SAĞLIK EĞİTİMİSağlık Ekonomisi Ve Pazarlama

DÜNYADA UYGULANAN FİNASMAN MODELLERİ VE BAZI ÜLKELERDEKİ UYGULAMALAR

Bireylerin ve toplumların sağlık hizmetine olan ihtiyaçları sonsuz olmasına karşın bu hizmetlere ayrılan kaynaklar her zaman kısıtlıdır. Bu da ülkeleri sağlık hizmetlerinin finansmanında daha akılcı politikalar yapmaya ve daha verimli faaliyetleri finanse etmeye zorlamaktadır. Bu nedenle, sağlık hizmetlerinin finansman modelleri, hizmet sunuculara ödeme yöntemleri ve bunun denetleme mekanizmaları gibi konular hem pratikte hem de bilimsel çevrelerde daha çok tartışılır hale gelmiştir.

SAĞLIK HIZMETLERININ FINANSMANI

Sağlık hizmetlerinin finansmanı, temelde, kaç liranın gerekli olduğu, bu paranın kimler tarafından ödeneceği, yani kaynağı ve kimlerin yararlanacağı, ne kadarının hangi hizmetler için harcanacağı ve bu mekanizmanın kim tarafından kontrol edileceği ile ilgilenir.

Sağlık hizmetleri çeşitli yollardan, çeşitli kuruluşlar aracılığıyla ve farklı kaynakların karışımı ile finanse edilebilmektedir.Ancak teorik olarak sağlık hizmetleri üç ana kaynaktan finanse edilir:

-Kamu,

-Özel,

-Karma.

Çeşitli ülkelerdeki sağlık hizmetlerinin finansman modellerine bakıldığında, kamu, özel veya çoğunlukla her ikisinin belirli derecelerde yer aldığı bir karma modelin var olduğu görülür.

Ancak, günlük uygulamalarda bu modelleri birbirinden ayırmak ve bir ülkenin finansman modelini bu üçlü sınıflamadan birine dahil etmek oldukça güçtür. Çoğunlukla farklı derecelerde olmak üzere kamu ve özel sektörün oluşturduğu ve çeşitli kaynaklardan beslenen kombinasyonlara rastlanır.

Hem sağlık hizmetlerinin finansmanında hem de sunumundaki kamu -özel karışımının dereceleri ülkenin sosyal değerleri ve verimlilik ve hakkaniyet (equity) politikalarına bağlı olarak ülkeden ülkeye, hatta ülke içinde zamanla farklılık gösterebilmektedir.

Örneğin, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, SSK, üniversiteler, diğer Bakanlıklar, belediyeler, KiT’ler kamu kurumları olarak, Kızılay, Organ Nakli Vakfı gibi Kamuya Yararlı Kuruluşlar (KYK – Non-governmental Organisations), özel hekim muayenehaneleri, özel poliklinik ve laboratuvarlar, özel hastaneler ve eczaneler ise özel sektörü temsilen sağlık hizmeti sunmaktadırlar.

Buna karşın Maliye, Sağlık ve diğer Bakanlıklar, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, KYK, özel sigortalar ve uluslararası kuruluşlar da sağlık hizmetlerinin finansmanından sorumludur.

Bu noktada bir gerçeğin altını çizmekte fayda vardır. Özel finansmanın hiç bir zaman özel sağlık hizmeti sunumu anlamına gelmeyeceği akılda tutulmalıdır (bunun tersi de doğrudur).

Kamu ve özel karışımı finansman ve hizmet sunumu modelleri farklışekillerde karşımıza çıkabilir .

Tablo : Kamu ve Özel Karışımı Finansman ve Hizmet Sunumu

Hizmet Sunumu
Kamu Özel

Finansman Kamu Kamu finansmanı ve sunumu Kamu finansmanı, fakat özel hizmet sunumu

Özel Özel finansman, fakat kamu hizmet sunumu Özel finansman ve hizmet sunumu

Diğer bir sınıflama da vergi gelirlerine bağlı olan ve İngiltere, İskoçya gibi ülkelerde benimsenen (Beveridge modeli) ile Almanya’da uygulanan sosyal sigorta (Bismarck modeli) modelidir.

Ancak yukarıda da belirtildiği üzere ülkelerin finansman modellerini kalın çizgiyle ayrılmış gruplara yerleştirmek oldukça güçtür.

