SAĞLIK EĞİTİMİSağlık Yönetimi

HASTANE İŞLETMECİLİĞİNDE YÖNETİCİLİK KAVRAMINA ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

GİRİŞ:

Ülkemizde 90’ lı yıllarla birlikte kısmi olarak sağlık sektörü geneli ve yaygın olarak da hastane işletmeciliğinde kalite kavramı sistematik olarak, Toplam Kalite Yönetimi (TKY) odaklı olarak tartışılmaya başlanılmıştır. Ancak, 1997’ li yıllarla birlikte ISO 9000 Kalite Güvence Sistemi (KGS) odaklı olarak tartışılmaya başlanan kalite yönetimi, ilginç bir sürece doğru kayma eğilimi sergilenmektedir.

Uluslararası bir kalite güvence sistemi olan ISO 9000, bir kalite mükemmellik seviyesi olmayıp, bir işletmenin asgari seviyesinin biraz üstündeki kalitesini tanımlayan bir belgedir. Bu çalışmamızın amacı ISO 9000 yada TKY olmadığından detaya girilmeyecektir. Ancak, bir durum tespiti yapmak gerekirse; ülkemizde sağlık ve hastane işletmeciliğinde kalite kavramı, TKY yaklaşımının yönetim boyutu gözardı edilerek “toplam kalite” odaklı olarak tartışılmış veya pratik uygulamalar bu paralelde olmuştur, denilebilir. Çünkü günümüz kalite yönetimi yaklaşımı “üst yönetim istemiyorsa uğraşmayın” sloganı ile tanımlanmakta; kalite veya kalitesizliklerin sorumlusu olarak da yönetimi adres göstermektedir. Tüm bu açıklamalar bağlamında, bir işletmede kalite yolculuğu, öncelikle çağdaş bir örgüt yapısı ve yönetim anlayışının varlığı ile eş anlamlı bir süreçtir, denilebilir.

Ülkemiz hastane işletmeciliği sektörü % 94 oranında kamusal otoritelerce örgütlenip yönetilen işletmelerden oluşmakta ve uluslararası geçerliliğe sahip bir sistem olan ISO 9001 KGS bu hastanelerimiz için giderek daha yoğun bir cazibe merkezi haline gelmektedir. Ancak ISO 9001 KGS, her koşulda bir sihirli değnek olarak algılanma tehlikesi de mevcuttur. Çünkü tüm bu kamu hastaneleri bu belgeleri çok çeşitli platformlarda (akademik ve mesleki) tartışılan önemli kalite ve verimlilik sorunlarının, en önemli nedeni olarak vurgulanan mevcut örgüt yapı ve yönetim anlayışlarını koruyarak almışlardır.

ISO 9001 yada herhangi bir kalite yönetimi, her işletme için “Sihirli bir değnek değildir” ; ve Üst yönetimin istekli olması tek başına yeterli değildir. Üst yönetimin sistemin getirilerine gerçek inancı ve desteği gereklidir. Üst yönetimin bu yeni yaklaşımlardaki rolleri ile klasik yönetim anlayışındaki rollerinin farklı olacağını kabullenme düzey ve bilinçleri en kritik faktördür. (ŞAHİN, 1999)

PROFESYONEL BİR MESLEK OLARAK SAĞLIK YÖNETİCİLİĞİ

Genel anlamda işletmelerde yönetim kavramı; bir mal ve / veya hizmetin işletmenin amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik bir kalite seviyesinde üretimi için, insan kaynakları faaliyetlerinin planlanması, örgütlenmesi, yürütme ve denetlenmesi sürecidir. Yönetici ise; “işletme amaçları ile işgörenlerin beklenti ve gereksinimleri arasında eşgüdümü sağlayıcı bir örgüt kültürü yaratma becerisine sahip kişidir;”şeklinde tanımlanabilinir.

Ancak, burada vurgulanması gereken en önemli konu; oldukça karmaşık fonksiyonel yönetici karmasına sahip hastanelerin en üst yönetiminde yer alacak yöneticinin, kim olduğu ya da kim olacağı sorusundan ziyade; yönetim yaklaşımı ve bu yaklaşımı sergileyebileceği örgütsel yapının ne olması gerektiği önem kazanmaktadır. (ŞAHİN, 1999) Genel yönetimin uzmanlaşmayı gerektiren spesifik bir dalı olarak sağlık yöneticiliğini benzersiz kılan bazı özellikler ileri sürülmektedir. Bunlar,

•Kişisel sağlık hizmetleri kitle halinde üretilip satılamadığı için her birey için özel olarak tasarlanmak zorundadır ve bu zorunluluk hizmetin yönetimini karmaşıklaştırmaktadır.

