Genel SağlıkHABERLER

KIRIKLAR TEKNOLOJİ SAYESİNDE ÇOK DAHA KOLAY İYİLEŞİYOR

Tıp teknolojisinde yaşanan gelişmeler, ortopedi ve travmatoloji alanına çok hızlı yansıyor. Özellikle son yıllarda gelişen kırıkların tedavisindeki yeni cerrahi yaklaşımlar, hastaların kırık nedeniyle bozulan iş ve sosyal yaşam performansının en kısa zamanda ve tam olarak düzeltilmesini sağlıyor.

Kırık tedavilerinde geçmiş yıllarda hayatı idame ettirecek düzeyde iyileşme tatmin edici olarak görülüyor ve cerrrahi tedaviden de mümkün olduğu kadar uzak duruluyordu. Gelişen tıbbi – cerrahi teknikler ve anesteziyolojide yaşanan ilerlemeler, günümüzde bu yaklaşımdan tamamen uzaklaşılmasını sağladı. Anadolu Sağlık Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kıral, kırık tedavisindeki yeni yaklaşımları, tedavinin uygulama alanlarını, avantaj ve dezavantajlarını anlattı.

Fonksiyonel immobilizasyon mantığı

Özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılan bu yöntem, klasik sert ve uzun alçılama mantığı yerine; daha kısa, yarı sert, erken yük vermeye ve adele fonksiyonuna izin veren yeni bir alçılama tekniği olarak tanımlanıyor. Hastaya sağladığı en büyük avantaj ise büyük kısmının veya tamamının yarı sert – esneme olanağına sahip olması nedeniyle, adelelerin alçı içinde kasılıp gevşemeyebilmesi. Bu sayede alçı içinde kan dolaşımının çok daha iyi olması sağlanarak, kırık iyileşmesi de hızlanıyor.

Prof. Dr. Ahmet Kıral, yöntemin her kırıkta kullanılamayacağını belirterek, “Bu uygulama özellikle kaval kemiği kırıklarında diz altına kadar yapılıyor ve hasta ayağının üzerine daha erken basabiliyor. Kol kemiklerindeki kırıklarda da başarılı sonuçlar veriyor. Ancak kırığın çok parçalı olmaması, uç uca gelebilmesi ve kaymaması gerekiyor” diye konuşuyor. Bu yöntemde kullanılan alçının kaşıntı ve allerji yapmamasının hastaya büyük kolaylık sağladığına işaret eden Prof. Dr. Kıral, “Ayrıca hasta kolayca banyo yapabildiği gibi, deniz veya havuza da girebiliyor. Hastanın erken ayağa kalkarak ayağına erken yük vermesi, günlük hayatına daha kolay geçmesini sağlayabiliyor. Ayrıca kırık yerine basınç gelmesi de kaynamayı kolaylaştırıyor. Bu yöntemin dezavantajları arasında, yöntemin daha pahalı olması geliyor. Ayrıca özel uygulama tekniği nedeniyle deneyimli kişilerce veya deneyimli kişilerin refakatinde yapılması gerekiyor.”

Kemik stimülatörleri

Kemiklere elektromanyetik alan uygulanarak kırığın daha kolay kaynamasının sağlandığı bu yöntem, çok uzun zamandır kullanılıyor. Ancak yöntem sadece belirli kırıklarda uygulanabiliyor. Prof. Dr. Kıral’ın verdiği bilgiye göre, taze kırıklar yöntemin uygulanması için uygun değil. Yöntem genellikle kaynama sorunu olan, kaynama süresi gecikmiş kırıklarda yardımcı yöntem olarak kullanılıyor. Her gün 20 – 40 dakikalık uygulamayla seçilmiş kırıklarda iyileşme zamanı %50’lere kadar kısaltılabiliyor.

Elektronik bir cihaz olan stimülatörlerin pahalı olması nedeniyle, profesyonel sporcularda veya iyileşme süresi çok uzun olan kırıklarda daha çok uygulama olanağı buluyor.

Artroskopik yardımla yapılan küçük müdahaleli operasyonlar

Eklem içi kırıklarının tedavisinde her yaş grubunda yaygın olarak kullanılan bu yöntemin uygulanmasıyla ilgili Prof. Dr. Ahmet Kıral şunları anlatıyor: “Özellikle diz ve ayak bileği eklem içi kırıklarında cerrahinin temel amacı eklem yüzeyinde basamaklama olmaksızın kırığı tamamen sabit bir biçimde tespit etmektir. Klasik cerrahi yöntemlerde eklem açılarak direkt görüş altında kırık tespit edilmekte ve bu da ciddi eklem sertliklerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Bu yöntem sayesinde eklem içi kırıkların bir kısmında artroskopi yardımıyla, eklem açılmadan kırık monitörden izlenebiliyor ve dışarıdan içeriye doğru uygulanan özel çivilerle tespit edilebiliyor. Böylece, ameliyat sonrası oluşabilecek eklem sertliği riskinin önüne geçilebildiği gibi fizyoterapi ve tam fonksiyona ulaşma zamanı da kısalıyor. Hatta bazı kırıklar hiç kesi yapılmadan eksternal fiksatörlerle tespit edilebiliyor ve yapılan ameliyatlar çok daha ağrısız olduğu gibi yara ve enfeksiyon riski de düşüyor.

