Genel SağlıkHABERLER

YEMEK BORUSU KANSERİ SİNSİCE YAKLAŞIYOR

Çok fazla belirti vermeden yayılan ve çoğu zaman yutma zorluğuyla kendini gösteren yemek borusu kanserlerine kimi zaman yaşam koşulları kimi zaman da çevresel faktörler neden oluyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Nihat Yavuz, yemek borusu kanserinin (özofagus kanseri), dünyada görülen tüm kanserler arasında altıncı sırada yer aldığını belirtiyor. Erken belirti vermemesi nedeniyle hastalar hekime geç başvurduğundan, hastaların çoğunda tanı konulduğunda hastalık ilerliyor, tedavi yani tam iyileşme şansı azalıyor.

En Çok 50-70 Yaş Arasında Görülüyor

Erkeklerde daha sık görülen hastalık genellikle 50-70 yaş arasında görülür. Hastalığın görülme sıklığı coğrafi olarak da farklılıklar gösterir. Batı ülkelerinde 100.000’de 20 iken, Uzakdoğu ülkelerinde 100.000’de 100 oranında rastlanır. Bu oran Güney Afrika’da 100.00’de 160, Kazakistan’da 100.000’de 540’lara kadar çıkar. Ülkemizde ise oran tam olarak bilinmese de Doğu Anadolu bölgesinde daha sık görülür.

Alkol Ve Sigara Tüketimi Önemli Rol Oynuyor

Yemek borusu kanserine neden olan faktörler kanserin tipine göre farklılıklar gösterir. Squamoz hücreli kanser gelişiminde alkol ve tütün tüketimi en önemli rolü oynar. Buna tütsülenmiş et, tuzlanmış sebzelerle beslenme, sıcak sıvıların alınması, vitamin-mineral eksiklikleri ve birtakım hastalıklar (akalazya gibi) da rol oynarlar. Adenokanser gelişmesinde ise gastroözofageal reflü önemli bir rol oynamaktadır.

Yutma Güçlüğü En Önemli Belirtisi

Yemek borusu kanserlerinde hastaların yüzde 90’ında yutma güçlüğü ve kilo kaybı ilk belirtileri oluşturur. Yutma güçlüğü gittikçe ilerleyen bir özellikte olup hastalar önce katı gıdaları daha sonra yumuşak gıdaları ve en sonunda da suyu bile yutamadığını söyler. Bunlara ilaveten ağrılı yutma, yediklerinin ağzına geri gelmesi, göğüs arkasında ağrı, gıdaların aspirasyonuna bağlı akciğer enfeksiyonu gelişebilir. İlerlemiş olgularda ses kısıklığı, soluk borusu ile yemek borusu arasında fistül gelişimi görülebilir.

Pet Yayılmış Hastalığı Görmeyi Sağlıyor

Hastaların fizik muayenesinde kilo kaybına ait bulgular, ele gelen lenf bezleri saptanabilir. Tanıda kullanılan yöntemler sırasıyla radyoloji yani ilaçlı film ile yemek borusu ve mide filmlerinin çekilmesi, endoskopik biyopsi, bilgisayarlı tomografi yani göğüs ve karın bölgesinin tomografilerinin çekilmesi hem tanı hem de hastalığın evrelendirilmesi açısından önemlidir. Endoskopik ultrasonografi (endoskopi altında tümörün derinliğini saptayıp biyopsi almamıza olanak sağlar) en sık kullanılan tanı yöntemleridir. Bunların yanı sıra MR (manyetik rezonans görüntüleme) ve PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) nadir olarak kullanılan yöntemlerdir. Özellikle PET hastalığın yayılmış olması halinde önemlidir.

Tedavide, Cerrahi, Radtoterapi ve Kemoterapi Uygulanıyor

Yemek borusu kanseri tanısı konulup ve hastalığın evresi saptandıktan sonra tedavide nasıl bir yol izleneceği önemlidir. Cerrahi, radyoloji ve onkolojiden oluşan multidisipliner yaklaşımla hangi tedavinin uygulanacağına karar verilir. Yemek borusu kanserlerinde cerrahi tedavi (yemek borusunun çıkarılması), radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi (ilaç tedavisi), lazer tedavisi ve palyatif işlemler (stent uygulanması) hastalara uygulanan tedavi seçeneklerini oluştururlar.