EPİDEMİYOLOJİ
1-) Epidemiyoloji nedir?
-Epidemiyoloji sağlık sorunlarının tanımlanması, nedenlerinin araştırılması, sağlık sistemi ile ilgili önceliklerin belirlenerek sağlık sorunlarının çözümü doğrultusunda çalışmalar yürütülmesi bilimidir.
2-) Bilimsel yöntemin aşamaları:
• Gözlem: Doğadaki ve toplumdaki olayların gözlemlenmesi sürecidir.
• Hipotez oluşturma: Gözlenen olayların nedenleri ile ilgili hipotez oluşturmadır.
• Gerçekleme: Oluşturulan hipotezlerin denenmesi sürecidir.
• Genelleme: Bir dizi denemenin ardından hipotezlerin genelleştirilerek önce teori sonra da bilim yasasına dönüşmesi sürecidir.
-Ancak bilim ve bilimsel çalışmanın ne olduğu sorusunun yanıtının aslında tartışmalı olduğunu belirtelim. Paul Feyerabend, “Yönteme Karşı” (Against Method) adlı kitabında bilimsel görüşlerin doğruluğu ya da yalnışlığı konusunda yukarıda özetlediğimiz bilim metodolojisine karşı etkili eleştirler getirmektedir. Örneğin Feyerabend’e göre 17. Yüzyıl’da Kopernik’in Evren tasarımının, Dünyanın Evrenin merkezinde tasarlandığı Batlamyus Modelinin yerini almasının nedeni gökyüzündeki olguları daha iyi açıklaması değildi. Bilimde bir hipotezin doğru ya da yanlış kabul edilmesi, insanların olaylara bakış açısını belirleyen ve hipotezlerin içeriğinden kısmen bağımsız bir dizi etken tarafından belirlenir. Bu etkenlerin neler olduğu konusu ile ilgili Feyerabend’in bu kitabının yanı sıra Thomas Khun’un “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı ünlü kitabını incelemekte fayda var.
3-) Epidemiyolojik araştırma tipleri
1. Tanımlayıcı araştırmalar: Sağlık sorunlarının tanımlanması ve sorunlarla ilgili hipotez taranması ya da oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalardır.
2. Analitik araştırmalar: Sağlık sorunlarıyla ilgili hipotezlerin test edildiği çalışmalardır.
3. Müdahale araştırmaları: Analitik çalışmalar sonucu belirlenen nedenleri doğrultusunda sağlık sorunlarının çözüme kavuşturulması amacıyla yürütülen çalışmalardır.
4. Yöntembilimsel araştırmalar: Çalışmalarda kullanılan çeşitli yöntemleri incelemek ve birbirleriyle karşılaştırmak amacıyla yapılan çalışmalardır.
-Ancak bu sınıflandırmanın bütün sınıflandırmalar gibi bazı kısıtlılıklarının bulunduğunu belirtmek gerekir. Öncelikle araştırma metodolojisi bir bütün olarak ele alınmalıdır. Hangi tip çalışma olursa olsun, bütün çalışmaların yukarıda saydığımız özellikleri bölümler halinde içermesi gerekir. Örneğin bir tanımlayıcı çalışma, her ne kadar hipotez oluşturmak amacıyla yapılsa da bu hipotezin sınanması ve doğruluğu ölçüsünde daha sonra bir müdahale çalışmasının yürütülmesi, çalışmanın amaçları kapsamındadır. Ayrıca ister analitik çalışma olsun, ister müdahale çalışması olsun bütün çalışmaların raporu içerisinde, daha önceki çalışmalar ışığında ilgili sağlık sorunun tanımlayıcı özelliklerinin kısaca belirtilmesi gerekir. Bununla beraber günümüz araştırmacılarının müdahale çalışmalarını doğru düzgün ve adına yaraşır birşekilde gerçekleştiremediğini eklemek isterim. Eğer yeterli sayı ve nitelikte müdahale çalışması yapılabiliyor olsaydı, takdir edersiniz ki, sağlık sistemimiz bugünkü durumunda olmazdı!
4-) Hipotez oluşturma yöntemleri kısacaşuşekilde özetlenebilir:
• Farklılık yöntemi ( Method of difference): Bir olayın varlığı, bir etkenin yokluğu durumunda gerçekleşiyorsa, etken o olayın nedeni olabilir.
