Genel SağlıkHABERLER

DİYABET CİNSEL HAYATIN SONU OLMASIN

Kronik bir hastalık olan diyabet hem kadınların, hem de erkeklerin cinsel hayatını olumsuz etkileyebiliyor. Diyabetin ömür boyu süreceği ve vücutta hasar bırakacağı düşüncesi olumsuz bir psikolojik etki yaratırken, diyabete bağlı damar tahribatı fiziksel olarak cinsel fonksiyonlarda bozulmalara yol açıyor. Cinsel isteksizlik, erkeklerde ereksiyonun gerçekleşmemesi, kadınlarda orgazm olamama, diyabette görülen cinsel sorunlar arasında yer alıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Özay Tiryakioğlu Diyabetin yol açtığı bu problemlerin çözümünün mümkün olduğunu vurguluyor.

Diyabet hastalarının korkulu rüyalarından biri de, cinsel hayatlarının bu hastalıktan olumsuz etkilenmesi ihtimali. Bu korku bile tek başına cinsel fonksiyonlarda bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ancak psikolojik nedenlerin yanında diyabetin, cinsel hayat üzerinde nöropatik ve fiziksel nedenlerden kaynaklanan olumsuz etkileri bulunuyor.

Diyabet, kan şekeri yüksekliğinden kaynaklanan kronik komplikasyonların bulunduğu bir metabolizma hastalığı. Hastalığın belli dönemeçlerinde, özellikle beş seneyi geçtikten sonra hastaların büyük çoğunluğunda damar hasarına ait bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. Hastalarda diyabete bağlı damar tahribatıyla birlikte, cinsel fonksiyonlarda bozulmalar olabiliyor.

Vasküler ve sinirsel nöropati denilen sinir hasarına bağlı tablolar genelde diyabeti iyi kontrol edilmemiş vakalarda gelişiyor. Vasküler damarsal problemler erkekte sertleşme, kadında klitoris fonksiyon bozukluğuna bağlı orgazm olamama sorununa yol açıyor. Şekerin sinir uçlarını besleyen kılcal damarların tahribatına neden olması ise nöropatik sorunları ortaya çıkarıyor. Nöropatik sorunlar otonom sinir sistemi denilen, istem dışı cereyan eden olayları kontrol eden sinir hücrelerinin harap olmasına sebep olarak, bazı istem dışı çalışan organların fonksiyonlarını bozuyor. Bu da ilişkiden zevk alamama ile sonuçlanıyor.

Psikolojik etkenlere bağlı sorunlarsa, genel olarak hastanın diyabet olduğunu ve diyabetin yol açacağı sonuçları öğrenmesinin ardından ortaya çıkıyor. Hastalığın tanısı ile birlikte “Bir hastalığım var, ömür boyu sürecek. Vücudumda hasarlar yaratacak” paniği içerisinde hastaların büyük çoğunluğunda depresyon, dolayısıyla isteksizlik ve mutsuzluk tablosu ortaya çıkıyor. Bu durum, cinsel istekte azalmaya da yol açıyor.

Cinsel sorunlar hem tip 1 hem de tip 2 diyabette görülüyor. Doğuştan kaynaklanan tip 1 diyabette en önemli sorunu genelde nöropatik sorunlar oluşturuyor. Sonradan gelişen tip 2 diyabette ise psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Özay Tiryakioğlu, diyabet hastalığında ortaya çıkan cinsel fonksiyon bozuklukları ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Özellikle 5 yılı geçirmiş diyabet hastası erkeklerde, damarsal yetmezlik tabloları bir süre sonra ereksiyonunun gerçekleşememesine yol açar. Bu da diğer psikolojik sorunları davet eder. Hastada bir süre sonra cinsel isteksizlik başlar. Hatta hasta cinselliğe korkuyla yaklaşır. Kadınlarda ise genel olarak cinsel hayatta başarısızlık gibi bir durum görülmez. Ama ağrılı cinsel ilişki, sık tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar, vajinanın ph’ında meydana gelen normalden sapmalar nedeniyle hem cinsel haz, hem de cinsel ilişki sırasında yaşanan travmalar cinsel isteksizliğe neden olabilir. Aynı erkekteki erektil disfonksiyondaki gibi kadınlarda da klitorisin kanlanmasına bağlı olarak orgazm olamama, orgazm süresinde gecikme gibi durumlar cinsel ilişkinin kalitesini olumsuz yönde etkiler.”

Diyabete bağlı cinsel sorunların çözümü mümkün

Diyabetle birlikte ortaya çıkan cinsel fonksiyon bozuklukları tedavi edilebiliyor. Tedavinin başarıyla sonuçlanması için öncelikle hastanın çok iyi sorgulanması, temel problemin ne olduğunun çok iyi anlaşılması gerekiyor. Psikolojik kaynaklı cinsel disfonksiyonlarda hastanın gerekiyorsa terapiste yönlendirilmesi önem taşıyor. Bu süreçte hastanın antidepresan ilaç desteğiyle, kontrol altındaki diyabetin aslında o kadar da korkulacak bir hastalık olmadığını anlaması yüz güldürücü sonuçlar alınmasını sağlıyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Özay Tiryakioğlu tedavi süreci hakkında şunları söyledi:

“Vasküler olan bozuklukların tedavisi zaman sabır ve multi disipliner yaklaşım gerektirir. Tedavi sürecine ürolog, jinekolog, endokrinolog, psikolog ve hatta kardiyolog da dahil olmalıdır. Genel olarak kanlanma sorununu ortadan kaldıran ilaç uygulamaları, kas gevşeticileri kadınlar da dahil olmak üzere yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu uygulamalar sonucunda yüz güldürücü sonuçlar elde ediliyor son zamanlarda. Bunların da yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi uygulamalara başvurulabiliyor. Nöropatik sorunların tedavisinde de her şeyden önce hastanın diyabetini iyi bir şekilde regüle etmek gerekir.”

Tedavi sürecinde hastanın hekimle iletişimi, hekimin ve hastanın birbirine samimi ve doğru yaklaşımı büyük önem taşıyor. Hastanın, cinsel sorunlarını doktora çok geç bir evrede açması, tedaviyi de olanaksız kılan en önemli faktörlerden birisini oluşturuyor. Yeri geldiğinde hastanın en başta, bu tip etkilere karşı uyarılması ve sorunlar meydana gelmeye başladığında hastanın bu sorunları doktora rahatlıkla anlatabilmesi gerekiyor.