•Sağlık ve tıbbi bakım sistemini karmaşık kılan bir diğer özellik ise, çok büyük akademik sağlık merkezlerinden, küçük sağlık birimlerine uzanan çok çeşitli organizasyonları kapsayan çoğulcu bir nitelik taşıması ve bu organizasyonların yönetimininin diğer uzmanlık alanlarında benzeri görülmeyen bir çeşitlilik gerektirmesidir.

•Ayrıca, sağlık yöneticileri sağlık sistemi içinde yer alan diğer katılımcılar olan hekimler, hemşireler, diğer sağlık profesyonellleri, politikacılar ve halk liderleri ile ekip çalışması içinde çalışmak ve sağlık hizmetlerinin sorumluluğunu onlarla paylaşmak zorundadırlar. Bu durum yönetici olarak işlerini daha da karmaşık kılmaktadır. (SARVAN, 1995)

Ayrıca; bir işin profesyonel mesleğe dönüşümü içinde aşağıdaki koşulların var olması gerekmektedir.

•Teori ve araştırmaya dayanan, uygulama becerileri gerektiren özel bilgi birikiminin olması,

•Giriş ve uzmanlaşma standartları ile resmi makamlarca kabul gören bir eğitim sürecinin olması,

•Özel bir alanda uygulama yetkisinin bulunması ve kendi faaliyetlerini denetleyebilmesi, hesabını verebilmesi,

•Bireylere hizmet sunarken, topluma hizmet anlayışına dayanan bir etik yaklaşımının bulunması. (HANNAY, 1988)

Yukarıda ortaya konulan sağlık yöneticiliğini benzersiz kılan üç özellik ile meslek olmanın koşulları birlikte ele alındığında; sağlık yöneticiliğinin ülkemizde niçin aranılan bir profesyonel meslek haline gelemediğinin araştırılması içinde bir başlangıç noktası yakalanmış olacağı düşünülmektedir.

Ülkemizde sağlık hizmetleri alanında yönetici gereksiniminin karşılanmasına yönelik olarak ilk yüksek öğretim kurumu 1963 yılında Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı (SSYB) tarafından kurulan “Sağlık İdaresi Yüksek Okulu” dur. 1982 yılına kadar 500 kadar öğrenci mezun eden bu okul, 1975 yılında kurulan ve bu tarihe kadar 58 mezun veren Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulu ile birleşerek halen günümüzde de eğitimine devam etmektedir.

İlk lisansüstü programı yine Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulu tarafından 1973 yılında başlatılmış ve 1990’ lı yıllara kadar, 6 doktora, 20 yüksek lisans diploması vermiştir. 1988’ li yıllarla birlikte lisans sonrası eğitim etkinlikleri İstanbul, Ege ve Marmara Üniversiteleri ile diğer üniversitelerin faaliyetleri ile yaygınlaşmıştır. (SARVAN, 1995)

Yukarıdaki süreç incelendiğinde, ülkemizde ciddi anlamda sağlık yöneticiliğinin gereksinim duyduğu eğitim ve bu eğitim sonucu oluşan teorik ve pratik bilgi birikimi 1990’ lı yıllara doğru oluşmaya başlamıştır. Bu tespitin temel nedeni, yaklaşık (1963 yılından 1990 yılına kadar) 27 yılda 1000’ e yakın mezun veren bu okullara rağmen sağlık yöneticiliği ile ilgili bu tarihe kadar yayınlanan teorik ve pratik bilgiye yönelik yayın sayısı (bitirme ödevleri ve tezler dışındaki; makale, bildiri, çeviri ve kitap çalışmaları) mezun olan toplam öğrenci sayısının % 1’ i kadar bile olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, profesyonel bir meslek olarak sağlık yöneticiliği ile ilgili teorik ve mesleki bilgi birikimi 1990’ lı yıllarla birlikte giderek artan bir trend izlediği görülmektedir. Bu süreç ise oldukça olumlu bir dönüşüm olarak algılanmalıdır.

