SAĞLIK EĞİTİMİSağlık Enformasyon Sistemleri

BİLİŞİM TOPLUMUNDA ORTAYA ÇIKAN ETİK SORUNLAR VE TIP BİLİŞİMİ MESLEK AHLAK İLKELERİ

I. Bilişim Toplumu

Geçmişi ilk hesaplama aygıtının icadına kadar uzanan bilgisayarlarla birlikte iletişim teknolojilerinde yaşanan başdöndürücü gelişme, geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinde daha da hızlanarak, kişisel ve toplumsal hayatlarımızı çok yönlü olarak etkileyerek değiştirmeye başladı. Bilme işlemi artık bilgi ve iletişim teknolojilerinin desteğiyle gerçekleşiyor. Bilgi; bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımıyla toplanıyor, saklanıyor, dağıtılıyor; bu bilgi başka bilgilerle birleşerek ya da bazı süzgeçlerden geçerek yeni bilgiler oluşuyor.

Bütün bu işlemlerin işlerimizde, evlerimizde ve günlük hayatımızın diğer alanlarında getirdiği yenilik ve değişimler “dönüşüm” kavramıyla açıklanmaya başlandı ve bugün içinde yaşadığımız “bilişim toplumu” dediğimiz oluşumu yarattı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hayatımıza yaygın ve etkin olarak girişiyle birlikte yaşanan değişimler üç ana grupta toplayabileceğimiz görüşlerce farklı niteliklerle değerlendiriliyor. Bu görüşler arasında yer alan “iyimserler”; üretimin arttığını, bunun sonunda bolluk yaşandığını, yeni iş alanları doğduğunu, bireylerin kullanabileceği boş zamanın arttığını, sınıf farklılıklarının azaldığını, artık bilgi ve birikimin güç olduğunu bu nedenle de daha eşitlikçi bir toplum oluştuğunu, organizasyonların hiyerarşik yapısında daha az katman olacağı için merkeziyetçi yapının bozulduğunu, demokrasinin ve küresel anlayışın gelişeceğini söylüyorlar. Buna karşılık “kötümserler”; zaten güçlü olan kurumların gücünü arttırdığını, bilgi zengini ve bilgi fakiri arasındaki uçurumun genişlediğini, bilgisayar uzmanlığının askeri amaçlara hizmet ettiğini, birkaç yeni iş alanının oluştuğunu fakat bu alanlarda yaratılan iş hacmine göre işsizliğin daha fazla arttığını, elektronik gözetlemenin özel hayatı ve mahremiyeti tehdit ettiğini, bir avuçşirketin bilgisayar pazarını ve uluslararası iletişimi kontrol ettiğini ileri sürüyorlar. İki görüşten de izlerin bulunabileceği “bağlamcılar” ise; teknoloji ve toplumun iki yönlü olarak birbirlerini etkilediğini, toplumsal güçlerde çeşitlilik olduğunu, teknolojinin oluşturduğu etkilerin farklı stratejiler, kararlar ve tepkilerle farklı toplumsal sonuçlarşeklinde görülebileceğini söyleyerek toplumsal dinamiklerin varlığını vurguluyorlar. Bağlamcılar, bilişim teknolojilerinin olumlu ya da olumsuz amaçlar doğrultusunda kullanabileceğini; bilgi ve iletişim teknolojilerinin bireylerin becerilerini azaltmak veya yeni beceriler kazandırmak ya da çalışanların katılımını arttırmak için kullanılabileceğini, teknolojinin kültür emperyalizmine yol açmak için de, Üçüncü Dünya’nın gelişimi için de kullabileceğini, teknolojinin aynı demirin dövülüpşekil almasına benzeyen bir niteliği olduğunu (“malleable”), nasıl dövülürse öyle olacağını söylüyorlar. (Barbour,1992:146. Alıntılayan Ermann- Williams-Shauf 1997:161)

Bu üç farklı görüşü değerlendirdiğimizde ve teknolojiyi “insan”ların “insan”lar için ürettiğini ve bu teknolojiyi “insan”ların kullandığını göz önüne aldığımızda; hangi amaçlar için üretildiği ve kullanıldığının tamamen “insan”a bağlı olduğu gerçeğiyle; bağlamcı görüşün daha geçerli göründüğünü söyleyebiliriz.

