FAZLA KİLOLAR VE HAREKETSİZLİK DİYABET NEDENİ
Ataşehir Memorial Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Deniz Şahin Şimşek, “Diyabet hastalığı ve tedavisi” hakkında bilgi verdi.
İnsülin, pankreastan salgılanan ve şekerin hücre içine girmesini sağlayan bir hormondur. Diyabet ise; pankreastan salgılanan insülin hormonunun azlığı, yetersizliği ya da etkinliğinin azalması sonucu ortaya çıkan ve kan şekerinin yüksekliği ile seyreden bir hastalıktır. Ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma, el ve ayaklarda güçsüzlük, tekrarlayan enfeksiyonlar, sürekli açlık hissi, ani kilo kaybı, yavaş iyileşen yaralar en sık görülen belirtilerdir. Kilolu, hareketsiz, ailesinde diyabeti olan, gebelik sırasında şekeri yüksek seyreden kişiler daha fazla risk altındadır.
Fazla kilo ve hareketsizlik “insülin direnci” adı verilen duruma yola açar yani vücutta insülin bulunmasına rağmen etkisini gösteremez. Bu yolla diyabet gelişimine neden olur. Haftada en az 3 gün 45 dakika tempolu yürüyüş, yürüme mesafesindeki yerlere giderken araç kullanmamak, yürüyerek gitmek, mümkün olduğunca asansör kullanmamak, bilinçsiz diyet yapmamak, şekerli -yağlı gıdaları diyetimizde sınırlı olarak bulundurmak ilk akla gelen önerilerdir.
SİZİN DİYABET TİPİNİZ HANGİSİ?
Tip 1 Diabet: “Gençlik çağı diyabeti” de denilir. Genellikle 5-15 yaşları arasında ve ani başlangıçlıdır. Bilinmeyen bir nedenle pankreasın insülin üreten hücrelerinin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan tiptir. Bu nedenle tedavide mutlaka insülin kullanmaları gerekir.
Tip 2 Diabet: Pankreas, insülin üretir; ancak ya üretilen miktar azdır ya da insülin yeterince etkisini gösteremez. Çoğunlukla başlangıçta diyet, egzersiz ve ağızdan ilaçlarla tedavi edilir. Ancak belirli bir süre sonra insülin tedavisine ihtiyaç duyulabilir.
Gebelik Diyabeti: Hormonal değişikliklere bağlı olarak daha çok gebeliğin ikinci yarısında ortaya çıkar. 24-28. haftalar arasında her gebeye yapılan tarama testinde gebelik diyabeti gelişip gelişmediği anlaşılır.
Gebelik diyabetinin tedavisinde ağızdan ilaçlar kullanılamaz. Diyet ve gerekiyorsa insülin tedavisi uygulanır. Genelllikle gebelikten sonra düzelir; ancak bu kişilerde ileride diyabet geliştirme olasılığı çok daha fazladır.
DİYABET EVDE ŞEKER ÖLÇÜMÜ İLE KONTROL ALTINA ALINMAZ
Genellikle hastalarımızın en sık yaptığı yanlış, evde şeker ölçümü yaparak kendi kendilerini takip etmeleri ve doktora çok nadir gitmeleridir. Oysa ki; evde şeker ölçümünün amacı hasta kendini kötü hissettiğinde doktora gidene kadar şekerini ölçüp, şeker düşüklüğünü ya da yükseklğini tespit edebilmektir. İyi bir diyabet takibinde her 3 ayda bir yapılan testlerin tekrarlanması ve yine belirli aralıklarla hastanın göz muayenesinin yapılması, nöroloji ve kardioloji hekimi tarafından da değerlendirilmesi gerekebilir.
DİYABET TEDAVİSİNİN EN ÖNEMLİ AYAĞINI DİYET OLUŞTURUR
Diyetine uymayan bir hastanın şekerini düzenlemek hiçbir şekilde mümkün olmaz. Günde 3 ana ve 3 ara öğünden oluşan, hekim, hasta ve diyetisyenin birlikte belirleyeceği diyet listesine uymak, tedavinin en önemli kısmıdır. Bunun dışında ağızdan alınan ilaçlarda aç ya da tok alınması önerilenlerde bu kurala uyulması, insülin kullanan hastalarda ise insülinin her zaman yemekten önce yapılmasına ve insülinden sonra her zaman yemek yenilmesine dikkat edilmesi önemlidir.
DİYABETİN KOMPLİKASYONLARI NELERDİR?
Hastada acıkma, baygınlık, terleme, ellerde titreme gibi bulgular ile kendini gösteren hipoglisemi ve halk arasında şeker koması olarak nitelendirilen hiperglisemi ve ketoasidoz diyabetin kısa süreli komplikasyonlarıdır. Uzun süreli komplikasyonlar ise; diyabetik göz, böbrek, sinir ve damar hastalıklarıdır..