Genel SağlıkHABERLER

TERLEMEYİ ÖNLEYEN ÜRÜNLER KANSER YAPIYOR MU?

Özellikle de yaz aylarında terleme her yaş grubundaki kadınlar, erkekler ve gençler için önemli bir sosyal sorun. Aşırı terleme nedeniyle insanlar sosyal ortamlarda zorluk çekiyor, öpüşmekten, el sıkışmaktan kaçınıyor. Üstelik son yıllarda terlemeyi önlemede koltuk altına sürülmek suretiyle kullanılan ve “alüminyum” içeren “antiperspirant” ürünlerin meme kanserine yol açtığı iddiası var. Bu iddialar da insanları, terleme konusundaki tedavi arayışlarına itiyor.

International Hospital ve Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahu Birol, alüminyum içeren antiperspirant koltuk altı ürünlerinin meme kanserine yol açtığına ilişkin iddiaların bilimsel araştırmalarla ispatlanmadığını belirtti. Meme kanserli hastalardan alınan biyopsi örneklerinde fazla miktarda alüminyuma rastlanması nedeniyle söz konusu ürünlerin meme kanseri yapma ihtimali üzerinde durulduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Ahu Birol, şunları söyledi: “İnsan vücuduna çok çeşitli kaynaklardan alüminyum girişi olabilir. Sadece bu ürünler aracılığıyla vücudumuza alüminyum girmiş olsaydı, bu ürünlerin kanserojen etkisinin kesin kanıtlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu söyleyebilirdik. Ancak bu durumda söyleyemiyoruz. Eğer kişide alüminyum maddesine karşı bir hassasiyet varsa, alüminyum içermeyen ürünleri kullanabilir. Alüminyum, terlemeyi azaltıcı etkisi nedeniyle bu ürünlerde kullanılmaktadır.”

DEODORANT TERLEMEYİ ÖNLEMİYOR

Deodorantlar ve antiperspirant ürünlerin etkileri konusunda bir zihin karışıklığı var. Deodorantlar, kötü kokuyu engellemek için kullanılıyor. Sanıldığının aksine terlemeyi kesmiyor. Antiperspirant ürünler ise terlemeyi kesiyor. Bu ürünlerin toksin atmayı önlediğine ilişkin bilgilerin de yanlışlığına değinen Doç. Dr. Ahu Birol, “Biz toksinleri direkt koltuk altındaki bezlerden atmıyoruz. Koku yapan, özel bezler koltuk altında bulunuyor. Karaciğer ve böbrek yoluyla toksinlerin çoğunu atıyoruz.” dedi.

Deodorantların görünen bölgelere sıkılması ve temiz cilde uygulanması gerekiyor. Bu nedenle deodorant sıkılmadan önce koltuk altının suyla yıkanması önem taşıyor. Deodorant sıktıktan sonra güneşe çıkılmaması gerekiyor. Deodorant sıkıp güneşe çıkınca, içindeki kimyasallar güneşle birleştiğinde bir vücutta alerjik tepkiler, tahriş, kızarıklık, kaşıntı, yanma ortaya çıkıyor. Bu nedenle özellikle yaz aylarında güneş görebilecek bölgelerde deodorant kullanılmamalı. Çünkü insanlar hangi kimyasal maddelere ne tepki vereceğini bilemeyebilir.

GÜNEŞ AKNEYİ ÖNCE KURUTUYOR, SONRA ÇOĞALTIYOR

Yazın karşılaşılan dermatolojik sorunlarla ilgili sık sorulan soruları yanıtlayan ve yanlış bilinen bazı durumlara açıklık getiren Doç. Dr. Ahu Birol, şu bilgileri verdi:

Güneşe çıkmak akneyi azaltır mı?

