Genel SağlıkHABERLER

SIRT VE BOYUN AĞRILARI, VÜCUDUN ALARMI

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonAnabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Göncü, ykusuzluk, hatalı duruş ve ağır çalışma koşullarının hastalığı tetiklediğini belirterek, “tedavinin başarısında egzersiz ve hastanın eğitimi birinci koşuldur” dedi.

Sırt ve boyunda etkili olan ve tıp literatüründe “Fibromiyalji” adı verilen romatizmal hastalıkların, 30-50 yaş arası her 100 kadının 12’sinde görüldüğü bildirildi.

Prof. Dr. Kamil Göncü yaygın ağrıyla belirti veren ve kasları etkileyen bir romatizmal hastalık olan “Fibromiyalji”nin görülme sıklığı nedeniylekadın hastalığı haline geldiğini söyledi. Göncü, genellikle 30-50 yaş arasında ortaya çıkan bu rahatsızlığınher 100 kadının 12’sinde görülmesine rağmen erkeklerde bu oranın yüzde2 civarında olduğunu söyledi.

Hastalığın nedeninin kesin olarak bilinmemekle birlikte, uykusuzluk, hatalı duruş ve ağır çalışma koşullarından kaynaklandığını anlatan Göncü, şöyle konuştu: “Fibromiyaljinin en önemli belirtilerinden biri ağrıdır. Hastalar yaygın ve sıklıkla boyun ile sırt ağrılarıyla sabahları yorgun uyanmaktan, bitkinlikten, kol ve bacaklarda şişlik hissinden, baş ağrısından yakınmaktadırlar. Hastalıkla birlikte karın ağrısı, kabızlık, ishal atakları, idrar yakınmaları, cilt hassasiyeti, depresyon veya sıkıntı gibi belirtiler de artar.”

Göncü, yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etki yaratan ve iş veriminide önemli ölçüde düşüren hastalığın tanısında özel bir laboratuvar testi bulunmadığını, bu nedenle teşhiste güçlük çekildiğini belirterek, şöyle devam etti: “İltihaplı eklem romatizmaları, yaşlılarda görülen bazı romatizmal kas hastalıkları, eklemlerde oluşan dejeneratif değişiklikler, tiroid bezi hastalıkları, psikolojik bozukluklarla karıştırılabilmektedir. Boyun ve sırt bölgesindeki her ağrı fibromiyaljiyi göstermez. Çünkü, bazen tümörler bile benzer belirtilere yol açabilir.”

Göncü, ağrı kesici ilaçların çoğu zaman yeterli olmadığını, bu nedenle egzersiz ve hastanın eğitiminin tedavide birinci koşul oluşturduğunu belirtti. Uyku düzenlemeye ve kasları gevşetmeye yönelik ilaç tedavilerinin daha başarılı olduğunu, bazı durumlarda hekimin enjeksiyon uygulaması gerçekleştirebileceğini belirten Göncü, “Bu hastalarda egzersiz tedavisi çok yararlıdır. Hastaya uygun olarakplanlanmak kaydıyla aerobik, yüzme, yürüme, germe-gevşeme ve kalp- damar sistemi uyumunu artırıcı egzersizler verilebilir. Değişik sıcak uygulama metodları ve bazı elektroterapi ajanlarının kullanıldığı fizik tedavi programları da olumlu etki yapar.” diye konuştu.