Genel SağlıkHABERLER

KALP KRİZİ, HASTALARI UYURKEN YAKALIYOR!

Uyku apne sendromu uyku sırasında solunumun tekrarlayan bir şekilde durmasıyla karakterize tehlikeli bir hastalık. Obstrüktif (tıkayıcı) ve santral (merkezi) olmak üzere başlıca 2 tipe ayrılır. Tıkayıcı uyku apnesi, uyku sırasında oluşan tam veya kıs

Tıkanma atakları ortalama 10-30 saniye sürer. Ancak bu süre bir dakika ya da daha uzun süreye yükselebilir. Uyku apne sendromu hayatı tehdit eden birçok hastalığa neden olabilir. öyle ki bu sendrom kalp krizi ve inme riskini 3 kat artırır, ölüm de genellikle kişileri uyurken yakalar. Bu nedenle yüksek sesli horlama sessizlik periyodları ile kesintiye uğruyorsa, zaman kaybetmeden bir hekime başvurmak çok önemli.
Kalp krizi ve inme riskini 3 kat artırıyor
Uyku apne sendromu; hipertansiyon, kalp damar hastalığı, şeker hastalığı, beyin damar hastalıkları (inme) ve obeziteye neden olur.
Kalp krizi ve inme riski uyku apne sendromu olan kişilerde olmayanlara göre yaklaşık 3 kat yüksek bulunmuş. Uyku apnesi olan hastalarda uyku sırasında ve sabah erken saatlerde kan pıhtılaşması artar ve bu durum sabaha karşı kalp krizi ile inmenin oluşmasına yol açabilir.
Hipertansif hastaların yaklaşık yüzde 30‘u, kalp krizi veya inme geçirmiş hastaların yaklaşık yüzde 60-70’inde obstrüktif uyku apne sendromu tespit edilir.
Uyku apnesi olan hastaların yarısında hipertansiyon görülür. Uyku apne sendromu, kalp yetmezliği ve kalp ritim bozukluklarına da yol açabilir.
İnsülin ve açlık kan şekeri uyku apnesi olan hastalarda daha yüksek bulunur. Diyabet gelişme riski bu kişilerde normal popülâsyona göre yüksek olur, tip 2 diyabet uyku apnesi olan hastaların yaklaşık yüzde 30’unda görülür.
Kısa kalın boyun ve küçük çene de riski artırıyor
Uyku apnesi kadınlarda yaklaşık yüzde 2, erkeklerde ise yaklaşık yüzde 4 oranında görülür. Yaşla birlikte görülme sıklığı artar ve kadınlarda yüzde 19, erkeklerde ise yüzde 28’e, kadar yükselir. Tüm dünyada giderek artan şişmanlık (obezite) uyku apne sendromunun sıklığını belirgin şekilde artırır. Obez kişilerde bu sıklık 10 kat daha yüksek olsa da hastalık zayıf kişilerde de gelişebilir. Kısa kalın boyun, küçük çene gibi yapısal özellikler, genetik faktörler, sigara, alkol kullanımı ve hipotiroidi gibi endokrin hastalıklar uyku apne sendromunun sıklığını arttırır. Menopoz ve yaş da kadınlarda risk faktörleri arasındadır.
Hava yolu daralınca, solunum duruyor
Tıkayıcı apnelerde uyku sırasında solunum yolundaki kasların gevşemesi nedeniyle hava yolunun daralması, hatta bazı kişilerde tam olarak kapanması sonucu solunum durabilir. Göğüs ve karın kaslarının kasılmaya devam etmesi nedeniyle bir süre sonra solunum yolu kasları tekrar kasılır ve havayolu açılır. Bu olay sırasında apnenin süresi ve şiddetine bağlı olarak kandaki oksijen seviyesi düşer ve uyku kesintiye uğrar. Bu uyanıklığın kısa sürmesi nedeniyle kişi uyandığının farkına varamaz. Santral uyku apnesi çok daha nadir görülür ve beyinden solunum kaslarına doğru sinyallerin ulaşmaması nedeniyle ortaya çıkar.
Horluyor ve gece ikiden fazla idrara çıkıyorsanız, dikkat!
Uyku apnesinin en önemli belirtileri arasında horlama, gün içi uyku hali ve uykuda solunum durması yer alır. Horlama şiddetli olur ve zaman içinde giderek artar. Yüksek sesli horlama sessizlik periyodları ile kesintiye uğruyorsa uyku apne sendromu açısından değerlendirmek gerekir. Bunun dışında; gece terlemesi, gece sık idrara çıkma, sabahları ortaya çıkan baş ağrısı, uykuya dalmakta ve sürdürmekte zorluk, dikkat bozuklukları, unutkanlık, libido azalması, uykuda anormal hareketler, uykuda göğüs ağrısı, reflü, uykuda boğulma hissi, gece ortaya çıkan kalp ritm bozuklukları, sabah kan basıncı yüksekliği ve ağız kuruluğu gibi belirtiler uyku apne sendromu olan kişilerde farklı sıklık ve düzeylerde ortaya çıkar. Huzursuz uyku, göğüs terlemesi hastaların yaklaşık yarısında görülür. Hastaların yüzde 85’inde gece ikiden fazla idrara çıkma öyküsü bulunur. Bu kişilerde şeker hastalığı ve prostat araştırılsa da uyku apne sendromunda gece idrara çıkma horlama kadar spesifik bir belirti olarak yer alır.
Hava üfleyen maske solunumun durmasını önlüyor
Uyku apnesinin temel tedavi yöntemini sürekli pozitif basınç (CPAP) oluşturur.  Bu yöntemde
uyku süresince kullanılan burun maskesi ile pozitif basınçlı hava verilerek solunum yollarının açık kalması sağlanır. Maskeyle verilen hava sayesinde hastaların uyku süresince apneleri gelişmez, oksijen seviyeleri düşmez, uyanıklıklar oluşmaz ve horlama kesilir. Bu tedavi yüksek tansiyon, damar hastalıkları, diyabet, obezite ve depresyon gibi apneyle birlikte bulunan hastalıkların kontrol altına alınması kolaylaştırır. CPAP tedavisi dışında uyku apne sendromunun tedavisinde, eşlik eden hastalıkların tedavisi, kilo verme tedavisi, cerrahi tedavi (bariatrik cerrahi, üst solunum yolu cerrahisi), ağız içi araçlar ve uyuma pozisyonu tedavisi gibi seçenekler de bulunur.