Ayrıca eklem fonksiyonlarının durumu da son derece iyi oluyor. Ancak en önemli nokta, yöntemin uygun teknik altyapı koşullarında ve deneyimli ellerde yapılmasıdır.”

Eksternal fiksatörler

Daha çok trafik kazası gibi büyük travmalar sonrasında kemiğin derinin dışına çıkıp havayla temas ettiği durumlarda bu yönteme başvuruluyor. Prof. Dr. Ahmet Kıral’ın verdiği bilgiye göre, açık kırık denilen dış yüzeyle ilişkili kırıklarda, eklem içi çok parçalı kırıklarda, ameliyat sonrası veya ameliyat olmaksızın iltihap gelişmiş kırıklarda, kaynamayan ya da yalnış kaynamış bazı kırıklarda bu teknik iyileşme olanağı sağlıyor. Prof. Dr. Kıral sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu kırıklar havayla temas ettiği için enfeksiyon oranı çok yüksektir. Dolayısıyla kırığı tekrar yerine oturtmak için farklı bir yöntem kullanılıyor. Açık kırıklarda enfeksiyon riskinden dolayı standart tedavi yöntemleri uygulamak zorlaşıyor. Bu durumda, kırığın üst ve altında, havayla temas etmemiş kısımlarından vida veya tellerle tutturuluyor. Cilt dışına yerleştirilmiş eksternal fiksatörler denilen bir cihaz yardımıyla kırıktan uzaktaki bölgelerden kırık tespit ediliyor. Dolayısıyla kırık bu şekilde kaynatılıyor. Bu sistem uygulandıktan sonra hasta rahatlıkla yürüyebiliyor.”

Protez cerrahisi

Protez cerrahisi kalça kırıklarında 30 yılı aşkın süredir kullanılan bir yöntem. Ancak eski protezler kalça kırıklarının sınırlı tiplerine uygulanabiliyorken, günümüzde gelişmiş protez dizaynları kalça kırıklarının çok büyük kısmına uygulanabiliyor. Ayrıca anestezi tekniklerinin gelişmesi de yaş ve dahili sorunlara rağmen her yaşta hastanın ameliyat olabilmesine imkan sağlıyor.

Prof. Dr. Ahmet Kıral, yaşlıların hayat kalitelerinin artmasına yardımcı olan yeni protez uygulamalarıyla ilgili şu bilgileri aktarıyor: “Yaşlılarda kemiklerde kaynamama sorunları söz konusu olduğu için protezler özellikle kalça, omuz bölgesi kırıklarında olarak kullanılıyor. Uygulanan protez nedeniyle kırıkların kaynaması ya da kaynamaması gibi bir sorun olmadan, protez uygulamasının ardından hasta yürümeye başlayabiliyor. Böylece, yatmaya bağlı dahili hastalıklar ve emboli oluşumu riski en aza indiriliyor. Ancak uygulamanın başarılı olabilmesi için kırık sonrasındaki birkaç gün içinde cerrahi işlemin yapılması gerekiyor. Protez ameliyatları nispeten pahalıdır ve çok iyi sterilizasyona sahip ameliyathane ortamı gerektirir. Hastaların proteze uyumsuzluğu ise söz konusu değildir.”

Radikal büyük cerrahiler

Özellikle büyük trafik kazaları sonrasında oluşan leğen kemiği kırıkları, büyük eklemlerdeki parçalı kırıklarda artık çok başarılı sonuçlara ulaşılabiliyor. Eskiden bunların tedavisinde büyük zorluklar yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Kıral, ortopedinin halen karşılaştığı en sorunlu kırık tiplerinin leğen kemiğinin bütünlüğünü bozan büyük kırıklar ve büyük eklem içi parçalı kırıkları olduğuna işaret ediyor. Prof. Dr. Kıral, günümüzde bu kırıkların tedavi yaklaşımını şöyle ifade ediyor: “Geçmişte ölüm riski büyük, tespit olanağı kısıtlı olan leğen kemiği (pelvis) radikal ameliyatlardan kaçınılıyordu. Eklem içi çok parçalı kırıklarda ise kırık tespiti zayıf olarak yapılıyor ve bu tespit dışarıdan alçı uygulaması ile destekleniyordu. Sonuç olarak da hastalar fonksiyon kazanmada zorlanıyordu. Günümüzde yoğun bakım, anestezi olanaklarının gelişimi sayesinde, hayati riskler önemli oranda azaldı. Cerrahi tekniklerinin gelişmesi, tespit materyalleri ve yeni kırık tedavi yaklaşımı sayesinde büyük eklem ve pelvis kırıkları radikal ve büyük ameliyatlarla tam olarak tespit edilebiliyor. Alçı uygulamasına gerek kalmadan, erken hareket olanağı sağlanabiliyor. Özellikle pelvis ameliyatları multidisipliner bir tedavi yaklaşımı gerektirdiğinden zaman zaman ameliyatta ortopedi ekibine ek olarak üroloji, damar cerrahisi, genel cerrahi ve girişimsel radyoloji ekiplerinin birlikte hareket etmesi gerekebiliyor. Ayrıca bu ameliyatların deneyimli ekipler tarafından yapılması ve cerrahi yoğun bakım koşullarının çok iyi oluşturulması sonuçtaki başarıyı etkileyen önemli kriterdir.”

