Genel SağlıkHABERLER

EN ÇOK GÖRÜLEN HAMİLELİK YAKINMALARI

Dokuz ay, on gün süren hamilelik maratonu boyunca heyecanlı bir bekleyişin yanı sıra anne adaylarını bekleyen bazı sıkıntılar da bulunuyor. Kilo değişimi, bulantı, şişkinlikler, mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi sorunlar anne adaylarına sıkıntı günler yaşatabilir. Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve www.tupbebek.com sitesi Medikal Direktörü Dr. Senai Aksoy hamilelikteki olası sorunları ve çözümlerini anlatıyor.

Hamilelikte kaşıntı

Gebelik dönemi boyunca vücutta görülen yaygın kaşıntının en önemli nedenlerinden biri gebelik kaşıntısıdır. Bu yakınma yaklaşık olarak her 700 anne adayından birinde genellikle gebeliğin son haftalarında görülür. Yakınmaların nedeni artan gebelik hormonların etkisiyle safra kanallarındaki akımın yavaşlaması ve böylece kanda kaşıntıya neden olan safra asitlerinin birikmesi.

Gebelik kaşıntısında çoğunlukla tek belirti kaşıntı olmasına rağmen ileri durumlarda kaşıntıdan birkaç gün sonra safra kanallarındaki tıkanıklık, kanda bilirubin artışına ve sarılık gelişmesine neden olabilir.

Kaşıntı tek başına hamilelik sürecini ve bebeğin durumunu olumsuz etkileyen bir durum olarak kabul edilmez. Ancak kaşıntı ile birlikte sarılık görülmesi halinde gebeliğin yakından takip edilmesi gerekir.

Gebelik kaşıntısı, preeklampsi seyrinde gelişebilen karaciğer tutulumundan ayırt edilmesi gereken bir durumdur. Bu ayrım tansiyonun normal olması ve idrarda protein çıkışı olmamasıyla kolaylıkla yapılabilir.

Gebelik kaşıntısının tedavisi doktor önerisine göre bölgesel krem veya losyon ya da ağızdan tablet alınması şeklinde yapılabilir.

Gebelik kaşıntısı çoğunlukla doğumdan iki hafta sonra kaybolur. Ancak rahatsızlık genellikle her gebelikte tekrar eder. Hastalığı geçiren anne adayları doğum kontrol hapı kullandıklarında da aynı belirtiler ortaya çıkabilir.

Göğüslerdeki değişiklikler:

Hormonların etkisi ile göğüslere gelen kan akışı hızla artar, bu değişim gerilme ve duyarlılık hissine neden olur. Hamileliğin ilerlemesi ile birlikte östrojen, progesteron ve prolaktin hormonlarının artışına bağlı olarak süt kanalları büyür ve gelişir.

Anne adaylarında son aylarda (20. haftadan itibaren) bazen süte benzer bir sıvı akışı olabilir. Bu durum olağan olduğundan göğüsleri sıkmamak gerekir.

Hamilelikte bulantı ve kusma:

Anne adaylarının sıkça rastladığı bu durum genellikle gebelikte salgılanan bHCG hormonunun etkisi ile oluşur. Çoğunlukla bulantı ve kusma hamileliğin ilk 12 haftası boyunca görülür ve daha sonra azalarak kaybolur. Bulantının şiddeti ve eşlik eden kusma kişiden kişiye değişir. Hamilelerin neredeyse yarısında değişen oranlarda bulantı-kusma gibi rahatsızlıklar olur.

Çok rahatsızlık veren bir durum olmasına rağmen sabah bulantıları nadiren bebek ve anne için tehlikeli oluşturur. Pek çok hamile, midesi boş olduğunda bu şikayetlerin çoğaldığından yakınır. Bulantıları en aza indirgemek için en iyi çözüm gün içinde az ve sık yemek yemektir. Yatağınızın başucunda kraker, bisküvi gibi yiyecekler bulundurarak ve sabah kalkmadan önce birkaç parça atıştırarak yakınmaları azaltmak mümkün. Baharatlı, yağlı, kızarmış yiyeceklerden kaçınmak, bol su içmekte yararlı.