Bununla birlikte; hangi görüş daha gerçekçi olursa olsun hepsi için geçerli olan bir durum var ki o da bilişim teknolojilerinin yarattığı dönüşümle yaşanan olumlu gelişmelerin yanısıra, var olan sorunlara yenilerinin eklenmesiyle birlikte bir dizi etik sorun yaşandığı ile ilgili. Bu sorunların neler olduğuna geçmeden önce etik konusundaki bilgilerimizi tazeleyelim.

II. Etik

Etik; bireylerin yaptıkları seçimleri ve nasıl davranacaklarını etkileyen, doğru ve yanlışa ilişkin ilkeler olarak açıklanabilir. (Laudon&Laudon, 1996:139. Alıntılayan Dedeoğlu, 2001:3) Başka bir tanımla etik; “doğru ya da iyinin ne olduğunu belirleme sanatı”, “aynı zamanda genel bir yol, hayat tarzı, bir dizi eylem kuralı ya da ahlak ilkesi”dir. (Saunders. Alıntılayan Dedeoğlu, 2001:3) “Felsefenin bir disiplini olan etik, kendini ahlaki eylemin bilimi olarak anlar… Etik ahlak üretmez, ahlak üzerine konuşur.” (Pieper, 1999:22, 29. Alıntılayan Dedeoğlu, 2001:4) Etiğin dayandığı temel koşul iyi niyettir. En önemli hedefler arasında sayılan özgürlük neredeyse temel hedef olarak alınmakla birlikte bu özgürlük sınırsız değildir ve kuralsızlık olarak anlaşılmamalıdır. Kurallara gereksinim duymak baskı ya da kurallarla sınırlanmak anlamına gelmemelidir. Tam tersine bu olgu; özgürlükten herkesin daha çok yararlanabilmesi için pratiğin düzenlenmesi ve yapılanmasına müdahalenin gerekliliğine işaret etmektedir. (Pieper, 1999:18, 19) Etik rehberler değerler üstüne kuruludur. (Saunders) Belirli bütünlükte bir insanın, belirli bütünlükteki -yüzyüze geldiği ya da gelmediği- diğer insanlarla kurduğu etik ilişki ise, değer sorunlarının söz konusu olduğu bir ilişkidir. (Kuçuradi, 1988:3)

Etik önemli ölçüde neyin iyi, neyin kötü; neyin doğru, neyin yanlış olarak kabul edildiğiyle ilintili olduğundan, etikten söz edebilmemiz, her ne kadar zaman ve mekana göre değişen iyi ve doğrular olsa da, bütün insanlığı ilgilendiren ortak iyi ve doğruların bulunması için çaba harcanması ve bu ortak değerler üzerinde uzlaşılmasıyla mümkün olabilecektir. Değerlerin göreceliliğini sürekli bir görüş olarak benimseyip, ortak iyi ve doğruların olmadığı konusunda ısrar etmek etikten vazgeçmekle eş anlamlı sayılabilir.

Tarih boyunca etik ve etikle ilintili olarak iyi insan olma; adalet, özgürlük, onur, bilgelik, ölçülülük, yüce gönüllülük, sevgi, dürüstlük, cesaret, karşılıklılık, tutarlı olmak, bağışlayıcı olmak, gösterişten kaçınmak, dostluk, cömertlik, sorumluluk, bağımsızlık, özdenetim gibi erdemlerle açıklanmış; erdem ve mutluluk arasında çoğu kez yakın ilişki kurulmuştur. Sokrates bilgide temelini bulan “iyi”nin insanı mutlu yaptığını söylemiş; akılcı düşünceyi temel alsa da bunun yanısıra vicdan / ahlaki sezgi / içgüdü gibi adlandırılabilecek bir yol gösterici, uyarıcı bir iç ses olan Daimonion’dan da söz etmiştir. (Gökberk, 2000:46, 80) (Cleary, 1997)

