DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ERİŞKİN DÖNEME DEK SÜREBİLİYOR
Okul başarısı kadar kariyeri ve evlilik hayatını dahi etkileyebiliyor
Çocukluk döneminin en yaygın sorunu, dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu zamanında tedavi edilmediğinde belirtiler şekil değiştirse de, yaşamın ileri evrelerinde başarısızlığa hatta sosyal ilişkilerin yönetiminde güçlüklere neden oluyor.
Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) dikkat, dürtü kontrolü ve hiperaktivite problemleri ile karakterize nörolojik temelli bir tablo olduğunu belirten Neolife Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Bora Telaferli, “Belirtiler çocukluk çağında gelişse de ergenlik ve yetişkinlik dönemine dek sürebilir. Uygun şekilde belirlenip, tedavi edilmemesi halinde sürekli olarak yavaş öğrenme, okul/iş başarısızlığı, sorunlu ve gergin ilişkiler, düşük özgüveni içeren ciddi sonuçlar doğurur ve artmış depresyon, anksiyete ve hatta madde kullanımı riskine yol açabilir.” diyor.
Kişinin yaşadığı belirtilerin bileşimine bağlı olarak hastalığın “dikkat eksikliği ağırlıkta olanlar”, “hiperaktivite bozukluğu ağırlıkta olanlar” ve her ikisinin birlikte görüldüğü “birleşik tip olanlar” olmak üzere 3 ana tipi bulunduğunu kaydeden Telaferli, kişilerin zaman içinde bu tiplerden birinden diğerine geçiş gösterebildiğine dikkat çekiyor.
Batı ülkelerinde DEHB’nin okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarınyüzde 3 ila 5 kadarını etkilediği düşünülüyor. Sıklığını somutlaştırabilmek adına 25-30 kişilik bir sınıfta, en az bir çocukta DEHB görülebiliyor. Erkek çocuklarında kız çocuklarına kıyasla iki ila üç kat daha sık tanı konmasına karşılık, yetişkinlik döneminde bu fark ortadan kalkıyor. Bu çocukların çoğunluğu DEHB belirtilerini, ergenlik ve yetişkinlik döneminde de yaşamaya devam ediyor.
Çocukluktan ergenlik ve yetişkinlik dönemine geçişle birlikte açık DEHB belirtileri ortadan kalkabiliyor veya daha üstü kapalı hal alabiliyor. Örneğin; kişi kronik erteleme, zaman yönetimi, düzensizlik, dürtüsel karar verme süreçleri, düşünmeden konuşma ve evlilik ilişkilerinde sorunlarla mücadele etmek zorunda kalabiliyor veya hiperaktivitenin yerini huzursuzluk hissi alabiliyor.
DEHB tanısı koymak için kesin bir “test” bulunmuyor. Tanı, bir dizi davranış ve belirtilerin mevcudiyetine dayanılarak konuyor. Tanı için belirtilerin kişinin sosyal, akademik veya mesleki ortamlardaki gündelik işlevselliğini anlamlı şekilde bozacak yoğunlukta ve sürekli olması gerekiyor. Belli gıdaların fazla tüketilmesi, fazla televizyon izlemek, bilgisayar oyunu oynamak, iyi yetiştirilmemek veya disiplin eksikliği gibi şeyler DEHB gelişmesine neden olmuyor. Tam nedeni bilinmese de, araştırmalar genetiğin DEHB gelişmesinde en büyük rolü oynadığına işaret ediyor. DEHB için bir “mucizevi” çözüm bulunmuyor. DEHB tedavisi daha ziyade DEHB belirtilerinin daha etkili şekilde yönetilmesi ve baş edilmesine yönelik strateji ve müdahalelerin devreye sokulmasına dayanıyor.
Tedavinin daima kişinin öznel gereksinimlerine göre düzenlenmesi gerektiğini belirten Telaferli, DEHB’nin tedavisinde bütüncül yaklaşım sergilemekte fayda olduğunu belirtiyor ve tedavi için uyguladıkları yöntemleri şöyle sıralıyor:
• İlaç tedavisi
• Ailenin ve kişinin eğitilmesi
• Sosyal beceri eğitimleri ve psikoterapi
Bir zamanlar DEHB için çocukların gelişmesi, olgunlaşması ve büyümesi ile geçeceği düşünülse de DEHB belirtileri, ergenlik ve ötesine dek, tüm yaşam boyu devam edebiliyor. Bazı çocuklarda bozukluk büyüyünce geçerken, bazen de DEHB bulunan çocuk, DEHB bulunan yetişkinlere dönüşüyor. Belirtiler şekil değiştirse de, yaşamı etkilemeye devam ediyor. Uzmanlar, tedavi edilmemiş DEHB bulunan ergen ve yetişkinlerin daha fazla trafik kazası, okul/iş başarısızlığı, ilişki/evlilik sorunları, daha sık iş değiştirme ve işsiz kalma ve hatta madde kötüye kullanımı yaşamalarının muhtemel olduğunu vurguluyor.