Genel SağlıkHABERLER

CHECK-UP’INIZI YAPTIRDINIZ MI?

Check-up, kişinin şikayeti olmasa da belirli aralıklarla tekrarlanarak uygulanan genel sağlık kontrolüdür.

Tanı yöntemlerindeki ilerlemeler sayesinde hastalıkların çoğu daha ortaya çıkmadan gelişme riski tespit edilip alınan koruyucu önlemler sayesinde geciktirilebilir hatta engellenebilir veya hastalık daha başlangıç aşamasında yakalanıp vücutta kalıcı hasar bırakmadan iyileşmesini sağlamak ya da kontrol altında tutmak mümkün olabilir.

Toplumumuzda yanlış bilinen, sadece bir laboratuara kan örneği verilerek yapılan testin check-up olduğunun sanılmasıdır. Hekim kişiyi ilk gördüğü andan itibaren bazı hastalıklar hakkında ipucu elde edebilir. Hastanın öz geçmişi, soy geçmişi, alışkanlıklarına ait bilgiler tanıya ulaşmakta büyük önem taşır. Hekim muayenesinde elde edilebilecek fiziki bulgular, laboratuar ve görüntüleme bulguları teşhisin kesinleşmesinde yardımcı olur. Sonuçlara göre ilgili uzman servise sevk edilir bu nedenle check up’ın tam teşekküllü bir sağlık kuruluşunda yapılması gerekir.

Detaylı bir check-up programı ile aşağıda belirtilen hastalıkların önlenilmesi, bilinmiyorsa ortaya çıkarılması ve ilerlemeden tedaviye başlanılması mümkündür.

HİPERTANSİYON

Kan basıncındaki yükselme olarak tanımlanan hipertansiyon çoğu kimsede hiç belirti vermeden ya da belli belirsiz baş ağrısı, baş dönmesi ile kendini göstererek yıllarca devam eden sinsi bir hastalıktır.

Basit bir şekilde tansiyon ölçümü ile teşhisi konulabilen ve doğru ilaçlarla kolayca kontrol altına alınabilen hipertansiyon eğer kontrolsüz devam ederse arterleri ( atardamarları ), kalp, beyin, böbrek gibi hayati fonksiyonu önemli organları etkileyerek koroner kalp hastalığı, inme, böbrek yetersizliği gibi komplikasyonlarla seyreder ve geri dönüşü imkansız hasarlara yol açabilir.

Hipertansiyon teşhisi yalnızca tek ölçümde gözlenen yükselme ile konmaz. En az 3 kez yapılan ölçümlerde sistolik kan basıncı ( Büyük tansiyon ) 140 mmmHg ve diastolik kan basıncı ( küçük tansiyon ) 90 mmHg’nın üzerinde ise hipertansiyon tanısı ile hastanın tetkik ve tedaviye alınması gerekir. Benzer şekilde hipertansiyon, efor testi esnasında beklenenden çok daha yüksek bulunarak da saptanabilir. Bu test istirahat halinde normal bulunan ancak küçük eforlarda yükselen tansiyon değerleri ile hipertansiyon gibi sinsi bir hastalığı çok erken safhalarda yakalamaya, tuz alımını kısıtlamak, kilo vermek gibi basit yöntemlerle kimi zaman ilaca bile gereksinim duyulmadan kontrol altına alabilmemizi sağlamaya yardımcıdır.

Aort vücudumuzdaki en büyük ve geniş olan arterdir. Bu damarın daha da genişlemesi hatta yırtılmasına aort anevrizması ve diseksiyonu denir. Yüksek tansiyonla birlikte ölümle sonuçlanabilecek tehlikeli durumlara yol açabilir. Aynı hipertansiyon gibi uzun yıllar belirti vermeden sinsi seyreden bu hastalık check-up sırasında yapılan tetkikler ve ölçümler sayesinde basitçe saptanarak kritik seviyeye geldiğinde ameliyat ile tedavi edilebilir.

KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİ

Genel olarak kolesterol yüksekliği diye bilinen kan yağlarındaki artış kanda kolesterol ve trigliserid düzeyindeki artış ile ilgilidir.

Aterojenik risk artışının ( damar tıkanıklığı ) başlıca nedenlerinden biri olan hiperlipidemi yani kan yağlarındaki yükseklik; ailede hiperlipidemi öyküsü olup olmadığı, hareketsizlik, tiroid bezinin az çalışması ve yüksek yağ içeren diyetten etkilenir. Tedavide diyet, ilaç ve egzersiz ön plandadır.

