanın özerkliğine saygı gösterilmesiyle başlar. Burada hasta ve hasta yakınlarının, biraz sonra detaylarını anlatacağımız, bilgilendirilmesi önem kazanmaktadır. Böylece hasta memnuniyeti yükseltilirken hastane yönetimide sorumluluğunun gereğini yerine getirmektedir. Ülkemizde, 1219 sayılı “ Tababet ve Şuabatı sanatları tarzı icrasına dair kanun “ un 70. Maddesi, 2238 sayılı “ Organ ve doku alınması , saklanması ve nakli hakkında kanun “ un 7.maddesi , “ Tıbbi deontoloji nizamnamesi “ nin 14.maddesi , “ İlaç araştırmaları hakkında yönetmelik “ in 8.maddesi , “ Hekimlik meslek etiği kuralları “ nın 26.ve 27.maddeleri , 1998 yılında çıkarılan “ Hasta hakları yönetmeliği “ nin 7-15-18-19-20-22-24-25-26-27-28-29-31-32-33-34-35-48. Maddeleri bilgilendirme ve bilgilendirilmiş onamla ilgili maddelerdir. Ayrıca “ Üremeye yardımcı tedavi merkezleri yönetmeliği “ nin ek.4 ‘ü ile “Genetik hastalıklar tanı merkezleri yönetmeliği “ nin ek . 3 ‘ ü Bilgilendirilmiş Onam formunu içermektedir ve bilgilendirildikten sonra bu belgenin imzalanacağı belirtilmektedir (Güler,1999) Hekimlik uygulamalarına yönelik sorularla 104 uzman hekimin sağlık mevzuatı bilgi düzeylerini ölçmeye çalışan bir araştırmanın sonucuna göre Bu hekimlerin % 6.7 si sağlık mevzuatını hiç bilmediğini ifade ederken , kalan % 93.7 si yeterli veya az bildiğini ifade etmiştir.Yine bu hekimlerin % 71.2 si 1219 sayılı yasayı , % 57.7 si tıbbi deontoloji tüzüğünü ve % 54.8 i hasta hakları yönetmeliğini bilmediklerini ifade etmişlerdir ( Varol , 2000, 14 )

BİLGİLENDİRME: Organ ve Doku alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun Madde 7: Organ ve doku alacak hekimler:

a) Vericiye, uygun biçimde ve ayrıntıda organ ve doku alınmasının yaratabileceği tehlikeler ile bunun tıbbi, psikolojik, ailevi ve sosyal sonuçları hakkında bilgi vermek;

b) Organ ve doku verenin, alıcıya sağlayacağı yararlar hakkında vericiyi aydınlatmak;

Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 15- Hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usülleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahiptir. Sağlık durumu ile ilgili gereken bilgiyi, bizzat hasta veya hastanın küçük, temyiz kudretinden yoksun veya kısıtlı olması halinde velisi veya vasisi isteyebilir. Hasta, sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere bir başkasına da yetki verebilir. Gerek görülen hallerde yetkinin belgelendirilmesi istenilebilir. Hasta, tedavisi ile ilgilenen tabip dışında bir başka tabipten de sağlık durumu hakkında bilgi alabilir. Hekim, hem hukuksal hem de etik olarak hastayı bilgilendirmekle yükümlüdür . Bu yükümlülüğünü yerine getirecek olan hekimin, bilgilendirmenin gereği ve amacı üzerinde etik değer ağırlıklı bir bilinç geliştirmiş olması gerekir (Elçioğlu,Demirhan,2001,104-148).Hekimlerin; % 94.8 inin tanı konusunda, % 96.4 ünün tedavi konusunda, hastanın tam ve açık olarak bilgilendirilmesi gerektiğine inandıkları belirlenmiştir ( Ataç , 1998 , 29-39 ) Bilgilendirilme hakkı , hastaların durumları ile ilgili tıbbi gerçekleri , önerilen tıbbi girişimleri ve her bir girişimin potansiyel risk ve yararlarını , önerilen girişimlerin alternatiflerini, tedavisiz kalmanın sonuçlarını , tanı , prognoz ve tedavinin gidişi konularını içerecekşekilde sağlık durumları hakkında tam olarak bilgilendirilmelerini kapsamaktadır. Yeterli bilgilendirme yapılıp yapılmadığı konusunda ülkemizde yapılmış çeşitli çalışmalardaki sonuçlara göz atarsak,aşağı yukarı benzer sonuçlar karşımıza çıkıyor. Hastaların, tedaviniz konusunda bilgilendirildiniz mi sorusuna % 67 si evet, % 33 ü hayır cevabı vermiştir . Hasta sahiplerinin ise % 83 ü evet, % 17 si hayır cevabı vermiştir . ( Hot , 1999 , 165-170 ) . Hekimlerin % 69.4 ü tanı konusunda hastalarını bilgilendirdiklerini , % 66.1 i ise tedavi konusunda yeterli bilgilendirme yaptıklarını belirtmektedir. Aynı çalışmada hastaların % 49.8 i tanı açısından bilgi verildiğini belirtirken % 44.9 u tedavi konusunda bilgilendirildiklerini belirtmektedir ( Ataç, 1998, 29-39 ) .Başka bir çalışmada hastaların % 85 i bilgilendirildiklerini belirtirken,sorgulandıkları zaman ancak % 37 sinin yeterli derecede bilgilendirildiği saptanmıştır. Hasta yakınlarının ise % 93 ü bilgilendirildiklerini belirtirken,sorgulandıkları zaman ancak % 43 ünün yeterli bilgilendirildiği belirlenmiştir ( Bozkurt,1999,181-187 ) Buradan anlaşıldığı gibi , bilgilendirme özel bir emek istemektedir. Yeterli şekilde yapılabilmesi için özel bir zaman ayrılmasını gerektirmektedir ( Hatun, 1998,4-6 ) . Hekimin verdiği bilgiyi anlamayan hastaların % 18 i bilgilendirme için yeterli zamanın ayrılmasını istiyorum derken, hasta sahiplerinin % 40 ı yeterli zamanın ayrılmasını istemektedir ( Hot, 1999, 165-170 ) . Ancak burada şöyle bir soru karşımıza ç
ıkmaktadır . Ne kadar bilgilendirme ? yapılacaktır . Doktor günümüz tıp biliminin klasikleşmiş tüm bilgilerini hastasına aktarmalıdır . Estetik operasyonlar gibi sağlık bakımından gerekli olmayıp , güzelleşmek amacıyle yapılan uygulamalarda , tüm detay bilgilerde dahil en küçük riskleri de içeren bilgilendirmenin yapılması gerekir . Bunların aksine doğal afet , savaş anı ve toplu kazalar gibi durumlarda hekimin hastayı bilgilendirmesi görevinden bahsedilemez . Burada aciliyet söz konusudur. Diğer yandan; yapılacak girişim, hastanın kurtulması için zorunlu bir ameliyat ise bilgilendirmenin kapsamı dar tutularak, olası risklerin üzerinde fazla durulmaması kabul edilmektedir . Aksi takdirde hastanın ameliyata onam vermemesi tehlikesi ile karşılaşılabilir (Elçioğlu.2001,104-148. Hancı,1995,95-105 ). Hasta Hakları yönetmeliği Madde 18- Bilgi, gerektiğinde tercüman kullanılarak, hastanın anlayabileceğişekilde, tıbbi terimler mümkün olduğunca kullanılmadan, tereddüt veşüpheye yer verilme
en ve hastanın ruhi durumuna uygun ve nazik bir ifade ile verilir. Bilgilendirme hastanın kültürel , toplumsal ve psişik durumuna uygun olmalıdır . Hastanın anlayabileceği dilde, tıbbi terimlerden uzak , hastanın anlama kapasitesine uygunşekilde yapılmalıdır. Ortak bir dil yoksa çeviri yapılması gereklidir . Hastanın anlatılanları anlayıp anlamadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Eğer anlamadıysa tekrar anlatılmalıdır. Anlamadığı konularda soru sormasına fırsat verilmeli ve soruları açık olarak cevaplandırılmalıdır. Hastaların % 46 sı hekimin bilgilendirme sırasında anlattıklarını anlamadığını söylerken, bu hastaların çoğunun SSK ve devlet hastanelerinde tedavi gören hastalar olduğu ve bunlarında çoğunluğunun ilkokul mezunu olduğu tespit edilmiştir. Hasta yakınlarının ise % 54 ü anlamadığını belirtmektedir.Anlamayan hastaların % 39 u tıbbi terimleri anlamadığını ve % 43 ü de anlayabileceğimşekilde açıklama yapılmasını bekliyorum demektedir. Hasta sahiplerinin ise % 32 si tıbbi terimleri anla
