Genel SağlıkHABERLER

GEBELİKTE BESLENMEYE DAİR İPUÇLARI

Gebeliğin, insan yaşamında beslenmenin en önemli olduğu devrelerden biri olduğunu belirten Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Baş Diyetisyeni Öğretim Üyesi Dr. Hatice Baygut; gebelikte beslenme üzerine önemli bilgiler verdi.

Bebeğin anne karnında büyümesinin, bedensel ve zihinsel yönden gelişmesinin gebelik sürecindeki beslenmeyle yakından ilgili olduğunu ifade eden YDü Hastanesi Baş Diyetisyeni öğretim üyesi Dr. Hatice Baygut; gebelikte fazla beslenmenin de, yetersiz beslenme kadar anne ve bebek sağlığına zararlı olduğunun altını çizdi.
Gebelik öncesi ve gebelik dönemindeki beslenme şekli ile bebeğin doğum ağırlığı, beyin gelişimi ve sağlığı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Dünyada her yıl doğan 6 bebekten biri 2500 gramın altında, düşük doğum ağırlığı ile doğmaktadır. Düşük doğum ağırlığının en önemli nedenlerinden biri, hamile kadınlarda görülen beslenme bozukluklarıdır. Gebelik döneminde enerji ve besin öğeleri gereksinimi artar, ancak bu ihtiyaç karşılanmadığı takdirde bebeğin büyüme ve gelişmesi için gereksinim duyulan besin öğeleri, annenin kendi dokularından sağlanır. Bunun sonucunda da annede, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar ve enfeksiyonlara karşı direnç azalır.
Gebelik döneminde anne adayının 9-12 kg alması normaldir, ancak gebeliğe fazla kilo ile başlandıysa; 7-8 kg alarak gebeliği tamamlamak da mümkün olabilir. İkiz bebek beklenmesi durumunda ise, anne adayının ortalama 17-22 kg alması normaldir. Gebeliğe fazla kilo ile başlandıysa, ilk 3 ay alınan kalorinin çok fazla arttırılmasına gerek yoktur. İlk 3 ay kilo almamak sorun yaratmaz, ancak ağırlık kaybına neden olabilecek davranışlarda bulunmak veya ağırlık kazanımını katı bir şekilde sınırlandırmak da gebelik dönemi için uygun bir davranış değildir. Uygun ağırlık kazanımı bebeğin doğum ağırlığını etkileyecektir; vücut ağırlığındaki artışın uygun olmayan şekilde sınırlandırılması, bebeğin düşük doğum ağırlığı ile doğmasına sebep olabilir.
İkinci 3 ayda, artan ihtiyacı karşılayabilmek için hamile kadınların günlük 300 kalorilik ek enerji alması gerekir. özellikle, bebeğin hızlı büyümeye başladığı ve iştahın arttığı bir dönem olan gebeliğin 20. haftasından sonra vücudun gereksinimleri artar. Vücudun bu dönemde depolamaya başladığı yağ birikimleri, özellikle emzirme döneminde artan enerji ihtiyacını karşılamak ve anne sütü salınımı için gerekli enerji açısından önemlidir ve metabolizmayı, oluşan değişikliklere karşı korur. Son 3 ayda ise kilo artmaya devam eder. Bu dönem, bebeğin en hızlı büyüdüğü dönemdir. Ayaklarda ve ellerde şişme, sık idrara gitme problemleri normaldir, kabızlık şikayeti artabilir.
Gebelikte bebeğin büyüme ve gelişmesinin, annenin aldığı besinlerin bebeğe plasenta ile taşınması sonucu olduğu unutulmamalıdır. Bebek tüm enerji ve besin öğesi gereksinimlerini annenin depolarından karşılar. Proteinler; vücudun yapıtaşı oldukları gibi, bebeğin büyüme ve gelişmesinin sağlanması için de gereklidirler. Gebe kadınlar için günlük alınması önerilen protein miktarı 60-70 gramdır. Günde 3-4 porsiyon protein içeren süt, yoğurt, peynir gibi besinlerin ve 120-150 gram kırmızı et, tavuk veya balık tüketilmesi bu ihtiyacı karşılar. Bebeğin beyin gelişimi içinse mutlaka haftada iki kez balık tüketilmesi gerekir. Protein, görevini ancak yeterli düzeyde enerji sağlanabildiği takdirde gerçekleştirebilir. Yeterli enerji alımı sağlanmazsa, vücut proteinleri hücre yapımı için değil enerji elde etmek için kullanır.
Fazla enerji gereksinmesiyle birlikte, günlük alınması gereken toplam enerji miktarı yaklaşık 2500 kaloridir. Enerjinin en büyük kaynağı, çabuk ve verimli bir şekilde enerjiye dönüşebildikleri için karbonhidratlardır; ekmek, makarna, pirinç, bulgur ve meyveler karbonhidrat açısından zengin kaynaklardır. Kalori sağlayan ancak besin değeri düşük besinlerin tüketilmesinden ise kaçınılması gerekir.