• Çakışma yöntemi ( Method of agreement): Bir olayın varlığı, bir etkenin varlığı durumunda gerçekleşiyorsa, etken o olayın nedeni olabilir.
• Birlikte değişme yöntemi ( Method of concominant variation): İki olay niceliksel olarak birlikte azalıp, çoğalıyorsa bu olaylardan biri diğerinin nedeni olabilir.
• Artıklar yöntemi ( Method of residues): Bir olayın gerçekleşmesinin nedeni olduğu düşünülen bir etkenin bulunmadığı durumlarda, söz konusu olayın gerçekleştiği gözlenmekte ise, olayın söz konusu etkenin dışında başka etkenleri de bulunuyor olabilir.
• Benzerlik yöntemi ( Method of analogy): Bir olayın nedeni olan bir etken, o olaya benzer özelliklere sahip olan başka olayların da nedeni olabilir.
5-) Tanımlayıcı Araştırmalar:
Tanımlayıcı araştırmaların amacı hipotez taramak ya da hipotez oluşturmaktır. Sağlıkla ilgili sorunların tanımlanması bu araştırmaların temel stratejisini oluşturur. Yöntem ise araştırmaya konu olan topluluğun kişi, yer, zaman özellikleri gibi özelliklerinin tanımlanmasıdır.
Tanımlayıcı Araştırmalarda Tanımlanan Özellikler:
Kişi Özellikleri: Yer Özellikleri: Zaman Özellikleri:
-Yaş -Kurum içi yer -İnkübasyon süresi
-Cinsiyet -Kırsal kentsel -Günlük ritm
-Etnik Yapı -Ulusal -Mevsimsel periyodisite
-Meslek -Bölgesel -Seküler trend
-Sosyoekonomik durum -İklim, Coğrafi özellikler
Tanımlayıcı araştırmalar aracılığıyla belirli bir hastalığı bulunan kişilerin yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik özellikleri ve sahip oldukları hastalık ile ilgili bazı özelliklerin neler olduğu tanımlanabilir. Buşekilde söz konusu grupta hastalığın oluşmasından sorumlu etkenlerin neler olduğu konusunda hipotez oluşturulabilir.
6-) Analitik Araştırmalar:
Analitik araştırmaların amacı tanımlayıcı araştırmalar aracılığıyla oluşturulan hipotezleri sınamaktır. Bu araştırmaların temel stratejisi, söz konusu sağlık sorunun nedenine ilişkin oluşturulan hipotezin, kontrol grubu kullanılarak sınanmasıdır. Analitik araştırmalar değişik yöntemler kullanılarak yürütülebilir:
• Kohort tipi analitik araştırmalar
Kohort çalışmalar, belirli bir sağlık sorunu ile ilişkili olabileceği düşünülen bir etkenle karşılaşan grupla, bu gruba bazı özellikler açısından benzemekle beraber etkenle karşılaşmayan bir kontrol grubun ileriye doğru izlenmesi yoluyla etkenle sonuç arasındaki ilişkinin araştırılabildiği çalışmalardır. Kohort çalışmalar aracılığıyla rölatif risk hesaplaması yapılabilmektedir.
Rölatif risk = (etken + insidans) / (etken – insidans)şeklinde formüle edilebilir. Ayrıca bu çalışmalar aracılığıyla,
Atfedilen risk = (etken + insidans) – (etken – insidans) ve
Korunabilirlik hızı = (etken + insidans) – (etken – insidans) / (etken + insidans) hesaplamaları da yapılabilmektedir.
• Olgu-kontrol tipi analitik araştırmalar
Olgu kontrol çalışmaları belirli bir sağlık sorununa sahip olan bir olgu grubuyla, bu gruba bazı özellikler açısından benzemekle beraber söz konusu sağlık sorununa sahip olmayan bir kontrol grubunun, etkenle karşılaşma durumunun geriye yönelik olarak karşılaştırılması yoluyla etkenle sonuç arasındaki ilişkinin araştırılabildiği çalışmalardır. Bu çalışmalar aracılığıyla tahmini rölatif risk (odds ratio) hesaplaması yapılabilmektedir.
Tahmini rölatif risk;
Olgu grubunda etkenle karşılaşanlar x Kontrol grubunda etkenle karşılaşmayanlar ,şeklinde formüle edilebilmektedir.