Omega 3 yağ asitlerinden zengin balık tüketiminin karaciğerde lipid sentezini azaltması, LDL düzeyini etkilemeden aterojenik etkisini azaltması, trigliserid ve kolesterol düzeylerini düşürmesi, iyi kolesterol olarak bilinen HDL düzeyini arttırması nedeniyle faydalı olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.

Günümüzde lipid düşürücü olarak elimizde değişik ilaçlar vardır. En sık kullandığımız statinler 1980’li yıllardan beri tanınmaktadır. Kolesterol ve LDL düzeyini düşürürken HDL düzeyinde de artışa neden olurlar. Karaciğer enzimlerinde artış, miyopati ( kas ağrısı ve zayıflığı ) gibi durumlara yol açtığından gerekli laboratuar takipleri yapılarak kontrol altında verilmelidir. Son yıllarda statin dozu yetersiz kaldığında bağırsaktan kolesterol emilimini azaltan ve ezetimib içeren ilaçlar da tedaviye eklenmiştir. Bir diğer ilaç, niasinin ( B3 vitamini) lipid düşürücü etkisi 1955’ten bu yana bilinmektedir ve son zamanlarda önem kazanmış risk faktörlerinden olan Lp( a) ‘yı da düşürür. Ancak yan etki olarak ateş basması ve yüzde kızarmalara yol açabilmektedir.

Tedavide sık kullanılmayan diğer gruplar safra asidi bağlayan reçineler ( kolestipol, kolestramin), Gemfibrozil ve fibratlardır. karın ağrısı, gaz, ishal gibi gastrointestinal yan etkileri, diğer ilaçlarla etkileşimleri açısından yine doktor kontrolünde ve dikkatli kullanılması gereklidir.

MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ( KALP KRİZİ )

Kalp krizi kalbin bir bölümüne yetersiz kan gitmesi nedeniyle oluşan hücre ölümüdür. Koroner arterlerdeki ( kalp kasını kanlandıran damarlar ) tıkanıklık belirli süreçlerden geçerek kan akışını tamamen engellenmesine kadar ulaşır. Hiperlipidemi, hipertansiyon, sigara, diabet, genetik faktörler özellikle ailede birinci derecede akrabalarda erken yaşta gözlenen kalp damar hastalığı, bel kalça oranının yüksek olması, stres bu süreci olumsuz etkileyen risk faktörleridir. İstirahatte iken belirti vermeyen ancak efor testinde basit şekilde ortaya çıkarılan kalp damar hastalığına defalarca şahit olduğumuz için özellikle risk altındaki kişilerin kardiyolojik kontrollerini düzenli yaptırmaları önerilir.

ARİTMİ ( KALP RİTM BOZUKLUĞU )

Aritmi, kalpte normal ritmin bozukluğu ile kendini gösterir. Kalbin hızlı veya yavaş çarpmasının yanı sıra normalde tek, belli ve aynı yerden çıkması gereken uyarının farklı yerlerden oluşmasına bağlı olabilir ya da uyarı, ileti sisteminin herhangi bir noktasında bloke olur veya duraksarsa da ritm bozukluğu oluşabilir. Normal kalp hızı dakikada 60-100 atım arasındadır. Bu rakam üzerine çıkarsa taşikardi’den söz edilir ve bu durum hasta tarafından çarpıntı olarak algılanır. Aritmi hiçbir şikayete sebep olmadan muayene esnasında tesadüfen kendini gösterebilir, bu aritmiler sıklıkla zararsızdır. Ritm bozukluğu, çarpıntı, kalpte anormal kuvvetli atım, baş dönmesi, bayılma, nefes darlığı kalbin anormal şekilde yavaşlaması, göğüs ağrısı gibi belirtiler verebilir. Koroner arter hastalıkları, hipertansiyon, miyokard İnfarktüsü ile beraber olan koroner kalp hastalığı, kardiyomiyopati ( kalp yetersizliği ), Kalp cerrahisi sonrası iyileşme dönemi, elektrolit dengesizliği, tiroid bezi çalışma bozuklukları, kanamalı hastalıklar, yüksek ateş, stres, kalp ritmini etkileyen ilaçlar (iatrojenik aritmiler),kokain, nikotin, alkol, kafein, vs. Aritmi ile beraber bulunan ya da zemin hazırlayan sebeplerdir.