madığını söylerken 28 i anlayabileceğimşekilde açıklama yapılmasını bekliyorum demektedir. (Hot,1999,165-170 ) .Bir başka çalışmada hastaların % 18.5 i verilen bilgileri anlayamadığını belirtmektedir. (Ataç, 1998,29-39 ). Bilgilendirme işleminin zorlayıcı olmamasına , yönlendirici olmamasına özen gösterilmelidir . Hastanın özerkliğine saygı gösterecek, kendi yaşamını kendisinin belirlemesini sağlayacak bilgilendirmeyi tarafsız , objektif davranabilen bir hekimin yapması en doğru yoldur . Babacı ( Paternalist) hekim tipininin, günümüzde hastanın özerkliğini kısıtladığı varsayılmaktadır. Cerrahların yarıya yakınının ,açıklanması gereken bilginin hastanın tedaviyi reddetmesine neden olduğuna inanması ve tamama yakınının ( % 90.6 ) hasta adına da en iyi kararın hekim tarafından verilebileceğini belirtmesi, Paternalist hekimliğin varlığını ortaya koymaktadır. ( Ersoy,1994,131-136 ) Hasta kendisine bakan sağlık personelinin kimliği, mesleki durumu ile o kurumda kaldığı ve bakıldığı süre
ce uyacağı kurallar ve rutin işlemler konusunda bilgilendirilmelidir. (Hatun,1999,24-26 .Hatun, 1998,4-6 ). Hastaların % 95.2 si hastanede,hastane kuralları ve kendileri ile ilgili sağlık personelinin kimliği ve günlük ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları konusunda bilgi verilmesini istemektedir. Ancak bu hastaların % 37.4 ü bu konuda bilgi verildiğini, % 38.5 i ancak sorulduğu zaman bilgi verildiğini, % 22.5 i bilgi verilmediğini belirtmektedir. (Hot,1999,165-170 ) . Bu ; Kliniklere , hastane girişlerine asılacak panolarla yapılabildiği gibi, hazırlanmış broşürlerin dağıtılmasışeklinde de olabilir. Bu konuda, yetiştirilmiş yeterli elemanı olan kurumlarda, hastayla karşılıklı görüşme ile bu bilgiler aktarılabilir. Ayrıca taburcu olurken yapılan işlemleri içeren yazılı bir metin ( Epikriz ) verilmesi bilgilendirme kapsamında değerlendirilmeli ve taburcu olan her hastaya verilmelidir. Hastalar , tanı ve tedavi işlemlerinin herhangi bir aşamasında , diğer bir hekimin görüşünü alma hakkına sahipt
ir . Hekimler , tedavinin her aşamasında hastaları, böyle bir hakkı kullanabilecekleri konusunda bilgilendirmelidir Böyle bir isteğin olması, hekim tarafından güvensizlik olarak anlaşılmamalıdır (Hatun,1999,24-26. Hatun,1998,4-6 ). Hasta hakları yönetmeliği Madde 19- Hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde, teşhisin saklanması caizdir. Hastaya veya yakınlarına, hastanın sağlık durumu hakkında bilgi verilip verilmemesi, yukarıdaki fıkrada belirtilenşartlar çerçevesinde tabibinin takdirine bağlıdır. Tedavisi olmayan bir teşhis, ancak bir tabip tarafından ve tam bir ihtiyat içinde hastaya hissettirilebilir veya bildirilebilir. Hastanın aksi yönde bir talebinin bulunmaması veya açıklanacağışahsın önceden belirlenmemesi halinde, böyle bir teşhis ailesine bildirilir. Madde 20- İlgili mevzuat hükümlerine ve hastalığın mahiyetine göre yetkili mercilerce alınacak tedbirlerin gerektirdiği h
aller dışında; hasta, sağlık durumu hakkında kendisine veya ailesine veya yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir.Tıbbi Deontoloji Tüzüğü Madde 14 – Tabip ve diş tabibi, hastanın vaziyetinin icabettirdiği sıhhi ihtimamı gösterir.Hastanın hayatını kurtarmak ve sıhhatını korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmakla mükelleftir. Tabip ve diş tabibi hastasına ümit vererek teselli eder. Hastanın maneviyatı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimali bulunmadığı takdirde, teşhise göre alınması gereken tedbirlerin hastaya açıkca söylenmesi lâzımdır. Ancak, hastalığın, vahim görülen akibet ve seyrinin saklanması uygundur. Meş’um bir prognostik hastanın kendisine çok büyük bir ihtiyatla ihsas edilebilir. Hasta tarafın- dan, böyle bir pronostiğin ailesine açıklanmaması istenilmemiş veya açıklanacağışahıs tâyin olun- mamış ise, durum ailesine bildirilir. Bilgilendirme hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir diğer hakta bilgilendirilmeme hakkı
dır (Hatun,1999,24-26.Hatun,1998,4-6.Kalaça,1997,35-52 ).