Olgu grubunda etkenle karşılaşmayanlar x Kontrol grubunda etkenle karşılaşanlar
• Prevelans araştırmaları
Prevelans araştırmaları bir bölgede belirli hastalıkların prevelanslarının belirlenmesi için yapılan saha taramasışeklindeki çalışmalardır. Bu çalışmalar sırasında elde edilen veri tabanı üzerinde, yuvalandırılmış olgu kontrol ya da kohort çalışmalar gibi ikinci aşama çalışmaların da yürütülmesi olanaklı olabilmektedir.
7-) Müdahale Araştırmaları:
Müdahale araştırmlarının amacı analitik araştırmaların sağlamasının yapılamsıdır. Hatırlayacağınız üzere, analitik araştırmaların sonucunda bir hipotezin doğru olup olmadığına ilişkin bir sonuç ortaya çıkmaktaydı. Ancak bilimsel çalışma yöntembilimi kendi içinde tutarlılığı olan bir takım düşüncelere değil, gerçek yaşamdaki olgulara dayalı olmalıdır. Bu nedenle yürütülen çalışmalar aracılığı ile doğru kabul edilen bir düşüncenin gerçek yaşamdaki etkileri görülmeksizin, yani kabul edilen hipotez bir de müdahale araştırmaları aracılığı ile doğrulanmaksızın “dereyi gördüm diyerek paçaları sıvamamakta” fayda vardır. Müdahale araştırmalaraının temel stratejisi ise müdahale grubunun kontrol grubu ile karşılaştırılmasıdır. Modern bilimin önemli özelliklerinden biri de bildiğiniz gibi nesnellik ilkesinin yöntembilim içerisindeki yeridir. Bu nesnelliğin sağlanabilmesi için de, bir hipotezin sınanaması sırasında sorumlu olduğu düşünülen etkenlerin dışındaki etkenler açısından benzer özellikler gösteren kontrol grubu ile karşılaştırma yapılması, bilimsel yöntemin vazgeçilmez temel stratejisidir. Her ne kadar bazı postmodern filozoflar, “hiç bir düşünce nesnel değildir” deseler de nesnelliği, bilimsel yöntemin ayırıcı özelliklerinden biri olarak kabul etmek durumundayız. Müdahale araştırmalarında kontrol grubu ile müdahale grubunu karşılaştırma sırasında kullanılabilen bazı yöntemler iseşunlardır:
• Randomizasyon
• Eşleştirme
• Farkına vardırmama
😎 Yöntembilisel Araştırmalar:
Yöntembilimsel araştırmaların amacı çalışmalar sırasında kullanılan gözlem ve ölçüm yöntemlerinin bazı özelliklerinin belirlenmesidir. Bu araştırmaların temel stratejisi referans testle ya da başka ölçümlerle karşılaştrıma yapmaktır. Bu çalışmalarda ik tür belirleyicilik söz konusudur.
1. Geçerlilik (validity): Araştırmada kullanılan yöntem ya da tekniklerin, doğru olduğu varsayılan ölçüm sonucu ile karşılaştırılarak saptanan belirleyiciliğidir.
a-İç geçerlilik: Araştırmada elde edilen sonuçların çalışma grubu üzerindeki doğruluk derecesidir.
b-Dış geçerlilik:Araştırmada elde edilen sonuçların çalışma grubunun elde edildiği evren üzerindeki doğruluk derecesidir.
2. Tutarlılık (reliabilty): Araştırmada elde edilen sonuçların farklı yöntemlerle elde edilen sonuçlarla benzerlik derecesidir.
a-Gözlemciler arası tutarlılık
b-Gözlemci içi tutarlılık
9-) Epidemiyolojik Nedensellik Kavramı: Epidemiyolojide birbiriyle ilişki olduğu saptanan iki etkenden birinin, diğerinin nedeni olduğunu söyleyebilmek için bazı koşulların sağlanıyor olması beklenir.
Bunlar:
• Zamansal ilişki: Etkenle sonucun ardışık olarak ortaya çıkmasıdır.
• Akılcı olma: Etkenle sonuç arasındaki ilişkinin bilimsel olarak kabul edilebilir olmasıdır.
• Tutarlılık: Etkenle sonuç arasındaki ilişkinin değişik zamanlarda ve yerlerde gözlenmesidir.
• Özgüllük: Aynı sonuca her zaman aynı etkenin yol açması durumudur.
