Genel SağlıkHABERLER

HAMİLELİK ÖNCESİNDE NELER YAPMALIYIZ ?

Günümüzde artık eşler birlikte karar vererek en uygun koşullarda gebe kalmayı planlamaktadır. Tabii ki anne adayının sağlıklı bir hamilelik geçirmesi ve doğum yapması sonunda da ve sağlıklı bir bebeğe sahip olması tüm ailelerin isteğidir. Bu nedenle öncelikle sağlıklı olmak gerekir.

Hamilelik sırasında çıkabilecek risklerin belirlenmesi ve ortaya çıkabilecek olumsuzluklara karşı önlemlerin alınması ve tedavilerinin yapılabilmesi için gebe kalmadan önce ruhen ve fiziken gebeliğe hazır olmak gerekir.

Acıbadem Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı DR Yıldız Ayhan Tuncay, günümüzde özellikle çalışan kadınların artması nedeniyle, yalnızca sosyal yaşamı değil iş yaşamının da getirdiği zorlukları da göz önüne alınarak koşullar iyileştirildikten sonra gebe kalınmasının anne adayının da psikolojik olarak hazırlanmasına destek olacağını belirtiyor. Dr Tuncay artıca doğumdan sonra iş hayatına devam edecek annelerin, doğum sonrası bebek bakımı ile ilgili aile desteği veya bebeğe bakacak kişiyi de programlamasının faydalı olacağını vurguluyor.

Dr Yıldız Ayhan Tuncay çiftlerin gebelik öncesi yapması gerekenleri şöyle anlatıyor

Çiftler çocuk arzuladıklarında gebe kalmadan iki-üç ay öncesinden gebeliği takip etmesi istenilen hekime muayeneye gitmelidir. Doktorunuz size genel sağlık durumunuzla, alışkanlıklarınızla, iş ve yaşam biçiminizle ve kalıtımsal hastalıklar açısından aile öykünüzle ilgili sorular soracaktır. Daha önce gebelik geçirdiyseniz, önceki gebeliklerin seyrini, doğum şeklini, zamanında doğum yapıp yapmadığınızı, doğum sonrası kanama olup olmadığını, bebeğin sağlığını, doğum kilosunu not edecektir. Eğer daha önceki gebelik / gebelikler düşükle sonuçlanmış ise daha ayrıntılı sorular da soracaktır. Sağlık durumunuzla ilgili detaylı bilgileri aldıktan sonra jinekolojik muayene yapılacaktır.

Jinekolojik muayenede vajinal ve pelvik enfeksiyonlar araştırılır. Rahmin büyüklüğü, pozisyonu, myom gibi urların olup olmadığı tespit edilir. Rahim ağzı kanser tarama testi olarak bilinen PAP smear testi alınır. Eğer daha önce yapılmış ve üzerinden 1 yıl geçmiş ise tekrarlanır. Transvajınal ultrasonografi ile rahimin ve yumurtalıkların durumuna bakılır. Myom gibi rahim urları ile yumurtalıklardaki kistlerin olup olmadığı belirlenir. Ayrıca muayenede troid bezi ve memelere de bakılır. Son olarak anne adayının boyu, kilosu, tansiyonu ölçülerek muayene sonlandırılır. Öykü sorgulaması ve muayeneden sonra klinikte bulgu vermeyen ancak gebelikte ortaya çıkabilen bazı hastalıklar için laboratuvar teslerinden yararlanılır. Böylece gebelik süresince, doğumda ve doğum sonrasında karşılaşılabilecek risk faktörleri belirlenecektir. Risk faktörlerine karşı alınacak önlemlerle olası rahatsızlılar tedavi edildikten sonra artık fiziken de gebeliğe hazırız demektir.

Hazırlık Döneminde Hangi Testleri Yaptırmalıyız?