Bazı vakalarda bulantı ve kusma beslenme düzenini bozacak ve neredeyse gıda alınımını çok azaltacak seviyede olur. Bu duruma hiperemezis adı verilir. Özellikle çoğul gebeliklerde daha sık görülür. Hiperemezis oluştuğunda anne adayına damar yolu ile dışarıdan sıvı (serum) ve glikoz (şeker) takviyesi yapmak gerekir. Hafif bulantılarda ise; bunun geçici olduğunu bilmek, yemek kokularından uzak durmak faydalı olur. Bazı durumlarda bulantı kesicilere (antiemetikler) gereksinim duyulabilir. Tedavi ve doz konusunda doktorunuz size yardımcı olacaktır.

İdrar sıklığında değişiklik:

Hamileliğin ilerleyen aylarında; uterusun büyümesi nedeniyle mesaneye baskı yapılır ve bunun sonucu mesane kapasitesi azalır. Mesanede daha az miktardaki idrar ile dolma hissi belirir. Bu durum sık ve az miktarda idrar yapmaya neden olur. Bazı hamileler geceleri idrara sık kalkma sebebiyle uyku problemi de yaşayabilir. İdrar değişiklikleri özellikle hamileliğin ilk 3 ay ve son 3 ayında kendini gösterir. Ender olarak idrar kaçırma da görülebilir. Ancak bunlar tamamen olağan durumlardır. Şayet idrar sıklığına idrar yaparken yanma, ağrı gibi yakınmalar eşlik ediyorsa, idrar yolu enfeksiyonu geçiriyor olabilirsiniz. Böyle bir durumda doktorunuza başvurmalısınız.

Uykusuzluk ve yorgunluk sorunu:

Hamileliğin ilk 3 aylık evresinde uyuma isteği ve yorgunluk hissi çok sık rastlanan bir şikayettir. Çalışan anne adaylarında bu şikayet daha sık görülür. Vücudun gebeliğe uyumu sırasında gelişen bu durum, bir hastalık belirtisi değil, tamamen normal bir süreç. Hamileliğin 3. ayından sonra anne adaylarının büyük bir kısmı eski uyku düzenlerine yeniden kavuşur.

Buna karşın hamileliğin son dönemlerinde uyuma güçlüğü çekebilirsiniz. Bunun nedenleri arasında sık idrara gitmek, bebeğinizin hareketleri olabilir. Böyle bir durum karşısında endişelenmeniz gerekmez. Kendinizi uyumaya zorlamayın. Bunun yerine ılık bir duş alabilir, ılık bir bardak içecek içebilir veya kitap okuyabilirsiniz. Uyuma sorununu artırmamak için geceleri çay, kahve, kola gibi içeceklerden kaçının. Uyuma güçlüğünün yanı sıra korkutucu rüyalar gibi yakınmalarınız da olabilir. Bu sorunları doktorunuzla paylaşabilirsiniz.

İştahın artması:

Neredeyse anne adaylarının tamamında görülen bir yakınma besin gereksinim artması ile birlikte gelişen iştah artışı. Bazı hamilelerde iştah artışı çok fazla ve özellikle belli gıda grubuna karşı olur. Buna halk arasında aşerme denir. Anne adayları hamilelikleri öncesinden farklı olarak tatlı, tuzlu veya mevsimi olmayan yiyecekler arzulayabilirler. Aşermenin bilimsel bir açıklaması yoktur. Hamilelerin belli bir gıda grubuna yönelmesi en çok gebeliğin ilk 3 aylık gebelik evresinde görülür. Bazı vakalarda anne adayı; kireç, toprak, kil gibi zararlı maddelerini de yeme isteği duyabilir. Bazılarında ise anne adayı hamilelikten önce çok severek yediği gıdalardan tiksinebilir.

İştah artışının dışında anne adaylarında görülen bir diğer yakınma da besin maddelerinin ağızda metalik bir tat bırakması. Bu yakınmaya ağız içi tat alma duyularındaki değişim neden olur ve durum geçicidir.

Kilo artışı:

Hamilelik süreci boyunca anne adaylarında oluşan en belirgin değişiklik kilo artışıdır. Bir anne adayının alması gereken kilo, hamileliğin başlangıcındaki boy/kilo (Body mass index) oranına göre hesaplanır. Normal şartlarda bir tekiz gebelikte anne adayının yaklaşık 10-15 kilo alması beklenir. Normal oranların üzerinde alınan kilo hem annenin hem de bebeğin sağlığını tehlikeye sokar.

Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek için anne adaylarının mutlaka dengeli beslenmesi gerekir. Hamilenin beslenmesinde protein, şeker ve yağ oranı dengeli olmalı.

Mide yanması ya da reflü:

Hamileliğin ilk aylarından itibaren görülen mide – bağırsak değişikliklerinin en önemli nedeni gebelik hormonunun artmasıdır. Anne adaylarının neredeyse yarısında mide yanması yakınmaları görülür. Progesteron hormonu yükselmesine bağlı olarak mide – bağırsak sistemindeki düz kaslarda gevşeme olur ve aynı zamanda yemek borusu ile mide arasındaki kapı (sfinkter) eskiye oranla daha fazla açık kalır. Midede yenen besinlerin hazmedilmesi ve bağırsaklara doğru ilerlemesi daha uzun zaman alır. Asitli mide içeriğinin yemek borusuna doğru kaçışını kolaylaştırır. Bu da anne adayında mide yanması, ekşimesi ve geri kaçış arttıkça ağızda ekşi-acı bir tat belirmesine neden olur. Bu yakınmalar sık sık, bölünmüş porsiyonlar halinde ve daha az yağlı yemek tüketmekle önemli miktarda azaltılır. Yemeğinizi yavaş yemeli ve iyi çiğnemelisiniz. Yemek yedikten hemen sonra yatmamak, en erken 2 saat sonra yatış pozisyonuna geçmek oldukça faydalı olabilir. Gece yatarken düz yatmamaya gayret edin, başınız 15-30 cm yüksekte olsun. Yine de yakınmalar devam ediyorsa doktorunuz ilaç tedavisini önerebilir.

Kabızlık sorunu:

Görülen bir diğer yakınma genellikle kabızlıktır. Boşaltım sisteminin yavaşlaması ve büyüyen uterusun kalın bağırsağın son kısmına (rektum) baskı yapması sonucunda kabızlık gelişir. Yakınmayı gidermek için bol miktarda sıvı tüketilmeli (günde en az 3 litre), lifli-posalı besinler (meyve, sebze, baklagiller, salata vb.) alınmalı. Özellikle kahvaltıda kepekli ekmek tercih etmek kabızlık sorununa karşı yardımcı olur. Hamilelik öncesinde de kabızlık şikayeti olan anne adaylarında genellikle hamilelikle birlikte durum kötüleşir. Kabızlığın uzun süre devam etmesi ve büyüyen uterusun rektum toplar damarına baskı oluşturması sonucunda hemoroit (basur) sorunları da oluşabilir. Hemoroit makat bölgesinde ağrılı bir şişliğin oluşmasına neden olur. Kabızlık önlenmediği takdirde ıkınmalar nedeniyle karın içinde basıncın artması; hemoroidin ilerlemesine ve ağrının artmasına hatta kanamalara neden olabilir. Böyle bir durumda doktorunuza başvurmanız gerekir.

Dişeti şikayetleri:

Hamilelik süreci boyunca anne adaylarının dişetlerinde hiperplazi denen şişkinlik ve ağrıya sebep olan kabarmalar görülebilir. Bu durum dişlerin fırçalanması esnasında hassasiyet ve kanamaların oluşmasına neden olabilir. Bundan dolayı dişleri sık fırçalamak, diş etlerine masaj yapmak, yumuşak uygun diş fırçası kullanmak gerekir.

Düşük tansiyon ve çarpıntı:

Anne adaylarında görülen sıkça görülen bir diğer yakınma kalp-damar sisteminde olan fizyolojik değişikliklerdir. Hamilelik süresince kanı oluşturan sıvı kısım (plazma) ve kanın şekilli elementleri (alyuvar – akyuvarlar vb.) belirgin bir oranda artış gösterirler. Uterus ve gelişen fetüse besin ve oksijenin yeterince taşınabilmesi için bu değişim gereklidir. Ayrıca gebelik boyunca kalbe binen yük gebelik öncesi döneme göre yaklaşık %50 oranında artış gösterir. Bunun sonucunda hamilelik süresi boyunca kalp atış sayısında bir miktar yükselme olur. Kalbin atım hızındaki bu artış anne adayı tarafından çarpıntı olarak hissedilir.