• Kuvvet: Etkenin varlığı durumunda beklenen sonucun ortaya çıkması olasılığıdır.
• Doz yanıt ilişkisi: Etkenin düzeyi arttıkça sonucun düzeyinin de artması durumudur.
• Geriye dönüş: Etken ortadan kalktığında sonucun eski durumuna dönmesidir.
• Çalışma düzeninin yeterliliği: Etkenle sonuç arasındaki ilişkinin kabul edilebilir yöntemlerle ve yeteri kadar araştırılmasıdır.
Ancak bu koşulların tümünü birden nedensel ilişkinin belirleyicisi olarak değerlendirmek doğru olmaz. Eğer akılcılık ve var olan bilgilerle tutarlı olma nedensel ilişkinin mutlak bir belirleyenleri olsaydı, eski kuram ve bilimsel yasaların zamanla yerlerinin yeni kuramlara bırakması olanaklı olamazdı. Takdir edersiniz ki bilimsel çalışmanın amaçlarından biri de, eskiyen ve geçerliliği ortadan kalkan görüşlerin yerine yenilerinin konulabilmesinin sağlanmasıdır. Sonuç ortaya çıktıktan sonra bu sonuca yol açan etkenin kalkmasıyla, sonucun her zaman geri döndürülemeyeceği de açıktır.Ayrıca nedenin her zaman sonuçtan önce çıkmadığı da bilinmektedir. Örneğin kuantum fiziğinin inceleme alanına giren atom altı maddeciklerin hareketlerinin, onları gözlemleme yöntemleri tarafından değişime uğratıldıkları görülmüştür. Başka bir deyişle bir parçacığın hareketini etkileyen etkenleri incelemeye kalktığınızda, bizzat parçacığın hareketini yönlendirmiş olacağınızı bilmekte fayda var. Görüldüğü gibi gerçek yaşamda bilim, tasarladığımız bir dizi mekanik düşünme modeline uygunluk göstermeyebilmektedir.
10-) Epidemiyolojide yan tutma:
Yan tutma araştırmada kullanılan yöntemdeki hatalar nedeniyle sonucun gerçeklikten sapmasıdır ve iki başlık altında incelebilir.
1. Seçime bağlı yan tutma: (Selection bias)
-Örneklem büyüklüğüne bağlı
-Örneklem seçim yöntemine bağlı
2. Değerlendirmeye bağlı yan tutma: (Misclassification bias)
-Sistematik
-Raslantısal
Bu konuyla ilgili olarak Journal of Clinical Epidemiology dergisinde yayınlanan bir makaleden faydalanabiliriz.
“Epidemiologic methods: the ‘art’ in the state of the art”
[Journal of Clinical Epidemiology: 55 (2002) 1196–1200. David G.]
Bu makalede,
6] Warner L, Clay-Warner, Boles J, et al. Assessing correct condomuse: implications for evaluating condom use effectiveness. SexTransm Dis 1998;25:273–7
ve
[7] Warner L, Newman D, Peterman TA, et al. Uncontrolled confound-ing: a reason why we rarely show condoms prevent sexually transmit-ted diseases (STDs). Presented at the CDC HIV Prevention Confer-ence,Atlanta, GA; August 12–15, 2001.
makalelerine atıfta bulunularak seçime bağlı yan tutma ve değerlendirmeye bağlı yan tutma konuları irdeleniyor. Bu makalelerde kondom kullanımının cinsel yolla bulaşan hastalıkları önleme oranı, olgu kontrol çalışması yöntemiyle incelenmiş ve kondomun bulaşmayı engelleme oranının beklenenden daha düşük bulunduğu görülmüştür. Makalelerin yazarları bu sonucu, yapılan değerlendirme sırasında hasta grubunun cinsel yolla bulaşan hastalığa sahip kişilerle ilişkiye girme durumuyla ilgili doğru bilgileri verememiş olmasına yorulabileceğini belirtmişlerdir. Bir başka deyişle cinsel yolla bulaşan hastalığa sahip olanlar bu hastalığı cinsel partnerlerinden almış olduklarını bilememiş ya da söyleyememiş olabilirler. Bu durum verilerin doğru birşekilde elde edilememesi sonucu değerlendirmeye bağlı yan tutmaya (misclassification bias) yol açmış olabilir. Ancak bu iki araştırmanın sonucuna atıfta bulunan inceleme yazısının yazarı (David G. Kleinbaum) sorunun başka bir nedenden kaynaklanmış olabileceğini belirtmektedir. Çalışmada kondomun koruyucu etkisi hasta grubu ile kontrol grubunun kondom kullanma oranları birbiriyle karşılaştırılarak araştırılıyor. Doğru sonuca ulaşabilmek için kontrol grubunda bulunan kişilerin, hasta grubuna benzer birşekilde yaşamlarında en az bir defa cinsel yolla bulaşan hastalığı bulunan bir kişiyle ilişkiye girmiş olanlar arasından seçilmesi gerekirdi. Bu özelliğe dikkat edilmediği için sonucun beklenenden farklı çıkmasının seçime bağlı yan tutma (selection bias) nedeniyle olması daha akla yatkın gibi görünüyor.