Sağlık hizmetlerinin finansmanında kamu/özel sektör karması bakımından tam bir Beveridge veya tam bir Bismarck modeline sahip ülke örneği bulunmamaktadır.

SAĞLIK HİZMETİNDE UYGULANAN FİNASMAN SİSTEMLERİ

ULUSAL SAĞLIK HİZMETLERİ SİSTEMLERİ;

Beveridge sistemi olarak da bilinen bu sistemde, bir ülkede yaşayan insanların sağlık koşullarında devletin sorumlu olması gerektiği düşüncesinden hareketle sağlık hizmetleri devlet tarafından sunulmaktadır. İngiltere,Kanada, İsveç gibi ülkelerde uygulanan bu sistemde, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri genel vergilerle finanse edilmek sureti ile kamu tarafından planlanır ve tüm nüfusun ücretsiz olarak söz konusu sağlık hizmetlerinden yararlanır. Genel sağlık sigortasının uygulandığı bu sistemde devlet gelir seviyesine bakmaksızın tüm nüfusu kapsama olarak geliri yeniden dağıtıcı bir fonksiyon icra etmektedir.

Merkezi hükümetler tarafından sağlık hizmetlerinin sunulmasını sağlamak amacıyla, kapsama dahil her kişi için önceden belirlenmiş bîr ücret düzenine göre yerel yönetimlere belirli periyotlarla düzenli olarak ödeme yapılması. İngiltere’ de 1991 yılında ulusal sağlık hizmetleri sisteminde yapılan reforma göre 7000 üzerinde hastası olan mahalli hekimler, kendilerine tahsis edilen yıllık bütçe imkanları ile hastaları adına doğrudan belirli hastane hizmetlerini satın alabilirler.

Vergi yolu ile finansman bütün hizmetlerin parasız sağlandığı yada hizmetlerin sağlanmasında bir kamu tekeli olduğu anlamına gelmez. Bir çok ülkede özellikle ilaçlar için kullanıcı belirli bir ödeme yapmak zorundadır. Sistemin başarısı büyük ölçüde vergi sisteminin kapsamının etkili ve adil olup olmadığına, finansman için gerekli olan yeni ve ikame vergilerin kabul edilebilirliğine bağlıdır.

Vergilerle finanse edilen ulusal sağlık hizmetleri sisteminin uygulandığı ülkelerin basında İngiltere gelmektedir. İngiltere’ de ulusal sağlık hizmeti (National Health Services = NHS) kurumu ülkede ikamet eden herkese açıktır. Sağlık hizmeti esas itibarı ile pratisyen hekimlerden oluşan mahalle hekimliği üzerinde oturmakta, hekimler NHS’ nin mahalli branşları ile sözleşme yaparak hizmetlerini sunmaktadır. Benzerşekilde, mahalle hekimlerinden geçen vakalarda hekimin gerekli gördüğü durumlarda hastane hizmetleri de NHS tarafından herkese sağlanmaktadır. Bu iki tür hizmetten yaralananlarda herhangi birşekilde ödemeye katılmazlar. Ancak, diş tedavisi ve bakımında belli bir miktarı geçmemek üzere maliyetlerin %75′ i NHS, %25’i hizmeti alanlar tarafından karşılanır. Ancak, hamileler ve yeni doğum yapmış olanlar, belirlişartlar çevresinde 19 yaşına kadar gençler ve düşük gelirliler bu ödemelerden muaf tutulurlar. Benzerşekilde, hizmeti satın alanlara sabit bir oranda reçetelere katkıda bulunmakta, 16 yaşın altındaki çocuklar, emekliler ve düşük gelirliler bundan muaf tutulmaktadır.

Ulusal sağlık hizmetleri sisteminin uygulandığı İsveç’te sistem ağırlıklı olarak bölgesel düzeyde faaliyet gösteren 26 ilçe encümeni tarafından. yönetilmektedir. Yaşlıların uzun dönemli bakımları dışındaki sağlık hizmetlerini temin ve finansmanından söz konusu bu bölgesel encümenler sorumludur. Bu encümenlerin toplam harcamalarının yaklaşık % 80″i sağlık hizmetlerine ayrılmıştır. Bu harcamalar doğrudan o bölgede ikamet edenlerden alınan mahalli vergiler ile, merkezi hükümetten alınan yardımlar ile ve merkezi sosyal sigorta fonlarından aktarılan kapitasyon bütçeleri ile finanse edilir. Yaşlıların uzun süreli bakımı ise yerel belediyelere bırakılmıştır. Merkezi hükümet ise bizzat kendisi sağlık hizmeti sunmaktadır.