Gebelik öncesinde yapılan bütün testlerimiz şunlardır:

* Tam kan sayımı,
* Anne ve babanın kan grubu,
* Açlık kan şekeri(AKŞ), Üre, AST, ALT
* Tam idrar tahlili,
* Pap-smear testi,
* Geçmeyen akıntı var ise vajinal kültürü ve chlamidya antijeni,
* Hepatit B, Hepatit C ve HIV testi,
* Kızamıkçık(rubella) Titresi,
* Toksoplazma taraması,
* Troid testi(TSH),
* VDRL

Bunların dışında hastanın sorgulamasında tespit edilen hastalıklarına yönelik de testler yapılabilir. Örneğin; adet düzensizliği var ise prolaktin ve testesteron dahil olmak üzere hormonal incelemesi gerekli olabilir. Yine jinekoloji dışında başka bir hastalık örneğin; diyabet, hipertansiyon, anemi, idrar yolu enfeksiyonu gibi hastalara yönelik özel testler de yapılmalıdır.

Hazırlık Döneminde Ne Yapmalıyız ?

Anne baba adaylarının bebek sahibi olmaya karar verdiklerinde yapmaları gereken şunlardır.

Öncelikle doğum yapacağınız doktor ile görüşmeniz, tanışmanız ve muayene olmanız ve gebelik öncesi hazırlık hakkında bilgi almanız çok önemlidir. İlk görüşmeden sonra aranızda oluşacak olumlu ilişki ve güven gebelik boyunca sizi rahat ettirecektir. Gebelik kontrollerinden sonra doğum sırasında da aynı doktordan alacağınız destek doğum ile ilgili streslerinizi de azaltacaktır.

Sağlıklı bir gebelik için için en uygun yaş yirmili yaşlardır. 18 yaş altı ve 35 yaş üstü gebeliklerde risk artmaktadır.

 Sigara içmeyi bırakın. Çok sigara içmek gebe kalma olasılığını azalttığı gibi gebelikte erken doğuma, düşük kilolu bebek doğumuna ve plasentanın aşağı yerleşmesine bağlı kanamalara yol açmaktadır.
 Alkol alma alışkanlığı varsa bırakılmalıdır. Alkol de gebe kalma olasılığını azaltır, alkol sendromlu bebek doğumuna yol açar.
 Aşırı kahve ve çay içmeyi bırakın.
 Planlanan gebelikten 1.5 – 2 ay öncesinden günde 400 microgram folik asit almaya başlayın. Folik asitin nöral tüp defekti denilen omurilik ve omurga gelişim bozukluklarını önlediği gösterilmiştir. Gebeliğin 3. ayına kadar devam edilmelidir.
 Kilonuzu kaydedin. Kilo fazlalığınız varsa diyet uzmanı yardımıyla kilo vermeye gayret edin.
 Adet günlerinizi, başlama ve bitme zamanlarını takviminize işaretleyin. Doktorunuz adet düzeninizi soracaktır ve olası yumurtlama zamanınızı yani gebe kalmak için uygun günleri belirleyebilecektir.
 Diş hekimine muayene olun, diş ve diş eti hastalıkları varsa tedavinizi yaptırın.
 Eşinizin sperm kalitesini bozabilen aşırı yorgunluktan uzak kalmasını isteyin. Alkol ve sigara kullanmamasına dikkat edin.
 Gebe kalmanız muhtemel ayda özellikle yumurtlama sonrası dönemde zorunlu olmadıkça röntgen çektirmeyin, ilaç almanız gerekirse doktorunuza gebelik olasılığını bildirin. Mümkünse bulaşıcı hastalıklardan uzak kalmaya, hijyene dikkat ederek sağlıklı kalmaya dikkat edin.

Muayene Aralıkları

 1-28 haftalar arasında 4 haftada bir,
 28-36 haftalar arasında 15 günde bir,
 36-40 haftalar arası haftada bir,
 40-42 haftalara arasında 3 günde bir yapılması uygundur.

Riskli durumlarda yakın takip gerektiğinden doktorunuz sizi daha sık görmek isteyecek ve kontrollere çağıracaktır.

Gebeliği riske sokan durumlar

Gebelik takibinin amacı gebelik boyunca anne sağlığının korunması ve gebeliğin hem anne hem de bebeği için en sağlıklı şekilde sonuçlanmasını sağlamaktır. Gebelikte ortaya çıkabilecek komplikasyonların önlenmesi, ortaya çıktığında da tanınması ve tedavilerinin yapılmasının yanında gebelik, doğum ve çocuk yetiştirme konusunda eğitim verilmesi çok önem taşımaktadır. Gebelik öncesi dönemden başlayan ve gebelik boyunca devam eden bu dönemde gebeliği etkileyecek faktörler, riskler belirlenebilmektedir.