Diğer yan tutmaşekilleri ise hafızaya bağlı yan tutma, katılmamaya bağlı yan tutma vb. bu iki kategoriden biri içerisinde incelenebilir.
11-) Kafa karıştırıcılık, etki değişimi ve interaksiyon:
Kafa karıştırıcı etken (confounding factor) : Etkenle sonuç arasındaki ilişkiyi etkenle sonuç arasındaki aşamalardan birine etkilemeksizin, ancak etken ve sonucun her ikisini birden etkileyerek değiştiren etkendir.
Etki değişimi (effect modification): İncelenen etken, değişik kafa karıştırıcı faktörleri olan kişiler üzerine biribirinin tersi etkiye sahipse ortaya çıkan durumdur.
İnteraksiyon (interaction): Birlikte eden iki etken veya daha fazla nedenin etkisinin, tek tek beklenen etkilerin toplamından daha fazla olmasıdır.
12-) Çalışmaların kanıt düzeyleri:
Bazı epidemiyologlar tarafından yapılan çalışmaların kanıt düzeyleri ile ilgili bir sınıflama yapılmaktadır:
I-Uygun birşekilde düzenlenmiş en az bir randomize klinik çalışmanın varlığı
IIa-Randomizasyon olmaksızın iyi düzenlenmiş kontrollü çalışmalar
IIb- Tercihan birden fazla merkez ya da çalışma grubu tarafından yapılan iyi düzenlenmiş kohort ya da olgu kontrol çalışması
IIc- Müdehale varken ya da yokken değişik zaman ve yerler arasında karşılaştırmadan elde edilen kanıtlar (kontrolsüz deneylerden elde edilen dramatik sonuçlar buraya alınabilir)
III-Saygıdeğer otörlerin görüşleri, klinik deneyimler, tanımlayıcı çalışmalar, uzman komitelerin raporları ya da tanımlayıcı çalışmaları
Bu sınıflama kapsamında uygun birşekilde düzenlenmiş randomize klinik çalışmaların en ikna edici çalışmalar olduğu görüşü benimsenmektedir. Ancak buradan randomize klinik çalışmaların iyi diğer çalışmaların kötü çalışmalar olduğu sonucunu çıkarmak doğru olmaz. Bilindiği gibi bilimsel ilerleme için yeni hipotezlerin oluşturulabilmesi gerekmektedir. Randomize klinik çalışmalarda ise yalnızca var olan hipotezlerin test edilmesi söz konusudur. Epidemiyolojik çalışma tiplerini, bir bütünün birbirlerini tamamlayan parçaları olarak ele almak gerekir.
13-) Klinik farmakolojide araştırma evreleri:
Faz 1: Preklinik dönemde yapılan farmakodinamik, toksikolojik ve analitik hayvan deney sonuçlarına dayanılarak, klinik araştırıcı ekibin yeni bir ilacın ilk kez gönüllü insanlara uygulandığı fazdır.
Faz 2: Tedaviye sokulmak istenen ilaçların klinikte hastalar üzerinde denenerek farmakokinetik karakteristiklerinin ortaya çıkarıldığı fazdır.
Faz 3: Yeni bir ilacın ruhsatlandırılmak üzere klinikte daha çok hasta üzerinde denenerek etkinliği ve güvenliğinin araştırıldığı fazdır.
Faz 4: Özellikle ruhsatlandırılan bir ilacın yan etkileri ve toksik etkilerinin izlendiği fazdır.
