Genel SağlıkHABERLER

LÖSEMİ ORTA YAŞI DA TEHDİT EDİYOR

Löseminin orta yaşlarda görülen bir türü olan Kronik Myeloid Lösemi (KML), yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Hastalığı işaret eden bu belirtiler, kolay fark edilmediği için erken teşhis yeterince yaygın değil. Uzmanlar, KML’de erken teşhis ve doğru programlanmış sürekli bir tedavi ile hastanın yaşamını uzatmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

Novartis tarafından 20 Şubat’ta, Ceylan Intercontinental Otel’de düzenlenen “Novartis Basın Sohbet Toplantısı”nda KML (Kronik Myeloid Lösemi) ele alındı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, KML’nin daha çok orta yaşta ve yaşlılarda görünen bir lösemi türü olduğuna dikkat çekerek, KML’de özellikle ülkemizde en önemli sorunun erken teşhis olduğunu söyledi. Hastalığın belirtilerinin kolay fark edilememesi nedeniyle erken teşhisin yeterince yaygın olmadığını ifade eden Prof. Dr. Özcan, yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı, açıklanamayan aşırı kilo kaybı, ateş, enfeksiyon gibi şikayetleri veya bu belirtilerin birkaçını yaşayanların, mutlaka hekime başvurmaları gerektiğini söyledi. Özcan, kan testi ile hastalığın tespit edilebildiğini belirtti.

Erken teşhis ve sürekli tedavi şart

Prof. Dr. Özcan, her 100 lösemi hastasından 15’inin KML hastası olduğuna dikkat çekerek, KML’nin kemik iliğinde, kan hücrelerinin aşırı üretimi ve bu hücrelerin kromozom yapısının bozulmasına bağlı olarak ortaya çıktığını belirtti. Özcan, yaşam süresinin uzatılabilmesi ve hastalığın durdurulabilmesi için erken teşhis, doğru tedavi programı ve tedavinin sürekliliğinin sağlanmasının şart olduğunu vurguladı.

Sosyal güvencesi olmayan hastalara Novartis ve Max Vakfı’ndan ilaca erişim fonu

Toplantıda konuşan Türk Kanserle Savaş Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Başhekimi Doç. Dr. Metin Aran da, KML’nin ilaçla tedavisinin, pek çok kanser türünde olduğu gibi, herhangi bir sosyal güvencesi olmayan hastalara, önemli mali yük getirdiğini vurguladı. Bu nedenle bağımsız bir vakıf olan Max Vakfı ve Novartis’in tüm dünyada yürütülen ortak projesi olan GIPAP’ın büyük önem taşıdığını belirtti. Doç. Dr. Aran, her hangi bir sosyal güvenlik sistemi içinde yer almayan, maddi olanakları yetersiz KML ve bir başka kanser türü olan GIST hastalarına, proje kapsamında oluşturulan fonla destek olunduğunu söyledi. Doç. Dr. Aran, Türkiye’de ilgili tüm hekimlerce bilinen bu proje sayesinde, teşhis konulmuş hastalar içinde, tedavi edilemeyen KML hastası bulunmadığını da sözlerine ekledi. Proje sayesinde binlerce hastanın ilaca erişebildiğini ve yaşam kalitesini koruyarak hayata tutunabildiğini söyledi.