A) Hasta kesin olarak hastalığı hakkında kendisinin ve bir başkasının bilgilendirilmemesini isteme hakkına sahiptir . Yada kendisinin yerine belirlediği bir kişinin bilgilendirilmesini isteyebilir. Böyle durumlarda ya hiç kimse bilgilendirilmez ya d sadece belirlediği kişi bilgilendirilir.

B) Bilgilendirmenin hastayı kötü yönde etkileyeceği düşünülüyorsa, bilgilendirme yapılmayabilir. Bu durumda bilgilendirme hasta yakınlarına yapılır ve karar, hekim ve hasta yakınlarıyle birlikte alınır.

Özet olarakşu durumlar da hastanın bilgilendirilmesi zorunluluğu ortadan kalkar (Elçioğlu,2001,104-148 ) .

 Hastanın bilgilendirilmeyi istemediğini belirtmesi.Yazılı olması yerinde olur .

 Tehlike olasılığının ender olarak gerçekleşmesi . Bu durum basit uygulamalar için geçerlidir .Hastanın konuyu önceden bilmesi . Hasta önceden başka bir hekim tarafından bilgilendirilmiş olabilir.

Hastanın sağlığı açısından bir tehlike oluşturacaksa , kaçınılmaz sonuçları olan bir hastalığa sahip olan bir hastanın aydınlatılması gerekir . Hastanın yaşama isteğini ortadan kaldıracaksa ya da intihar eğilimi varsa bilgilendirme yapılmayabilir .

Hasta yapılacak açıklamaları anlamayacak durumda ise bilgilendirme yapılmayabilir . Bilgilendirme yakınlarına yapılır.

BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM :

1219 sayılıTababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun
Madde 70 – Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyet cerrahiyeler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacakşahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakatşart değildir.) Hilafında hareket edenlerden alakadarınşikayetine bağlı olmakşartıyle on liradan iki yüz liraya kadar hafif cezai nakdi alınır.
Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 22- Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan birşekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz. Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiğişüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hakimin kararına bağlıdır.Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının talebi üzerine yapılabilir .
Hastanın kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkı , cerrahi müdahalenin hukuk açısından yaralama olarak nitelendirilmesi çerçevesinde insanın vücut bütünlüğüne dokunulamaması, özellikle cerrahi müdahalelerde bilgilendirilmiş onamın önemini ortaya koymaktadır. Tedavi iradesi hastaya aittir. Hasta bunu kullanması için hekime vekalet vermektedir .Çağdaş hukuk düzeni, uygulamalarda hastanın onamının varlığını, hekimin eylemlerinin hukuka uygunluğunun ana unsuru olarak kabul eder. Onamın alınmaması durumu hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaktadır (Elçioğlu,2001,104-148).
Onamın geçerli olabilmesi için hastanın bilgilendirilmesişarttır .1219 sayılı yasanın 70 . maddesine dayanılarak, pratik uygulamada kullanılan sadece bir form imzalatma işlemi, bilgilendirilmiş onam gibi değerlendirilemez. Bilgilendirilmiş onam kavramınışu öğeler esas olarak belirler. 1- Bilgilendirme 2- Anlama 3- Gönüllülük 4- Yeterlilik 5- Onam Hasta yukarıda anlatıldığışekilde etraflı olarak bilgilendirilirse, bilgilendirme esnasında söylenenleri iyişekilde anlarsa, hiçbir baskı altında olmadan kendi özgür iradesi ile gönüllü olarak hareket ederse ,bu esnada yeterliliği varsa ve tıbbi girişime onay veriyorsa Bilgilendirilmiş Onamdan bahsedilebilir (Ersoy,1994,131-136.Özaydın,1999,39-42 ) Hastaların % 91.7 si herhangi bir tıbbi girişim öncesi bilgilendirilmiş onamlarının alınmasını isterken, bu hastaların % 55.9 u tıbbi girişim öncesi bilgilendirilmiş onamlarının alındığını, % 29 u alınmadığını belirtmektedir. Yine bu hastaların % 39.6 sı, hekimlerin en önemli sorumluluğunun hastasının bilgilendirilmiş onamını alması olarak bildirmiştir. Hekimlerin, hastalardan tıbbi girişim öncesi bilgilendirilmiş onam alınması gerektiğine inanıp uyguluyanların oranı % 55.7,inanıp ciddi girişimlerde uyguluyanların oranı % 28.3 , inanıp onam alırken bilgilendirmeyenlerin oranı % 11.4 tür ( Ataç,1998,29-39 ) .Başka bir çalışmada hekimlerin % 50 si bilgilendirilmiş onamı aldığını , diğer % 50 si almadığını ifade etmiştir ( Varol ,2000,14) .Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 31- Rıza alınırken hastanın veya kanuni temsilcisinin tıbbi müdahalenin konusu ve sonuçları hakkında bilgilendirilip aydınlatılması esastır. Hastanın, uygulanacak tıbbi müdahale için verdiği rıza, bu müdahalenin gerektirdiği sair tıbbi işlemleri de kapsar. Ancak, tıbbi işlemlerin uygulanmasında, bu Yönetmelik’te ve diğer mevzuatta belirlenen hakların ihlal edilmemesi için azami ihtimam gösterilir.
Hastanın onamını verdiği sırada aklının başında olması ve yaş erginliğine sahip olması gerekir. Elektifşartlarda yapılacak tıbbi müdahalelerde bu duruma sahip olmayan hastaların onamı ; ana, baba yada yasal temsilcisinden alınır. Yaşı onam vermeye yasal olarak uygun olmayan hasta , yeterliliğe sahip ise karar alma sürecine ortak edilmelidir
( Elçioğlu,2001,104-148 ).
Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 26- Kanuni temsilcinin muvafakatinin gerektiği ve yeterli olduğu hallerde dahi, mümkün olduğu ölçüde küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi müdahaleye iştiraki sağlanır.
Cerrahi müdahale uygulanacak hastanın bilgilendirilmiş onamı, kendi el yazısı ile yazılmalı ve imzalanmalıdır . Şuuru yerinde ancak yazı yazması ve imza atmasına engel durumu varsa bir tutanak düzenlenerek bilgilendirilmiş onamının olduğu belgelenir ve yakınları tarafından imzalanır. Tanı amaçlı girişimlerde ( rektoskopi , kolonoskopi , sistoskopi gastroskopi vb . ) sözlü onam yeterlidir ( Hancı,1995,95-105 ) . Hastaya uygulanacak bir ameliyatı değişikşekilde anlatarak ve basit göstererek onam alınması hem etik hem de yasal olarak doğru bir yaklaşım değildir.Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 28- Mevzuatın öngördüğü istisnalar dışında, rıza herhangi birşekle bağlı değildir. Hukuka ve ahlaka aykırı olarak alınan rıza hükümsüzdür ve buşekilde alınan rızaya dayanılarak müdahalede bulunulamaz.
Hastanın bilgilendirilmiş onamı , her türlü tıbbi girişimin ön koşuludur . İradesi yerinde olan ve yasal ehliyeti olan hasta önerilen tıbbi girişimi reddetme ve durdurma hakkına sahiptir. Bu durumda hekim, reddedilen veya durdurulan tıbbi girişimin getireceği sonuçları hastaya açık olarak anlatmalıdır . Hastane de yatan hastalar tedavilerini sonlandırmak istedikleri zaman, özgür iradeleriyle ve tedavinin yarıda kesilmesinin bütün sonuçlarını göze aldıklarını beyan etmeleri ve bunu imza karşılığında belgelendirmeleri halinde hastaneden ayrılabilirler ( Hatun,1999,24-26.Hatun,1998,4-6.Gülhan,1997,95-98) . Bu durum , hastanın daha sonra aynışikayetle hastaneye gelmesi ve tedavisinin devam etmesini istemesi halinde , aleyhine kullanılamaz , gerekli tedavisine başlanır. Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 25- Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmama- sından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatinde hasta aleyhine kullanılamaz.

Hastanın iradesini beyan etmesinin mümkün olmadığı ve acilen tıbbi girişim yapılması gereken durumlarda , daha önceden bu girişimi reddettiğini gösteren bir açıklaması yoksa, hastanın onamının olduğu varsayılır ve girişim yapılır . Bu kişinin yanında yakınları varsa onların bilgilendirilmiş onamı alınır. Yaşı küçük olanlar veya psikiatrik bozuklukları olanlar gibi yasal ehliyeti olmayanların velisi veya yasal temsilcisinden onam alınır . Onam vermeleri gecikiyor veya onam verilmiyorsa , hekimin görüşü de müdahalenin hastanın yararına olduğu yolunda ise karar mahkemeye bırakılabilir . Acil durumlar