Genel SağlıkHABERLER

MEME KANSERİNDEN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK

Meme kanseri kadınların korkulu rüyası. Çünkü her 8 kadından biri hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanıyor. Erken tanı ve evrelendirmenin doğru yapılması ise hayat kurtarıyor. Memede saptanan şüpheli lezyonların değerlendirilmesinde ve doğru evrelendirilmesinde çok sık kullanılan USG, mammografi ve MR gibi anatomik görüntüleme yöntemleri çeşitli durumlarda yetersiz kalabiliyor. Pozitron Emisyon Mammografi (PEM) veya meme PET son yıllarda geliştirilmiş olan teknoloji ile memedeki çok küçük boyutlardaki lezyonlar henüz anatomik olarak görüntülenebilecek düzeye gelmeden gösterilebiliyor. Meme PET’in 1.6 mm’ye kadar küçük boyuttaki lezyonları gösterebildiğini söyleyen Liv Hospital Nükleer Tıp Merkezi’nden Uzm. Dr. Nurhan Ergül “PEM diğer görüntüleme yöntemlerine kıyasla daha yüksek duyarlılıkta bulgular sunuyor. Ayrıca metal implantı olan veya klostrofobik hastalarda, obez veya kifozlu hastalarda MR, mamografi gibi diğer görüntülemelerin yapılamadığı durumlarda da PEM rahatlıkla yapılabiliyor” diyor.

Meme PET nedir ve hangi hastalarda kullanılır?

Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. Meme kanserinin erken tanısı ve evrelendirmenin doğru yapılması hastalığın seyrini ve sağ kalımı belirleyen çok önemli faktörlerdir. Memede saptanan şüpheli lezyonların değerlendirilmesinde ve ayrıca tespit edilmiş olan malign hastalığın doğru evrelendirilmesinde çok sık kullanılan USG, mammografi ve MR gibi anatomik görüntüleme yöntemleri çeşitli durumlarda yetersiz kalabilir. Pozitron Emisyon Mammografi (PEM) veya meme PET olarak adlandırılan ve son yıllarda geliştirilmiş olan teknoloji ile memedeki çok küçük boyutlardaki lezyonlar henüz anatomik olarak görüntülenebilecek düzeye gelmeden gösterilebilir. PEM, aslında uzun yıllardır onkolojide çeşitli tümörlerin tanı, evreleme ve takibinde çok sık kullanılan PET (Pozitron Emisyon Tomografi) tetkiki ile aynı prensipte çalışan ancak PET’ten çok daha yüksek rezolüsyonlu çekim yapabilen ve 1.6 mm kadar küçük boyuttaki lezyonları gösterebilen bir tetkiktir. Dünyada çok az sayıda merkezde ve Avrupa’da yalnızca iki ülkede bulunan Meme PET Liv Hospital Ulus bünyesinde Nükleer Tıp bölümüne bulunuyor.

Özellikle hangi hasta gruplarında faydalı oluyor?

Meme kanseri tanısı almış olan bir hasta operasyon öncesinde doktoru tarafından PEM için yönlendirilebilir. PEM ile memede diğer görüntüleme yöntemleriyle tespit edilemeyen lezyonlar varsa bunlar yüksek duyarlılıkla tespit edilerek hastalığın memedeki yayılımı kesin ve net bir şekilde ortaya konabilir. Böylece operasyon yapılacak alanın büyüklüğü daha doğru bir şekilde değerlendirilerek sonrasında yeniden operasyon geçirme riski ortadan kaldırılabilir. Ayrıca operasyon düşünülmeyen ve diğer tedavi yöntemlerinin uygulanacağı hastalarda tedavi öncesi ve sonrası yapılacak PEM çekimleri ile hastalığın tedaviye yanıtı çok net bir şekilde değerlendirilebilir. PEM’in diğer bir kullanım alanı da meme kanseri nedeniyle tedavi görmüş ve takip edilen hastalarda hastalığın nüks edip etmediğinin kontrolüdür. Bu hastalarda diğer görüntüleme yöntemlerine kıyasla daha yüksek duyarlılıkta bulgular sunar. Ayrıca metal implantı olan veya klostrofobik hastalarda, obez veya kifozlu hastalarda MR, mamografi gibi diğer görüntülemelerin yapılamadığı durumlarda da PEM rahatlıkla yapılabilir.

PEM çekimi nasıl yapılır?

Tıpkı PET çekimlerinde olduğu gibi PEM’de de hastalara şeker ile aynı yapıda ve düşük dozda radyoaktivite ile işaretlenmiş bir madde olan F-18 Fluorodeoksiglukoz (FDG) adındaki madde damardan enjeksiyon yoluyla verilir. Hastaların bu enjeksiyon öncesinde en az 6-8 saat kadar aç olması gerekir. Hastanın kan şeker düzeyi ölçülür ve kan şekeri 200 mg/dl’nin üzerinde ise enjeksiyon yapılmaz. Şekerinin düşmesi sağlandıktan sonra madde verilir. Radyoaktif madde enjekte edildikten sonra 60-90 dakika kadar vücuda yayılması beklenir. Bu süre içerisinde hasta gözlem odasında tek başına istirahat eder. Bekleme süresi sonunda hasta çekime alınır. Çekim sırasında hasta bir sandalyeye oturur ve tıpkı mamografi çekiminde olduğu gibi hastanın her iki göğsü ayrı ayrı iki dedektörün arasına yerleştirilerek yaklaşık 10’ar dakikalık olan çekimler yapılır. Bu çekimlerde hastanın göğsü mamografide olduğu gibi sıkıştırılmaz, yalnızca hareketsiz hale getirilir, bu yüzden mamografiye göre daha konforlu bir çekim yapılır.

Meme PET ile nasıl görüntüler elde edilir ve bunlar nasıl yorumlanır?

Tümör hücrelerinde şeker normal hücrelere göre daha fazla tutuluyor. Bu yüzden Meme PET çekiminde kullandığımız şekerle aynı yapıda olan FDG adındaki maddenin her iki memedeki tutulum ve dağılımı çekim sonrası bilgisayarda kullandığımız program aracılığıyla değerlendirilir. Oluşan tomografik kesitsel görüntüler uzman nükleer tıp hekimi tarafından yorumlanır. FDG’nin normal meme dokusuna göre fazla tutulduğu odaklar tutulum derecesine göre benign veya malign olarak rapor edilir.

Meme PET’te kullanılan radyoaktif maddenin hastalara herhangi bir zararı veya yan etkisi var mıdır?

Meme PET’te kullanılan radyoaktif şeker yarılanma ömrü oldukça kısadır ve vücuttan atılımı hızlıdır. Vücutta 24 saat içerisinde ölçülemeyecek kadar düşük düzeye iner. Ayrıca kullanılan maddenin hastaya verdiği radyasyon dozu sıkça kullanılan bilgisayarlı tomografi tetkiki ile aynı dozdadır. Hastalara herhangi bir yan etki veya alerjik reaksiyon oluşturma riski çok çok düşüktür.