Sargısız işlem

Kapalı intramedüller çivileme teknikleri

Son yıllarda en fazla uygulama alanı bulan bu yöntemin her hastada kullanılabilmesi en önemli avantajlarından biri. Erken yüklenmeye izin veren bu yöntemle hasta cerrahi müdahale sonrasında herhangi bir sargı işlemine gerek kalmadan hareket edebiliyor. Bacak ve kollardaki uzun kemiklerin eklem dışı kırıklarının büyük bölümünde uygulanan yöntemle ilgili Prof. Dr. Kıral şunları anlattı: “Kırık hattının açılmasının bazı sakıncaları bulunuyor. Bunların başında da kemik enfeksiyonları geliyor. Kırık bölgesinin cerrahi yolla açılmasındaki bir başka dezavantajı, taze kemik uçlarından kırık bölgesine olan kanamanın boşaltılmasıdır. Bu kanama içinde zengin kemik yapım hücresi (osteoblast) ve üreme ortamı bulunuyor. Cerrahiyle boşaltılması kırık iyileşmesini zorlaştırıyor. Kemik kırıklarının açılmasının bir başka dezavantajı ise kırık kemik uçları veya darbenin zedelediği cildin üzerinde yapılan kesilerin kapanmasında sorun yaşanabilmesi. Bu nedenle kırık hattı açılmadan, kırıktan uzak bölgelerden 2 – 3 cm.’lik kesilerden girilerek tedavi yapılması, iyileşme sürecini önemli oranda kısaltıyor. Uyluk kemiği kırıklarında kalçadan, kaval kemiği kırıklarında dizin hemen altından, üst kol kemiği kırıklarında omuzdan, önkol kemikleri kırıklarında dirsek ve el bileğinden yapılan birkaç santimetrelik kesilerden kemik içine yerleştirilen çiviler kırığı çok etkin bir biçimde tespit edilebiliyor. Böylece kırık hattının açılmasından kaynaklanabilecek komplikasyonların önüne geçilmiş olunuyor. Ayrıca, alçı uygulamasına gerek duyulmuyor.”Kullanılan çivilerin vücutla uyumlu materyaller olduğu için ömür boyu vücutta kalmasının bir sakıncası bulunmadığına işaret eden Prof. Dr. Kıral, “Çiviler konulduktan sonra kemiğin kaynaması bekleniyor ve hasta tarafından çıkarılması istenirse kaynama gerçekleştirdikten sonra bir buçuk yıl kemiğin güçlenmesinin beklenmesi gerekiyor” diyor. Prof. Dr. Kıral, şu anda Anadolu Sağlık Merkezi’nde standart tedavi yöntemi olarak uygulanan “kapalı intramedüller çivileme teknikleri”nin teknik altyapı gerektirmesi ve zorluğu nedeniyle uzman kişilerce yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Her türlü kırık için erken agresif rehabilitasyon

Her tür kırıkta erken rehabilitasyonun çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Kıral, “Eskiden erken rehabilitasyona başlamak mümkün olmuyordu. Ancak bugün kullanılan materyaller ve uygulanan cerrahi işlem sayesinde erken rehabilitasyona başlamak mümkün olabiliyor” diye konuştu. Günümüzde etkin kırık tespiti tekniklerinin sağladığı olanaklarla ameliyatın hemen ardından fizyoterapiye başlanabildiğini söyleyen Prof. Dr. Kıral sözlerine şöyle devam ediyor: “Fizyoterapiye erken başlanabilmesiyle kırık iyileşme sürecinde tam fonksiyon için gereken eklem hareket açıklığı ve adele gücü büyük oranda sağlanabiliyor. Özellikle eklemi ilgilendiren kırık veya bağ ameliyatlarında sonucun başarısını uygun, stabil cerrahi ve erken hareket belirleyebiliyor. Günümüzde bu tür ameliyatlardan 24 – 48 saat sonra devamlı pasif hareket cihazları ile harekete başlanıyor. Bu sırada oluşacak ağrılar epidural kateter yöntemiyle kontrol edilebiliyor ve ağrı azalır azalmaz etkin ve sürekli fizyoterapiye devam ediliyor. Eklemi ilgilendirmeyen kırıklarda da adele gücünü devam ettirici, çevre eklem hareketlerini koruyucu fizyoterapiye hemen başlanabiliyor. Uzun süreli alçı uygulaması gerektiren hastalarda alçı içinde kalan adelelerin güçlerini elektrik ile uyarılarak korumak, alçı sonrası normal aktiviteye dönüş süresini ciddi biçimde kısaltıyor.”