Genel SağlıkHABERLER

GENİZ KANSERİNİN GENÇLERDE GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR

Nazofarenks (geniz) burnun gerisinde, kabaca başımızın tam merkezinde bulunan kör bir boşluğun adı. Geniz burun boşluğunun arkasında, kafa tabanında ve orta kulağa östaki tüpü aracılığıyla açılan bir bölgede yer alıyor. Diğer kulak burun boğaz hastalıkları ile benzer şikayetler göstermesi ve hastanın doktora geç başvurması gibi nedenlerle erken dönemlerde saptanması zorlaşıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, nazofarenks kanserlerinin Çin başta olmak üzere daha çok Asya ülkelerinde görülmesine karşılık, ABD ve Avrupa’da daha nadir ortaya çıktığını söylüyor.

Türkiye’de ise hastalığın göreceli olarak daha sık ortaya çıktığını, diğer kanserlerden farklı olarak önceki yıllarda daha çok ileri yaş grubunda sık görülürken; ülkemizde 10-20 yaş grubunda bu kanser türünün görülme sıklığının arttığını belirtiyor. Hastalığın kesin nedeni bilinmemekle birlikte tütsülenmiş yiyecek tüketilmesi, kimyasal maddelerle temas etmek, Epstein-Barr Virüs (EBV) enfeksiyonu, kronik burun enfeksiyonları öne sürülen risk faktörleri arasında yer alıyor. Erken yaş grubunda görülmesinin olası nedenleri arasında akraba evliliklerinin rolü olabileceği yolunda şüpheler bulunuyor.

Geniz eti kanserinin belirtileri hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Enis Özyar, bunları şöyle sıralıyor:

• Burun tıkanıklığı
• Burun kanaması
• Genizden konuşma ve konuşma bozukluğu
• Tek ya da çift taraflı işitme kaybı, uğultu (orta kulakta sıvı birikimine bağlı)
• Boyunda şişlik (tek ya da çift taraflı)
• Şaşılık, çift görme, görme bozuklukları
• Yüzde uyuşukluk, karıncalanma, ağrı
• Koku alma bozuklukları
• İçilen sıvıların burundan gelmesi

AKCİĞER, KEMİK VE UZAK DOKULARA YAYILABİLİYOR

Hastalığın tanısının nasıl konulduğunu belirten Prof. Dr. Enis Özyar, “Belirtilen şikayetler nedeniyle bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulduğu takdirde, yapılan fizik muayenede geniz bölgesi, endoskop yardımı ile net bir şekilde görüntülenebiliyor. Daha ileri tanı araçları olarak, özellikle Ebstein-Barr Virüse (EBV) yönelik kan tahlilleri, boyun ultrasonu, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG), pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılıyor” diyor. Hastalığın kesin tanısının lokal veya genel anestezi ile geniz bölgesinden alınan biyopsinin patolojik değerlendirmesi ile konulduğunu söyleyen Prof. Özyar, “Nazofarenks (geniz) kanserleri, çevreye doğru büyüyerek burun içine, damağa, yutağa, yukarıda beyne yayılabiliyor. Bölgesel sıçrama yaparak boyunda lenf bezlerine ve daha da ötesi akciğer, kemik gibi uzak dokulara yayılım gösterebiliyor” diye konuşuyor.

BAŞARIYLA TEDAVİ EDİLEBİLİYOR

Hastaliğin tedavisi hakkında da çeşitli bilgiler veren Prof. Dr. Enis Özyar, şunları söylüyor:

• Hastalığın evresine göre ya sadece radyoterapi uygulanıyor ya da radyoterapi ve kemoterapi birlikte kullanılıyor.
• Bu bölge kanserlerinin tedavisinde cerrahinin yeri sınırlı. Bu hastalarda cerrahi tedavi, biyopsi almak için ve kulakta sıvı varlığında kulak zarına havalandırma tüpü takmak amacı ile uygulanıyor.
• Uygun olan bazı hastalarda, radyoterapi ve kemoterapiye dirençli veya nüks eden olgularda, genizdeki tümöre de cerrahi uygulanabiliyor.
• Bu hastalığın tedavisi ise diğer kanserlere göre oldukça başarılı. Tedavinin başarısının en önemli bölümünü hastalık yayılımının doğru saptanması, gelişmiş radyoterapi tekniklerinin kullanılması, kemoterapinin uygun vakalarda tedaviye eklenmesi oluşturuyor. Radyoterapi tekniği olarak yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) kullanılıyor. Bunda amaç, hedef tümör hücrelerine yüksek doz, çevre sağlıklı dokulara ise yüksek oranda korumak. Bu tedavi hastalığın tedavisi başarı yanı sıra geç dönemde meydana gelebilecek yan etkilerin azaltılması açısından önem taşıyor.