III. Bilişim Toplumunda Ortaya Çıkan Etik Sorunlar

Etiğe ilişkin bilgi ve düşüncelerin ışığında günümüz bilişim toplumu irdelendiğinde ortaya çıkan etik sorunlarışu gruplar altında toplayabiliriz: (Laudon&Laudon, 1996:141)

• Bilgi hakları ve yükümlülükleri
• Fikri mülkiyet hakları
• Sistem kalitesi
• Hesap verebilirlik ve denetim
• Yaşam nitelikleri

1. Bilgiye ilişkin hak ve yükümlülükler:

Bu grup içinde inceleyeceğimiz etik sorunların önemli ölçüde özel yaşam ve mahremiyetle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bilişim teknolojilerinin gücü ve sağladığı olanaklarla doğru bilginin yanında yanlış bilginin de yayılabilmesi ve bilginin manipülatif amaçlarla kullanılabilme potansiyeli taşıması çağımızın önemli sorunsalları arasında yer almaktadır. Kişilere ait özel bilgiyi taşıyan kişi ve kurumlar bu bilgiye ilişik olarak sorumluluk taşımaktadırlar. Kişi ve kurumların başkalarına ait taşıdıkları bilgiyi bozulmadan korumaları, kişisel bilgilerin açıklanan amaç dışında kullanılmaması, bu bilgilerin kişilerin haberi olmadan başka kişi ve kurumlara verilmemesi bu sorumlulukların başlıcalarıdır. Mahremiyeti tehdit eden en önemli sorunsallar ise kişilerin elektronik postalarının okunabilmesi, İnternet üzerinde hangi sitelere girdiğinin izlenebilmesi, kamera ve mikrofonlarla gözetlenebilmesidir. Özel yaşamların izlenmesi hem insan onuruna aykırı, hem de özgürlüğü zedeleyici olduğu için etiğe uygun değildir. Gözetlenen bir insan doğasına uygun davranamaz. Bu ise ergin bir kişinin özerkliğine yönelik olarak kuşkular yaratabileceği gibi, özgür olmayan bir kişinin davranışlarına ilişkin taşıdığı sorumluluklarla ilgili olarak da bazı soruların oluşmasına neden olur. Kant’a göre özerklik (“autonomy”) insan olmanın temel özelliklerinden biridir. Eğer mahremiyet (“privacy”), özerklik (“autonomy”) için esas ise, bu durumda mahremiyetin yitirilmesi en temel değerlerimizden biri için bir tehdit olacaktır. Özerklik, mahremiyet olmadan anlaşılamaz. (Johnson, 2001:121)

Özel yaşamların, mahremiyetin denetim altında olması demokratik değerlerin tehdit edilmesi yönünde olanak sağlar. (Nelkin, 1994. Alıntılayan Ermann-Williams-Shauf,1997:22)

2. Fikri mülkiyet haklarının korunması:

Fikri mülkiyet haklarının korunması; emeğin hak ettiği karşılığı alabilmesi için gerekli olmasının yanısıra, geçimini buşekilde sağlayan kişilerin yaşamını sürdürebilmeleri için de önemlidir. Emeğin hak ettiği karşılığı alamaması adalet erdemini zedeler.

3. Sistem kalitesi:

Sistem kalitesine yönelik sorunlar, bilişim profesyonellerinin sorumluluklarıyla bağlantılıdır. Hatalı çalışan yazılım ya da donanımlar başta insan hayatı olmak üzere, insan sağlığını tehdit edebilmekte ya da önemli aksaklıklar yaşatan arızaların oluşmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle bilişim teknolojilerini üreten profesyonellerin hatasız çalışan sistemler üretmek için gereken özeni göstermeleri, gerekli testleri yapmaları, bilgi ve becerilerini yaptıkları işle doğru orantılı olarak geliştirmeleri, kaliteli sistemler üretme sorumluluğu vardır.

