Genel SağlıkHABERLER

SARI KANTARON HENÜZ KÖRLÜĞE ÇARE DEĞİL!

Sarı Nokta hastalığı (Makula dejeneresansı), toplumda 50 yaşından sonra oldukça sık görülen ve ilerlemesi halinde körlüğe yol açan bir göz rahatsızlığı. Bu hastalığın tedavisinde ise her geçen gün pek çok yeni yöntem ortaya çıkıyor. Peki bu yöntemlerin hepsi denildiği gibi sarı noktanın göze verdiği zararı durdurabiliyor mu?

Sarı Nokta Hastalığının tedavi yöntemleri içerisinde en son ortaya çıkan ve en çok başarı gösteren ise göz içine ilaç enjeksiyonu adı verilen ve FDA tarafından onaylanan yöntem. Kuru ve ıslak olmak üzere iki tipi bulunan sarı nokta hastalığın ıslak tipinde kullanılıyor. Hastalığın seyrinde körlüğe neden olan göz arkasında yeni damar oluşumunu kapatan göz içine ilaç enjeksiyonu tedavisi, başarılı sonuçları ile dikkat çekiyor.

Dünya Göz Hastaneleri Grubu doktorlarından Doç Dr. Yusuf Durlu, tıp dilinde yaşa bağlı makula dejenerasansı adı verilen sarı nokta hastalığının tedavisinde alanında uzman doktorlar tarafından diğer yöntemlere nazaran göz içine ilaç enjeksiyonu tedavisinin daha çok tercih edildiğini söylüyor.

Sarı kantoron tedavisi henüz onay almadı!

Doç. Dr. Yusuf Durlu, son dönemde, kılıç otu olarak bilinen sarı kantaron bitkisinin sarı nokta hastalığında körlüğe çare gibi gösterildiğini ifade ederek, sarı kantaron bitkisinin körlüğe çare olmadığını, bu yöntemin henüz onay almadığını araştırmaların ise devam ettiğini dile getiriyor ve ekliyor “Bahsi geçen yöntem hakkında basında çıkan haberler sonrasında pek çok hastamız bizi arayarak sarı kantaronu kaynatıp içsek gözümüz düzelir mi gibi sorular sormaya başladı. Bu da bizleri bu konu hakkında bir açıklama yapmaya yöneltti. Sarı kantaron bitkisinin içinde bulunan hiperesin maddesini kullanarak yapılan tedavi henüz sınırlı hastada denenmiş, halen kullandığımız göz içine ilaç enjeksiyonuna göre üstünlüğü kanıtlanmayan ve onaylanmamış bir tedavi yöntemidir. Hastanemiz doktorları tarafında kullanılmamaktadır”.

Sarı nokta hastalığı nedir?

Görme keskinliğini ve renkli görmeyi sağlayan sarı noktanın en çok görülen hastalığı, tıp dilinde yaşa-bağlı makula dejenerası adı verilen yaşa-bağlı Sarı Nokta hastalığıdır. Hipertansiyon, sigara ve sağlıksız beslenmenin olumsuz yönde etkilediği hastalığın en önemli risk etkenlerinin başında, yaş ve kalıtım gelir. Islak ve kuru iki şekli olan hastalığın ıslak tipi, sarı nokta hastalarının yüzde 10’unda görülmesine karşın görme kaybının yüzde 90’ınından sorumludur. Kuru tipine oranla daha hızlı ilerleyen hastalık, ani görme kaybı ile birlikte renkli görmenin ve kontrast hassasiyetinin bozulmasına, zamanla retina ve makulada oluşan yeni damarlar da kanama yapması sonucu körlüğe sebep olur.

2004’te FDA ve 2006 yılında da Sağlık Bakanlığımız tarafından onaylanan göz içine ilaç enjeksiyonu tedavisi, hastalığın ıslak tipinde uygulanmaya başlanan ve çığır açan yeni bir yöntemdir. Tedavi süresince kullanılan anti-VEGF ilacı, göz arkasındaki göz hücreleri tarafından hastalık durumunda salgılanan ve yeni damar oluşturan proteini engelleyerek görme kaybını önler. Göz içine ilaç enjeksiyonu tedavisini hastalarına uygulayan Dünya Göz Grubu doktorlarından Doç. Dr. Yusuf Durlu, altı hafta aralıklarla göz içine enjekte edilen ilacın, sarı noktadaki damar gelişimini durdurduğunu ve hastanın şikayetlerini büyük ölçüde azalttığını söylüyor. Durlu, 75-85 yaş arası her üç kişide görülen sarı nokta hastalığının ıslak tipinin tedavisinde, göz içine ilaç enjeksiyonu tedavisinin yeni bir sayfa açtığını, halen onaylanmış bulunan pegaptanib ilacının yanında ranibizumab ve bağırsak kanseri ilacı olan bevasizumab ilaçlarının olumlu etkileri konusundaki çalışmaların da devam ettiğini belirtiyor.