Aknenin değişik evreleri vardır. Eğer akne iltihaplıysa güneş ışığı sivilceleri azaltabilir. Akneye neden olan siyah noktalar, tıkaçlar duracağı için güneşe çıkmak biraz yalancı bir çözüm oluyor. Güneşle artan akne tipleri var, klorla ortaya çıkan tipleri var. Bazı tiplerinde kuruma sağlanırken, bazılarında yazın kullanılan güneş kremlerine bağlı artış olabilir. Bu nedenle akneyi yazın tedavi etmek zordur. Ağızdan kullanılan ilaçlar ve kremlerle, ciltte kızarıklık, yanma, soyulma bir de güneşin etkisi ortaya çıkıyor. Yazın hafif etkili ürünleri kullanmayı tercih ediyoruz. Aknesi olan kişilerin kullandıkları ürünlerin yağsız, su bazlı olması, akneyi artırmaması gerekiyor. Temiz tutmak önemli.

Havuz ve deniz suyu zararlı mı, yararlı mı?

Havuz, deniz güneş deriyi kurutuyor. Klor ve tuzlu sudan arınmak, duş almak gerekiyor. Güneş koruyucusu ve nemlendirici sürmek gerekiyor, kişi deniz kenarındaysa mutlaka ürün kullanılmalı. Eğer egzeması varsa dikkatli olmalı. Atopik egzeması olan kişilerde durum değişebiliyor. Kuruluktan sonra egzema şiddetleniyor, havuzdan dolayı daha kolay enfeksiyon kapılabiliyor. Kıl köklerinde iltihap oluşuyor. Havuz ve denizin etkisiyle, bakteriyel hastalıklar ve alerjik enfeksiyonlar görülüyor. Ayakta mantar oluyor. Tüm vücutta mantar görülme riski artıyor.

Yüksek koruma faktörlü güneş kremi daha mı çok korur?

Yüzde 90 koruma için en az 15 faktör kullanılması gerekiyor. Hiçbir hastalığı olmayan, ama güneş koruma ürünü kullanmak isteyenlere normal bireylerde 15 faktör yeterlidir. 30 ve üzeri güçlü korumalardır. Deri hastalığı, güneşe duyarlılığı olan, güneşle artan hastalığı bulunanlara yüksek faktörlü koruma öneriyoruz. Çünkü 15 faktörlü bir kremle, yüzde 90 koruma sağlıyorsak, 50 faktör sürünce yüzde 95 koruma sağlıyoruz.

Krem sürüp bronzlaşmak zararlı mı?

Eğer krem sürüp bronzlaşıyorsak burada hata var demektir. Yani kremi sürüp bronzlaşıyorsak güneşin zararlı etkilerine maruz kalıyoruz anlamına gelir. Güneşin zararlı etkileriyle deri kanseri ve deri yaşlanmasına zemin hazırlamış oluyoruz.

Güneş koruyucular deri kanseri yapıyor mu?

Bu ürünlerin kullanımı son yıllarda arttığı için, bu ürünleri kullanıp güneşte yatmamak gerekiyor. Ama geç dönem yan etkileri sürüyor. Deri kanserinde bir artış var. Güneş koruyucu kanser yapmıyor, çok koruyucu kullanıp güneşte çok kalmak güneşin zararlı etkilerine de maraz kalmaya neden olduğundan kanser riski artıyor.

Lazer güneş lekesinden korunmada kesin çözüm müdür?

“Solar lentigo” dediğimiz güneş lekeleri için lazer uygulanması sayesinde birkaç seansta belirgin derecede lekelerin renkleri açılır. Ama güneşte kalırsa lekeler yeniden oluşur. Tedaviden sonra iyi korunmak gerekiyor.

Lazer epilasyon yazın yapılır mı?

Lazer epilasyon, güneşe çıkmayan, teni bronzlaşmamış kişilere yazın yapılabilir. Koyu tene yapılmaz. Eğer derinin rengi açık, kılın rengi koyu ise lazerin etkinliği fazla oluyor. Yazın insanlar bronzlaştığı için lazer deriyi yakabiliyor. Kıl ve ten koyu olduğundan sorun yaşanıyor. Yüzdeki tüyler daha açık renkte ve ince olduğundan lazer bunlarda iyi sonuç vermiyor. Koltuk altı, genital bölge, bacaklarda çok iyi sonuç elde ediliyor.