Genel SağlıkHABERLER

MENOPOZDAN SONRA ANNELİK UMUDU

Tıpta devrim sayılabilecek başarıya, Türk doktor imza attı. Cornell Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kutluk Oktay, dünyada ilk kez meme kanserli hastasının dondurduğu yumurta dokusundan sağlıklı embriyo elde etti.

6 yıl saklanan yumurta dokusu, hastanın tedavisinin tamamlanmasının ardından karın cilt altına yerleştirildi. Tekrar fonksiyon kazanan yumurtalardan dış koşullarda elde edilen embriyo, hastanın rahmine transfer edildi. Ancak ilk uygulamada gebelik sağlanamadı.

Bir Türk doktorun çalışmaları sonucu dünyada ilk kez gerçekleştirilen uygulamayla meme kanserli hastanın, tedavi öncesi dondurulan yumurta dokusu, 6 yıl sonra karın cilt altına yerleştirildi. Tekrar fonksiyon kazanan yumurtalık dokusundan, sağlıklı embriyo elde edildi. Amerikan Cornell Üniversitesi Üreme ve Kısırlık Merkezi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kutluk Oktay’ın, saygın bilim dergileri arasında anılan Lancet’te yayınlanan tıpta devrim sayılabilecek uygulaması, menopozdan sonra annelik ümitlerinin de artık hayal olmadığını kanıtladı.

Dünyada yankı uyandıracak çalışmasıyla ilgili olarak bilgi veren Prof. Dr. Oktay, “Bu işlem, menopozu geri döndürebileceği gibi kanser tedavisi görenlerin gelecekte hamile kalmasına yol açabilir” dedi.

Prof. Dr. Oktay’ın açıklamasına göre, tıpta yeni bir devir açan çalışma, 30 yaşında meme kanserli bir hastada gerçekleştirildi. Yumurtalığı çıkarılarak dondurulan ve bu arada kanser tedavisi gören hasta, 5 yıl sonra Dr. Oktay ile tekrar bağlantı kurdu. Yapılan ayrıntılı incelemelerin ardından dondurulan yumurtalık dokusundan alınan 15 parça çözülerek, hastanın karın cilt altına yerleştirildi. Bu işlemden 3 ay sonra yumurtalık dokusunun hormon ve yumurta üretmeye başladığı görüldü. Tüp bebek işlemi için her ay yumurta toplanan hastadan, 8 ay içinde 20 yumurta elde edildi. Yumurtalardan 8 tanesinin uygun görülmesi üzerine dış koşullarda döllenme için başlanan işlemlerin sonunda 4 hücreli evreye kadar sağlıklı olduğu izlenilen bir embriyo oluşturuldu ve hastanın rahmine transfer edildi. Ancak başarı şansı yüzde 10’larda bulunan tek embriyo transferinden gebelik elde edilemedi.

“DOĞURGANLIK KORUNABİLECEK”

Çalışmalarına devam ettiklerini bildiren Prof. Dr. Kutluk Oktay, bu tekniğin, hastaların doğurganlıklarının korunmasına yardımcı olabileceğini, yumurta harabiyetine ve erken menopoza yol açan kemoterapi ve radyasyon işlemleri ile diğer bazı tedavilerden yıllar sonra hamileliğin oluşmasını sağlayabileceğini belirtti. Bu işlemler öncesinde yumurtalıkları alınıp dondurulan hastaların, söz konusu teknikle tekrar doğurganlıklarına kavuşabileceklerini kaydeden Prof. Dr. Oktay, bu şekilde menopozun da geri döndürülebileceğini bildirdi.

Prof. Dr. Oktay, kadının yumurta dokusu dondurularak doğurganlığını koruyan çalışmanın, hamileliği de mümkün kılması açısından büyük önem taşıdığını söyledi. İşlemin, erişkin ve çocuklardaki bir çok hastalık tipini ilgilendirdiğini belirten Prof. Dr. Oktay, tekniğin, pediatrik kanser hastalarıyla iyi huylu hastalıklar sebebiyle cerrahi işlem sonucu yumurtalıklarını kaybedecek yetişkin hastalarda da kullanılabileceğini açıkladı.

“YAŞLANMAYI ÖNLEMEK…”

Bu teknikten yararlanılması için mutlaka kanser hastası olunması gerekmediğini ifade eden Prof. Dr. Oktay, bazı hematolojik ve kemik hastalıklarında uygulanan tedavinin de doğurganlığı önleyebildiğini söyledi.

Prof. Dr. Kutluk Oktay, şunları kaydetti: “Aynı zamanda bir kadın, yumurtalığından bir parçayı, yaşlanmayı önlemek için, gelecek için saklayabilir mi? sorusu da her zaman tartışılmaktadır. Siz yumurtalık dokusunu, istediğiniz sürece saklayabilirsiniz ve muhtemelen gelecekte doğurganlığı sağlayabilirsiniz. Ancak bunun başarılabilmesi için daha çok çalışma gerekmektedir. Bu, aynı zamanda göreceli olarak hastalar için daha kolay işlemdir. Dokunun deri altına yerleştirilmesi ve yumurtaların toplanması, lokal anestezi ile yapılabilir. Bu sırada hastayla sohbet edebilirsiniz.”

Dünyada henüz bir düzineden az hasta üzerinde yapılan yumurta dokusunun dondurulup çözüldükten sonra yeniden yerleştirilmesi işleminde, dokunun ne kadar süreyle aktif kalacağının henüz tam olarak bilinmediğini de ifade eden Prof. Dr. Oktay, “Ancak vücut içindeki tipik yumurta dokusu kadar kalma eğiliminde olmadığını düşünüyoruz” dedi.