Bir işin mesleğe dönüşümünün en temel gereksinimlerinden birisi de, lisans ve lisans üstü eğitim görerek mesleği icra etmeye başlayan üyelerinin göstermiş oldukları performanslarının düzeyidir. Diğer bir deyişle, bir mesleğin profesyonelleşerek güç yani özerklik kazanması yetiştirdiği “üstad” sayısı ile de doğru orantılıdır, denilebilir. Olaya bu anlamda baktığımızda ise sağlık yöneticiliğindeşu ana kadar üstad veya üstadlar ne yazık ki yeterli sayıda yetişmemiştir. Bu öngörümüz aşağıdaki açıklamalar ile desteklenebilir.

•1980’ li yılların ortalarına kadar mezun olan sağlık yöneticileri, % 94’ ü kamusal otorite tarafından örgütlenip, yönetilen kamu hastanelerine, özellikle de Sağlık Bakanlığı hastanelerine müdür ve müdür yardımcısı ünvanı ile atanmışlardır. Dolayısıyla, yoğun bürokrasi ve katı merkeziyetçiliğin bir yönetim anlayışı olduğu bu hastanelerde çoğu kez “işin uzmanı yerine birilerinin adamı” ile çalışmak zorunda kalan deneyimsiz bu ilk grubun başarılı olabilmeşansları da oldukça düşük olmuştur. Bu nedenle sistemin çarkları arasında diğer dişliler gibi çalışmaya başlayarak “meslekleşememenin” de sorumlusu olmak zorunda kalmışlar veya bu durumu kabullenerek, değiştirmeye yönelik bilimsel yaklaşımları istendik ölçüde sergileyememişlerdir. Olayı ülkemiz bireyinin genel sosyo-psikolojik alışkanlıkları ile de desteklediğimizde, “mazeretlerle yaşamak ve hep bir mazeretimizin olması” temel toplumsal özelliklerimizden birisidir. Bu özelliğimiz aynı zamanda psikoloji biliminin ortaya koyduğu bir kavram olarak “alışılmış acizlik” kavramı ile de tanımlanabilir.

Ayrıca ülkemizde sağlık yöneticilerinin bir etik yaklaşımları ve bir meslek grubunun kendi faaliyetlerini kendilerinin denetlemesi olarak tanımlanan özerklikleri de bulunmamaktadır. Dolayısıyla sağlık yöneticiliğinin profesyonel bir mesleğe dönüşümü için bu faaliyetlerinde yine bu meslek grubunun üyeleri tarafından örgütlenmesi gerekmektedir.

Tüm bu olumsuzlulara rağmen son yıllarda hastane yönetimi konusuna daha bilimsel düzeyde yaklaşım sağlayan olumlu gelişmeler de oluşmuştur. Bu gelişmelerden birisi sağlık sektöründe kaliteyi ön plana çıkaran önemli sayıda sempozyum, kongre vb. toplantıların düzenlenmesidir. Bu toplantılar hem bilgi düzeyinde hem de yayın düzeyinde konuya ilgiyi, her geçen gün daha çok artırmaktadır. Diğer bir olumlu gelişme ise yukarıda bahsedilen konu ile paralel giden süreli yayınların (dergi vb.) sayısının da her geçen gün artmasıdır.

SAĞLIK YÖNETİCİLERİ İÇİN ÖNERİLER

Sağlık yöneticiliği, günümüzün en karmaşık işletmelerini yönetme iddiası taşıyan profesyonel bir meslektir. Bu nedenle dünyanın en gözde ve statüsü en yüksek profesyonel mesleklerinden biri konumundaki sağlık yöneticiliği oldukça geniş bir bilgi birikimini de zorunlu kılmaktadır. Olaya ülkemiz açısından baktığımızda ise bu meslek için ciddi çalışmaların bilimsel öngörüler temel alınarak yapılması zorunlu hale gelmektedir.

İsviçre Psikoteknik Kurumu bir yöneticide bulunması gerekli nitelik ve yeteneklerişöyle tanımlamıştır.

• İnsanları tanımak Psikoloji ve sosyoloji bilgisi

• Objektif olmak ve objektif kalmak. Bilimsel olmak, verilerle konuşmak

• Kendine güven Bilgi, beceri ve yaratıcılığına

• Yerinde kararlar alabilmek. Verilerle düşünmek, düşünceleri veriye dönüştürüp, verilerle karar almak

• İnsiyatif sahibi olmak. En kötü karar, kararsızlıktan daha iyidir yaklaşımı

• Sorumluluk duygusuna sahip olmak

• Güçlü bir iradeye sahip olmak.

