Genel SağlıkHABERLER

KANSER SONRASI YENİ CERRAHİ TEKNİKLERLE MEMESİZ YAŞAMA KABUSU SONA ERİYOR!

Meme kanseri olan kadınların tedavi sonrası en büyük sıkıntılarından biri memelerinin alınmasıydı. “Meme Kanserinin Tanı ve Tedavisindeki Yeni Yaklaşımlar” konulu uluslararası konferansa katılan uzmanlar bu alandaki yenilikleri anlattı. Uzmanlara göre günümüzde hızla gelişen onkoplastik cerrahi sayesinde ameliyat sırasında ya da sonrasında artık meme korunabiliyor. Böylece meme kanserli kadınların kabusu olan memesiz yaşam korkusu son buluyor.

Acıbadem Sağlık Grubu’nun 12 Mart 2011, Cumartesi günü Acıbadem Maslak Hastanesi’nde düzenlediği “Meme Kanserinin Tanı ve Tedavisindeki Yeni Yaklaşımlar” konulu konferansta konuşan dünyaca ünlü uzmanlar, kadınlarda meme kanserinin tüm kanser türleri içinde birinci sırada yer aldığını söylediler. Bilim dünyasından ulusal ve uluslararası yaklaşık 150 uzmanın katıldığı konferansa, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer ve Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Cristina Profili de konuk olarak yer aldılar.

Konferansın uluslararası konuşmacılarından Roma Katolik Üniversitesi, Multidisipliner Meme Merkezi Direktörü Prof. Dr. Riccardo Masetti, kadınların kanser ameliyatından sonra estetik görünümlerinden vazgeçemediklerini, bu kaygıdan hareketle günümüzde yeni geliştirilen meme onarımı yöntemleriyle artık memenin korunduğunu söyledi. Prof. Masetti, 2000-2010 yılları arasında ABD’de meme kanseri sonrasında estetik operasyon ile meme onarımı ameliyatı geçiren kadın sayısının yüzde 18 oranında arttığına dikkat çekti. ABD’deki Yale Üniversitesi, Yale-New Haven Meme Merkezi Direktörü Doç. Dr. Anees Chagpar ise konuşmasında, meme kanserini teşhis ve tedavi eden merkezlerin sayısının artırılmasının, erken teşhis oranını da yükselteceğini, bunun da birçok kadının hayatını kurtaracağını vurguladı.

TÜRKİYE’DE MEME KANSERİ GENÇLERDE ARTIYOR

Toplantının açılış konuşmasını yapan Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Profesör Dr. Cihan Uras, meme kanserinde erken tanı olanaklarının artmasının çok önemli olduğunu vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Türkiye’de ABD’yle kıyaslandığında meme kanserinin gençlerde görülme sıklığı artıyor. Buna karşılık meme kanserinde erken tanı olanaklarının artması, ileri teknoloji, kadınlardaki meme kanseri bilinci ve farkındalığının yükseltilmesi, meme sağlığı merkezlerinin artması, meme kanserini ilgilendiren tıbbi branşların birlikte çalışması sayesinde birçok kadın, memesine kaybetmeden kanserden kurtulma imkanına sahip olabiliyor. Ancak meme tanısı konan kadınlarda ise Acıbadem’de olduğu gibi multidisipliner olarak kurulan meme hastalıkları merkezleri sayesinde, tedavi başarı oranları yükseliyor.”

TÜM BÖLGELERDE BİRİNCİ MEME KANSERİ, DOĞUDA İSE SİNDİRİM SİSTEMİ

Meme kanseri tedavisindeki son yenilikler ve gelişmelerin tartışılması amacıyla bir araya gelen meme kanseri uzmanları, dünyadaki ve Türkiye’deki son durumu da masaya yatırdı. Toplantıya katılan Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer,

Türkiye’nin hemen hemen tüm coğrafi bölgelerinde meme kanserinin ilk sıralarda yer almasına karşın, Doğu bölgelerdeki kadınlarda sindirim sistemi kanserlerinin yaşam tarzı, beslenme gibi koşullar nedeniyle daha fazla görüldüğüne değindi. 2002-2006 yılları arasındaki verilere göre meme kanseri sayılarında artış olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Tuncer, şu bilgileri verdi:

“Bu artışa göre Türkiye’de yaklaşık 15-16 bin meme kanserli hasta bulunuyor. Bu artışa bakacak olursak 2030’a kadar 30-35 binin üzerinde meme kanserli hastanın bulunacağını öngörüyoruz. Bu hem sosyal, hem de ekonomik yükü çok ağır olan bir tablo”