4. Hesap verebilirlik, denetim ve güvenlik:

Denetim ve güvenliği sağlama günümüzün gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte gittikçe daha güçleşmeye başlamıştır. Bilgisayarlara yetkisiz girişlerin önlenmesi, bilgisayar korsanlarından ve virüslerden korunma ya da bilişim sistemlerinde oluşacak hata ve arızaların önüne geçme iyi işleyen bir denetim mekanizmasını ve güvenli sistemler kurma zorunluluğunu gerekli kılmaktadır. Bunun yanısıra oluşan hata ve arızaların sorumlusunu saptayabilmek her zaman kolay olmamaktadır. (Örneğin yazılım hatası nedeniyle bir zararın oluşması durumunda sorumlu kimdir; yazılımı üreten uzman mı, bu yazılımı satan firma mı, bu yazılımı satan firma mı, bu yazılımı kullanan kişi mi?) Teknolojiyi üreten kişi ve firmaların bir zarar söz konusu olduğunda yükümlülükleri olduğunun bilincinde olması ve hesap verebilme sorumluluğunu taşımaları gerekir.

Sorumlu olmak yapılanların sonucunu kabul etmek ya da üstlenmek ve de yapılanlara ilişkin açıklama yapabilmektir.

5. Yaşam niteliklerindeki değişim ise çok geniş bir yelpazede gerçekleşmiş, bunların bir kısmı olumlu değişimler olarak nitelendirilebilecekken önemli sayıda olanı da yeni sorunların oluşmasına neden olmuştur.

• Sayısal uçurum; yaşam nitelikleri başlığı altında irdelenebilecek, bilgi çağının en büyük sorunları arasındadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin olanaklarından yararlanabilen birey ve toplumlarla, yararlanamayanlar arasında ciddi bir uçurum oluşmuştur. Bu sorunun önemli ölçüde gelirle orantılı olmasının yanısıra, bu teknolojiyi kullanmayı bilmemek te dünya nüfusunun önemli bir kısmının bu olanaklardan yararlanmasını engellemektedir.

Böylece, demokrasiyi kuvvetlendirici niteliği olan bilişim teknolojileri bir anda, demokrasiyi ciddi ölçüde tehdit eden bir güce dönüşebilmektedir. (Johnson, 2001:200)

• Bilgiye dayalı gelişen yeni ekonominin yeni iş alanları açması ne yazık ki ortaya çıkan işsizlik sorununu bertaraf etmeye yeterli olmamaktadır. İşsizlik sosyal bir sorun olarak ciddi bir insani sorun olmasının yanında (ki bu niteliği sorunun ciddiyeti için yeterlidir), ekonomik olarak da bir sorundur. Daha kısa zamanda üretilen, daha kaliteli ve daha çok sayıda ürün ve hizmeti satın alacak kişilerin olmaması bu ürün ve hizmetlerin üretilmesini hem anlamsız kılar, hem de ekonomik değer kazandırmaz.

• Sosyal ilişkilerde transformasyon olarak nitelendirilen değişiklik; (Gergen, 1991:61. Alıntılayan Ermann-Williams-Shauf, 1997:137) bir zamanlar yüzyüze, şu anda elektronik ortamda gerçekleşen ilişkilerin, kişilerin daha çok insanla, daha yoğun iletişim kurmasına olanak tanımasının yanında, bu iletişimşeklinin görsel bilgilenmeyi olanaksız kıldığını açıklar.

Bilgisayar ortamında bugün için gerçekleşen iletişim; yüz ifadesi, ses tonu gibi insani öğelerden uzak olmasının yanında yüzyüze ilişkinin sıcaklığını ve dürüstlüğünü yaşatamaz.

İlişkilerin daha yoğunlaştığını ileri süren görüşün yanısıra, bilgi ve iletişim teknolojilerinin, insanların sosyal ilişkilerini zayıflattığını ve izolasyonu arttırdığını ileri süren görüşler yaygındır. Bilgisayar kullanımının aile içi ilişkileri de olumsuz olarak etkilediği yönündeki görüşleri de bu değerlendirme içine koyabiliriz.