Sağlık, iş kazaları ve meslek hastalıkları, emeklilik ve işsizlik sigortalan gibi dört farklı sosyal sigorta kolunun var olduğu İsveç’te 15 yaşın üstündeki herkes zorunlu olarak sosyal sağlık sigortası kapsamına alınmaktadır. İsveç’te İngiltere’deki sistemden farklı olarak hastaneye baş vurabilmek için mahalli hekimden geçme zorunluluğu olmayıp hastalar mahalli hekime veya doğrudan hastaneye baş vurabilir. İsveç’te toplam sağlık harcamalarının % 59’u ilçe encümenleri, % 23’ü ulusal sosyal sigorta kurumu, %7’si belediyeler, % 11 ‘i ise hastalar tarafından karşılanmaktadır.

Genel sağlık sigortasının uygulandığı Kanada’da gelir durumuna bakılmaksızın ihtiyacı olan herkese eşit tıbbi bakım imkanı sunulmakta, sağlık karnesi uygulaması sebebiyle fakirlerin sağlık tüketimi zenginlere göre daha fazla artmaktadır.

SOSYAL SİGORTA AĞIRLIKLI SAĞLIK SİSTEMLERİ

Bismark sistemi olarak da adlandırılan bu sistem, ilke olarak gelir sahibi herkes ve bu kişilerin bakmakla yükümlü bulunduğu kişiler için maliyetlerin tamamını karşılayacak bir katkıyı zorunlu kılmaktadır. Vergiye dayalı finansman sadece geliri belirli bir seviyenin altında olanların sağlık giderlerinin karşılanması ve tam veya yarı kamu malı niteliğinde olan koruyucu sağlık hizmetlerinde kullanılmaktadır. Genelde kayıtlı sektörde istihdam edilenler için işveren ve çalışandan birbirleriyle ilişkili olarak iştirakler toplanmaktadır. Bismark sistemi kayıtlı istihdamın geçerli olduğu veşahsi kayıtların tutulabildiği ülkelerde en iyişekilde işlemekte, Türkiye gibi kayıt dışı sektörün çok geniş olduğu ülkelerde başarılı olamamaktadır.

Sistem, risk paylaşımı esasına bağlıdır. Sosyal adalet anlayışında hareketle geliştirilen özellikle kamu sigortacılığı sistemi, hastalanan kişilerin giderlerinin hastalanmayanlar tarafında karşılanması ve toplumda hastalık riskinin taşıdığı dezavantajları elbirliği ile ortadan kaldırma prensibinden hareket etmektedir, özel sektör ve kamu sektörünün ülkelerin siyasal yapılan ve tercihlerine göre belirli ölçüde karma olarak yer aldığı sistemlerdir. Bu sistemin temelinde yeterli mali gücü olmayanlar için sağlık hizmetlerinden yaralanmak imkansız iken, belirli bir mali güce sahip olanlar sigorta kapsamına alınır veya hizmeti doğrudan satın alabilir, özellikle formel sektörün geliştiği ülkeler kamu yardımı sisteminde başarılı olmuşlardır.Fransa, Almanya, Japonya, Avustralya ve Hollanda’da uygulanan sağlık sistemleri bu sistemin örneklerini oluşturmaktadır.

ÖZEL SİGORTA AĞIRLIK SAĞLIK SİSTEMLERİ

Bu sistem, hizmetin genellikle özel sağlık kuruluşları tarafından yürütüldüğü ülkelerde uygulanan sistemdir. Sigorta kapsamında ki kişiler ödeme kapsamına göre prim öderler ve hastalığa maruz kalındığında ödenen prime bakılmaksızın ücretsiz veya cüzi bir ödeme ile faydalanırlar. Piyasa ekonomisi sistemi olarak da isimlendirilecek olan bu sistem sağlıkta özel teşebbüsün azami, kamunun rolünün az olduğu sistemdir. Bu sistemde hükümetler düzenleyici bir rol üstlenmektedir. Ancak ihtiyaç sahibi olanların sağlık hizmetlerinden yaralanması bazı kamu yardımları ve özellikle kar amacı gütmeyen vakıflar ve sosyal yardım kurumlarının sağlık hizmetleri vasıtasıyla giderilmeye çalışılır.

