Genel SağlıkHABERLER

BAŞARILI BİR İŞ KADINIYSANIZ ‘PANİK ATAK’ SİZİ DE YAKALAYABİLİR…

İş dünyasında ki rekabet ortamı, her gün gelişen yeni sistemler ve daha başarılı bir iş kadını olma hayalleri kadınları panik atak riskiyle baş başa bırakıyor. Bu konuda hırs yapmayan bayanlar ise panik atak riskini taşımıyor. Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Dr. Mehmet Yavuz, çağın hastalığı haline gelen panik atak rahatsızlığını ve iş kadınları üzerindeki etkilerini anlattı.

Niçin başarılı kadınlarda panik atak riski daha fazla görülüyor?

“Mükemmeliyetçi, hassas, titiz başarılı olma konusunda hırslı insanlar panik atak konusunda daha çok risk taşımaktadır. Panik atak, zeki ve güzel bayanlar da daha çok görülmektedir. Dolayısıyla panik atak başarılı iş kadınlarını daha çok sevmektedir. Vurdumduymaz, gamsız ve dağınık bir görünüş arz eden insanlar ise panik atak tehlikesinden çok daha uzaktadırlar.”

‘Panik Atak’ beynin bir şakası mı?

“Panik atağın beynimizin kötü bir şakası olduğunu bilmekteyiz. İnsan beyni milyarlarca bilgisayardan oluşmuş devasa bir network gibidir. Henüz keşfedilmeyi bekleyen birçok özelliği vardır. Beynimiz neden vücuda şaka yapmak istiyor ve neden yanlış alarmlarla vücudumuzu aldatıyor? Bunu henüz bilmemekteyiz. Belki de canı eğlence istemektedir. Ama bildiğimiz bir şey var ki; panik atak en acil ve tedavi edilmesi gereken önemli bir hastalıktır. Eğer hastalıklar önem sırasına göre tasnif edilmiş olsaydı. Ben şahsen birinci sıraya panik atağı alırdım. Ama bu kadar önem arz etmesine rağmen çevrenin en az önemsediği rahatsızlık da panik ataktır. Panik atak hastasının en önemli sıkıntılarından biri de hastalığını etrafındaki yakınlarına anlatamaması ve kendisini ifade etmekte zorlanmasıdır. Zira insanlar onun fiziksel bir rahatsızlığının olmadığını görerek, onun yoğun olumsuz ruhsal tablosunu hiç umursamazlar. Kişiye adeta ölümlerden ölüm seçtirmesine rağmen, kişinin çevresi tarafından en az ciddiye alınan hastalık panik ataktır.”

‘Panik Atak’ yaşayan kişiler nasıl bir korku yaşıyor?

“İnsan hayatı boyunca bir sefer ölür. Ama panik atak ise kişiye nerdeyse her gün ölüm hissini yaşatmaktadır. Bunun ne denli dehşet verici bir durum olduğunu iyi düşünmek lazımdır. İnsanın her gün ölümü yaşaması, beyin kanamasından ya da kalp krizinden öleceğini düşünmesi hiç de kolay bir tablo değildir. Hastalarımızın bazıları öylesine panik yaşarlar ki; hastanelerin etrafından uzaklaşamazlar. Bir yere gitme zorunluluğunda olduklarında ise öncelikli olarak o yolun çevresinde ki sağlık merkezlerini araştırırlar. Eğer güzergâh üzerinde bir sağlık merkezi yoksa o kişiyi asla o yola çıkaramazsınız. Hatta hastalar ellerinden gelse hastanelerde, acillerde yatıp kalkarlar”.

Gündemdeki sağlık ve haber programları hastaları nasıl etkiliyor?

“Panik atak hastası çok zeki olduğu ve her şeyi çok çabuk kavradığı için, medyadaki sağlık haberlerinden herkesten fazla etkilenirler. Bir yakınının hastalığı, onu herkesten fazla etkiler. Genç ölümlerden en çok etkilenirler. Bir zaman sonra sağlık programları onun vazgeçilmezleri olur. Kendine yakıştırdığı her hastalığı inceden inceye araştırır, nerdeyse bir uzman kadar bilgiye sahip olur. Ayrıca panik atak hastası, gerek görüntülü gerekse yazılı basının haber bültenlerini ve haber programlarını izlememelidir. Trajik ve dram konulu film ve dizilerden uzak durmalıdır. Belgesel filmler, spor programları ve komedi filmleri izlemekte hiç bir mahsur yoktur. Panik atak hastaları bitkisel ilaçlara, verbal formlara çok ilgi duyabilir. Hemen her antidepresanın ya da anksiyete gidericinin yan etkilerini bilir. İlaçların etkilerinden ziyade yan etkileri ilgi alanlarına girer ve bu yüzden dolayı da ilaçlara pek güvenmezler ve kullanmakta istemezler.”

‘Panik Atak’ rahatsızlığı çevremizde ki kişilerle paylaşılmalı mı?

“Panik atak hastaları, rahatsızlıklarını doktorları dışında diğer şahıslara anlatmamalıdır. Genelde hastalar, olur olmadık kişilere hastalıklarını anlatırlar ve rahatlamaya çalışırlar. Ancak bu durum kesinlikle kaçınılması gereken bir durumdur. Çünkü hem hastalıklarını daha inatçı hale getirir, hem de onların söyleyebileceği ters bir sözle daha fazla dağılabilirler. Bu nedenle her sağlık mensubu gördükçe derdini anlatan tiplerden olmamalıdır. Kesinlikle bir başkasının hastalık hikâyesini dinlememelidir. Nasıl olmuş, nasıl hastalanmış, nasıl tedavi görmüş, hangi tetkikler yapılmış bu tür sorgulamalardan uzak durmalıdır. Hastanelere ya da evlere hasta ziyaretine gitmemelidir. Taziye ziyaretine asla gitmemeli, vefat eden kişinin nasıl ve neden öldüğünü asla sorgulanmamalıdır. Bütün bu yasaklamalara hastalık yatışana kadar en az 6 ay -1 sene uyulmalıdır.”

‘Panik Atak’ tedavisinde en etkili yöntem hangisidir?

“Panik atak olsun depresyon olsun bu rahatsızlıklar, beynin bazı bölümlerinin fizyolojik olarak aksamasından kaynaklanırlar. Özellikle sol prefrontal korteks psikolojik dünyamızı şekillendiren ve düzenleyen merkezdir. Psikolojik bozukluklar, prefrontal korteksin iyi çalışmaması ya da aksaması sonucunda ortaya çıkar. Biz REEM merkezi olarak yaptığımız araştırmalarda sol prefrontal korteksin yanında sağ oksipital korteksin de psikolojik hayatımızı yönlendirdiğini tespit etmiş durumdayız. Ama ağırlık prefrontal kortekstedir. TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) ile başta sol prefrontal korteks olmak üzere bu iki bölgenin bir nevi resetlenmesi, panik atak ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların düzelmesine ve hastalığın temelden çözülmesine neden olmaktadır. Panik atak hastaları ilaçlara güvensizlik duyarlar. Bu nedenle TMS uygulamaları onlar için ideal çözüm olabilir. TMS tedavisi esnasında eğer ilaç kullanılıyorsa ilk etapta bunları kesmemelidir. Sonraki süreçte zaten ilaçlara duyulan ihtiyaç azalmakta hatta tamamen ortadan kalkabilmektedir.”

Dr. Mehmet Yavuz
Nöroloji Uzmanı