Genel SağlıkHABERLER

DOKTORLAR VE ŞOFÖRLERİN KARDİYOVASKÜLER RİSKİ YÜKSEK!

Risk faktörleri arasında en büyük payı, yüzde 92 ile sigara kullanımı alırken, çalışma hayatı açısından bakıldığında stres faktörü yüzde 100 ile ilk sırada yer alıyor

“Sağlık ve İyi Yaşam sektörü”nün lider şirketi Philips, kalp hastaları üzerinde Türkiye genelinde gerçekleştirdiği yeni araştırma ile Türkiye’nin kalp haritasını çıkardı. ERA Research & Consultancy tarafından Türkiye genelini temsilen İstanbul, İzmir ve Ankara’da yer alan üniversite, eğitim ve araştırma hastanelerinde görev alan 50 doçent ve profesör ile gerçekleştirilen araştırma çalışması, kalp hastalarının profilini  analiz ederken, iş hayatının kalp sağlığı üzerine etkilerini ve kalp krizi geçirme riski yüksek meslekleri ortaya koyuyor.
 
Türkiye’de profesör ve doçentler tarafından kalp hastaların değerlendirilmesi ve iş hayatının kalp sağlığı üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi amacıylagerçekleştirilen araştırmanın, alanının uzmanı olan profesör ve doçentlerin görüşleri alınarak tamamlandığını vurgulayan Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer, şu değerlendirmede bulundu:
“Philips olarak 100 yılı aşkın bir süredir sağlık sektörüne kazandırdığımız yenilikler ve fark yaratan çalışmalarımızla birçok alandaki öncülüğümüzü koruyoruz. İmzamızın yer aldığı her yerde hem kişi hem de toplum seviyesinde yaşam kalitesini iyileştirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefin bir parçasını da araştırma çalışmaları oluşturuyor. Geçtiğimiz dönemde gerçekleştirdiğimiz kadın sağlığı ve kalp sağlığı araştırmalarında olduğu gibi, imza attığımız yeni araştırma çalışmamız aracılığıyla kalp sağlığına ilişkin toplumsal bilinci artırmaya ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik çalışmalara imza atıyor, klinik mükemmeliyet konusunda çıtayı yükseltmeye devam ediyoruz.” 
Araştırma çalışmasının sonuçlarını yorumlayan Tümer, şöyle devam etti:
“Araştırma, günümüzde sigara, stres, obezite ve genetik faktörlerin kalp hastalıklarının alt yapısını oluşturmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Son yıllarda bu faktörlerle etkili bir şekilde mücadele etmeye ve toplumsal ölçekte farkındalık yaratmaya yönelik gerçekleştirilen projelerde artış yaşanıyor. Bu artış, memnuniyet verse de bir noktada yetersiz kalabiliyor. Araştırma sonuçlarına göre sigara kullanımı, obezite, stres, genetik faktörler, hareketsizlik, yüksek kolestrol ve tansiyon gibi risk faktörleri arasında sigara kullanımı, yüzde 92 ile ilk sırada, obezite yüzde 80 ile ikinci, stres yüzde 70 ile 3’üncü, genetik faktörler ise yüzde 64 ile 4’üncü sırada yer alıyor. çalışma hayatı açısından risk faktörlerine bakıldığında, yüzde 100’lük bir oranla stresin tablonun en üst noktasında olduğunu, yüzde 74 ile düzensiz ve dengesiz beslenmenin, yüzde 70 ile hareketsizliğin, yüzde 32 ile trafikte geçirilen süre geldiğini görüyoruz. Araştırmanın ortaya koyduğu tablo, bu konudaki farkındalığı artırmaya yönelik toplumun dev adımlara ihtiyacı olduğunu gösteriyor.”
“Suçlu Pazartesi Sendromu mu?”
Araştırma sonuçlarına göre, kalp krizi vakaları, en yoğun olarak yüzde 60 ile Pazartesi sabahları yaşanıyor. Vaka sayısı haftanın son günlerine gelindiğinde düşüş gösteriyor. Vakaların yoğun yaşandığı saatler arasında sabah saatleri ön plana çıkarken vaka sayısı en az Cuma günü gerçekleşiyor. Bu durum, tüm dünyada kabul gören bir unsur olan “Pazartesi Sendromu” nun tetikleyici olabileceği yönünde soru işaretini de beraberinde getiriyor.
Doktorlar ilk sırada!
Kalp hastalıkları açısından en riskli meslekler sıralamasında ilk sırayı yüzde 56 ile doktorlar alıyor. Yüzde 50 ile sıralamanın ikinci sırasında yerleşen şoförlerin ardından sırasıyla (%36) pilotlar, (%30) yöneticiler ve (%28) sporcular yer alıyor.
Kalp krizi geçiren kişilerin yüzde 60’ı sigara içiyor…
Kalp hastalarının ortak özellikleri arasında, (%72) hareketsizlik dikkat çekiyor. Araştırmanın verilerine göre, kalp hastalarının yüzde 65’i ise stres altında çalışıyor. Kalp hastalarının yüzde 60’ı düzenli sigara kullanırken, yüzde 53’ünün ailesinde genetik olarak kalp hastalığı bulunuyor. Araştırma çalışması kalp hastalarının yüzde 52’sinin obez olduğunu gösteriyor. Düzenli egzersiz ve hareketlilik, kalp hastalarının yüzde 86’sının hayatında yeterli düzeyde bulunmuyor. Hastalar hiçbir şekilde tam anlamıyla yeterli düzeyde egzersiz yapmazken, sadece yüzde 4’ü biraz yeterli düzeyde egzersizi hayatına adapte ediyor.