Genel SağlıkHABERLER

TENİSÇİ DİRSEĞİ MOUSE TUTAN ELLERİ VURUYOR

Dirseğin dış kısmındaki “lateral epikondil” adı verilen kemiğe yapışan tendonların dejenerasyonu sonucu oluşan ağrıya “tenisçi dirseği” deniyor. İlk olarak tenis oynayanlarda tanımlanan bir hastalık olduğu için “tenisçi dirseği” adı verilen bu hastalık aslında birçok kesimi tehdit ediyor. Eskiden ev hanımlarının temizlik sonrasında uzun süre ara vermeden bez sıkmaları, erkeklerin de uzun süre tornavida kullanmaları en önemli nedenler arasında yer alıyordu. Günümüzde ise bilgisayar kullanımının yaygınlaşması sonucu uzun süreli klavye veya mouse kullanan kişileri daha sık tehdit ediyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Çetik, bu hastalığın ortaya çıkışındaki en önemli nedenin hatalı mouse kullanımı olduğuna dikkat çekerek, ” Uzun süreli mouse kullanılması ve mouse’un çok sıkı kavranarak tutulması günümüzde tenisçi dirseğinin en önemli sebeplerinden biri oldu. Diş ağrısına benzeyen sabit ve sürekli hal alan ağrı hayat kalitesini düşürüp kişiyi mutsuzluğa ve iş hayatında verimsizliğe sürükleyebiliyor. Bu nedenle mouse kullanan kişilerin tenisçi dirseğinden korunmaları için mouse kullanımında sık yapılan hatalardan kaçınmaları çok önemli.” diyor.

Ağrı sıklıkla aktivite sonrasında başlıyor

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Çetik, tenisçi dirseğinin çoğunlukla aktivite sonrasında dirseğin dış kısmından başlayıp ön kola yayılan künt ağrı ile ortaya çıktığını belirterek şunları söylüyor: “Bu hastalığın lateral epikondil adı verilen dirsek dış kenarındaki kemiğe yapışan tendonlar üzerinde mikro yırtıklar ile başladığı biliniyor. Mikro yırtıklar zaman içerisinde düşük şiddetteki travmaların sık tekrarlanması sonucunda gelişiyor.”

Mouse kullanırken bu hataları asla yapmayın!

Tenisçi dirseği özellikle parmakların aşırı sıkıldığı hareketler ile ortaya çıkıyor. Doç. Dr. Özgür Çetik, mouse kullanırken dikkat etmeniz gereken noktaları şöyle sıralıyor:

1.Sık tekrarlanan hareketlerden kaçının,

2.Mouse’u çok sıkı tutmayın,

3.Küçük mouse kullanmayın. Avuç içini dolduracak büyüklükte mouse tercih edin.

4.Yaptığınız işe belirli periyotlar halinde, örneğin her saat başı 15 dakika ara verin.

5.İşimizin stresli olması farkında olmadan mouse’u daha sıkı tutmamıza neden oluyor. Bu yüzden işyerindeki stresin azaltılması önemli.

Detaylı muayene tanı koymak için yeterli geliyor

Doç. Dr. Özgür Çetik, tenisçi dirseği tanısının genellikle muayene ile konabildiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Dirsek dış çıkıntı kemiğinin 5 mm kadar alt kısmına baskı uygulandığında ağrı ortaya çıkması bu hastalığın tipik belirtisi. El bileğinin yukarı doğru kaldırılmasına karşı güç uygulandığında dirsek dış kemiği civarında ağrı ortaya çıkıyor. Ayrıca ön kolu dirence karşı dışa çevirmek de ağrıyı artırıyor. Bazen dirsek eklemini ilgilendiren başka hastalıklardan ayırmak için röntgen- MR gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerine başvuruluyor. Özellikle dirsek eklemine yakın bulunan ve Posterior interosöz siniri olarak isimlendirilen sinir sıkışması tenisçi dirseği ile karışabiliyor. Detaylı muayene ile ayırıcı tanı yapılabiliyor.

Ameliyat dışı yöntemler genellikle çözüm sunuyor!

Doç. Dr. Özgür Çetik, tenisçi dirseğinin yüzde 95 oranında ameliyat dışı yöntemlerle tedavi edilebildiğini belirterek şu bilgileri verdi:

•Ağrılar yeni başlamışsa, ilaç-buz ve istirahat tedavisi oldukça yarar sağlıyor.

•Eğer bu yöntemlerle tedavi sağlanamamışsa özel dirseklik kullanımı- atelleme yöntemleri- fizik tedavi uygulamalar (ESWT, masaj, ultrason vb.) veya enjeksiyon yöntemlerinden biri ya da birkaçı birlikte kullanılabiliyor.

•Enjeksiyon tedavisinde 2 yöntem ön plana çıkıyor; birincisi steroid enjeksiyonu yapmak. Bu yöntem çok uzun yıllardır kullanılıyor. Aynı dirseğe 1-3 kez deneniyor. Yöntemin başarı oranı yüzde 40-60 aralığında oluyor. İkinci enjeksiyon yöntemi ise PRP enjeksiyonu.

•En az 6-8 ay süren tedavi sonrasında hastaların yüzde 5-10’u bu tedavi yöntemlerinden fayda görmediği için ameliyat ediliyor.

•Tenisçi dirseği tedavisinde hiçbir yöntemin yüzde 100 başarı şansı olmuyor. Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda bile yüzde 2-5 arasında değişen oranlarda ağrının geçmeme ihtimali bulunuyor.

PRP yöntemi ile başarı şansı artıyor

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Çetik, PRP (Platelet Rich Plazma) yöntemiyle tenisçi dirseğinin tedavisinde başarı şansının arttığına dikkat çekerek bu yöntemin nasıl uygulandığını şöyle anlatıyor: “PRP; kişinin kendisinden alınan kandan elde edilen iyileştirici faktörlerin yoğun olarak bulunduğu bir sıvının dejenere olan tendon bölgesine enjekte edilmesi yöntemidir. Yöntem poliklinik şartlarında, kullanılan cihaza göre hastadan 8 cc ile 30 cc arasında kan alınmasıyla başlıyor. Bu kan steril kaplara konularak, özel cihazlarda santirfüj ediliyor. Bu aşamada kanın içine hiçbir katkı maddesi veya ilaç konulmuyor. Cihaz tarafından kan ayrıştırılarak iyileştirici faktörlerin yoğun olarak bulunduğu kısım ayrıştırılıyor. Ardından sıvı problemli alana enjekte ediliyor. Yöntem 2 veya 3 kez aynı şekilde tekrarlandıktan sonra maksimum başarı elde ediliyor. PRP’nin en önemli avantajı; kişinin kendi kanı olması, herhangi bir yabancı kimyasal içermemesi ve diğer yöntemlere göre başarı oranının daha yüksek olması.”

Her 2 tenisçiden 1’i bu dertten muzdarip

Tenis sporuna olan ilginin her geçen gün artması sonucu amatör sporcuların uzun sure uygun olmayan raket ile vuruş yapmaları, tenisçi dirseğinin diğer önemli nedenler arasında yer alıyor. Öyle ki 35 yaş üstü tenisçilerin yüzde 50′ si, 50 yaş üstü tenisçilerin ise yüzde 60′ı spor yaşantılarının bir döneminde bu sorunla karşılaşıyor.”

Doç. Dr. Özgür Çetik