Genel SağlıkHABERLER

MEME KANSERİYLE SAVAŞTA ÖNEMLİ MESAFELER ALINDI

Ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi en çok tercih edilen yöntemler olsa bile, bilim adamları yeni sondalar, gen testleri ve akıllı ilaçlarla meme kanseriyle savaşta önemli mesafeler alıyor.

Meme kanseri, genel olarak meme kanallarında veya meme ucundaki dar boşlukların etrafında bulunan bazı hücrelerin tam olarak bilinemeyen bazı nedenlerden dolayı genetik yapılarının bozulması ile anormal sekilde büyümeleri sonucunda oluşuyor. Bu olay sık olarak görülmesinin yanında, çoğu kadında başlangıç safhasından öteye gitmiyor ve bazı durumlarda vücut tarafından yok ediliyor. Tabii bunun tersinin de olma ihtimali var. Bu durumda kanserli hücreler, memenin içinde büyüyor ve zaman zaman diğer organlara ve kemik yapısına sıçrayabiliyor.

Böyle bir kitle 2.5 cm büyüklüğüne gelmeden kişi tarafından veya doktor muayenesinde elle tespit edilemiyor. Fakat yeni geliştirilen mamogram yöntemleri bu kütleleri çok daha erken safhalarda dahi yakalayabiliyor. Bu gelişme umut verici olduğu kadar kafa karıştırıcı görünüyor. Bazı doktorlar bu yöntemi erken teşhis için can alıcı bir ilerleme olarak görürken, bazıları da henüz tehlikeli safhaya geçmemiş ve belki de kendi kendine kaybolacak bu oluşumun saptanmasının hastayı teláşa sokmaktan ve gereksiz tıbbi müdahalelerden geçmesinden başka bir işe yaramayacağında birleşiyor.

ARTIK GÖĞÜS ALINMAYACAK

Mamografideki ilerleme tek yenilik değil. Bunun yanında, yeni operasyon yöntemleri de herhangi bir tehlikeli kanser oluşumunda göğsün tamamen alınmasını tarihe karıştırıyor. Yeni bulunan yolla, sağlıklı bölgeye minimal zarar verilerek, sadece kanserli bölge vücuttan alınıyor. Bu işlemi takiben yapılan radyoterapi ile de, kanserin yeniden oluşması önleniyor. Bu ikinci etap haftada beş kere yapılmak kaydı ile altı veya yedi hafta sürüyor. Doktorlar işin estetik yanını da unutmamışlar. Ameliyat göğsün kola yakın alt kısmından açılan bir kesikten yapılıyor ve böylece, operasyon sonrası oluşan istenmeyen yara izleri de en alt düzeye indiriliyor.

Üçüncü yenilik ise bulunan ilaçlar. Genetik kodun nasıl işlediği her geçen gün daha detaylı olarak ortalya çıkmasının da bunda büyük payı var. Böylece, kanser hücrelerine direkt olarak etki eden ilaçlar çıkıyor ortaya. Bu ilaçlar, mevcutların sevimsiz yan etkilerinden arınmış olduğundan, hastalara da umut aşılıyor.

ASIL SORUN ÖSTREJEN

Göğüs kanserini tek bir sebebe bağlamak mümkün değil ama bütün bilim adamları en önemli faktorün östrojen olduğu görüşünde birleşiyor. Aynı hormonun derimizi yumuşattığı saçlarımızı beyazlattığı ve tümörleri beslediği de biliniyor.

Göğüs kanseri, özellikle gelişmiş ülkelerde yüksek oranda görülüyor. Bilim adamları, yüksek teknolojinin ve modern hayat koşullarının östorojen hormonunun salgılanmasında etkili olduğunu söylüyorlar.

Ancak yapılan iki yeni araştırma göğüs kanserinin cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilebileceğini gösteriyor. (Hürriyet Gazetesi)