Risklerin belirlenmesi:

Sosyal ve demografik riskler Anne ve baba yaşı, ailede genetik geçişli, hastalıkların bulunması, akraba evliliği, düşük sosyoekonomik durum, mesleki maruziyetler, annenin sigara içmesi, alkol ve ilaç kullanımları, aile içi şiddet, tıbbi riskler.

Annenin hastalıkları; diyabet, hipertansiyon, epilepsi, kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları,kan hastalıkları, tiroid hastalıkları, romatizmal hastalıklar, karaciğer hastalıkları, mide ülseri, bel fıtıkları, kalça çıkıklığı

Annenin enfeksiyonları; Üriner enfeksiyonları, tüberküloz, herpes genitalis, HIV enfeksiyonu, kızamıkçık, CMV enfeksiyonları, sifiliz, toxoplazmozis

Annenin geçirdiği ameliyatlar özellikle batın ve pelvise yönelik olanlar: myomektomiler, intrauterin cerrahi girişimler, dış gebelik, yumurtalık kistleri,appendektomiler ve barsak operasyonları gibi

Annenin alerjileri

Obstetrik riskler, geçirilmiş gebelik sayısı, doğum sayısı, doğum şekli( sezaryen veya vakum gibi müdahaleli doğum öyküsü), erken doğum öyküsü, bebeğin geliş şekli (makad veya yan gelişler gibi), sularının erken gelme öyküsü, plasentanın önde gelmesi, canlı doğan bebeklerin kiloları (iri bebek veya düşük doğum ağırlıklı bebek), sağlıkları

Anomalili bebek doğum öyküsü
Tekrarlayan düşük öyküleri
Çoğul gebelikler
Önceki gebelikte preekelamsi öyküsü

Riskle Gebeliklerde ‘Bebek Doğmadan’ Önlem Alınmalı

Günümüzde çiftlerin bebek yapmayı planlamadan önce kendilerini bekleyen riskleri öğrenmeleri sağlıklı bir bebek dünyaya getirmeleri için büyük önem taşıyor. Acıbadem Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Yıldız Tuncay, annelere gebelik öncesinde ve sırasında aldıkları önlemlerle birçok önemli riski ortadan kaldırdıklarını söylüyor.

Dr. Yıldız Tuncay, anneliği düşünen kadınları gebelik döneminde bekleyen riskleri ve alınacak önlemleri şöyle sıraladı:

– OMURGA AÇIKLIĞINA FOLİK ASİT: Gebe kalmadan 1-1,5 ay önce anne adayına folik asit veriyoruz. Çünkü folik asit eksikliği, bebeğin omurgasının açık kalmasına ve ağır sakatlıklara neden oluyor. Bilimsel araştırmalar ile koruyucu amaçlı verilen folik asitin sakatlık oranını azalttığı ispatlanmış durumda.

– ÇALIŞMA ŞARTLARINDA DÜZENLEME: Gebeliği riske sokacak olumsuz şartlar varsa onları da düzeltmeye çalışıyoruz. Anne bebeğe zarar verecek gazlar, alerji yapacak kimyasal maddelerle temas ediyorsa, çalıştığı ortamda enfeksiyon alacaksa, yüksek gerilim ve radyoaktivite olan yerlerde çalışıyorsa gebelik öncesi bu şartları değiştirmesini öneriyoruz.

– SİGARA MUTLAKA BIRAKILMALI: Sigara risklidir, anne adayının sigarayı bırakmayı önceden planlaması gerekiyor. Sigara düşüğü ve erken doğumu artırıyor, gebelik boyunca kanamalar olabiliyor.

– FAZLA KİLO DA, AŞIRI ZAYIFLIK DA SAKINCALI: Anne adayı hamileliğe kilolu başladıysa gebelik şekeri çıkıyor, tansiyon yükseliyor. Bu nedenle annenin kilo vermesini sağlıyoruz. Annenin aşırı zayıf olması da riskli. Beden kitle indeksinin (kilonun boyun karesine bölünmesiyle elde edilen rakam) 27’nin üstünde olmamasını istiyoruz. Beden kitle indeksi 18’ in altındaysa da aşırı zayıf anlamına geliyor, bunu da riskli buluyoruz.