• Yaşam niteliklerindeki önemli bir diğer yenilik, bilişim teknolojilerinin yarattığı bağımlılık nedeniyle insanların özgürlüklerinin kısıtlandığı ya da zarara uğrama potansiyelinin daha fazla olduğuna ilişkindir.

• Ev ofislerinin sayısında artış, ilk bakışta, bireylere daha fazla özgürlük sağladığı, giyim-ulaşım-ofis masraflarının olmadığı gibi değerlendirmelerle daha istenir olsa da, bu çalışmaşekli bireylerin özgürlüklerini daha fazla kısıtlarken (özel zamanlarınızdan alması, her an her yerde çalışabilir olmanız), işyeri arkadaşlarıyla kurulan iletişimin kesilmesi nedeniyle fikir alışverişi, ortak karar alma ve uygulama olanaklarını da ortadan kaldırmakta, bireylerin izolasyonunu arttırmaktadır.

• Uzun süreli bilgisayar kullanımı nedeniyle oluşan göz yorgunluğu, baş-boyun-sırt ağrıları, el bileğinde görülen rahatsızlıklar, teknostres denilen olumsuz enerji birikimi gibi sağlık sorunları yaşam nitelikleri arasında sayabileceğimiz diğer olumsuz değişikliklerdir.

IV. Sorunların Çözümü Yönünde Etik İlkeler ve Öneriler

Bireylerin ve firmaların; dürüstlük, adalet, onur, özgürlük, ölçülülük, tutarlılık, özdenetim, sorumluluk gibi erdemlere sahip olmaları ve bu değerlere önem vermeleri etik sorunların oluşmaması ya da oluştuğunda çözülebilmesi için önemli oranda katkı sağlar. Bunun yanısıra, tarih boyunca etik üzerine geliştirilmiş düşüncelerin, dile gelmiş sözlerin ışığında; yukarıda saydığımız sorunların çözümü yönünde rehber olabilecek etik ilkelerişuşekilde özetleyebiliriz:

• Kendimize yapılmasını istemediğimizi, başkasına da yapmamak; ya da diğer insanlara kendimize davranılmasını istediğimiz gibi davranmak,

• Kant’ın hiç kimseyi araç olarak görmemeyi ilke edinen, sonucu için değil, öyle yapmak doğru olduğu için öyle davranmayı ahlak olarak kabul eden görüşünü ve “Öyle davran ki, davranışın bir ilke (maxim) olabilsin” diyen ilkesini benimseyerek; başkaları yaptığında eleştireceğimiz bir davranışı kendimizin de yapmaması,

• Karar vermek, seçim yapmak zorunda kalındığında daha çok insanın faydasını gözetmek.

Etik ilkeleri benimsemiş sorumlu bireylerin yetişmesi öncelikle ailelere bağlı olsa da, okul yıllarında Sokrates’in yöntemiyle verilecek eğitimin önemli oranda katkı sağlayabileceğini söylememiz mümkün görünüyor. Özellikle bilişim teknolojilerinin üretiminde yer alacak bilişim profesyonellerinin eğitiminde, kendisinin böyle bir sorunla karşılaşması durumunda ne hissedeceği, ne yapacağı, niçin böyle davranacağı gibi soruları yanıtlayarak sorunsal durumların irdelenmesi, etik sorunların hiç oluşmaması ya da oluştuğunda çözülebilmesi için yol gösterecek, yardımcı olacaktır. Bunun yanısıra bilişim profesyonellerinin ve bu alanda faaliyet gösteren firmaların meslek ahlak ilkelerini benimsediğini açıklaması teknolojinin insan zararına değil faydasına kullanımı yönünde bir denetim sağlayacaktır.

