Genel SağlıkHABERLER

FERİYE TOPLANTILARI

Feriye Toplantıları

(SAĞLIK platfotmu, A.Asuman UĞUR) Birleşik Sağlık Sistemleri tarafından düzenlenen Sağlıkta Politika ve Yönetim “Feriye Toplantıları”nın ikincisi 30 Mart Cumartesi günü Kabataş Lisesi, Ahmet Taner Kışlalı salonunda yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi Onursal Başkanı Dr. Jo E. Asvall’in konuşmacı olarak katıldığı toplantıda konu “Sağlık ve Sağlık Sistemleri”ydi.

Bazı ülkelerde beklenen yaşam süresi ; Japonya 80, İrlanda 79, Kanada 79, Sri Lanka 37, Malavi 39, Uganda 40 yıldır. Dünyada yaklaşık 2,5 milyar insan sağlık hizmetlerine ulaşamıyor. Bu insanlara temel sağlık hizmetlerini ulaştırmak gereklidir. Gelişmiş ülkeler gayri safi milli hasılalarının 1/1000’ini gelişmekte olan ülkelerin sağlık harcamaları için kullansalar 2,5 milyar insana sağlık hizmeti ulaştırılabilir. Böylelikle her yıl 8 milyon insanın ölmesi engellenebilir. ABD’nin bütçesinden sağlık için ayırdığı pay Portekiz’in 3 katı olmasına rağmen beklenen yaşam süresi her iki ülkede de aynıdır. Bu da aslında ABD’nin aslında sağlık alanında sanıldığı kadar iyi durumda olmadığını göstermektedir. ABD’de sağlıkta bölgeler arasında bir dengesizlik söz konusudur. ABD’nin aksine Kanada’da homojen bir yapı vardır. Bu ülkede denge sağlanmıştır ve bölgeler arasında beklenen yaşam süresi arasında fazla fark bulunmamaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde ise beklenen yaşam süresi gittikçe artmaktadır.

Sağlığı etkileyen başlıca faktörler şunlardır:

·Fakirlik ( düşük doğum tartısı ile kendini gösterir)

·Beynin gelişmesi ile ilgili problemler

·Ergenlikte yaşanan psikolojik, sosyo ekonomik sorunlar

·Eğitim seviyesinde düşüş

·İnsanların stresli işlerde çalışması (ileri yaşlarda meydana gelen kronik hastalıklar meydana getiriyor)
İstatistiklere bakıldığında, fakirliğin yol açtığı ölümler; AİDS, diyabet, şeker hastalığı ve kanserin yol açtığı ölümlerle eşit sayıda olduğu görülmektedir. Örneğin 1990’da Finlandiya’da yaşana krizde işsiz kalanların ölüm oranı 3 ayda 1,5 kat artmıştır.

Halkın sağlık düzeyini yükseltmek için:

·İnsanların sosyo ekonomik düzeylerini iyileştirmek

·Çalışma koşullarını düzeltmek

·Uygun istihdamı sağlamak

·Sağlık hizmetlerine ulaşılabilirliği kolaylaştırmak

·Eğitimi yaygınlaştırmak ve eğitimden alınacak verimi artırmak
gerekmektedir.

Dr. Asvall bir kişinin ailesinde genetik faktörlere bağlı olarak ölüm yaşının 60 olması durumunda bile, günde 1 saat yürümek ya da hafta da 3 saat tenis oynamakla bu oranın %50 oranında azaltılabileceğini vurguladı.
Türkiye’de ve daha birçok ülkede “Ulusal Sağlık Politikası” temel sağlık hizmetlerine dayanmaktadır. Temel sağlık hizmetleri evlerde üretilmelidir. Aile kendi içinde sağlık sorunlarını tartışabilmelidir. Herkese sağlık için, aile sağlığı hemşiresi, aile hekimi olmalıdır. Basın ve sosyal çalışmacılar beraber hareket etmelidir.
Aile sağlığı hemşiresi; aileyi birim olarak görmeli, aile sağlığını etkileyen sosyal faktörleri belirlemeli, ailenin gücünü tespit edebilmeli, aile hekimleri ile birlikte yaşam boyu klinik bakım, danışma hizmeti vermelidir. Aileyi sosyal bir birim olarak ele almalıdır.

Dr. Asvall en iyi eğitimin alındığı, en iyi hekimlerin çalıştığı, en iyi imkanlara ve donanımlara sahip hastane, araştırma imkanlarının sınırsız olduğu koşullarda bile sağlık çıktılarında istenilen sonuçların alınamadığından bahsetti. Bunun sebebinin ise; sağlık hizmetlerinin, tıp hizmetlerinin kör bir şeklide verilmesinden kaynaklandığını, yapılan işin, yapılan tedavinin ve sonuçlarının ne olduğunun bilinmediği için iyi sonuçlara ulaşılamadığını,.sonuçların ne olduğu ile ilgili endikatörleri ölçüp, bunların takip edilmediğini ve bunun bütün dünyanın problemi olduğunu kaydetti. Sonuçların paylaşıldığı 1-2 aylık bir zaman zarfında %30’luk bir düzelme meydana geldiğini, bu düzelmeyle meydana gelen başarının daha çok küçük ölçekli kurumlarda olduğunu sözlerine ekledi. Bunlarla ilgili son 15 yılda ulaşılan sonuçlar ise;
Sağlık hizmetlerinin sunuluşunda elde edilen sonuçlarda doktor, ülke, kurum arasında büyük farklılıklar vardır.
Farklılık olduğunu, doktor, hasta ve sağlık yöneticileri bilmemektedir. Farklılıkların farkına varılıp, elde edilen sonuçlar paylaşıldığı zaman bu durum düzelmektedir. Tıbbi girişim sonrası neyin ölçüleceği bilinmelidir. Veriler bilgi bankasında toplanmalı ve insanlar bunlara göre sonuçlarını kıyas etmelidirler. Sürekli kaliteye ulaşmak için çaba göstermek ve ahlaki sorumluluk çok önemlidir. Bu ilk olarak hekimin sorumluluğundadır ve bunun yanında her ülkenin tabip örgütü de bu sorumluluğu almalıdır. Son olarak Dr. Jo. E. Asvall anlatılanlar ışığında; halk sağlığı ile klinik arasında pek bir fark olmadığını da sözlerine ekledi.