Genel SağlıkHABERLER

OKULLAR AÇILDI, ÇOCUKLAR MİKROPLARI DA PAYLAŞMAYA BAŞLADI!

Alerjik çocuklar, normal çocuklara göre daha kolay hasta oluyorlar ve hastalıktan daha geç kurtuluyorlar!

Okulların açılmasıyla birlikte toplu yaşama alanlarını kullanmaya başlayan alerjik çocukların, enfeksiyonlara karşı daha fazla korunmasız olduklarını ve bulundukları ortamdan çok fazla etkilendiklerini belirten Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Yonca Nuhoğlu, aileleri ve okul yöneticilerini tehlikelere karşı uyarıyor!

ALERJİK ÇOCUKLAR İÇİN OKULDAKİ TEHLİKELER!

Okulların açılmasıyla birlikte kalabalık ortamlarda ders görmeye başlayan alerjik çocukların ailelerinin büyük bir korku yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Yonca Nuhoğlu, astım alevlenmesinin % 80’inin üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla tetiklendiğini belirtiyor. Çocuklarda çevre koşullarının, hırıltı, nefes darlığı, öksürük şikayetlerini arttırdığını, artan şikayetlerin daha fazla ilaç kullanmak anlamına geldiğini, bunun yanı sıra okul devamsızlığıyla da başarıların düştüğünü vurguluyor. Nuhoğlu, alerjik astım tedavisi hedefinin; daha az enfeksiyon geçirmek ve bu enfeksiyonları göğse inmeden atlatmak olduğunun altını çiziyor.

Su ve Sabunun Önemi

Prof. Dr. Yonca Nuhoğlu, havaların soğumasıyla artış gösteren viral enfeksiyonların çoğunun damlacık yolu ile bulaştığını belirtiyor. Nuhoğlu; okullarda enfeksiyonların yayılmasını önleyen en iyi yolun el temizliğinden geçtiğini vurgulayarak, su ve sabunun önemine değiniyor. El dezenfeksiyonu yapan jellerin bakterileri yok ederken, virüslere karşı etkilerinin tartışıldığını, içinde alkol bulunan el jellerinin buharlaşırken havaya kimyasal bir koku saldıklarını, bu kokunun alerjiye bağlı hassas hava yoluna sahip çocuklarda astım alevlenmesini oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Kapalı Mekanların Havalandırılması

Prof. Dr. Yonca Nuhoğlu; hava yolu ile bulaşan damlacık yolu enfeksiyonları önlemek için, sınıfların havalandırılmasının çok önemli olduğunu belirterek, havalandırmak yerine koku giderici oda spreyleri kullanmanın okullardaki en büyük tehlikelerden biri olduğunun altını çiziyor. Nuhoğlu; benzer bir tehlikenin de sınıflarda kullanılan kokulu yapıştırıcılar olduğunu, aktiviteler sırasında kokusuz yapıştırıcı kullanımının teşvik edilmesinin önemine değiniyor. Bunların yanı sıra mekanı çamaşır suyu ile dezenfekte etmek, astımlı olmayan kişilerde bile nefes darlığı yaratabildiğinin altını çiziyor. Okullarda kullanılan çamaşır suyu ile tuvalet ve yer temizliğinin okul saatleri dışında yapılmasını ve çok iyi bir havalandırmadan sonra çocukların içeri alınmasını tavsiye ediyor.

Astım için tehlike olduğu bilinmeyen ve okullarımızda sıklıkla yer alan çikolata ve diğer kakaolu ürünlere değinen Nuhoğlu, kakaonun yüksek miktarda kafein içerdiğini, midede reflüye yol açtığını ve reflünün de midedeki asitli yiyeceğin yutma borusundan yukarı soluk borusuna kaçması ile oluştuğunu, bununda önemli bir astım atak tetikleyicisi olduğunu belirtiyor. Özellikle sınıflarda ödül niteliğinde çikolata gibi gıdalar dağıtılmasının astımlı çocuklar için önemli bir tehlike olduğunu vurguluyor.

Prof. Dr. Yonca Nuhoğlu, kimyasallardan uzak kalan, su ve sabuna rahatça ulaşılabilen, çikolata, cips gibi sağlıksız gıdalara erişemeyen bir okul ortamında eğitim alan alerjik çocukların daha sağlıklı bir kış geçireceğinin altını çiziyor.