V. Bilişim Meslek Ahlak İlkeleri

1. Bilişim Meslek Ahlak İlkeleri – Genel:

Bilişim meslek ahlak ilkelerine yönelik ilk çalışmalar 1970 yıllarında ABD’de görülür. 1970 yılında gerçekleşen Amerikan Bilgi İşlem Dernekleri Federasyonu (“American Federation of Information Processing Societies”-AFIPS) tarafından düzenlenen yuvarlak masa toplantısı, bilişim profesyonellerince duyulan kaygılar sonucu bilişim mesleğinde “profesyonelliğin” ve bununla ilgili bir konu olan “profesyonel sorumluluğun” ne olduğuna dair daha iyi bir anlayış geliştirmek üzere gerçekleşmiştir. Toplantı, daha sonra ilgili kurumların uygulamaya yönelik olarak konuya ilişkin hedefler geliştirmesini amaçlamıştır. Bu toplantıda profesyonelliğin temel tartışılma nedeni toplumun ehliyetsiz teknik performans ya da etik olmayan davranışlardan korunmasına verilen önem olarak belirlenmiştir. Toplumun korunma gereksinimini duyacağı kesimleri iseşöyle gruplanmıştır: “Kamu”, “bilgisayar ürün ve hizmetlerinin tüketicileri”, “bilişim çalışanlarının işverenleri”, ve “çalışanlar”. Koruma yöntemleri ise sertifikasyon, lisans verme
, akreditasyon, etik ve profesyonellik terimleri çerçevesinde toplanmıştır. Etik konusu üzerindeki çalışmalar; tüketiciyi, adil olmayan rekabete ve ilkelere aykırı davranan kişilere karşı koruma sağlamak üzere kurum tarafından ahlak ilkelerine yönelik standartlar belirlenmesi olarak ortaya çıkmıştır. Toplantının etik problemlere yönelik olan bölümünde bilgisayar alanında etik davranış standartlarının tanımı ve bu standartların uygulama yolları üzerinde tartışılmıştır. Toplantı sonunda alınan kararlar arasında Amerikan Bilgi İşlem Dernekleri Fedarsyonu’nun, yaşamlarında teknolojinin önemli bir rol oynadığı kamunun bu konuyla ilgili bilgisinin artırılması yönünde etkinlikler düzenlemesi de yer almıştır. (Parker:164-182)

Bu toplantıyı takip eden yıllarda “The Association for Computing Machinery” (ACM) tarafından geliştirilen Bilişim Meslek Ahlak İlkeleri görmekteyiz.

Etik anlayışın hakim olduğu bir bilişim ortamının sağlanması bilgisayar kullanıcılarının nasıl hareket edeceğine dair kurumsal beklentilerin olması kadar, bilişim profesyonellerinin görevlerini neşekilde yerine getireceklerini tanımlamaktan da geçiyordu. Bir kurumun, çalışanlarının en uygun biçimde bilgisayar kullanmasını sağlamak üzere kurallar oluşturmasının yanısıra kullanıcıların bu kurallar hakkında bilgilendirilmesi ve fikir birliğinin sağlanması da önemliydi. Amaçların bu doğrultuda gerçekleşebilmesi de meslek ahlak ilkelerinin ve buna uygun politikaların geliştirilmesi ile olanaklı olabilecekti. Bu yöndeki ilk uygulamaları ACM tarafından geliştirilen ilkelerde görmekteyiz.

ACM; bilişim profesyonellerinin, akademisyenlerin ve öğrencilerin üye olduğu, alanında en büyük bilişim organizasyonu olan, bilişim teknolojileri ve standartları hakkındaki anlayışı geliştirmek amacıyla kurulmuş bir dernektir.

ACM tarafından ilk olarak 1972 yılında geliştirilen ilkeler, 1992 yılında tekrar gözden geçirilmiştir ve dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde temel etik düşünceler, ikinci bölümde ek olarak profesyonel davranışlara yönelik daha belirgin düşünceler yer alır. Üçüncü bölüm işyeri ya da gönüllü bir ortamdaki liderlik rolündeki bireylere özgüdür. Dördüncü bölümde ise bu ilkelere uymaya yönelik hususlar bulunmaktadır. Her maddenin rehberliği sağlayan açıklamaları bulunmaktadır.

