Genel SağlıkHABERLER

KADIN ŞİDDETİ HAK ETMİYOR

Uludağ’da düzenlenen 5. Ulusal Anksiyete Kongresi’nde kaygı ve şiddete dair bütün nedenler tartışıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen basın toplantısında kadına yönelik şiddet konusunda önemli açıklamalar yapıldı.

5-9 Mart tarihleri arası Uludağ Karinna Hotel’de düzenlenen kongrede şiddete yönelik bütün konular tartışıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle basın toplantısında kadına yönelik şiddet kavramı ana temayı oluşturdu. Kongre Başkanı Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, kadına yönelik aile içi şiddetin, kavram olarak, kadının kişiliğinin erkek tarafından fiziksel güç kullanılarak ya da korkutularak yıldırılması olduğunu belirtti. Dilbaz; “Kadına yönelik aile içi şiddet olgusu bazı gruplarda daha fazla görülmektedir. Ekonomik ve eğitim seviyesi düşük kadınlar, çocukluk döneminde şiddete maruz kalan kadın ve erkekler, çocuk sayısı fazla olan aileler, alkol, kullanımı olan erkeklerin eşleri, daha önceden şiddete uğramış ve şimdi gebe olan kadınlar, aşırı derecede kıskanç ve paylaşımsız erkeklerin eşleri, düşük gelirli, işsizlik sorunu olan ailelerde eşe yönelmiş şiddet daha sıklıkla görülmektedir” dedi.

Şiddet davranışı eğilimi gösteren erkekler, orta ve düşük sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyi düşük olan erkeklerde şiddet davranışı eğilimi daha fazla olmasına karşın yüksek eğitimli erkeklerde de şiddet davranışı görülmesi azımsanmayacak ölçüdedir. Çocukluğunda babası tarafından hem kendisine hem de annesine şiddet gösterilen ailelerde yetişen erkeklerde erişkinlikte şiddet davranışı fazladır. Aile araştırma kurumunun 10799 erkekle yaptığı çalışmada %32’sinin eşlerine şiddet uyguladıkları saptanmıştır. Çocukların babaları tarafından dövülme sıklığı %11 iken anneleri tarafından dövülme sıklığının %22 bulunduğu bu çalışmada aile içinde çocuklara anne tarafından daha fazla şiddet uygulanıyor olması çarpıcı bir sonuçtur.

Toplumsal şiddetin azalmasına yönelik yapılacak çalışmaların başında eğitim gelmektedir. Ayrıca kişilerin kendilerinin ve ailelerinin bugünlerinin ve geleceklerinin güvence altında olduğunu hissettikleri durumlarda şiddet olgusu azalacaktır. Ayrıca bireysel olarak öfke kontrolünün sağlanması duyguların sözel olarak ifade edilebileceği becerilerin edinilmesi gelecek kuşaklarda iletişim sorunlarının giderilmesine ve aile içindeki şiddetin azalmasına katkıda bulunacaktır. Medya aracılığıyla şiddet davranışının sürekli olarak gündemde tutulması şiddete duyarsızlığı arttırabilir ve zamanla olumlu davranış gibi algılanmasına yol açabilir. Şiddet eğilimi olan kişilerde şiddet davranışının desteklendiği veya onay aldığını algılatacak durumlardan kaçınmak gerekir.

Şiddetin insan yaşamının her alanında görülebilen ve dünyada giderek artan bir toplum sağlığı sorunu olduğunu anlatan Dilbaz; Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı raporlarda şiddetin en fazla aile ortamında çocuklara ve kadınlara yönelik olduğunu dile getirdi. Dilbaz, modern bir toplum olma yolunda ilerleyen ülkemizde halen bu tarz kadına şiddet konularının konuşulmasının rahatsızlık verici olduğunu vurgulayarak, “Kadını becerili, üretken kılma çabaları ve projelerin desteklenmesi, evlilik yaşının uzaması ve kadının okullaşma oranının gelişmesine destek sağlanarak eğitim düzeyinin arttırılmasına olanak sağlanması hem kadına hem de çocuğa yönelik şiddeti önleyeceğini bildirmiştir.” diye konuştu.

Dört gün boyunca devam eden kongrede, kadına şiddet konusunun yanı sıra toplumu yakından ilgilendiren cinsel şiddet, madde bağımlılığı, utangaçlık, panik bozukluğu, depresyon, yaşlılarda kaygı, uyku bozuklukları, dikkat eksikliği gibi birçok konu da yerli ve yabancı birçok uzman tarafından masaya yatırıldı.