ABD ve İsviçre özel sigorta ağırlıklı sağlık sistemlerinin uygulandığı en önemli iki ülkedir. Sağlık hizmetlerinin maliyetlerinin hızla artışı problemlerinin en yoğunşekilde yaşandığı ABD’nin de 1960 yılında toplam GSMH ‘nin sadece %5’ni oluşturan sağlık hizmeti harcamaları oranını 1990’lı yıllarda %12-13’lere yükselmiştir, öte . yandan ABD’ deki sağlık sisteminin geliri belirli seviyenin altında olanların sağlık hizmetlerini garanti altına alacak bir sosyal donanımdan mahrum olduğu için sağlık hizmetlerinin maliyetleri bu ülkede çok önemli sosyal problemleri gündeme getirmektedir. Bu nedenle ABD sağlık reformları çalışmaları odağındadır. ABD’ de yeterli özel sigorta kapsamına dahil olanlar için çok yüksek kaliteli ve gelişmiş sağlık hizmetlerinin mevcut olduğu pahalı bir sağlık sistemi vardır. Sağlık hizmeti maliyetlerinin hızla artması yıllar içerisinde primlerin yükselmesine sebep olmuş bunun sonucu olarak da 1990’lı yıllarda nüfusun yaklaşık %14’ü tamamen sigortasız hale gelmiş, ayrıca milyonlarca kişide yetersiz sigorta kapsamında kalmıştır.

Ayrıca, piyasa ekonomisişartları altında birbirleri ile rekabet eden özel sigortaşirketlerinin yanı sıra Medicaid ve Medicare gibi vergiler, primler ve ödemelerle finanse edilen kamu sağlık programları ile savaş malûlleri, federal hükümet çalışanları gibi çeşitli grupları kapsayan federal hükümetçe desteklenen sağlık sigortası türleri mevcuttur.

İsviçre’deki sağlık sistemi Almanya’daki hastalık sigortasına benzerşekilde oluşmuş bir tür sosyal sigorta ağırlıklı sistemdir. Ayrıca, diğer Batı Avrupa ülkelerindeki sistemlerden farklı olarak İsviçre’de sağlık sigortası büyük oranda isteğe bağlıdır ve primler gelir ile bağlantılı değildir. Bu özelliği İsviçre’deki sistemi ABD’nin özel sigorta ağırlıklı sağlık sistemine oldukça yakınlaştırmıştır. Bundan dolayı İsviçre’deki sağlık sistemi “Avrupalaşmış ABD sistemi” olarak da nitelendirilir. Bir diğer yöntem de federal hükümetin sağlık sistemine katkıda bulunmasıdır. İsviçre’deki sistemin finansmanında hizmetlerden yaralanan fertlerin ortak ödemeleri toplam harcamaların %30’unu, hükümet ve yerel yönetimlerin katkı ve yardımları %20’sini, sağlık sigortası fonları %40’ını, işveren katkıları, İsviçre’ye tedaviye gelen yabancıların ödemeleri gibi dış kaynaklar ve diğerleri ise geri kalan yaklaşık % l 0’unu oluşturmaktadır.

Bu bölümde finansman modelleri veya kaynakları ;

 Kamu kaynakları
 Genel vergiler
 Özel amaçlı vergiler
 Sosyal sigorta
 Diğer

 Özel kaynaklar
 Özel sigorta
 Toplumsal finansman
 İşverenin finansmanı
 Katkı payları
 Doğrudan cepten (hane halkı) ödemeler
 Döner sermaye

I. KAMU KAYNAKLARI

1. Genel Vergiler

Hemen her ülkede genel vergiler sağlık hizmetlerinin finansmanında temel kaynak olarak kullanılmaktadır. Sağlık hizmetlerinde pazar ekonomisinin çok geliştiği ABD’de bile devlet genel vergilerden elde ettiği kaynaklarla MEDICARE ve MEDICAID’i finanse etmektedir.