Gebelikte, etkin bir şekilde emilimi sağlanamadığından, demir ihtiyacını yeterli miktarda sağlamak zordur. Demir; yumurta, et ve türevleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve kuru meyvelerde bulunur. Gebelikte artan demir gereksiniminin karşılanması için normal gereksinime ek olarak 20 mg demir alınmalıdır. Gebelikte beslenme programı içinde demirden zengin besinlerin (kırmızı et, kümes hayvanları, kuru baklagiller, kuru meyveler, pekmez, tam tahıl ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri vb) yer alması önemlidir. Ancak demir alımı kadar emilimini sağlamak da oldukça önemlidir, bu nedenle demir içeren besinlerin yanında, demir emilimini artıracak, C vitamini içeren besinleri almak gerekmektedir. örneğin; pekmez ve portakal suyu ya da pekmez ve kivi birlikte yenebilir. Yemeklerle birlikte salatanın tüketilmesi de yine demir emilimi için önemlidir. Ayrıca demir emilimini engellediği için yemeklerle birlikte çay- kahve içilmemelidir.
C vitamini, bitkisel kaynaklı besinlerde bulunan demirin vücut tarafından emilimine yardımcı olur. Gebelikte demir ihtiyacı yaklaşık iki katına çıktığından, C vitamini alımı sağlanmalıdır. Aynı zamanda vücudu enfeksiyonlara karşı da koruyan C vitamini; turunçgiller, domates, brokoli, kivi, kuşburnu ve patateste zengin olarak bulunur.
Gebelik süresince, kemik yapısını oluşturan kalsiyumun yeterli miktarda alınması, bebeğin iskelet yapısını geliştirdiği gibi, annenin de kemik kütlesini korumasına yardımcı olur. Gebelik sürecinde yeterli kalsiyum alınırsa, ileride oluşabilecek osteoporoza karşı da koruma sağlanabilir. Süt, yoğurt, peynir, pekmez, fındık, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler zengin kalsiyum kaynaklarıdır. Gebelik ve emzirme sürecinde günlük kalsiyum ihtiyacı 1300 mg’dır; bir bardak süt 240 mg kalsiyum sağlar.
Bebeğin hücre büyümesinde, beyin gelişiminde ve vücut proteinlerinin yapımında çinkonun önemli bir rolü vardır. Kırmızı et, deniz ürünleri, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve yağlı tohumlar, çinko alımı için gerekli besinlerdir. Fazla miktarda alınan demir, çinkonun emilimini engelleyebildiğinden, uzmanın önerdiği dozda demir takviyesi kullanılması gerekir.
Folik asitin yetersiz alımı, düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri ve annede magaloblastik anemiye neden olabilir. Gebelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Anne adaylarının gebe kalmadan en az bir ay önce folik asit kullanımına başlaması önerilmektedir. Folik asitin kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, et, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve tahıllar olarak sıralanabilir. Folik asitin diyetle yetersiz alımından çok, yanlış pişirme yöntemleri ile kaybı olmaktadır. Bu nedenle folik asit kaynağı olan bu besinlerin tüketiminde pişirme yöntemlerine dikkat edilmelidir.
Gebelik sırasında DNA sentezinin yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan B12 vitamini; süt, yoğurt, yumurta, peynir ve et gibi hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur. Besinlere uygulanan hatalı hazırlama ve pişirme yöntemleri, B12 vitamininin vücutta kullanılmasını engellemektedir.
Hem bebeğin, hem de anne adayının hücre sağlığına çok önemli katkılarda bulunan ve yağda eriyebilen A vitamini, balık, süt, yoğurt, yumurta sarısı, havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates gibi sebzelerde yüksek miktarda bulunur.
Kemiklerdeki kalsiyumun etkinliği için gereken D vitamini açısından; anne adayının dengeli beslenmesinin yanında, güneş ışığından yararlanması da büyük önem taşımaktadır.
Suyun çok önemli bir besin olduğu ise asla unutulmamalıdır. Vücudun taşıma sisteminin bir parçası olan su, besin öğelerini vücut hücrelerine taşır, bazı atık ürünlerin ise vücuttan atılmasına yardımcı olur. Anne adayının ve bebeğin artan kan hacmi için günlük 8- 10 bardak su içmeye özen gösterilmesi gerekmektedir.