– VAR OLAN HASTALIKLARIN TEDAVİSİ ŞART: Annenin daha önceden tansiyonu, diyabeti, guatrı, varsa dikkatli olmak lazım. Annenin kan grubunun bilinmesi, RH uyumsuzluğuna bakılması gerekiyor. Annenin kanı RH negatif, babanın kanı RH pozitif ise kan uyuşmazlığı belirlenip ikinci bebeği korumak için aşı yapılıyor.

– 18 YAŞ ALTI VE 35 YAŞ ÜSTÜ RİSKLİ: 18 yaş altı ve 35 yaş üstü anneler riskli grupta. Türkiye’de 18 yaşından önce gebe kalma yaygın. Erken yaş gebeliklerde vücut hormonal yönden de tam olgunlaşmadığı için kemik yapısı gelişimini tamamlamadığı için doğum kanalı darlıkları nedeniyle doğum güçlükleri ortaya çıkabiliyor. 18 yaş altı gebeliklerde gebelik toksikozu dediğimiz tansiyon yükselmesi ve vücutta şişlikler daha sık görülüyor.

35 yaşından sonra ise kadınlarda yumurtlama fonksiyonları, hücrelerin genetik şifreleri bozulabiliyor ve kromozom anormallikleri ile sakat doğumların riski artıyor. En tipik örnek mongol bebeklerdir ( Down sendromu). Mongol bebek doğurma riski, 35 yaşından sonra hızla artıyor.

– MYOM VE KİSTLERE DİKKAT: Eğer rahimde myom varsa gebelikte büyüyebilir ve buna bağlı ağrıları olabilir. Erken doğum riski artıyor. Bebeğin kaybıyla sonuçlanabiliyor. Yumurtalık kistleri ise gebelik sırasında dönerek burkulması veya çatlaması gibi acil operasyon gerektiren durumlara yol açabiliyor. Bu nedenle myom ve kistlerin gebelikten önce değerlendirilerek risk oluşturacak ise çıkarılması gerekiyor.

– DÜŞÜK YAPANLAR DOKTORA DANIŞMALI: Daha önce 2-3 düşük yapanlar, anne karnında bebeği ölmüş olanların gebelik öncesinde doktora başvurması, buna neden olacak testler yapıldıktan sonra gebe kalması öneriliyor.

– AKRABA EVLİLİKLERİNDE RİSK YÜKSEK: Akraba evliliklerinde dikkatli olmak lazım. Taşıyıcı genler ile hastalıklar, anne ve babadan bebeğe aktarılıyor. Bu da yüzde 5-6 oranında anomalili bebek doğurma riskine yol açıyor.

– ÇOK KISA BOY DA RİSK YARATIYOR: Boyu çok kısa olan anneler de riskli. Çünkü bu annelerin doğum kanalı kemik yapısı da dar oluyor. Zor doğumlara neden olabilmekte ve çoğunlukla sezaryen doğum yapılmak zorunda kalınıyor. Boyu 1.45 santimetrenin altındaki kadınlar hamile kaldıklarında, büyüyen rahim karın içi dar olduğu için karın içi organlarını sıkıştırarak sıkıntılı bir gebelik geçirmeye yol açabiliyor.

-TİROİD AZ ÇALIŞINCA BEBEK DE ETKİLENİYOR: Tiroid bezinin salgıladığı hormonlar bebeğin zekasını etkilemektedir. Hipotiroidi olan yani tiroid bezi az çalışan annelerin gebelik öncesinden ilaç tedavisine başlaması gerekiyor. Gebelik boyunca da 1-2 ayda bir tiroid fonksiyon testleri kontrol edilerek doz ayarlaması gerekebilir.