Fizyolojik bir diğer durum ise özellikle hamileliğin ilk ve ikinci 3 aylık evresinde anne adaylarının hafif bir tansiyon düşüklüğü yaşaması. Anne adayının kalp atış hızı belirgin ve çarpıntı hissi yoğun ise; bunun nedeni anemi (kansızlık) olabilir. Bu durumda yakınmalarınızı doktorunuza paylaşmanız çok önemlidir. Yakınmanın hamilelik nedeniyle gelişip gelişmediğini anlamak için basit bir tam kan sayımı ve fizik muayene yapılması yeterlidir.

Varis sorunu:

Hamilelik süresince karın içindeki basınç artar. Bunun sonucunda toplardamarlardan kalbe dönen kanın akışında bir miktar güçlük başlar. Bu değişim özellikle bacaklarda bazen de vulva-vajen bölgelerinde varis denen damar genişlemelerine neden olabilir. Varisler genellikle hamileliğin son dönemlerinde daha sık görülür. Hamilelik öncesinde varisleri olan kişilerde hamilelikle birlikte varislerde belirginleşme, artma oluşabilir. Varislerin oluşmasını azaltmak ve yarattıkları ağrılara karşı çok uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmak, bacak kaslarını çalıştırıcı ritmik egzersizler (yürüyüş yapmak), yatarken dolaşımı kolaylaştırmak için bacakları yükseltmek gerekir.

Vücutta ödem:

Özellikle hamileliğin son aylarında vücutta oluşan plazma (sıvı) miktarının artışı kilo artışları ile birlikte ayak sırtı, ayak bileği, eller ve parmaklarda bir miktar ‘ödem’ adı verilen şişliklerin oluşmasına neden olur. Hamilelik süresince anne adayının aydığı kilonun dörtte biri sıvıdır. Anne adayının uzun süre ayakta kalması sonucunda bu şişlikler daha da belirginleşir. Bundan dolayı hamilelerin mümkün olduğunca el ve ayaklarını dinlendirmesi gerekir. Ödemin daha çabuk çözülmesi için faydalı olan bir diğer yöntem de ayakları yukarı kaldırarak (altına destek koyarak) yatmaktır. Ayrıca rahat, sıkı olmayan ayakkabıların giyilmesi de önem taşır. Hamilikte ayakkabı numarası artabilir. Oluşan ödem ayak sırtından daha farklı bölgelerde belirginleşiyorsa, bacak şişmesi halini alıyorsa Preeklampsi denen bir hastalığın belirtisi olabilir. Hastalığın varlığı yapılan fizik muayenelerde erken dönemde saptanabilir. Teşhis için tansiyon yükselmesi ve idrar tahlilindeki protein varlığına bakılır.

Baş ağrısı:

Hamileliği öncesinde baş ağrıları olan anne adaylarında genellikle gebelikte boyunca baş ağrıları ya azalabilir ya da artabilir. Bazı durumlarda baş ağrıları ilk defa gebelikte ortaya çıkabilir. Anne adayı bu durumda mümkün olduğu kadar ilaç kullanımından kaçınmalı. Zorunlu durumlarda doktor tavsiyesi ile ağrı kesici kullanılabilir.

Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan baş ağrılarına yüksek tansiyon neden olabilir ve bundan dolayı mutlaka incelenmeli.

Kansızlık (Anemi):

Anemi yani kansızlık, hemoglobin değerinin belli bir sınırın altına düşmesidir. Hamilelikte bir dereceye kadar hemoglobin düşüşü normal olarak kabul ediliyor. Anne adayında hafif dereceli kansızlık varsa genellikle herhangi bir belirti ortaya çıkmaz. Ancak ağır kansızlık (derin anemi) vakalarında, çarpıntı, bayılma, baş dönmesi, nefes darlığı oluşur. Diğer hamilelik yakınmaları ile kıyaslandığında, kansızlık, hem anne hem bebek için tehlikeli olabilir. Bundan dolayı anne adayı hamilelik boyunca demir ve folat takviyesi almalı ve aralıklı olarak kan sayımı yaptırmalı.

