Genel SağlıkHABERLER

CİNSEL SORUNLAR PAYLAŞILAMIYOR

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Halim Hattat, eşlerin, cinselliklerini birbirleriyle paylaşamadığını ve arkadaşların bu konuyu birbirlerine açamadığını vurgulayarak, “İnsanlar kendi kendilerine düşünürken de cinsel problemi olduğunu kabul etmek istemiyorlar” dedi. Prof. Hattat, 40 yaşını geçen her 10 erkekten 7’sinde cinsel sorun gözlendiğini, ancak her 10 hastadan 1’inin hekime başvurduğunu söyledi.

Prof. Dr. Halim Hattat yaptığı açıklamada, hekimler açısından en büyük sorunun, ‘normal cinselliğin ne olduğunu anlatmak’ olduğunu bildirdi. Prof. Hattat, bütün Avrupa’da, bu konuda çok büyük çalışmalar yapıldığını ve insanlara normal cinselliğin anlatılmaya çalışıldığını ifade ederek, “Bir insan size geliyor ve ‘Bende erken boşalma şikayeti var’ diyor.

Soruyorsunuz. Normal bir ilişki içinde hiçbir problemi yok. ‘Bunun bir ölçüsü var mı?’ diye soruyor size. Yani bilgi almamış. Nereden aldın bu cinsel bilgileri diyorsunuz, ‘Bir arkadaşım evlenirken bana anlatmıştı’ diye söylüyor. Dolayısıyla bunları vermek lazım. En büyük sorun bu. Yani, normali anlatmak. Sonra da bunun bir rahatsızlık olduğunu, ama ille cerrahi vs. tedavilerle de ilgili olmadığını, insanların birbirleriyle konuşabileceğini açıklamaya çalışıyoruz” dedi.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Halim Hattat, cinsel sorunlar yaşayan bazı eşlerin, doktora gitme konusunda çekindiklerini de belirterek, “Bu gerçekten büyük problem. Öncelikle eşler doktorla görüşebilir. Problemi anlatabilir. Belki eşini ikna etmeye çalışmak zor olabilir. Önce problemin ne olduğu, detayıyla bir cinsel sorunlar uzmanıyla konuşulabilir. O zaman, problemi çözmek anlamında öneriler de ortaya gelecektir. Eşler direkt olarak bu konuda münakaşa etmemeli. Yavaş ve yumuşak iniş yapmak gerekir” diye konuştu.

Cinselliği tek başına bir problem olarak düşünmenin mümkün olmadığını kaydeden Prof. Dr. Halim Hattat, “Androloji Derneği’nin bir çalışması gösteriyor ki, 40 yaşından sonra her 10 erkeğin 7’sinde sorun görülebiliyor. Bunda diyabet, kalp hastalıkları etkili rol oynuyor” dedi.

İnsanların, cinselliği kendisinde gizli bir tabu olarak görmesinin yanlış olduğunu savunan Prof. Hattat, “Cinsellik eşlere anlatılmaz, kadın erkeğine yaklaşım gösteriyorsa, çok yanlış bir şey olur, kadın çok hareketli olursa ayıp olur, yani kocası onu yanlış değerlendirir gibi… Ya da erkek, eğer kendisi farklı bir fanteziyle eşine yaklaşıyorsa, ‘Ben ev kadınıyım’ şeklinde cevap vermesi… Eşleri genel olarak çok meşgul olan ev hanımlarının yaptığı bir şey bu. Akşama kadar çok yoruldukları için eşlerini düzgün karşılama imkanlarından yoksun olmaları. Onu prensip alarak, ‘Ben çok görev yapıyorum. O halde daha farklı görünmeme gerek yok’ anlamında davranırlar. Bu yanlış bir şey. Erkekler de ‘Ben akşama kadar çoluk çocuğum için uğraşıyorum. Sakallı da olsam, bir kadeh içki de içsem, sigara da koksam, benim karım beni kabul edecek’ şeklinde bir yaklaşımda bulunuyorsa, bunlar yanlış şeyler diye düşünüyorum” diye konuştu.

Kadın cinselliğinin, erkek cinselliğiyle kıyaslandığında ‘çok daha kapalı kutu’ olarak tarif edilen bir mekanizma olduğunu anlatan Prof. Hattat, “Kadının olumsuz cinselliği, bir çok faktöre bağlı problemlerden oluşuyor. Kadının problemini oluşturan faktörler yaşına göre de çok değişiyor. Yani, menopoz öncesi, menopoz sonrası dönemlerde yaşadığı problemler, psikolojik faktörler, genital enfeksiyonlar, hormonal ve metabolik düzensizlik. Kardiyobasküler rahatsızlıkların da, erkeklerde olduğu gibi tamamen kadın cinselliğini etkilediği anlaşılmış. Ama şu anda, daha çok testesteron seviyesi düşük olan hanımlarda, isteksizlik sorunu yaşanıyor. Cinsel istek eksikliği buradan kaynaklanıyor” dedi.

‘Cinsellikten korku, birleşme sorunu’nun (vaginusmus), bir davranış terapi yöntemiyle aşılmasının çok kolay olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Halim Hattat, eşlerin birlikte bir cinsel sağlık merkezine gitmeleri gerektiğini bildirdi. Organik problem yoksa mutlaka çözümünün olacağını ifade eden Prof. Hattat, bu problemin, Türkiye’de, diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha ciddi olduğunu kaydetti. Prof. Hattat, bu problemin tedavisinin de ekip yaklaşımıyla ele alındığını belirtti.