(Kallman-Grillo,1996:109-112) (http://www.acm.org/constitution/code_html)

İlk bölümde yer alan genel ahlaki kurallar sekiz maddeden oluşur:

“Bir ACM üyesi olarak ben…

1. Toplumun ve insanlığın iyiliğine katkıda bulunacağım.

2. Diğer insanlara zarar vermekten kaçınacağım.

3. Dürüst ve güvenilir olacağım.

4. Adil olacağım ve ayrımcılığa karşı tavır alacağım.

5. Kopyalama ve patent hakları dahil olmak üzere mülkiyet haklarına değer vereceğim.

6. Fikri eserlerin uygun bedelini ödeyeceğim.

7. Diğer bireylerin kişisel haklarına saygı göstereceğim.

8. Gizliliğe saygı göstereceğim.”

ACM’nin geliştirdiği bilişim meslek ahlak ilkelerinin, profesyonel çalışmanın gerçekleşmesinde etik karar almayı sağlayacak bir temel ve profesyonel etik standartların ihlal edilmesi durumunda muhakeme niteliğine esas oluşturabilmesi amaçlanmıştır.

Yaygın olarak bilinen diğer bir kurallar bütünü, Washington DC’de bulunan “Computer Ethics Institute”e aittir. Bilgisayar etiği üzerinde çalışan kurumun geliştirdiği 10 ilkeşöyledir:

1. Bir bilgisayarı, diğer insanlara zarar vermek için kullanmayın.
2. Diğer insanların bilgisayar çalışmalarına karışmayın.
3. Başkalarının bilgisayar dosyalarına girmeyin.
4. Bir bilgisayarı çalmak için kullanmayın.
5. Bir bilgisayarı yalancışahitlik yapmak için kullanmayın.
6. Bedelini ödemediğiniz bir yazılımı kopyalamayın ve kullanmayın.
7. Yetkiniz olmadan ya da uygun bedelini ödemeden başkalarının bilgisayar
kaynaklarını kullanmayın.
8. Diğer insanların fikir eserlerini sahiplenmeyin.
9. Yazdığınız programın ya da tasarladığınız sistemin toplumsal sonuçlarını düşünün.
10. Bir bilgisayarı her zaman diğer insanları düşünerek ve saygı göstererek kullanın.
(Ermann-Williams-Shauf, 1997:313)

Ülkemizde Türkiye Bilişim Vakfı tarafından geliştirilen “Bilişim Meslek Ahlak İlkeleri” dokuz bölümden oluşmaktadır:

“Bir bilişimci, mesleğinin gereklerini yerine getirirken;

1.Temel İlkeler
1.1 Toplumun ve bireylerin güvenliğini, sağlığını ve esenliğini gözetir.
1.2 Adil, dürüst ve güvenilir olup, tüm insanlara karşı hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit
davranır.
1.3 İnsanların özel yaşamına, saygınlığına ve iyelik haklarına saygı gösterir.

2. Genel Mesleki Yükümlülükler
2.1 Mesleğiyle ilgili her türlü davranış, çalışma ve ilişkilerinde en yüksek ahlaki
değerler doğrultusunda hareket eder ve sorumluluk üstlenir.
2.2 Mesleği ile ilgili yasa, kural ve standartları öğrenir, izler, onlara uyar.
2.3 Sahip olduğu mesleki bilgi, beceri ve deneyimleri kişisel ve kurumsal çıkarlara
zarar vermeksizin paylaşır.
2.4 Bireylere ve kurumlara ilişkin özel bilgilerin gizliliğine ve korunmasına özen
gösterir.
2.5 Bağlı olduğu yükümlülüklere ve sözleşmelere uyar.
2.6 Denetimi altındaki verilere dayanarak yapacağı kestirim ve saptamalarda gerçekçi
ve yansız olur.
2.7 Sorumlu olduğu iş çerçevesinde ilgili tarafları çıkarları konusunda bilgilendirir,
varsa çıkar çelişkilerinde taraflardan birinin yararına davranmaz.
2.8 Yolsuzluklara ve dürüst olmayan işlere bulaştığından kuşku duyduğu kişi ve
kurumlarla işbirliğine girmez.
2.9 Sorumlu olduğu işle ilgili, işverenin bilgisi dışında, kişi veya kuruluşlardan
gelebilecek komisyon, pay, prim tekliflerini ve herhangi bir maddi yardımı geri
çevirir.
2.10 Ücretinin belirlenmesine esas alınacak meslek niteliklerini tam ve doğru olarak
bildirir.