14-) Meta analiz ve alt grup analizi:
Meta analiz, belirli bir konuda yapılmış çalışmaların nitel ve nicel sentezidir. Özellikle seyrek görülen hastalıklarda bazı etkenlerin hastalıklarla nedensel ilişki içerisinde olup olmadığını değerlendirmek zor olabilir. Örneğin kemoterapi alan kanser hastalarında total parenteral nutrisyonun enfeksiyon riskini arttırdığına yönelik klinik gözlemler bulunmasına karşın bu konuda klinik kanıtlar elde edilebilmiş değildi. 1986 yılında Klein tarafından bir meta analiz aracılığı ile konunun incelenmesi ile total parenteral nutrisyonun bu özelliği bilimsel düzeyde ortaya konmuştur. Bu çalışmalarda dikkat edilmesi gereken nokta farklı merkezlerde yapılan örneklem seçimi, ölçüm aletlerinin kalibrasyonu gibi konularda belrili standartlara bağlı kalınmasının sağlanmasıdır.
Alt grup analizi ise özellikle randomize kontrollü çalışmalarda tabakalı rastgele seçim yaparak elde edilen alt grupların sonuçlarının karşılaştırılmasıdır. Bu çalışmalar aracılığı ile farklı merkezlerden belirli yaşta, cinsiyette olan ya da sağlıkla ilgili belirli özelliklere sahip olunan kişilerden oluşan alt gruplarla ilgili çalışmalar yapılabilmektedir.
15-) Retrospektif kohort, prospektif olgu-kontrol:
Retrospektif kohort: Etkenle karşılaşanlarla karşılaşmayan kohortlarda hastalık oluşma riskinin geriye dönük olarak incelendiği araştırmalardır.
Prospektif olgu kontrol: Olgu kontrol çalışmalarda veri toplama, zamanın geçişiyle devam ediyorsa çalışma prospektif olgu kontrol çalışmasıdır.
Eskiden çalışmaları tanımlamak için retrospektif ya da prospektif terimlerinin kullanılmasıyla yetinilebilmekteydi. Bu tanımlamada retrospektif terimi olgu kontrol çalışmaları için, prospektif terimi ise kohort çalışmaları için kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde kohort çalışmaların geriye dönük olarak yürütülmesi de söz konusu olabildiği gibi, olgu kontrol çalışmaları sırasında da veri toplamaya ileriye dönük olarak devam edilebilmektedir. Bu nedenle bir çalışmayı yalnızca retrospektif ya da prospektif terimleriyle anlatmanın çalışmalarla ilgili olarak yeteri kadar açıklayıcı olamyacağını bilmek gerekir.
16-) Araştırma planlama ve rapor yazımı:
Araştırma yürütümü sırasında yapılacak ilk iş bir araştırma konusu belirlemektir. Araştırmamızın konusunu belirlerken, araştırmamızın tamamlanmasıyla beraber bir sağlık sorunun çözümü doğrultusunda yol almayı amaçlamamız gerekmektir. Yoksa araştırma yürütmenin kendi içinde bir amaç olduğunu düşünmek yanıltıcı olur.
Araştırmanın konusunu belirledikten sonra araştırma ile ilgili bir zaman çizelgesi hazırlamak yapacağımız işleri kolaylaştırır. Konumuzu belirledikten sonra seçtiğimiz konuyla ilgili olarak literatür incelemsine başlayabiliriz. Literatür incelemesi araştırma boyunca devam edilen araştırma çizelgesinin en uzun süreli uygulamasıdır. Çalışma ile ilgili hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra ise bir ön çalışma ön çalışmanın yapılmasında fayda vardır. Bu ön çalışma sırasında hazırlık döneminde gözümüzden kaçan ya da çalışma grubuna benzer özellikteki deneme grubu için uygun olmayan ölçümler, sorular vb düzeltilip, çalışmanın daha eksiksiz birşekilde yürütülmesi sağlanabilir.
Ön çalışmanın ardından gönül rahatlığı ile verilerimizi toplayıp onları değerlendirmeye alabiliriz. Verilerimizi değerlendirip gerekli analiz yöntemlerini uyguladıktan sonra, sıra araştırma yapmanın çok önemli bir aşaması olan rapor yazımı aşamasına gelecektir.