Tek başına bu modeli benimseyen özellikle gelişmekte olan ülkeler sıklıkla finansmanda dar boğazlar yaşamaktadırlar. Bu sıkıntıları aşmak için de vergi gelirlerini artırma yolları ararlar. Sağlık hizmetlerine ayrılan payı artırmak için;

1. Vergi oranlarını, sağlık sektörüne ayrılan oransal payı sabit tutarak, artırmak

2. Sağlık hizmetlerine vergi gelirlerini başka kaynaklardan aktarma yoluyla artırmak

3. Yukarıdakinin her ikisini uygulamak gerekebilir.

Ancak, bir çok gelişmekte olan ülkede sağlık sektörü hükümetlerin hemen her zaman daha az öncelikli konuları arasında yer aldığından sağlık hizmetlerinin finansmanında genel vergi gelirleri güvenli bir kaynak olamamaktadır .

Genel vergilerle finanse edilen sağlık hizmetlerini genelde tüm bireyler kullanabilir. Ancak kamu elindeki bu kaynakların dağıtımındaki öncelikler siyasi çıkarlar nedeniyle zaman zaman gözardı edilir ve yatırımlar daha pahalı alanlara ve/veya kent merkezlerine kaydırılır. Bu da özellikle gelişmekte olan ülkelerde kırsal alanda yaşayan ve sağlık hizmetine daha fazla ihtiyacı olan nüfus kesiminin sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamamasına yol açabilir .

2. Özel Amaçlı Vergiler

Vergi gelirleri genelde bir havuzda toplanır ve buradan hükümetlerin önceliklerine göre sektörler arasında dağıtılır. Özel amaçlı vergiler (earmarked veya hypothecated taxes), genel vergilerin dışında belli bir amaç için bazı mal (sigara, içki, lüks tüketim malları gibi) veya hizmetlerin (eğlence, seyahat gibi) üzerine konulan ek vergilerden elde edilen gelirlerin doğrudan amaç doğrultusunda örneğin sağlık hizmetlerinin finansmanında kullanılmasıdır. Güncel örnek olarak Sayısal Loto’da oynanan kupon başına ve her araç alım satımında koyulan ve kesintisiz eğitimin desteklenmesi için kurulan fonlara aktarılan ek vergiler verilebilir. Her ne kadar önemli bir kaynak olmasa ve toplanmasında ve dağıtımında güçlükler yaşansa da özel proje ve programların finansmanında başvurulabilir.

3. Sosyal Sigorta

Sigortanın fonları, temel olarak hem işverenin hem de çalışanın ortaklaşa ödediği sigorta primleridir. Sigorta kuruluşu ya doğrudan üyelerine sağlık hizmeti sunar (SSK’da olduğu gibi) veya diğer hizmet sunuculardan bellişartlarla üyeleri için hizmet satın alır. Ülkede yeterli sayı ve nitelikte hizmet sunucunun varlığı bu iki yoldan birisinin seçiminde belirleyici rol oynar.

Adından da anlaşılacağı gibi sosyal bir amacı olduğundan bu sigortalarda çok kazanan daha fazla öder, ancak tüm üyeler riskleri paylaşır (risk sharing veya pooled risk). Böylece en çok ihtiyacı olanların primleri artmaz. Özellikle düşük gelirli ve daha fazla sağlık hizmetine ihtiyacı olanların korunması bakımından hakkaniyete daha saygılıdır. Ancak işverenler primleri düşük tutmak için çalışanların ücretlerini düşük tutabilir daha sağlıklı kişileri istihdam etmek isteyebilirler ve/veya ödediği primleri ürettiği mal veya hizmetlere yansıtabilir. Sonuç olarak çalışanlar birşekilde ödenen primler için daha fazla sıkıntıya katlanmaktadır .

4. Diğer

Diğer kamu finansman yöntemleri arasında açığın finansmanı (deficit financing) veşans oyunları sayılabilir. Açık finansmanı daha çok iç veya dış borçlanmayla yapılabilir. Bu durumda ödenecek faizler, sunulan hizmetin maliyetlerini artıracaktır. Enflasyonun yüksek ve gelişmenin yavaş olduğu ülkelerin kredi bulmaşanslarının az olmasından dolayı devamlı ve güvenli bir metod değildir. Şans oyunları da aynışekilde güvenilir değildir.

