Genel SağlıkHABERLER

TÜRKİYE’DE “KALITSAL KAN HASTALIKLARI, LÖSEMİ VE LENFOMA” SIK GÖRÜLÜYOR

Türkiye’nin Akdeniz bölgesindeki illeri başta olmak üzere, Ege Bölgesi’nin kıyı illeri ve göçler nedeniyle İstanbul gibi büyük şehirlerde kalıtsal kan hastalıkları yoğun olarak görülüyor. Acıbadem Adana Hastanesi Çocuk Hematolojisi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Antmen, ailelerin kan hastalıklarına karşı duyarlı ve dikkatli olmasının önemini vurgulayarak “Özellikle Akdeniz anemisi olarak bilinen talasemi de çocuk doğduktan sonra ilk 6 ay normal görünebilir. Ancak altıncı aydan sonra çocukta hızla ilerleyen solukluk, karaciğer ve dalak büyümesi olur. Bu bazen aileler tarafından fark edilemeyebilir.” dedi.

Kalıtsal kan hastalıkları için evlenmeden önce yasa gereği zorunlu olan “hemoglobin elektroforezi”nin yapılarak kan hastalıkları konusunda taşıyıcılık olup olmadığının belirlenebileceğine değinen Prof. Antmen, şunları söyledi:

“Ebeveynler eğer taşıyıcı olduklarını bilirlerse prenatal tanı ile, bebek doğmadan önce hastalık veya hastalığın taşıyıcılığının olup olmadığı saptanabiliyor. Bu işlemleri mutlaka hamileliğin ilk 8-10’uncu haftasına kadar yaptırmak gerekiyor. Aksi takdirde gebeliğin sonlandırılması medikal açıdan daha zor olabiliyor.”

Lösemi: Halk arasında kan kanseri olarak biliniyor. Löseminin çok çeşitli tipleri var; ama genel olarak hepsinin ortak özelliği çok sinsi olmasıdır. Başlangıçta sadece cilt renginde solukluk, tekrarlayan enfeksiyonlar şeklinde bulgular ortaya çıkıyor. Ayrıca halsizlik, yorgunluk, sık enfeksiyonlara yakalanma, basit bir demir eksikliği anemisi gibi de bulgular verebiliyor. Bu sinsi bulgular doktorlar tarafından atlanabiliyor. Daha sonra hastalık ilerledikçe karaciğer ve dalak büyüyor, çocuğun rengi soluyor, ardından doktora başvuruluyor, kemik iliği ve kan örneklerinde incelemeler yapılarak teşhis ediliyor.

Lenfoma: Nedeni belirsiz. Halk arasında beze olarak adlandırılan lenf nodüllerinin, herhangi bir vücut bölgesinde nedensiz büyümesi ile oluşan bir kanserdir. Ağrısız bir büyüme olması ve büyüyen lenf nodüllerinin bir-iki haftalık takibinde geri küçülme olmaması durumunda şüphelenilmesi gereken en önemli hastalıklardan biridir. Erken tanı ile hastalığın tamamıyla tedavi edilmesi mümkündür.

Demir Eksikliği Anemisi Kızlarda Çok

Türkiye’nin en sık görülen halk sağlığı sorunları arasında “demir eksikliği anemisi” başta gelenlerden biridir. Çocuklarda altıncı aydan itibaren görülür. Türkiye’de ki sıklığı yüzde 5-20 arasında görülüyor. Özeklikle çocukluk yaş grubunda, 6 ay -2 yaş arasında, ergenlikte ve kadınlarda en sık görülen anemi nedenidir. Çeşitli sebeplerden ortaya çıkmaktadır ancak düzensiz beslenme sonucunda demirin yetersiz alımı ve emilimi en önemli sebeptir.

Tedavi nedenin belirlenmesine yöneliktir. Kişi de demirin emilim sorunu yoksa hastalığın tedavisi, 30 gün boyunca ağızdan demir ilacı verilerek yapılır. Ülkemizde demir içeren gıdaların alınmasında çocuklar arasında ciddi sıkıntılar olduğundan 6 aydan itibaren bebeklere ihtiyaçları kadar demir verilmesi, bu hastalığın daha ileriki yaşlarda ortaya çıkmasını engellemektedir.

Kanamalı Hastalıklar Tesadüfen Fark Ediliyor

Kanamalı hastalıkların birçoğu doğuştan olan hastalıklardır. Hemofili bunlardan en sık görülenidir. Bunları aileler de tesadüfen fark ediyorlar. Çoğunlukla bebek doğduğunda bulgu vermiyor, ancak yapılan bir enjeksiyon sonrasında veya sünnet sırasında ya da diş çekimi sırasında kanamanın durmaması halinde ilgili uzmanlara başvurulduğu takdirde bu hastalıklar tanınabiliyor, teşhis ve tedavisi yapılabiliyor. Doğuştan olan kanama bozukluklarının tamamen ortadan kaldırılması mümkün değil. Ancak kanamalar olduğunda bunları durdurmak üzere tedaviler verilebiliyor. Ayrıca kan ürünlerinden rekombinant teknoloji ile elde edilen kan pıhtılaşmasını sağlayan ilaçlar da kullanılıyor. Kanama şüphesi ya da kanama olduğunda, bu hastalıklarda ortaya çıkan eklem sakatlıkları ve organ bozukluklarının gelişmesine yönelik önlemler alınıyor. Acıbadem Adana Hastanesi’nin tüm kan hastalıklarının tanı ve tedavisi konusunda teknolojiyi en üst düzeyde kullanabildiğini belirten Prof. Dr. Bülent Antmen, “Şu anda bu tedavilerden kök hücre nakli dışındaki tüm teşhis ve tedaviler yapılabiliyor” dedi.