Genel SağlıkHABERLER

TATİL DÖNÜŞÜ DEPRESYONA DİKKAT

Yaz ayları çoğu insan için tatil aylarıdır. Kişiler deniz ve güneşin tadına varmak, iş stresi ve şehir hayatının getirdiği yorgunluğu atmak adına yaz ayları ile birlikte tatil programlarını yapmaya başlarlar. Tatil çoğu için günlük yaşamın getirdiği stres, sıkıntı ve sorumluluktan uzaklaşmaktır. Kişiler tatil planlarıyla eğlenmeyi, dinlenmeyi ve en önemlisi “gerçeklikten kaçmayı” hedeflerler. Çoğu zaman da tatil bu hedeflerine ulaşmalarını sağlar. Ancak bu tatillerin dönüşlerinin kişiyi depresif duygulanıma hatta depresyona kadar sürükleyebilecek sonuçları olabilir. Bu riskli durumları iki ana başlık altında toplayabiliriz:

Tatilin beklenen kadar hatta kimi zaman daha iyi geçmesi

Tatili iyi ve istediği gibi yaşayan kişi bu tatil bittiğinde gerçekliğine döneceğini fark etmediği veya kabullenmediği takdirde sinirlilik, yorgunluk, tahammülsüzlük, konsantrasyon güçlüğü, uyku ve iştah düzensizliği gibi depresif duygudurum belirtileri gösterebilir. Araştırmalar özellikle lüks (kendi günlük hayat standardının üstünde) tatiller sonrası bu tip belirtilerin daha fazla görüldüğünü; kişilerin bu tatiller dönüşünde yoğun adaptasyon sorunları yaşadığını göstermektedir. Tatil süresi uzadıkça kişinin kendi gerçekliğinden uzaklaşması da o kadar köklendiğinden, bu belirtilerin uzun tatillerle birlikte daha yoğunlaştığı gözlemlenmiştir. Bu belirtilerin oluşma riskini azaltmak için kişiler tatilin “yeni bir gerçeklik” değil sadece bir “ara” olduğunu baştan fark etmelidirler. Ayrıca, döndükleri zaman iş ve sorumlulukları dışında kendileri için yapacakları aktiviteler hazırlamaları (konser bileti almak, yeni bir yemek kursuna başlamak, bir davet organize etmek vs.) ve iş yüklerini mümkün olduğunca tatil öncesinden azaltıp sonrasına rahat bir program bırakmaya çalışmaları önerilebilir.

Tatilin beklendiğinden kötü ve/veya beklentileri karşılamayarak geçmesi

Bu durum özellikle kontrolde olma inancı, ve mükemmeliyetçi yapısı yoğun olan kişilerin tatilleri sonrasında depresif duygulanım içine girmelerine yol açabilir. Bu kişiler için “kötü” geçen tatil onların başarısızlığı ve eksikliğidir. Bu da kabulü oldukça zor bir durum olup depresif duygulara yol açma olasılığındadır. Bu tip kişilerin baştan beklentilerini yüksek tutmamaya çalışmaları, bekledikleri gibi geçmeyen tatilin kendi hatalarının olmadığını görmeye çalışmaları, başarılı oldukları alanları kendilerine hatırlatıp bu durumun genel geçer bir gerçeklik olmadığını fark etmeye çalışmaları, mümkünse yeni bir kısa kaçamak tatil planlamaları önerilebilir. Bu başlık altındaki depresif duygulanım ilkine göre daha derin ve yoğun olabilir çünkü bir kök salmış bir kişilik ve düşünce yapısının ürünüdür. Bir uzman yardımı bu durumda hem o andaki sorun hem de kişinin genel anlamdaki hayat kalitesinin artmasına fayda sağlayacaktır.

VKV Amerikan Hastanesi
Uzman Psikolog Aslı AKKAN