HER DÖRT KADINDAN BİRİ MİGRENLİ
TÜRKİYE’DE BAŞAĞRISI VE MİGREN EPİDEMİYOLOJİ ÇALIŞMASI SONUÇLARI AÇIKLANDI
Türkiye genelinde 5.323 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen “Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması” sonuçları açıklandı. Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu bünyesinde, 21 ilde yüzyüze görüşmelerle gerçekleştirilen çalışma, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan öğretim üyeleri grubu tarafından ve İ.E Ulagay-Menarini Group’un desteği ile hayata geçirildi.
2008 yılında tamamlanan “Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması” sonuçları, İstanbul World Park Otel’de gerçekleşen 1. Ulusal Başağrısı Sempozyumu öncesi düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu bünyesinde, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan öğretim üyeleri grubu tarafından ve İ.E Ulagay – Menarini Group’un desteği ile hayata geçirilen çalışma, insanların migreni hala hastalık olarak görmediğini ve doktora gitme oranının düşük olduğunu ortaya koydu.
Migren sıklığının ülkeden ülkeye hatta aynı ülkede farklı bölgelerde bile değişiklik gösterdiği gerçeğinden hareketle ev tabanlı olarak yapılan bu çalışma, Türkiye’nin tüm coğrafik bölgelerini temsil edecek şekilde 21 ilde 18-65 yaş arası 5.323 kişiyle yüzyüze görüşmeler ve hekim tarafından değerlendirmeler sonucunda gerçekleştirildi. Uluslararası Başağrısı Derneği’nin (IHS) 2004 yılında yayınladığı en son tanı kriterlerinin kullanıldığı araştırmada, önceden başağrısı konusunda eğitime tabi tutulan 33 birinci basamak hekimi görev yaptı. Prof.Dr. Mustafa Ertaş’ın koordinatörlüğünü üstlendiği, Prof.Dr. Aksel Siva, Prof.Dr. Mehmet Zarifoğlu, Prof.Dr. Betül Baykan, Prof.Dr. Sabahattin Saip, Doç.Dr. Necdet Karlı, Dr. Elif Kocasoy Orhan ve Doç. Dr. Emel Önal’ın önderliğinde gerçekleşen “Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması” üç ayda tamamlandı.
Türkiye’de 1998 yılında yapılan ilk başağrısı ve migren prevalansı çalışmasından on yıl sonra ve öncekine göre çok daha büyük bir grupla gerçekleştirilen bu çalışmanın amaçları arasında, önceki çalışmanın sonuçlarını kontrol etmek, günün değişen koşullarının başağrısı ve migrene etkisini görmek ve daha ayrıntılı bilgilere ulaşmak yer alıyor.
Her Dört Kadından Biri Migrenli
5.323 kişiyle gerçekleştirilen araştırma sonucunda her dört kadından birinde migren görüldüğü saptandı. Her üç kadına karşılık sadece bir erkekte migrene rastlanıyor. Migrenin kadınlarda daha sık görülmesinin sebebi ise kadınlık hormonları.
Eğitim Düzeyi Düştükçe Migrenin Görülme Sıklığı Artıyor
Araştırma sonucunda elde edilen ilginç sonuçlardan biri de eğitim düzeyi ile ilgili. Eğitim düzeyi arttıkça migren görülme sıklığının azaldığı tespit edildi. Üniversite ve lise mezunlarında migren görülme oranı %17.6, ortaokul mezunlarında %14.2, ilkokul mezunlarında %19.1, sadece okuryazar olanlarda %20.4, okuma yazma bilmeyenlerde ise %31.6.
Gelir Düzeyi Migren Görülme Sıklığını Etkiliyor
Eğitim düzeyi-migren ilişkisine benzer bir ilişki gelir düzeyi-migren için de söz konusu. Araştırma bulgularına göre gelir düzeyi düştükçe migren görülme sıklığı artıyor. Ayda 10 Bin TL’nin üzerinde gelire sahip olanlarda migren görülme oranı %7.8 iken aylık geliri 2 Bin TL ve altında olanlarda bu oran %16.1. 500 TL’den daha az gelire sahip olanlarda ise migren görülme oranı %18.2. Bu sonucun, düzenli ve doğru beslenme, uyku düzeni gibi etkenlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Migren Tedavisi Konusunda Bilinç Yetersiz
Araştırmada elde edilen en önemli sonuçlardan biri hastaların büyük çoğunluğunun hala profilaksi denilen, hastalığı ortadan kaldırmaya ve tedavi etmeye yönelik, düzenli ilaç kullanma alışkanlığından uzak olmaları. Araştırmada migren hastalığını tedavi edecek ve düzenli kullanılması gereken ilaçların kullanılmadığı ortaya çıktı. Araştırma sonucunda düzenli ilaç kullanımının sadece %5 olduğu görüldü. Hastaların ortalama % 40’ı bir ayda dörtten fazla, % 50’si ise üçten fazla atak geçiriyor. Bu hastalar, düzenli ilaç kullanması gereken hastalar. Migren tedavisi yönünden yeterli bilinç düzeyine ulaşılamadığı görüldü.