3. Bireysel Yükümlülükler
3.1 Teknik yeterliliğini korur, geliştirir ve yalnızca yeterli eğitim, bilgi birikimi ve
deneyime sahip olduğu alanlarda kendi isteğiyle görev alır.
3.2 Mesleki eleştirilere açık olur. Bu eleştirilerin sonucu gördüğü eksikliklerini
gidermeye çalışır.
3.3 Hatalarını kabul eder ve örtbas etmeye çalışmaz.

4. Toplumsal Yükümlülükler
4.1 Toplumun esenliği, sağlığı ve güvenliğine uygun kararlar almadaki
sorumluluğunu kabul eder, toplumu ve çevreyi tehlikeye sokacak etkenleri gizlemez, duyulmasına çalışır.
4.2 Kendi çıkarını, işverenin çıkarını ve müşterisinin çıkarını hiçbir zaman toplum
çıkarının üstünde görmez.
4.3 Kamuya yapılan açıklamalarda yansız ve dürüst olur.
4.4 Toplumun bilişim teknolojisi uygulamaları ve bunların doğuracağı sonuçlar
hakkında aydınlanmasına ve toplumda gerekli bilincin oluşmasına katkıda
bulunur.

5. Ürün ve Hizmetle İlgili Yükümlülükler
5.1 Ürünün ve üretim sürecinin en yüksek niteliğe, verime ve etkinliğe ulaşması için
çalışır.
5.2 Sistem gereksinimlerinin belirlenmesinde ve tasarımında, kullanıcıların ve
sistemden etkileneceklerin gereksinimlerinin açık olarak ortaya konmasını sağlar.
5.3 Ürün geliştirme ve üretim sürecinde yapılan gözden geçirme, denetim ve
sınamalarda nesnelliği esas alır ve yapıcı davranır.
6. Meslektaşlar ve İş Arkadaşlarıyla İlgili Yükümlülükler
6.1 Meslektaşlarının ve iş arkadaşlarının mesleki gelişmelerine yardımcı olur ve
Meslek Ahlakı İlkeleri’ne uymaları için özendirir ve destek verir.
6.2 Meslektaşlarının ve iş arkadaşlarının görüş, kaygı veşikayetlerine ilgisiz kalmaz.
6.3 Meslek yaşamında ilerlemek için hiçbir zaman meslektaşlarını gerçek olmayan
nedenlerle eleştirmek, suçlamak yolunu seçerek onlara zarar vermez.
6.4 Meslektaşlarının çalışma ve çabaları sonucu ortaya çıkan ürün ve fikir eserlerine
karşı gereken saygı, önem ve dikkati gösterir.
6.5 Meslektaşlarının çalışmalarını, kişisel çıkarları için izinsiz olarak incelemez, kullanmaz ve
geliştirmez. Eğer herhangi birşekilde kullanırsa, kaynağını mutlaka belirtir.
6.6 Henüz patent veya kopyalama hakkıyla ilgili yasal bir hak almamış olsa bile akademik ve tüm
mesleki çalışmalara ve ürünlere karşı saygılı olur.
6.7 Meslektaşları hakkında bilgi sorulduğunda doğru bilgi verir ve işle ilgili olmayan özel bilgileri açıklamaz.

7. Yöneticilikle İlgili Yükümlülükler
7.1 Yöneticilik görevlerini yerine getirirken, kuruluşun başta bilişim ve iletişim
kaynakları olmak üzere tüm kaynaklarının etkin, verimli bir biçimde ve sadece