Genel SağlıkHABERLER

SSPE VE OZONTERAPİ

SSPE (subakut sklerozan panansefalit), kızamık infeksiyonunun oldukça nadir görülen yan etkilerinden olup, genelde ölümle sonuçlanan, santral sinir sisteminin yavaş virus infeksiyonlarındandır.Erkek çocuklarda kızlara göre yaklaşık 3 kat fazla izlenir. Kızamık enfeksiyonu geçirildikten yaklaşık 2-21 yıl sonra ortaya çıkan SSPE, genç erişkinlerde de görülebilmesine rağmen , çoğunlukla çocukluk döneminde ortaya çıkar. 2 yaşın altında kızamık enfeksiyonu geçirenlerde SSPE’ye yakalanma oranı daha fazladır. Yapılan çalışmalarda, hastanın kızamık virusu ile henüz tanışmadan virusa karşı antikor ile karşılaşmış olmanın hastalığa yakalanmada rolü olduğu belirtilmekte, bunun da anlamı şu; 2 yaşın altında kızamık infeksiyonu geçirenler yani kanlarında henüz anneden gelen antikorları var olanlar, ve infeksiyon sırasında immunglobulin yapılan çocuklarda SSPE’in daha sık görülmesidir.

Kızamık enfeksiyonu geçirmeden SSPE’ye yakalanan çocukların olması toplumda kızamık aşısının da SSPE hastalığına sebep olduğu konusunda yanlış bir inanış doğurmuş. Erken çocukluk döneminde anneden geçen antikorların varlığı sebebiyle geçirilen kızamık enfeksiyonu hafif seyrettiğinden enfeksiyon fark edilmeyebilir. Kızamık enfeksiyonu geçirmediği zannedilerek yakalandığı hastalığın sorumlusu olarak aşı gösterilir. SSPE’li hastalardan elde edilen kızamık virusunun aşı virusu değil, asıl kızamığı oluşturan virus olduğu saptanmıştır.

Toplumda aşısız çocukların varlığı hem bu çocukların kızamık hastalığına yakalanmasını ve dolayısı ile SSPE’ye karşı riskli hale getirir, hem de toplumda kızamık virusu ve hastalığı hiç tükenmez. SSPE çoğunlukla ölümcül hastalık olmasına rağmen %5-10 vakada hiçbir tedavi olmasa bile kendiliğinden durakladığı vakalar mevcut. Son yıllarda destek tedavileri ile bu oranın %20-30 civarında olduğu belirtilmektedir. Kızamık enfeksiyonu geçiren çocukta santral sinir sistemine yerleşen virusun uzun süren bir dönemden sonra yapısında bulunan M protein (M), glikoprotein (F) ve hemaglutinin (H) olarak adlandırılan yapılarında değişikliler meydana geliyor. Virusun yapısındaki bu değişiklikler sonucu beyin dokusunda protein sentezleyerek çoğalmaya başlıyor. Öncelikle nöron olarak adlandırılan sinir sistemi hücrelerinin çekirdeklerinde (nukleusda) ,daha sonra da akson ve dendrit denilen uzantılarının içinde çoğalıyor. Çoğalan virus nöronları harap ederek klinik belirtiler ortaya çıkmaya başlıyor. Harap olan nöronların sayısı arttıkça hastalık ilerliyor.

SSPE’nin tedavisinde ortaya çıkan belirtilerin azaltılmasına yönelik destek (semptomatik) tedaviler yanında virusun çoğalmasını azaltan interferon ve virus çoğalmasını azaltan, bağışıklık sistemini düzenleyen isoprinosin kullanılıyor. interferon ve isoprinosinin ne kadar etkili olduğu konusunda kesin veriler mevcut değil. Ancak bazı hastalarda ilerlemeyi durdurucu etkisi olduğu söyleniyor.

Kızamık virusu(rubeola), Paramyxoviridae ailesinden zarflı bir RNA virusudur. Yani içinde RNA olarak adlandırılan geni ve dışında lipit tabakadan oluşan zarfı mevcuttur. Zarfın yüzeyinde hemaglütinin (H) ve füzyon (F) glikoproteinlerinin oluşturduğu çıkıntılar vardır. Yüzeydeki H proteini hastanın hücrelerine tutunmayı, F proteini ise hücre içine girmeyi sağlıyor.

OZON TEDAVİSİ

Ozon, hem virusu kendisine direct etki ile, hem de vücutta virusu harap edecek bileşikler oluşturarak virus sayısını azaltır veya yok edebilir. Ozonun virus üzerine olan etki mekanizmaları şöyle sıralanabilir;

• Zarflı virusların, zarflarının üzerindeki lipit,lipoprotein ve glikoprotein gibi çıkıntıları ile reaksiyona girer, yapılarını bozar.

• Kızamık virusunun, yukarıda tarif edildiği gibi zarfın yüzeydeki hücrelere tutunmayı sağlayan H proteini ve hücre içine girmeyi F proteini ozon ile bozulacaktır. Ozon ile hastanın hücrelerine tutunması ve hücre içine girme yeteneği kaybolmuş olur.

• Ozonlanmış hasta kanında ortaya çıkan peroksidazlar antiviral etki göstererek vücuttaki virus sayısı azalacaktır.

• İmmün (bağışıklık) sistemini aktive ederek , bağışıklık sistemi hücrelerinden citokin salınımını arttırır. Citokin virus yapısını bozarak dolaşan kanda virus sayısını önemli ölçüde azaltır. Ayrıca virus çoğalmasını önleyen, kızamıkta olduğu gibi birçok viral hastalıklarda, bazı kanser türlerinde de kullanılan interferonu ozon vücutta %400-900 kez arttırabilir.

• Ozon tüm virütik hastalıklarda kullanılmasına karşın özellikle zarflı yapıya sahip viruların oluşturduğu enfeksiyonlarda (kızamık virusu da zarflı virustur) tek başına veya diğer tedavilerle birlikte başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Ozon zarfın yapısındaki lipidi parçaladığından virusun yapısı bozularak parçalanmakta ve hastalık yapıcı özelliği kaybolmaktadır.

Sonuç Olarak:

• Virus yapısının bozulması (denatüre olması)

• Virusu çevreleyen zarfın üzerindeki lipoprotein ve glikoprotein yapısındaki çıkıntıların bozulması,

• Antiviral etki gösteren lipit ve protein peroksidlerin oluşması,

• Vücutta bol miktarda sitokin ve interferon üretimini arttırması,

• Hastanın tüm bağışıklık sistemini güçlendirmesi kızamık gibi viral hastalıklarda ozon tedavisini etkili kılmaktadır.

• Ayrıca ozon, tüm dokuları oksijenlendirmesi, antioksidan sistemi güçlendirmesi ile hastanın ortaya çıkan belirtilerinin hafifletilmesini sağlar, sonradan ortaya çıkan sekonder enfeksiyonların seyrini hafifletir veya engeller.

Dr.Beytiye AKAY
[email protected]