Aynı kurum aşağıdaki özelliklere sahip kişilerin ise yönetici olamayacağını öne sürmüştür.

• Anlayışsız

• Tarafsız

• Çabuk etkilenen

• Kararsız

• Sağduyusuz

• Korkak (CEMALCILAR, 1993)

Yine yönetici, yönetim yaklaşımlarına göre farklışekilde tanımlanan bir kavramdır.

Bilimsel Yönetim Yaklaşımı; karar verici olarak,

Davranışsal Yönetim Yaklaşımı; yöneticinin kişisel ve kişilerarası davranışlarını inceleyerek; “beşeri davranışları” üst düzeyde kişi olarak,

Günümüz Yönetim Yaklaşımı; ise bilginin uygulanması ve performansından sorumlu kişi olarak, (ŞEN)

tanımlanmaktadır.

Yukarıdaki tarihsel süreç ve tüm öngörüler aynı zamanda sağlık yöneticiliği içinde geçerlidir. Ancak yönetim biliminin spesifik bir dalı olarak sağlık yöneticiliği için aşağıdaki becerilerin olması bir zorunluluk olarak düşünülmelidir.

• Verilerle düşünme ve karar alma alışkanlığı

• Ekip çalışmasına önem verme ve liderlik özelliği

• İletişim Yeteneği

• Yaygın bilgi birikimi (Finanstan epidimolojiye, davranış bilimlerinden iletişime, muhasebeden istatistiğe vb.)

• Örgüt kültürüne uygun bir yönetim yaklaşımı ile başlayarak, örgüt kültürünü adım adım çağdaşlaştırıp bu değişim paralelinde yönetim yaklaşımını bilimselleştirebilme becerisi ve sabrına sahip olmak.

SONUÇ

Yaklaşık 30 yıla yakın bir geçmişi olan yönetimin uzmanlaşmış bir spesifik dalı olarak sağlık yöneticiliği kavramı, ne yazık ki ülkemizde profesyonel bir meslek olma özelliğine henüz ulaşamamıştır. Bu sonucun nedenleri ve meslek üyelerinin mazeretleri, yazık ki bu sorunu çözmediği gibi, sorunun çözülmesinin önünü de kapatmaktadır. Tüm bu açıklamalar bağlamında aşağıdaki öneriler sunulmuştur.

 Tüm pratik uygulama süreci içerisinde yer alan meslek üyeleri teorik ve özellikle de pratik uygulama ve deneyimlerini yazma ve diğer üyelerine aktararak “bilgi birikimi” oluşturma sürecine katılmalıdırlar.

 Özerkleşmeyi sağlayacak güçlü bir mesleki örgütlenme süreci başlatılmalı ve bu süreç tüm meslek üyelerince desteklenmelidir. Bu mesleki yapı, üyelerinin faaliyetlerini eşgüdümleyerek, sağlık sorunlarının çözümüne yönelik mesleki yaklaşımları üretmelidir.

 Mesleki standartları belirlenerek, yaşama geçirilmelidir.

 Mesleki etik kuralları yazılı hale getirilerek, uygulamaya geçirilmelidir.

KAYNAKLAR
1. ŞAHİN Ümit ve Diğ. ; “Osmangazi Üniversitesi hastanesi ISO 9001 Kalite Güvence Sistemi Kuruluş Aşamasında Karşılaşılan Engeller” Toplam Kalite Yönetimi Prensiplerinin Sağlık Hizmetlerinde Uygulamaları Sempozyumu- Bildiriler, 22-23 Ekim 1999, Başkent Üniversitesi Konferans Salonu, s.7-8
2. ŞAHİN Ümit , Hastane İşletmeciliğinde Kalite, Eskişehir: 1999, s.149
3. SARVAN Fulya, “Gelişmiş Ülkelerde ve Türkiye’ de Sağlık Yöneticiliği Meslek ve Eğitimi” İçinde: SEÇİM Hikmet, Hastane İşletmeciliği, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayın No: 845, 1995, s.1-29
4. Hannay Dr., Lecture Notes on Medical Sociology, Blackwell Scientific Publications, 1988, s.191.
5. CEMALCILAR İlhan ve Diğ. , İşletmecilik Bilgisi, Eskişehir: İşitme Özürlü Çocuklar Eğitim ve araştırma Vakfı Yayın No: 3, 1993, s.115
6. ŞEN Salim, İşletme Yönetimi, Ankara: Emel Matbaacılık Sanayi, (1.y.), s.136-139