Genel SağlıkHABERLER

ASİT EROZYONUNUN ARDINDAKİ ESTETİK GERÇEK

Son zamanlarda çok konuşur olduğumuz dişlerdeki asit erozyonu, tahmin edildiği gibi sadece asitli gıdaların tüketilmesiyle ortaya çıkan bir sorun değil…

Uzun yıllar süren mücadeleler sonunda toplumumuz diş fırçalama bilincini kazanmış durumda. Ancak diş fırçalama tekniği için de aynı şeyi söyleyemiyoruz. Bu konu önemli; çünkü fırçalamadaki yanlış uygulamalar, asit erozyonu dediğimiz soruna karşı dişleri korumasız hale getirerek asit saldırıları için de elverişli bir ortam yaratmış oluyor.

Pek çok insan dişlerini genellikle yatay ve sert bir şekilde fırçalar. Oysa bu, dişleri aşındırır. Halbuki günde iki defa, tüm dişlerin ön ve arka yüzeylerinin 5-6 harekette, çiğnemeye yardımcı olan yüzeylerin ovalanarak, üst ve alt çenenin ayrı ayrı fırçalanması daha doğru bir yaklaşımdır. Bu uygulama yapıldığında, dişlerin ne kadar süre fırçalandığının fazla bir önemi kalmıyor aslında. Ayrıca; uzun süreli fırça kullanımı ve fırçanın sert yapıda olması da asit erozyonuna neden olabiliyor. Diş fırçalarının orta-sert yapıda olması aşınmayı azaltacak önemli bir ayrıntıdır. Bunların yanı sıra asitli gıdaların tüketilmesi de (özellikle portakal, greyfurt gibi), eşlik eden başka faktörler de varsa sorunu derinleştirebiliyor.

Biyolojik etkenlerin de rolü var!

Asit erozyonu, yiyecek-içecek etkisinin yanı sıra hamilelik gibi biyolojik etkenlerle veya reflü gibi mide sorunlarıyla da yakından ilişkili. Gazlı içeceklerin Ph değeri 2.4’tür, reflüde mide asidinin Ph değeri ise 1’dir. Oysa ph değeri, 7 olduğu zaman nötrdür. Dolayısıyla reflüde mide asidinin çokça asidik olduğu görülüyor. Bu anlamda reflü hastaları, sabahları dişlerini sert fırçaladıklarında zemin yumuşak olan diş yüzeyi hafif hafif aşınmaya başlar. Özelikle dilin temas ettiği iç bölümlerde reflü hastalarının dişlerinde aşınma olur, asit erozyonu durumu ortaya çıkar. Hamilelikte ise kusma nedeniyle oluşan mide asidi dişin bu iç yüzeylerini yakar. Hasta dişlerini temizlemek için sert fırçalarsa bu bölgelerde asit erozyunu görülür. Öte yandan C vitamini tabletleri de asidiktir. Bu sebeple C vitamini eriterek kullanan reflü hastalarına tablet şeklinde C vitamini almalarını öneriyoruz.

Asitli içecekler tüketiyorsanız…

Asit erozyonuyla karşılaşan kişiler genellikle, nefes alıp verirken dişlerinde sızlama, diş renginde sarılık ya da diş etinde çekilme gibi şikayetlerle doktora başvurmaktadırlar. Bu sorunla karşılaşan bir kişinin öncelikle yapması gereken, asit erozyonuna neden olan faktörü elimine etmesidir. Hasta eğer portakal suyu içtiği için asit erozyonuna maruz kalıyorsa, meyvenin kendisini yiyerek bu sorunu aşabilir. Zira meyve suları, meyvenin kendisinden 10 kat daha asitlidir. Ayrıca asitli içeceklerin pipetle içilmesi de asit erozyonunu önleyecek bir yöntem olabilir. Çünkü pipet kullanımı asitli içeceğin dişle olan temas süresini kısaltacaktır. Bu arada önemli bir ayrıntı daha; dişleri, asitli gıdalar tükettikten 2-3 saat sonra fırçalamak gerekiyor. Çünkü tükürüğün içindeki kalsiyum, asitli gıdalar tükettikten sonra oluşan yumuşamayı 2-3 saat içinde yeniden sertleştiriyor. Öte yandan, nişasta içeren ve yapışkan bir gıda olan muz yedikten sonra dişler hemen fırçalanmalı, çünkü bu gıda çürümeye sebep olabilir.

Neden sert fırçalıyoruz?

Hastanın dişlerini sert fırçalamasının altında hijyen kaygısının yanı sıra diş rengini beğenmemesinden kaynaklanan bir başka kaygı da olabiliyor. Bu aslında şimdiye kadar hiçbir bilimsel makalede yer almamıştı fakat biz, bu psikolojik faktörü de göz önünde tutma gereği duyarak fakültede bir araştırma yaptık. Hastalarımızın yüzde 85-90’ında dişlerin koyu renkte olduğunu gözlemledik. Bir anket hazırladık ve bu ankette hastalara “Diş renginizden memnun musunuz?” diye sorduk. Ankete cevap veren hastaların yüzde 85’inin diş rengini beğenmediği ortaya çıktı. Biz bu araştırmadan sonra hastaların aşınan dişlerine sadece dolgu yapmaktan ziyade bu alanları beyazlatmaya da başladık. Hastaların, bizim aşınma alanlarını dolguyla kaplayıp beyazlatma yaptıktan sonra eskisi kadar sert fırçalamaktan vazgeçtiklerini gördük. Diş renginden memnun olmayan ve dişlerine beyazlatma talep eden hastaların yüzde 85’inden asit erozyonuyla ilgili bir geri dönüş almadık. Oysa bu beyazlatma yapmadığımız fakat asit erozyonunu önlemekle ilgili bilgileri paylaştığımız kişiler, bir iki yıl sonra aşınma şikayetiyle tekrar bize başvuruyordu.

ÇOCUKLAR DAHA ŞANSLI!

Asit erozyonu çocuklarda sıklıkla görülmez. Çünkü çocuklar meyve ve diğer asitli gıdaları çok yese de dişlerini bu oranda sert fırçalamazlar. Bu durum bize, yenen yiyeceklerin ve biyolojik etkenlerin yanı sıra sert fırçalamanın da asit erozyonuyla ne kadar ilgisi olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla tek başına asidin dişe temas etmesi çok önemli değil; çünkü 30 saniye içinde tükürük bu bölgeyi yıkayarak temizlemektedir. Asıl sorun tüm faktörlerin bu duruma eşlik etmesinde ortaya çıkmaktadır.

Dt. Arzu Aykor
Diş Hekimi / Yeditepe Üniv.
Diş Hekimliği Fakültesi