Kramplar:

Hamileliğin ikinci ve üçüncü 3 aylık evrelerinde sıkça görülen şikayetlerden biri kramplardır. Bunun nedeni bacaklara binen yükün artması, eskiye oranla fizik aktivitenizin azalması ve kas yorgunluğunun daha kolay oluşması. Bazı durumlarda kalsiyum, magnezyum elementlerinin yetersiz alımı sonrasında da kramplar görülebilir. Yakınmalara karşı en rahatlatıcı çözüm düzenli, doktorun önerdiği tür egzersizleri hamileliğin başından itibaren yapmaktır. Süt ve süt ürünleri tüketimi de krampların sıklığını azaltır.

Bel – Sırt Ağrıları:

Hamileliğin ilerleyen aylarında artan beden ağırlığı, uterus ve fetüsün ağırlığı, çoğalan sıvı oranları sonucunda yerçekimine karşı koymak isteyen omurgada bazı pozisyon (postür) değişiklikleri oluşur. Ağrılar özellikle sırt ve bel bölgesinde oluşur. Bunun nedeni bel – sırt omurlarına içe dönük bir eğim verilmesi. Ağrının başlıca sebebi omurga çevresindeki kasların bu duruşu sağlayabilmek için uzun süreli kasılı (spazm) kalmaları.

Anne adayları şikayetleri azaltmak amacıyla bazı önlemler alabilirler. Omuzlar dik olacak şekilde durmak ya da oturmak, otururken bel bölgelerinin arkasına uygun büyüklükte bir yastığı yerleştirmek, ortopedik ve yüksek topuklu olmayan uygun ayakkabı giymek ve yattıkları yatağın nispeten sert ve ortopedik olması ağrıları azaltır.

Hamileliğin son aylarında progesteron hormonu ile eklem yerlerindeki bağların yumuşaması sonucu özellikle pelvis kemikleri denen leğen kemikleri arasındaki ayrılma sırt, kalça, bacak üst kısımlarına yayılan yoğun ağrılara neden olabilir. Bu durum, vücudun doğal olarak kendini doğuma hazırlamasıdır.

Bazı vakalarda anne adaylarında omurilikten vücuda yayılan sinir kılıflarındaki ödem sonucu siyatik türü bacağa yayılan ağrılar görülür. Doktorunuzun masaj önerileri doğrultusunda birtakım egzersiz, gerekirse ilaçla tedavi, dinlenme ile bu soruna çare bulunabilir. Bu yakınmaların tamamı doğum sonrası azalır. Özellikle doğum sonrası yapılacak uygun egzersizlerle yakınmalar tamamen geçer.

Hamilelikte akıntı:

Hamilelik sırasında vajinal akıntının artmasına neden olan en önemli faktörlerden bir kaçı damar dışına çıkan sıvı miktarının artması ve hormonal değişimler. Vajinal akıntıdaki artış hamileliğin henüz ilk haftalarından itibaren başlar. Akıntı renksiz ve kokusuzdur. Doktorunuza başvurmanız gereken durumlar akıntının koyu sarı – yeşilimsi renk değişikliği göstermesi, kötü kokunun varlığı ya da kaşıntı gibi ek yakınmaların olması. Bakteriyel bir enfeksiyon bazı vakalarda, düşük, erken doğum, su kesesi açılması gibi önemli sorunlara neden olabilir. Bu durumun tanısı kolaylıkla yapılabilir ve uygun tedavinin seçimi ile risklerden uzak kalmak mümkün. Özellikle hamileliğin son aylarında olağan dışı her türlü akıntı artışında daha dikkatli olunmalı. Bunun nedeni bazen su kesenizin erken açılması (EMR) sonucu vajinal yolla amnion sıvısı sızması olabilir. Bundan dolayı en küçük bir şüphede doktoru bilgilendirmek gerekir.

Ciltte değişiklikler:

Ciltteki değişiklikler her hamile kadında farklı seviyelerde görülebilir. Vücudun belirli bölgelerinde cilde koyu rengini veren melanin pigmentlerinde bölgesel artış olur. Bazı anne adaylarında özellikle yüzde maske tarzında olabilen bu koyu renk görüntüye kloazma adı verilir.

Bu durum güneş ışınlarına direkt maruz kalma ile belirginleşebilir. Renk koyulaşmaları doğum sonrası ve loğusalık dönemi boyunca giderek azalıp tamamen kaybolur. Buna rağmen yinede direkt güneş ışığına maruz kalmamak ve bu durumu önlemek için uygun bir güneş kremi kullanılmak gerekir.

