Genel SağlıkHABERLER

ŞİŞMANLIK ‘SARI NOKTA’ HASTASI YAPIYOR KÖRLÜK RİSKİNİ ARTIRIYOR

Çağın hastalığı obezite, göz hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Aşırı şişmanlık, yüzde 95 oranında görme kaybına neden olan ve ileri yaş hastalığı olarak bilinen ‘sarı nokta’ya neden oluyor.

Tüm dünyada giderek artan obezite sorunu, göz hastalıklarına da davetiye çıkarıyor. Uzmanlar, insanları kör etmeden karanlığa sürükleyen ve daha çok ileri yaş hastalığı olarak bilinen ‘sarı nokta’nın nedenlerinden biri olarak obeziteyi gösteriyor. Dünyagöz Hastaneler Grubu’ndan Prof. Dr. Hüsnü Güzel, görmemizin yüzde 90’ının meydana geldiği sarı nokta tabakasının işlevinin bozulması ile oluşan ve halk arasında 50 yaş sonrası hastalığı olarak bilinen Sarı Nokta (makula dejenarasyonu)’nın görülme oranının son yıllarda arttığını, bunun nedenlerinden birinin de obezite sorununun artması olduğunu açıkladı.

Prof. Dr. Güzel, “Kişinin yaşı ve kalıtımsal özelliklerinin yanı sıra kilosu da bu hastalığı yakından ilgilendiriyor. Hareketsiz yaşam ve düzensiz beslenme şekli nedeniyle obezitenin, Türkiye’de de önümüzdeki yılların çok önemli bir sağlık sorunu olacağı biliniyor. Şişmanlık oksidatif stresi artırarak görme merkezimiz olan sarı noktaya zarar verebilir. Şişmanlarda sarı nokta hastalığının daha sık görülmesindeki diğer bir neden de iltihabın bir göstergesi olan C-reaktif proteinin (C-RP) rolüdür. Şişmanlarda, C-RP yüksekliğinin varlığı iltihabın bu grupta daha sık görülmesine neden olabilir. Bu da kandaki A vitamininin şişmanlarda azalması sonucunu doğurabilir” dedi.

‘Sarı nokta’ya karşı Akdeniz diyeti

Yaşa bağlı sarı nokta hastalığının esas risk etkenlerinin başında yaş ve kalıtımsal özellikler geliyor. Hipertansiyon, sigara, beslenme şekli, lipid-kolesterol yüksekliği, güneş ışığına uzun süre maruz kalmanın hastalığın diğer risk faktörleri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Güzel, hastalıktan korunma yöntemlerini şöyle anlattı: “Hastalığın en önemli risk etkenleri, yaş ve kalıtımdır. Bu iki etkeni ortadan kaldırmak mümkün değil. Fakat diğer risk etkenleri kontrol altına alınabilir. Örneğin hastanın hipertansiyonu varsa regüle edilebilir. Sigara içiyorsa sigarayı bırakması gerekir. Güneş için filtreli güneş gözlüğü kullanması tavsiye edilir. Beslenmede ise Akdeniz diyeti önerilir. Tereyağı, kırmızı et ve kolesterol içeren yiyeceklerden uzak durması gerekir.”

Sarı nokta tedavi edilmezse görme oranı % 95 azalıyor

Sarı nokta hastalığının tedavi edilmediği takdirde görme oranının yüzde 95 oranında azaldığını, hastanın kitap-gazete okuyamaz, televizyon seyredemez ve araba kullanamaz hatta tek başına dışarı çıkamaz hale gelebileceğini ifade eden Prof. Dr. Güzel, görme kaybı, ani görme kaybı, cisimleri, çizgileri eğri veya kırık görme, görme kalitesinde bozulma, ışık çakması, renk görmede bozukluklar ve göz önünde karartıların hastalığın belli başlı belirtileri olduğunu ifade etti.

Göz içine ilaç enjeksiyonu olarak bilinen, ‘’intravitreal enjeksiyon yöntemi’’ ile ağrısız ve başarılı sonuç

Hastalığın teşhisinde damlalı göz dibi muayenesi, anjio ve son yıllarda önem kazanan sarı nokta tomografisi uygulandığını belirten Prof. Dr. Güzel, hastalığın tedavisine yönelik şu bilgileri verdi: “Hastalığı koruyucu tedavi ve yüzde 90 başarı sağlanan göz içine iğne tedavisi ile tedavi edebiliyoruz. Bazı seçilmiş olgularda ise iğne tedavisinin yanında foto-dinamik tedavisi de uygulayarak tedavi ediyoruz.’’

Prof. Dr. Hüsnü Güzel, koruyucu tedavide anti-oksidan A, C, E vitaminleri ve çinko kullandıklarını belirtti. Prof. Dr. Güzel: “Fotodinamik tedavide ise önce toplardamardan özel bileşimde verteporfin adında bir ilaç veriyor, 15 dakika sonra düşük şiddette bir lazer uyguluyoruz. Göz içine enjeksiyon veya iğne tedavisini damlayla uyuşturarak yapıyoruz, hasta ağrı hissetmiyor. Göz içine iğne yoluyla ilaç verilmesi yönteminde yüzde 90’ın üzerindeki başarı oranıyla oldukça iyi sonuçlar alıyoruz. Yaşa bağlı sarı nokta hastalığının ıslak tipinde uygulanan fotodinamik tedavi yönteminde ise başarı oranı yüzde 60-70 arasında değişiyor” dedi.

Prof. Dr. Güzel, hastalığın erken teşhisinin önemine değinerek, herkesi rutin olarak 40 yaşından sonra iki yılda bir damlalı göz dibi muayenesi yaptırması gerektiği konusunda uyardı.