Genel SağlıkHABERLER

KANSER TEDAVİSİ ÖNCESİ ÜREMEYİ KORUMAK MÜMKÜN KANSER HASTALARI DA ÇOCUK SAHİBİ OLABİLİYOR

Kemoterapi, radyoterapi gibi kanser tedavileri, pek çok yan etkinin yanı sıra kısırlık riskini de beraberinde getiriyor. Ancak tedaviye başlamadan önce sperm, yumurta ve embriyo dondurma yöntemleri ile üremenin korunması mümkün. Eurofertil Tüp Bebek Merkezi Laboratuar Direktörü Dr. Elif Ergin, özellikle genç yaşta hastalığa yakalananların geleceği düşünerek üremeyi garanti altına almaları gerektiğini vurguladı.

Türkiye’de sadece kanser gibi zorunluluk hallerinde Sağlık Bakanlığı’nın izin verdiği “sperm ve yumurta dondurma” işlemi, kanser hastalarının gelecekte çocuk sahibi olmasının kapısını açıyor. Zor ve yan etkileri fazla olan tedavi süreci öncesinde başvurulan yöntemin başarı oranı da azımsanmayacak düzeyde.

Dr. Elif Ergin, hem embriyo hem de yumurta ve sperm dondurmanın, başarısı kanıtlanmış yöntemler olduğunun altını çizerek kanser tanısı konmuş hastaların tedaviden önce bu yönteme başvurmalarını önerdi.

Dondurma yönteminde -196 derecede embriyo, sperm ve yumurtaların 5 yıl boyunca saklanabildiğini, sonrasında bu sürenin Sağlık Bakanlığı izni ile uzatılabildiğini belirten Dr. Ergin, konu ile ilgili şu bilgileri verdi: “Kanser tedavisi öncesi başvuran hastalarımızın durumlarına göre, eğer hasta evli ise normal bir tüp bebek süreci izleyerek embriyo donduruyoruz. Eğer bekar ve genç yaşta bir hasta ise yumurta ya da spermleri dondurarak saklıyoruz.”

DONDURULMUŞ EMBRİYODA BAŞARI ORANI YÜZDE 40

Toplumdaki yaygın inanışın aksine araştırmalar, dondurulmuş sperm-yumurta ve embriyolardan elde edilen gebeliklerin başarı oranlarının yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Dr. Elif Ergin, eskiden dondurulan her 100 embriyodan 60’ı canlı kalırken, günümüz teknolojisi ile dondurulan embriyoların yüzde 95’inin sağlıklı olarak çözülebildiğini belirtiyor. Dr. Ergin, dondurulmuş embriyolarda geçmişte gebelik şansı yüzde 20’lerde iken şimdilerde gebelik şansının yüzde 40’lara kadar ulaştığının altını çiziyor.

Ayrıca araştırmalar, bu yolla doğan bebeklerde anomali açısından risk olmadığını da gösteriyor.