Genel SağlıkHABERLER

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARINA DİKKAT!

Ses bozukluklarının kökeninde sesin yanlış ve aşırı kullanımı görülmektedir. Çok bağıran erkek çocuklar ve sesini çok kullanan meslekler özellikle ses sanatçıları, öğretmenler, din görevlileri riskli grubu oluşturmaktadır.

İletişim bozuklukları; kişinin başkalarıyla olan ilişkilerini etkilemekle beraber toplum içinde bireyin yaşam kalitesini bozmaktadır. Dil ve konuşma bozuklukları; işitme bozuklukları, ses bozuklukları ile birlikte iletişim bozukluklarının alt gruplarını oluşturmaktadır. Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu, dil ve konuşma bozuklukları hakkında bilgi verdi.

Dil ve Konuşma Bozuklukları Nedir?

Dil bozuklukları normal dil gelişimi sırasında ya da dil gelişimini tamamladıktan sonra geçirilen herhangi probleme bağlı olarak gelişen bozukluklardır.

Dil bozuklukları içerisinde en sık gecikmiş konuşma görülmektedir. Gecikmiş dil ve konuşma; çocuğun dil becerilerinin yaşından beklenen düzeyde gelişme göstermemesi durumudur.

Konuşma bozuklukları konuşma sırasında kelime oluşumunda görev gören dudak, dil damak, diş yapılarının bozukluklarına bağlı olabilir. Bu konuşma bozuklukları ile konuşma sesleri, konuşma akıcılığı ve sesin perde, şiddet ve kalitesi etkilenmiş olabilir.

Dil ve Konuşma Bozuklukları nasıl saptanır?

Dil ve Konuşma bozukluğu olan hastanın kulak burun boğaz muayenesi ve işitme değerlendirilmesi yapıldıktan sonra odyolog ve/veya dil, konuşma bozuklukları uzmanı tarafından değerlendirilmesi yapılarak saptanmaktadır.

Dil ve Konuşma Bozukluklarının sebepleri nelerdir?

Dil ve Konuşma bozuklukları doğumsal (konjenital), çevresel, sosyal veya geçirilmiş hastalık veya travmalara bağlı olarak oluşabilmektedir. Bunlardan bazıları;

• Düşük doğum ağırlığı ile birlikte erken doğum

• Annenin ilaç kullanımı, alkolizm

• Bazı genetik sendromların bulunması

• Beyin yaralanması gibi nörolojik hastalıklar

• Duyu problemleri, özellikle de işitme kaybı

• Yüz bölgesini etkileyen hastalıklar yarık damak dudak gibi

• Ailenin çocuğu ihmal etmesi

• Dikkat eksikliği

• Oyun aktivitelerinin eksikliği

• Gelişimsel problemler

Dil ve konuşma bozukluklarının en sık görüldüğü grup nedir?

Dil ve konuşma bozukluklarının en sık görüldüğü gruplar arasında işitme kaybı olanlar, nörolojik problemi olanlar, doğumsal olarak yüzde anomalisi olanlar(yarık damak ve dudak olan hastalar gibi) bulunmaktadır. Ancak herhangi bir fiziksel anomalisi olmayan bireylerde de dil ve konuşma bozukluğu gelişebilmektedir. Zihinsel yetersizlikle olabilen veya herhangi bir yapısal ve zihinsel problemi olmamasına rağmen uyaran eksikliğine bağlı olarak gecikmiş konuşma gelişebilir.

Ses bozuklukları ise genelde sesini aşırı ve/veya yanlış kullanan hastalarda sık görülmektedir. Çok bağıran erkek çocuklar ve sesini çok kullanan meslekler özellikle ses sanatçıları, öğretmenler, din görevlileri riskli grubu oluşturmaktadır.

Dil ve Konuşma bozukluklarında tedavi yaklaşımları nelerdir?

Altta yatan hastalığı ortaya koymak için önce mutlaka ayrıntılı bir kulak burun boğaz muayenesi yapılmalıdır. Probleme yol açan neden ses tellerinde polip oluşumu, papillom oluşumu veya yapışıklık gibi nedikal ve/veya cerrahi tedavi yapılması gereken bir durumsa öncelikle hasta buna uygun tedavi edilir.

Altta yatan herhangi bir cerrahi ve medikal tedavi gerektiren bir hastalığı bulunmayan hastalar ise muayeneden sonra odyolog ve/veya konuşma hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilip dil ve konuşma terapisine alınır.

Dil ve Konuşma Terapisi ile Ses terapisi nedir?

Bireyin yaşına, zihinsel yeterliliğine uygun uzman kişilerce mevcut dil ve konuşma problemine uygun dil ve konuşma terapisi verilir. Oyun terapileri veya direk terapiler altta yatan dil ve konuşma bozukluğuna bağlı gelişen ihtiyaçlarına göre egzersizlerin verildiği programlardır. Çoğunlukla hastaların ihtiyaçlarına göre terapi seansları bireyden bireye farklılık göstermektedir. Hastalar en az 45 dakika ve haftada 1 kez olacak şekilde terapisti ile terapi seanslarına katılabilmektedir. Seanslar hastalığın durumuna göre birkaç haftadan birkaç yıla kadar uzayabilmektedir.

Ses terapilerinde ise önce hastanın ses problemi saptanıp buna neden olan faktörler ortaya konur. Daha sonra bu faktörlere yönelik terapi yöntemleriyle hasta terapiye alınır ve uzun vadede hastaya ses hijyeni anlatılır. Ses hastalıklarının büyük kısmı sesin yanlış ve/veya aşırı kullanımına bağlı olduğu için iyi bir terapiden büyük oranda fayda sağlamaktadırlar.