Ani ölüm dediğimiz durum halk arasında sıklıkla yanlış olarak kalp krizi diye yorumlanır. Oysa kalp krizindeki ani ölümün sebebi, eğer kalp kasında yırtılma yoksa sıklıkla aritmidir. Bu tehlikeli aritmiler kalp krizi dışındaki birçok sebepten dolayı da karşımıza çıkabilir, zamanında müdahale edilemezse kalp durmasına sebep olabilir. Bunları önceden saptamak, önlem almak, önleyici tedavide bulunmak mümkündür.

KANSER

Dünyada ölüm sebepleri arasında kardiyovasküler sistem hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alır. Kanser anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıdır. Vücudumuz hücrelerden oluştuğu için taşıdığımız tüm doku ve organlarda kanser gelişebilir. Ancak check-up sayesinde yapılan taramalar ve kontroller sayesinde erken tanı mümkündür. Böylece tedavi şansı da yükselir.

ANEMİ ( KANSIZLIK )

Kansızlık olarak bilinen anemi kandaki Hb miktarının düşüklüğü ile kendini gösterir. Normal değerleri yaş ve cinsiyete göre değişir. Anemi, ani kanama, demir, folik asit ve B12 eksikliğine bağlı olabilir. Bu eksiklik diyetteki az miktarda alıma, vücut tarafından yetersiz olan emilime veya kronik kanamaya bağlı olabilir. Folik asit ve B 12 vitamini eksikliği diare (ishal) ve depresyonla kendini gösterebilir. Anemi bazı mide bağırsak hastalıkları ve kanserin habercisi olabileceğinden araştırılması gerekir.

DİSPEPSİ ( HAZIMSIZLIK )

Sindirim sistemi ile ilgili olan dispepsi, karın ağrısı, midede şişkinlik hissi iyi hazmedememe gibi şikayetlerle kendini gösterebilir. Böyle bir durumda sindirim sistemini ilgilendiren tüm organları sırayla gözden geçirmek gerekir. Bu şikayete sebep, basit bir gastrit veya gastroösafajeal reflü ( GOR ) dediğimiz mide asidinin yemek borusundan yukarıya kaçması olabildiği gibi sindirim sistemindeki organlardan bir veya daha fazlasının basit ya da ciddi anlamda tehlikeli olabilecek hastalıkları olabilir. Ayrıca gastrit ve GOR de tedavi, takip ve dikkat edilmezse ilerleyecek hastalıklardır.

Mide ile ilgili şikayetler sıklıkla kalp ile ilgili şikayetlerle karıştığı için çok dikkatli olmalı, ayırıcı tanı muhakkak yapılmalıdır. Ayrıca biri var diye diğeri olmayacak gibi bir kural olmadığından her iki hastalık da ayrı ayrı araştırılmalı, kalp ile ilgili ise tedavi edilmediğinde tehlikeli sonuçlarla karşılaşılabileceği göz önüne alınmalıdır.

TİROİD HASTALIKLARI ( GUATR )

Boyun ön kısımda bulunan tiroid bezinin iltihap ve kanser dışındaki bir sebeple büyümesine guatr denir. Teşhisi muayene kan testi, tiroid ultrasonu veya sintigrafisi ile konur. Tiroid bezinin fazla çalışması ( hipertiroidi ) ya da az çalışması ( hipotiroidi ) değişik belirtiler verir. İştahın iyi olmasına rağmen kilo kaybı, ellerde titreme, sinirlilik hali, aşırı terleme, çarpıntı gibi şikayetler tiroid bezinin çok çalıştığını işaret eder. Buna karşılık kilo alma, soğuktan rahatsız olma, güçsüzlük, hareketlerde yavaşlama, cilt ve saç kuruluğu gibi belirtiler de tiroid bezinin az çalıştığını gösterir. Guatrda tüm diğer hastalıklarda olduğu gibi erken teşhis önemlidir aksi takdirde hastalık ilerler ve tedavi zorlaşır.

Tüm bu bilgiler ışığı altında ve daha buraya sığdıramayacağımız çeşitli belirtiler ve hastalıklarla da beraber vücudunuza gereken değeri, önemi vererek hiç şikayetiniz olmasa dahi ki check up’ın anlamı da budur, gerekli kontrolleri yaptırmanız son derece yararlıdır. Hangi periyodla tekrarlayacağınız, tarafımızdan size ilk check-up sonrası söylenecektir. Çünkü kimi zaman yakaladığımız anormal değerleri daha sık ve yakın takibe alırız.

Kaynak: www.florence.com.tr
Group Florence Nightingale