-ŞEKER HASTALIĞI VARSA TOSUNCUK DOĞUYOR: Şeker hastası annelerin bebekleri iri doğabiliyor. Bebek anneden geçen yüksek şekeri normale düşürmek için kendi insülinini fazla salgılamaktadır. İnsülin hormonu yüksekliği bebeği büyütmektedir ( tosuncuk bebek). Doğum sonrası da anneden beslenmez ise yüksek insülinden dolayı kan şekeri düşebiliyor, bu nedenle iyi takip etmek gerekiyor. İri bebeklerin doğumu da zor olmakta, bebekte ve annede doğum travmalarına yol açmaktadır.

– ANNEDE ANEMİ MUTLAKA ARAŞTIRILMALI: Derin anemi bebeğin düşük kilolu ve erken doğmasına neden oluyor. Akdeniz anemisi ülkemizde yaygın, anne taşıyıcı ise babanın da mutlak taşıyıcı olup olmadığı test edilmelidir. Hem anne hem baba Akdeniz anemisi taşıyıcısı ise bebeğin yaşamını tehdit eden ve yaşam boyu takip edilmesi gereken derin anemisi olan bebek doğma riski olabiliyor. Bu nedenle evlenmeden önce eşlerin tam kan sayımı yapılarak anemisinin olup olmadığı, varsa Akdeniz anemisi ayırıcı tanı için testlerin yaptırılması gerekiyor.

Bu tür riskli durumları;
Anneye
Bebeğe
Gebeliğe bağlı durumlar olarak üçe ayırabiliriz.

Anneye bağlı riskler

Annede daha önceden var olan kalp ve dolaşım hastalıkları, romatizmal bazı hastalıklar, yüksek tansiyon, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı, anemi (kansızlık), karaciğer, böbrek hastalıkları, mide ülseri, epilepsi(sara), felç durumları gibi sistemik rahatsızlıklar ile kalça çıkıklığı, zeka geriliği gibi doğuştan gelen arazlar, akraba evlilikleri, ailesel geçişli rahatsızlıklar, sigara ve alkol kullanımı gibi kötü alışkanlıklar, bilmeden alınan veya zaruri olarak sürekli kullanılması gereken bazı ilaçlar gebeliği riskli ve problemli bir hale sokabilir.

Ayrıca özellikle ilk üç ayda annenin geçirdiği bazı viral döküntülü hastalıklar (kızamıkçık, CMV, su çiçeği, frengi, HIV, herpes gibi) ile bazı parazit enfeksiyonları (Toksoplazmosis gibi) de gebeliği riske sokar.

Bebeğe bağlı riskler

Daha önceki gebeliklerde gelişen ölü ve sakat doğumlar, zor ve müdahaleli doğumlar, kan uyuşmazlıkları, ikiz gebelikler, bebeğin baş yerine makat veya yan olarak doğum kanalına ilerlemesi, bebeğin ultrasonda normalden iri veya küçük olması ile bebeğe ait ultrasonda saptanan normal dışı durumlar gebeliği riskli hale sokabilir.

Gebeliğe ait riskler

Gebelik sırasında ortaya çıkan her türlü kanama, plasenta (eş) kısmının önde gelmesi veya zamanından önce rahim duvarından ayrılması (dekolman), ultrasonda rahim içi amniyon mayinin normale göre azlığı veya fazlalığı, sancıların başlamasından önce suyunun gelmesi, şiddetli kasık ve bel ağrıları, gününden önce sancıların başlaması, tansiyonunun yükselmesi, ellerde ve yüzde oluşan şişmeler, geçmişe göre bebek hareketlerindeki azalma, gün aşımı, daha önceki gebeliklerinde yaşanan bazı problemler, daha önceden geçirilen rahim ameliyatları veya sezaryenler şimdiki gebeliği riskli hale sokar.

Özellikle önceki gebeliklerde yaşadığınız problemler (preeklampsi, tansiyon yükselmesi, erken doğum eylemi, gebeliğin şeker hastalığı, normal olmayan bebek doğurma gibi) ile ailesel özgeçmişte var olan özellikli durumlar açısından da doktorunuzu bilgilendiriniz.

” Gebeliğiniz sırasında ortaya çıkan her türlü kanama, sizin ve bebeğinizin sağlığı açısından önemlidir ve çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Böyle bir durumda acil olarak doktorunuzu arayınız…”