EMZİREN KADINLAR MEME KANSERİNDEN KORUNUYOR

Hindistan’da yapılan bir bilimsel araştırmanın sonuçlarına dikkati çeken Prof. Dr. Murat Tuncer, bu çalışmada kırsalda ve şehirde yaşayan kadınların meme kanseri açısından kıyaslandığını, şehirlerde yaşayan kadınlarda kırsalda yaşayan kadınlardan 8 kat daha fazla meme kanseri görüldüğünün tesbit edildiğini söyledi. Çalışmanın sonuçlarına bakılarak kırsaldaki kadınların çocuk sayısının 2’den fazla olduğunu, iki yıldan uzun bebeklerini emzirdiklerini anlatan Prof. Tuncer, “Şehirdeki kadınlarda çocuk sayısı ikinin altında, iki yılın altında emziriyorlar. Emzirmek kadınları meme kanserinden koruyor. Şişmanlamak, fiziksel aktivite azlığı, çevresel etkenler meme kanseri riskini artırıyor” dedi.

HİÇBİR KADIN MEMESİZ YAŞAMAK İSTEMEZ

Toplantıya Roma Katolik Üniversitesi’nden katılan Genel Cerrahi Uzmanı ve Multidisipliner Meme Merkezi Direktörü Prof. Dr. Riccardo Masetti, günümüzde memelerini kaybeden kadınların meme kaybıyla yaşamak istemediklerini söyledi. Bu amaçla tıpta “Onkoplastik Meme Cerrahisi” olarak bilinen alanın geliştiğini, genel cerrahi uzmanları ve plastik cerrahi uzmanlarının birlikte çalışarak, kanser nedeniyle memesini kaybetmiş kadınlara yeniden meme yaptıklarını söyledi. Yeni geliştirilen teknikler sayesinde kadınları güzelliklerine yeniden kavuşturduklarını anlatan Prof. Dr. Masetti, bu konuda şu bilgileri verdi:

• Öncelikle amacımız memeden tümörün kesin olarak uzaklaştırıldığından emin olmaktır.

• İkinci amacımız ise, tümörün kesin olarak uzaklaştırıldığı memeyi yeniden yapılandırmaktır.

• Bu yeniden yapılandırmada karın, sırt, baldır bölgelerinden deri, kas ve diğer dokuları taşıyarak yeniden meme yapıyoruz. Burada meme ucunu yapmak, iki meme arasındaki simetriyi, her iki memenin de aynı olmasını sağlamak birinci görevimiz.

• Ancak burada tekniği seçmek çok önemli. Kullandığımız teknikler kanserin türüne, memeye olan yayılımına, dağılımına, meme derisine, hastanın yaşına göre değişebiliyor.

• Genç hastalarda daha çok implant kullanarak yeniden meme dokusu yapıyoruz. Meme dokusunu oluştururken selülözlü bir dolgu maddesi olarak kullanıyoruz.

ABD’Lİ UZMAN UYARDI: NE KADAR ÇOK MERKEZ, O KADAR ÇOK HAYAT

Toplantıya ABD’deki Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’den katılan Genel Cerrahi Uzmanı ve Yale-New Haven Meme Kanseri Merkezi Direktörü Doç. Dr. Anees Chagpar, meme kanserinin erken teşhis edilmesiyle kadınların ölümden kurtulabildiğini, bu nedenle iyi tedavi hizmeti sunulan meme kanseri tarama, teşhis ve tedavi merkezlerinin sayısının artırılmasının önemine dikkati çekti. Dr. Chagpar, ABD’de bu konuda çalışan akreditasyon merkezleri bulunduğunu, tüm merkezlerdeki hizmet standardının eşitlenmesi için çalıştıklarını, hastaların yaşam kalitesinin artırılmasının birinci hedefleri olduğunu söyledi.

• Son 10 yılda meme merkezlerinde, onkoplastik cerrahi tekniklerinin kullanım oranının arttığını görüyoruz. Bu da kadınların eski memesine kavuşma isteğinden ileri geliyor.

• Kullandığımız yeni teknikler sayesinde memede çok daha az iz oluyor. Ancak memedeki tümör büyükse, kadının memesi büyükse az izle onarım yapmak mümkün olmuyor.

• Küçük memeli kadınlarla, büyük memeli kadınlarda uyguladığımız teknikler birbirinden farklı. Küçük memelerde az izle ameliyat mümkünken, büyük memelerde iz fazla olabiliyor.

• Memelerdeki büyüklük farklılıklarını gideriyoruz, hiç olmayan meme başını yeniden yapıyoruz.

• Meme koruma ameliyatlarında başarı oranımız yüzde 85’e ulaştı. Artık memeyi tamamen çıkarmak yerine, memeyi korumaya yönelik teknikler kullanıyoruz. Memeyi korurken tümörü de tamamen çıkarmayı hedefliyoruz.