Başağrısı İçin Doktora Başvurma Oranı Düşük
Araştırma, Türkiye’de insanların başağrısı için doktora başvurma oranının düşük olduğunu ortaya çıkardı. Başağrısı çekenlerin %48.6’sı, migrenlilerin ise %29.4’ünün doktora başvurmadığı ortaya çıktı. 1998 yılında yapılan araştırmada başağrısından rahatsız olup doktora başvuranların oranı yaklaşık %40 iken, bu oran 10 yıl içinde yaklaşık %10 artarak 2008 yılında %51.4 oldu. Doktora başvuranların ise bir kısmının doğru tanı alamadıkları belirlendi. Araştırmaya katılanların %45’inin daha önce migren tanısı aldığı, geriye kalan %55’inin ise migren hastası olduğu halde migren tanısı almadığı ortaya çıktı. Bu hastalara durumlarının sinirsel olduğu ya da sinüzit oldukları bilgisi verilmiş. Bu durum da migrenin doğru tedavi edilmemesini ve yanlış-aşırı ilaç kullanımını beraberinde getiriyor. Araştırma sonucunda, doktora gitmeden ağrısıyla baş etmeye çalışanlara ait bulgular da elde edildi. Örneğin, migrenliler arasında başına patates bağlayanlar hala %3.2 oranında. Yine migrenlilerin %1.7’si bitkisel ilaç kullanıyor. %0.7 kişi ise akupunktur yaptırdığını belirtiyor.
Migren hastalarının %88.3’ünün ilaç kullandığının belirlendiği araştırmada bu hastalardan sadece %36.9’unun doktor tavsiyesiyle ilaç kullandığı, geriye kalanların eczacı veya arkadaş yönlendirmesiyle ya da kendisinin okuyup bulduğu ilaçları kullandığı saptandı.
Başağrısı İşgücü Kaybını Beraberinde Getiriyor. Migren Hastalarının Üçte Biri Maddi Kayba Uğruyor
Ağrı iş verimini düşürdüğü için ciddi bir iş gücü kaybına sebep oluyor. Bu durum da hem kişiye hem de dolaylı olarak ülke ekonomisine zarar veriyor. Ağrının iş verimini düşürdüğü artık ölçülebilir bir gerçek. Batılı ülkelerde ekonomik kayıplarla ilgili hesaplamalar yapılırken ağrıdan kaynaklı iş gücü kaybı da göz önüne alınıyor. Araştırmaya katılan migren hastalarının sadece %10.7’si yaşam kalitesinin migrenden etkilenmediğini söylerken, %89.3’ü hayatının etkilendiğini ve engellilik yaşadığını belirtti. Hastaların %50.2’sinde bu etki çok ciddi şekilde hissedilirken %29.2’sinde maddi kayıplara sebep olduğu belirlendi.
Migren Aile ve Arkadaşlık İlişkilerini de Etkiliyor
Migren iş hayatı dışında hastaların özel yaşamlarında da ciddi sorunlara sebep oluyor. Migren hastalarının %61.5’inde aile ilişkilerinde bozukluk, %54.9’unda arkadaşlık ilişkilerinde bozukluk, okula gidenlerin %57.9’unda ise okul hayatında bozukluk olduğu görüldü.
Başağrısı ve Migren Görülme Sıklığı Bölgelere Göre Değişiklik Gösteriyor
Farklı bölgelerden 21 ilde yapılan araştırma sonucunda Marmara Bölgesi’nde migren prevalansının (sıklığının) %22 olduğu görüldü. Çok ciddi olmamakla birlikte bölgesel bazı farklar söz konusu. Doğu Anadolu Bölgesi’nde migren prevalansı %24.1’lik bir oranla Marmara Bölgesi’nden biraz daha yüksek. İç Anadolu’da bu oran %20, Akdeniz Bölgesi’nde %15.7, Karadeniz’de %21.6, Güneydoğu Anadolu’da ise %20.4. Karadeniz, İç Anadolu ve Marmara Bölgesi birbirine en yakın oranlara sahip. Şehir bazında bakıldığında ise migren görülme sıklığı İstanbul’da %10.1, İzmir’de ise %10.8. Bu rakamlar 1998 yılında gerçekleştirilen çalışmayla hemen hemen benzer sonuçları işaret ediyor.
Stres Migreni Tetikliyor
Migreni tetikleyen unsurlar arasında stres, %68.5 civarında bir oranla ilk sırada yer alıyor. Rüzgar/lodos %54 ile yine en çok ifade edilen tetikleme nedenlerinden biri. %54 oranında açlık, %50 civarında ise uykusuzluk migreni tetikleyen diğer önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Migrende Doğru Tanı Çok Önemli
Migreni “migren” olarak tanımlamamak ve başağrısını ağrı kesicilerle tedavi etmeye kalkmak hastalarda ağrı kesici bağımlılığının gelişmesine sebep olur. Migren hastalarının % 8.7’sini ağrı kesici bağımlısı olarak tanımlanabilen, tedavisinde gelişigüzel ağrı kesici kullandığı için her gün ya da gün aşırı migren ağrısı çeken bir grup oluşturuyor. Bir migrenliye doğru tanı konulmadığında, hasta önleyici tedavi almamış oluyor ve dolayısıyla da ağrı kesicilere bağımlılığı devam ediyor. Çalışmanın bulguları, migreni olan ve doktora giden hastaların sadece % 45’inin ilk gittikleri doktorda doğru tanı aldığını ortaya koyuyor. Yine aynı çalışmaya göre, migren olduğu halde migren tanısı almayan hastaların oranı %55. Bu hastalar genellikle boyun kireçlenmesi, hipertansiyon, sinüzit ya da genel başağrısı tanısı alıyorlar ve genel ağrı kesiciler ile tedavi ediliyorlar.
Araştırma sonuçlarından yola çıkarak başağrısı için doktora gitme oranının düşüklüğünden söz eden Prof. Dr. Mustafa Ertaş, başağrısı şikayeti olanların mutlaka doktora başvurması gerektiğini, migrenin bir hastalık olduğunu ve ağrı kesicilerle geçiştirilmemesi gerektiğini belirtti. Ertaş, başağrısı şikayeti olanların hekime, gerekli görüldüğü takdirde ise nörologlara gitmesi gerektiğini söyledi.