Genel SağlıkHABERLER

DİKKAT EKSİKLİĞİ GÜNLÜK YAŞAMI NASIL ETKİLİYOR?

Trafikte sabırsızca araba mı solluyorsunuz? Tepkisel ve toleranssız davranışlarınız nedeni ile çevrenizle sürekli polemiğe mi giriyorsunuz? Hiç düşünmeden risk alıp imzalar mı atıyorsunuz? Sürekli stres altında yaptığınız hatalara çözüm mü arıyorsunuz? Kararsızlık içinde bir o yana bir bu yana koşturuyor musunuz? Sabırsızlıkla işler yapıyor ve bu işleri sonuçlandıramıyor musunuz? Bir türlü hayata geçiremediğiniz projeler peşinde mi koşuyorsunuz? Bazen de çareyi madde bağımlılığında mı buluyorsunuz? Tüm bunların temelinde dikkat eksikliği olduğunu biliyor musunuz?

Öğrenme Terapisti Psikolog İnci Özkoray, küçük yaşlarda uzman desteği alamayan, iyileşmesi geleceğe bırakılan, dikkat eksikliği yaşayan kişilerin, ömür boyu bu uyarılarla boğuşmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Kural tanımamak, aşırı cesaret, heyecan dengesizlikleri, ruh hali değişkenliği gibi bir sürü sorunun yanı sıra, günlük işlerini planlayamama, zamanı yönetememe gibi problemlerle de çok sık karşılaştıklarını vurguluyor. Özellikle anaokulu ve ilkokul döneminde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, bilimsel destek ve öğrenme gerçekleştirilmediğinde, hiperaktivite ve dikkat eksikliğinin yetişkinlerdeki örneklerini bu tip davranışlarla sıklıkla görülebileceğini söylüyor.

Erken Tanı ve Eğitim Çok Önemlidir

Öğrenme Terapisti Psikolog İnci Özkoray, çok küçük yaşlarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerinin ipuçlarını yakalayarak bir uzmana danışmanın ve bilimsel öğrenmenin yanı sıra davranış şeması geliştirmenin önemine değiniyor. İlaç zorunluluğu olan vakalarda da muhakkak özel eğitim ve öğrenme programının oluşturulması ve gereken süreç içerisinde çalışmaların mutlaka bilimsel program dahilinde tamamlanmasının şart olduğunu vurguluyor.

100 Yıl Önce de Dikkat Eksikliği Vardı

Öğrenme Terapisti Psikolog İnci Özkoray, hiperaktivite ve dikkat eksikliğinin pek çok kişinin inandığı gibi bilgisayar oyunlarına, TV gibi multimedya ürünlerine bağlamamak gerektiğini söylüyor. Teknolojinin etkisi ile oluşmadığını, 100 yıl önce de dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin var olduğuna dikkat çekiyor. Bu konuda uzmanların soyaçekim ve genler üzerinde durduğunu, dikkat eksikliği ve hiperaktiviteyi bir soğuk algınlığı ya da grip gibi iyileşen bir hastalık gibi görmemek gerektiğini vurguluyor. Doğru ve özenli bir teşhis konulduğunda, öğrenme stratejileri ve uygun davranış biçimleri ile kişinin aynen legastenide (disleksi) olduğu gibi bu sorunla başa çıkmayı öğrenebileceğini belirtiyor. Stratejisini doğru kuran kişilerin ise bu mücadeleyi zaferle sonuçlandırmasının mümkün olduğunu söylüyor.

Psikolog İnci Özkoray; öğrenme heyecanını taşımak, özgüven ve azimle merdivenleri çıkmak, iç kontrolü güçlendirmek için çocuğun yakın aile çevresinden ve öğretmeninden pozitif, sabırlı, toleranslı, yapıcı bir destek görmesinin çok önemli olduğunu, bu sabrın sadece dikkat eksikliğinde değil birçok öğrenme engeline de çözüm olacağına dikkat çekiyor.