Hamilelik döneminde nevus denen benlerin boyutları artabilir veya renkleri koyulaşabilir. Ayrıca bazı hamilelerde, ciltte yağlanma sonucu akne artışı olabilir. Bunun tam tersine kimilerinde de ciltte kuruma meydana gelebilir. Anne adayları yakınmaları azaltabilmek için uygun temizleyici sabunlar ve nemlendiriciler kullanılabilir.

Özellikle hamileliğin ikinci yarısından itibaren anne adaylarında karın cildinde gerginliğe bağlı olarak çatlaklar (stria) görülür. Hızlı kilo artışı nedeniyle bu çatlaklar bacak, kalça bölgelerinde de ortaya çıkar. Cildin esnekliği kişiler arasında belirgin farklılık gösterdiğinden çatlak oluşumu herkeste farklı boyutta olur. Cilt esnekliğini bol sıvı alarak, uygun kremler kullanarak desteklemek mümkün. Başlangıçta koyu mavi-mor renkli bu cilt izleri, doğum sonrası renklerini kaybedip sedefi renkte izlere dönerler.

Sıkça karşılaşılan bir diğer yakınma kaşıntıdır. Kaşıntı çoğunlukla gerginleşen cilt bölgelerinde görülür. Ilık duş almak, bol rahat giysiler ve nemlendiriciler şikayeti azaltmaya yardımcı olur. Şiddetli kaşıntı varsa, safra yolları ile ilgili bir anormallik olabileceğinden doktora başvurulabilir.

Hamilelikte düşmeler:

Hamileliğin ilerleyen aylarında karın büyüdükçe denge merkezi değişir. Anne adayının ligamanlarının progesteron hormonunun etkisiyle gevşemesi burkulmalara daha yatkın bir durum yaratır. Hamileler özellikle merdiven inerken dikkat etmeli. Kısa topuklu (düz değil) ayakkabılar giymek tehlikeyi azaltır. Düz ayakkabı giymek, hamilelikte taban düşüklüğü riskini arttığı için önerilmez. Gece tuvalete kalktığınızda düşmekten korunmak için bir ışık açık bırakmak basit bir tedbirdir.

El ve parmaklarda uyuşma:

Hamileliğin ikinci 3 aylık evresinden itibaren anne adaylarında el ve parmaklarda uyuşma, karıncalanma görülebilir. Bazı durumlarda kollarda da ağrı hissedilir. Ağrılar özellikle sabah saatlerinde şiddetlidir ve gün içinde, hareket ettikçe, giderek azalır. Karpal tünel sendromu olarak adlandırılan bu durum bilekteki sinir kılıflarının ödem ve bası nedeniyle sıkışmasına bağlıdır.

Görme bozuklukları:

Bazı hamilelerde görme bozukluğu şikayetleri görülür. Hamilelik esnasında göz içi sıvı dengesi değişimi sonucu hafif lens şişmesi olabilir. Bu şikayet doğumdan sonra kaybolur. Ancak ani başlangıçlı görme bozukluğu, özellikle gebeliğin son aylarında gözlerde sinek uçuşmaları diye tanımlanan durumlarda en kısa zamanda doktora başvurmak gerekir. Bunun nedeni şikayetin, preeklampsi denen (gebelik zehirlenmesi) durumunun ağırlaşmasından kaynaklanabiliyor olması.

Psikolojik değişiğimler:

Hamileliğin başından itibaren duygusal değişimler çoğunlukla anne adaylarını etkiler. Çabuk hüzünlenme, yersiz alınganlıklar, ayrıntılarla çok ilgilenme, uyku düzeni bozuklukları, sinirlilik hamilelerin yakın çevrelerindeki kişilerin dikkatini çeker. Anne adaylarında görülen bu duruma stres hormonlarındaki değişimlerin sebep olduğu düşünülür. Anne adayına yakın kişilerin ilgisi ve anlayışlı davranması psikolojik değişimin daha kolay atlatılmasını sağlar. Özellikle bebek hareketlerinin hissedilmesinden sonra anne ile bebeğin arasında daha bu dönemde kurulan güçlü iletişim anne adayının bu dönemi keyifle sürdürmesini sağlar.