Genel SağlıkHABERLER

DEPRESYON KADINLARDA ERKEKLERDEN İKİ KAT DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

Etrafınızdaki kişileri sürekli mutsuz, isteksiz ve yorgun bir şekilde görüyorsanız yakınınız depresyon alarmı veriyor olabilir. VKV Amerikan Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Psikolog Aslı Akkan depresyon belirtileri gösteren kişi için yapılması gereken en önemli şeyin bir uzmana başvurmak olduğunu söylüyor.

Eşimizin ya da en yakın arkadaşımızın depresyona girdiğini nasıl anlarız? Daha da önemlisi böyle bir durum karşısında ne yapmamız gerekir, bu süreçte nasıl bir yol izlenmelidir?

Eğer bir yakınımız en az 2 hafta süreyle aşağıdaki belirtilerin çoğunu yaşamakta ise bu onun depresyona girmekte olduğunu veya girdiğini gösterir. Bunlar:

Her gün gün boyunca süren çökkün moral (ağlama, mutsuz tavırlar vb.)
Gün boyu süren belirgin ilgi ve istek azlığı, zevk alamama (konuşma azlığı, genel bir isteksizlik hali vb.)
Belirgin kilo kaybı
Uykusuzluk ya da aşırı uyuma
Enerji azalması, sürekli yorgunluktan şikayet
Dikkati toplamada güçlük, konsantrasyon kaybı
Değersizlik, yetersizlik ve suçluluk duyguları
Ölüm düşünceleri, planları veya girişimi

Bunları fark ettiğimiz zaman yapılması gereken ilk şey bir uzmana başvurmak ve uzmandan yardım alana kadar bu kişiye yeterli sosyal desteği sağlamak olacaktır.

Depresyonun tedavi yöntemleri nelerdir? Depresyonun tedavisi mutlaka ilaçla mı yapılır, yoksa depresyonun tedavisi için ilaç ve terapötik tedavi birlikte mi yürütülmedir?

Depresyonun tedavisinde anti – depresan ilaçlar başta olmak üzere psikiyatrik ilaçlar kullanılır. Psikoterapi ile kombinasyonlu kullanıldığında iyileşmenin daha hızlı olduğu ve tekrarlama oranlarının da düştüğü yapılan araştırmalarla desteklenmektedir. Her depresif durum için ilaç kullanılmamakla birlikte eğer kişi DSM IV (Diagnostical Statistical Manual) kriterlerine göre majör depresyon tanısı almış ise medikal desteğinin olması hem kişiyi hem de terapistini daha güvenli bir duruma sokar çünkü majör depresyon tanısı almış bir danışanın intahar riski oldukça manidardır.

Kişinin ruhsal durumunuzu düzeltmesi için ne gibi önerileriniz olur? Bu anlamda bu konuyu ruhsal durumunuzu düzeltecek 3 öneri ya da taktik olarak ifade edersek neler söyleyebiliriz?

Kişi majör depresyon tanısı almış ise medikal ve psikolojik destek almadan bu durumdan kolay kolay çıkamaz. Bu yüzden öncelikli tavsiyem kişinin bir uzmana danışması olacaktır.

Depresyonu bir ölçüde önleyebilmek içinse stres faktörlerini olabildiğince minumumda tutmaya çalışması (mesela köprü trafiğine girmek yerine deniz yolunu tercihi) , uyku ve yeme alışkanlıklarını belli bir düzende tutması, alkol kullanımını düzenlemesi (vücuda depresan etki yarattığı için), spor gibi endorfin ve seratonin hormonlarının salgılanmasını arttıran fiziksel aktivitelerde bulunmasını önerebilirim.

Depresyon bir yığın hastalığa da neden oluyor. O hastalıklar nelerdir?

Depresyon obsesif kişilik bozukluğu/mani/alkol – madde bağımlılığı gibi bazı psikiyatrik rahatsızlıklarla veya kanser/diabet/kalp rahatsızlıkları gibi fizyolojik bozukluklarla comorbid (beraber) görülebilir doğru ancak depresyonun başlı başına yeni bir hastalığa yol açmasından neyin kast edildiğini bilmiyorum. Depresyonun kendisi bir hastalıktır.

Depresyona önlem olabilecek bir beslenme şekli var mı?

Düzenli beslenme, ve alkol gibi depresif duygudurumu arttıracak maddelerden uzak durma depresif belirtileri kontrol edecektir ancak depresyonu başlı başına önlemez.

Türkiye’de depresyona girmiş kaç hasta bulunuyor. Bu konuda net ya da ortalama bir sayı verebilmemiz mümkün mü? Ülkemizde kişilerin depresyona girmesine neden olan etkenlerin başında neler geliyor?

Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) yaptığı araştırmaya göre Majör depresif bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı genel populasyonda %9-20, erkeklerde %5-12, kadınlarda %10-25 arasındadır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise yaygınlık %10 dolayındadır. Bu oran kadınlarda erkeklere oranla 2 kat fazladır. Başlama yaşı 20-50 arasında ve ortalama 40 yaşları dolayındadır. Her sosyoekonomik düzeyde görülmektedir. Boşanmışlarda daha sık görülmektedir.

Major Depresif Bozukluğun nedenleri günümüzde biyolojik ve psikososyal nedenler olarak 2 ana başlıkta incelenmektedir.

Biyolojik Nedenler:

Hormonal değişiklikler: En çok üzerinde durulan hormonlar norepinefrin (NE), dopamin (DA) ve serotonindir (5HT2). Depresyonda genel olarak NE, DA ve 5HT2 düzeylerinde düşmeler gözükür. Ancak son dönemlerdeki yapılan çalışmalar depresyonun bu hormonlardan sadece birindeki azalmadan değil daha komplike bir düzenekten dolayı olduğunu öne sürmektedir.

Genetik faktörler: Major Depresif Bozukluğunda kalıtımsal yatkınlık sözkonusudur. Yapılan aile çalışmalarında 1. derece yakınlarda depresyon riski normal kontrollere göre 2-3 kat daha fazladır.

Beyindeki yapısal bozukluklar: Yapılan beyin görüntüleme çalışmalarında beyin frontal lobunda değişimler söz konusudur.

Beden saati: Depresyon ile biyolojik beden saati arasında ilişki kurulmaktadır. Depresyonun mevsimsel özellikler göstermesi, döngüsel oluşu, uyku bozukluklarının bulunuşu bu varsayımı desteklemektedir.

Psikososyal Nedenler:

1) Yaşam olayları: Yaşam olaylarının (boşanma, ölüm, kazalar vs.) ve çevresel stres etkenlerinin (iş, trafik, şehir hayatı vb.) depresyonun özellikle ilk atağında etkili olduğu bilinmektedir.

2) Kişilik yapısı: Kesin bir kişilik tipi belirlenmemiş olmasına rağmen bağımlı, obsesif kompulsif ve histrionik kişilik özelliği olan kişilerin depresyona eğilim olduğu düşünülmektedir.

VKV Amerikan Hastanesi
Psikoloji Bölümü
Psi. Aslı Akkan