II. Özel Kaynaklar

1. Özel Sigorta

Özel sigortacılık daha çok gelişmiş ülkelerde rağbet görmektedir. Ulusal sağlık sigortası veya NHS gibi ulusal düzeyde kapsayıcı sağlık hizmet sistemlerinin bulunmadığı ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir kaynaktır. Sosyal sigorta ve/veya genel vergi gelirleriyle finanse edilen sistemlerde ise genel kapsam dışında bırakılan ek veya bazı özel müdahalelerin (kozmetik cerrahi gibi) finanse edilmesi için başvurulabilmektedir. Sosyal sigortadan farkı, kişilerin ödemesi gereken primlerin havuz mantığı ile değil, sağlık yönünden kişisel riskleri ve hastalanma olasılıkları dikkate alınarak hesaplanmasıdır. Özel sigortacılığın genel olarak hakkaniyet ölçüsünde hizmete ulaşımı sağlamadığı kabul edilmektedir.

2. Toplumsal Finansman

Toplumun, kullandığı hizmetler için para ödemeden hizmetin verildiği binaların inşaasında işgücü sağlamadan, binanın tefrişinde yardım toplamaya kadar bir çok yöntemle hizmetlerin finansmanına katkıda bulunur. Ancak bu yöntem toplumun sağlık hizmeti ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamacağı ve bu nedenle de diğer kaynakların ulaşamadığı alanları doldurabileceği ve/veya onlara destek olarak kullanılabileceği ileri sürülmektedir .

3. Işverenin Finansmanı

Bazı durumlarda işveren çalışanlarının sağlık hizmeti ihtiyaçlarının karşılanması için bir üçüncü tarafa gerek duymadan doğrudan finansmanı üstlenebilir. Böylece çalışanlarına sağlık hizmeti vermek üzere, özel sektörden hizmet satın alır, doğrudan sağlık personeli istihdam eder veya gerekli sağlık kuruluşu ve ekipmanı temin eder .

4. Katkı Payları

Sağlık hizmetini kullananlardan sağlanan katkı payları (user charges), sağlık hizmetlerinin fiyat esnekliğinden yararlanarak özellikle kullanımı kısıtlayarak maliyetleri düşürme, gelirleri artırma gibi bir çok amaç için kullanılabilir. Katkı paylarının yararlarışuşekilde özetlenebilir :

 Kullanıcılar tarafından sağlık hizmetine olan veya olabilecek gereksiz/aşırı talebi kısıtlayabilir.

 Farklı hizmet basamakları için farklı miktarlarda belirlenen paylar, doğru kişinin doğru basamağa yönlenmesini sağlayabilir.

 Katkı payı alınmayan tüberküloz tedavisi, aşılama gibi hizmetlerin daha çok kullanılması sağlanabilir.

 Hizmet sunucu, hastasına ek bir mali yük getirebileceği için gereksiz hizmet sunumundan (reçeteye fazla ilaç yazma gibi) kaçınabilir.

 Elde edilen gelir, hizmetlerin geliştirilmesi için yeni bir kaynak olarak kullanılabilir.

Ancak hangi hizmetlere ne kadar katkı payı uygulanacağı cevap verilmesi oldukça güç bir sorudur. Çünkü kişilerin gereksiz talepleri azaltılırken, çok fakir olanların temel hizmetleri almalarını engellemeyecek bir miktar bulunmalıdır .

5. Doğrudan Cepten Ödemeler

Kişilerin kullandıkları sağlık hizmeti için kendi ceplerinden yaptıkları bütün doğrudan ödemelerdir. Sosyal sigortaşemsiyesi altında dahi olsa en azından yazılan ilaçların bedelinin belli bir kısmına yapılan katkı payları da aslında doğrudan cepten ödeme kapsamında değerlendirilebilir.

6. Döner Sermaye

Hastanedeki döner sermaye işletmesinin gelirleri hastanenin ihtiyaçlarını karşılamada kullanılırken, bir kısmı da, örneğin % 50’yi geçmemek kaydıyla, hastane personeline dağıtılabilir. Böylece personelin hastane gelirlerini olumsuz etkileyen davranışlardan (örneğin ücretsiz hasta bakımı veya kaynakların verimsiz kullanımı gibi) sakınması teşvik edilebilir. Bu dağıtım personelin kalifikasyonunun yanısıra döner sermayeye katkısı ve hizmet üretiminde gösterdiği performans da dikkate alınarak adil bir hesaplama yöntemi kullanılarak yapılmalıdır .