Genel SağlıkHABERLER

METABOLİK SENDROM ŞEKER, KALP VE TANSİYON SORUNLARINI TETİKLİYOR!

Hareketsiz yaşam ve dengesiz beslenme pek çok hastalığı beraberinde getiriyor. Bunlardan bir tanesi de “metabolik sendrom”. Son yıllarda hızlı bir artış gösteren metabolik sendrom özellikle şeker hastalığını, kalp sorunlarını ve yüksek tansiyonu tetikliyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. İrfan Berber metabolik sendromu tüm yönleri ile ele aldı.

Metabolik sendrom sosyoekonomik şartların düzelmesi ile tüm dünyada artan ciddi bir sağlık problemidir. Artan sosyoekonomik düzey, beraberinde hazır gıdaların tüketimini ve daha hareketsiz durağan yaşamı getirmiştir. Böylelikle bir dizi metabolik sorunun bir arada görülme sıklığı artmaya başlamıştır. Bu sorunlar şeker metabolizması, yağ metabolizması bozuklukları ve kan basıncındaki yükselme şeklinde olup “metabolik sendrom” olarak tanımlanır. Bu tanım Ulusal Kolesterol Eğitim Programı Erişkin Tedavisi tarafından önerilen basit ve yaygın olarak benimsenmiş bir tanımdır. ABD’de metabolik sendrom sıklığı genel olarak % 21.8 olup artan yaşla beraber bu oran %43.5’e kadar ulaşmaktadır. Toplumumuzda da bölgelere göre farklılıklar olmasına rağmen, metabolik sendrom sıklığı özellikle kadınlarda yüksektir.

Metabolik sendromun en sık görülen özellikleri şöyle sıralanabilir;

1- Yaşla artış söz konusudur, orta yaşlı ve yaşlı popülasyonda gittikçe artan oranlar vardır.

2- Metabolik sendrom bulunmayanlara göre kalp damar hastalıklarına yakalanma ve ölüm oranları oldukça yüksektir.

3- Şeker hastalığı gelişme riski 3 – 6 kat artmış ve bu artışa yüksek tansiyon hastası olma riski de eklenmiştir.

4- Doğurganlık yaşındaki kadınlarda kısırlık, adet düzensizliği, kıllanmada artış gibi bozukluklar sıklıkla beraberinde görülür. Doğal olarak bu bozukluklar nedeni ile kalp, beyin, böbrek, karaciğer gibi pek çok organ olumsuz etkilenir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; 2005 yılında toplam 58 milyon ölümün %30’unun (yaklaşık 17.500.000 ölüm) kalp damar sistemi ve beraberindeki hastalıklardan kaynaklandığı belirtilmektedir. 2020 yılında bu oranın %36’ya ulaşacağı öngörülmektedir. Bu durumda, hastalığın erken tespiti ve tedavisinin yapılması, gelecek açısından oldukça anlamlıdır.

Metabolik sendrom birkaç parametrenin bir araya gelerek oluşturduğu bir hastalık grubu olup bunlar;

• Şeker hastalığı ya da bozulmuş açlık şekeri varlığı,

• İnsülin direnci varlığı,

• Kan yağlarında dengesizlik (trigliserid>150 mg/dl, HDL-K erkeklerde <40 mg/ dl,kadınlarda<50 mg/dl), • Kan basıncı >130/85 mmhg ya da antihipertansif tedavi alıyor olmak,

• Bel çevresinin erkeklerde >94 cm, kadınlarda >80cm olması veya vücut kitle indeksinin >30kg/m2 olmasıdır.

Metabolik sendrom tanımı için bu değerlerin iki tanesinin yan yana olması yeterlidir.

Metabolik sendromlu hastalarda ilk ve ana tedavi stratejisi olarak, düşük kalorili diyetler ve egzersizle kilo verilmesi önerilmektedir. Kilo kaybı sağlanırken mevcut vücut ağırlığının 6 – 12 aylık sürede % 7 – 10 oranında düşürülmesi ve kilonun uzun dönemde korunabilmesi gerçekçi ve doğru olan yaklaşımdır. Uygun diyet ve egzersiz yapılan çalışmalarda, şeker hastalığına yakalanma oranını %60 azaltabilmektedir. Diğer taraftan tansiyon yüksekliği gibi ek problemlerin tedavisi zorunludur.

Sonuç olarak metabolik sendrom sıklığı gittikçe artan ciddi bir sağlık problemidir. Ancak erken tespiti ile geriletilip durdurulabilir. Bu nedenle düzenli takip ve sağlıklı yaşam şekli değişikliği gereklidir.