Rapor yazımı aşamasında dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta bulunmaktadır. Öncelikle araştırma yürütü işi bir ekip çalışması olup konunun belirlenmesinden raporun yazımına kadar ki bütün aşamalarda araştırmacıların birlikte çalışması gerekmektedir. Araştırma yapılıp bittikten sonra araştırmaya pek katkısı olmayan birinin isminin iyilik olsun diye ya da jest yapma amaçlı araştırmanın yazarı olarak gösterilmesi sık yapılan hatalardandır.
Bu tür yaklaşımların çok kritk ve önemle sakınılması gereken yaklaşımlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü bilimsel çalışma belirli standartlara göre yürütülebilen bir etkinlik değildir. Bilimsel çalışma yürütme iddiasında olan araştırmacıların her birinin bilimin konu edindiği sorunlarla ilgili belirli fikirlere sahip olmaları gereklidir. Çeşitli konularla ilgili birbirinden farklı düşüncelerin bulunması yalnızca olasılık içinde olmayıp, bilimsel çalışmalarla bilimin ilerletilebilmesi için zorunludur da. Bilim, ancak birbirinden farklı düşüncelerin karşı karşıya gelerek, çeşitli konuların değişik yönlerinin incelenmesinin sağlandığı ve her düşüncenin eksiklikler içeren yanları süreç içerisinde ortaya konulup, bir üst düzeyde yeni sentezler oluşturulabildiği ölçüde gelişebilecektir. Başkalarına karşı savunabildikleri kendi fikirleri olmayan ya da böylesi fikirler oluşturma gayreti göstermeyen araştırmacıların, bilimsel araştırma yürütmeye çalışmalarının boşa kürek çekme anlamına geleceğini kabul edersiniz. Araştırm
acıların kendilerine ait fikirleri savunmalarının en geçerli yöntemi ise, kuşkusuz bu düşüncelerin bilimsel araştırmalar kapsamında değerlendirilmesine katkıda bulunmaktır.
Farklı fikirlerin varlığının bilimsel çalışma yöntembilimi içerisindeki yeriyle ilgili olarak Paul Feyerabend isimli ünlü bilim felsefecesi, Yönteme Karşı adlı yapıtında “bilginin bir görüşler çoğunluğuna ihtiyaç duyduğunu, iyice yerleşmiş kuramların hiçbir zaman alternatif yaklaşımları sona erdirecek kadar kuvvetli olmadığını ve bu tür alternatiflerin savunulmasının büyük itibar sahibi, kapsamlı görüşlerin hatalarının keşfedilmesi için elimizdeki neredeyse tek olanak olduğunu” belirtmektedir. Doğru öze ne denir!
Gelelim araştırma raporunun yazımına. Araştırmanın sonunda yazacak olduğumuz raporun, araştırmanın konusu ve araştırmanın yapıldığı yerle ilgili genel bilgilerin verildiği giriş bölümünü, araştırmada kullanılan gereç ve yöntemlerin belirtildiği gereç yöntem bölümü, araştırmada elde edilen verilerin işlenmiş haliyle açıklandığı bulgular bölümünü, araştırmanın sonuçlarının benzer araştırmaların ve kendi araştırmamız içindeki sonuçlarla tartışıldığı tartışma bölümü ve konuyla ilgili önerilerimizi dile getirdiğimiz sonuç ve öneriler kısmını içermesi gerekmektedir. Ayrıca araştırmanın raporu içerisinde, araştırmamızın hangi tipte olduğunu, araştırmayı yürütmedeki amaçlarımızın neler olduğunu, araştırmamızın varsa kısıtlılıklarının neler olduğunu ve araştırmada teşekkür etmemiz gereken kimseler varsa bunların kimler olduğunu da belirtmemiz gerekmektedir. Araştırma sırasında bazı kurumlardan maddi destek alınması söz konusu olmuşsa, bu desteğin alındığı kurumların isimleri ve bu desteğin hangi koşullar, protokoller
aracılığı ile alındığının belirtilmesi de unutulmamalıdır. Araştırmanın raporu içerisinde araştrımayı özetleyen bir özet bölümünün de bulunması gerekmektedir. Son olarak araştırmamıza, araştırmanın tümünü açıklayacak kadar uzun ve tümünü özetleyecek kadar kısa bir ad bulmamız gerektiğini ekleyelim.
Araştırmamızın sonuç bölümünde sunulan öneriler kısmını kaleme alırken, araştırmacıların deyimi yerinde ise “herşeyi devletten beklemeyip” araştırmanın konusu olan sağlık sorunlarına müdahale etme çabası içerisinde olmaları